RSS Feed for This Post

Putlaştırılan görüntüler neyi anlatmaktadır?

 Şu medeni beşerin hırçınlaşmış ruhunda, şu suretler denilen küçük cenazelerin, mütebessim meyyitlerin rolleri pek azimdir; hem müdhiştir tesiri. Memnu heykel, suretler; ya zulm-ü mütehaccir, ya mütecessid riya, ya müncemid hevesdir, ya tılsımdır;celbeder o habis ervahları. (Sözler, 772)

*  *  *

Muhyiddin Zınar (zehra.com.tr)

bediuzzamanGöz, görme arzusunun yeridir. Ruh bu pencereden figürler alemine bakar. Ruhun özündeki tohumlar, göz tarafından kurutulsa da gördüğünü anlayamama beceriksizliği çoğu zaman ona aittir. Bazen bir bakış, figürün bakışları karşısında ruhun batışını anlatır. Bu noktada görüntü, mukabilindeki aynada; ölçüsü kaçmış bir şehvet, ürperti veya hayranlık uyandırır. Bu uyanış, eline geçirdiği cisim, heves ve imajla, mücerredi yok etmeye kalkışan medeni beşerin (!), hırçınlaşmış ruhunu temsil eder. Bu ikisi aynı zamanda birbirini niteler.

Seküler dünya tüm yatırımlarını göz üzerine yapar. Ruhu kendisi için koşturan ve yuvasından savuran göz, bu noktada tehlikeli bir organa dönüşür. Bediüzzaman’a göre materyalist batının sanat ve edebiyatında rol oynayan değerlerin başında “fasık göz” gelmektedir. O göz, dünyayı tasvir etse alufte fistanını giydirir, güneşi, sarı saçlı kadın bir aktirist olarak gösterir. (i.ç.448) Ruhun, şehvete bulanmış görüntülerden, fotoğraflardan kam alma arzusunu kabartmak, seküler batı sanatının en önemli uğraş alanlarındandır. Ruhun ulvi hissiyatını söndürmeyi sanat çabası olarak gören bu anlayış, soyut güzellikle (hüsn-ü mücerred) tanışmamıştır. Bediüzzaman’ın tespitlerinde bu durum; mefluç ruhların, şehvet morglarında, acınmaya değer mütebessim ölülerle işrete yeltenmesi olarak yansıtılmaktadır.

Medeni(!) beşerin dehşetli düşüşünde önemli bir rol oynayan hatta temiz ruhları bile zaman zaman türbülansa düşüren gölgeli- gölgesiz suretler, sadece ahlakı sarsmakla yetinmezler. Gözden onlara akan, onlardan göze akan donelerle iş aliheleştirilmeye kadar gider. Bu noktada Bediüzzaman; “sanemperestliği şiddetle Kur’an men’ettiği gibi; sanemperestliğin bir nevi taklidi olan suretperestliği de men’eder” (Sözler,437) tespitini ileri sürer.

Hakperestlik nedir bilmeyen ve mücerret güzellik algısından yoksun böylesi bir sanat anlayışının “mehasin” saydığı heykeller, gölgeli-gölgesiz suretler; ya taşlaşmış birer zulüm, ya ete kemiğe büründürülmüş birer heves veya somut birer şahsiyet olarak karşımıza dikilen gösterişten ibarettir.

Dini dinlemeyen modernizm, görüntüyü çoğalttıkça hevesleri uyandırmakta, aliheleri diktikçe zulmü çoğaltmakta, riyayı arttırdıkça ruhu köleleştirmektedir. Habis ruhların istilasından kurtulmanın yolu bu uğursuz tılsımı bozmaktır. Yani fasık fenomenler döngüsünden bir an önce çıkmaktır.
… Bu konuda e-kitap okumak için…

Sanat Yoluyla Hakikat Bulunur mu?

İnanmak belki zor ama … eğer sınırsız görme kabiliyetine sahip olsaydık hiç bir şey göremezdik! Güneşe dürbünle bakan biri gibi kör olurduk. Gözlerimizin sınırlı oluşu sayesinde görüyoruz dünyayı. Immanuel Kant’ın meşhur bir güvercini vardır, havayı iterek uçar ama havanın direncinden yakınır durur. “Hava olmasaydı daha hızlı uçabilirdim” der. Hakikat’i görmekte zorluk çekmemizin sebebi O’nun gizli olması değil tersine aşikar olmasıdır. Aksi takdirde Hakikat’i içeren, kapsayan ve perdeleyen daha hakikî bir Hakikat olması gerekirdi. İşte bu sebeple Hakikat’i görmek için Bilim’e değil Sanat’a ihtiyacımız var, bilmek değil bulmak söz konusu olduğu için. Derin Düşünce yazarları Sanat-Hakikat ilişkisi üzerine yazdılar. Buradan indirebilirsiniz.

 

Derin Göz

İnsan gözü daha verimli kullanılabilir mi? Aş, eş ve düşmanı gören Et-Göz’ün yanı sıra Hakikat’i görebilecek bir Derin-Göz açılabilir mi? Sanatçı olmayan insanlar için kestirme bir yol belki de Sanat. Çukurların dibinden dağların zirvesine, Yeryüzü’nden Gökyüzü’ne… Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot, Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner, Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna, Cornelis Escher, William Degouve de Nuncques.

Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca, Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, … Buradan indirebilirsiniz.

 

 

yitikSoyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır

Afganistan’daki bir medreseyi, Bosna’daki bir camiyi, Hindistan’daki Taj Mahal’i görsel olarak islâmî yapan nedir hiç düşündünüz mü? Anadolu kilimlerini, İran halılarını, Fas’taki gümüş takıları, Endülüs’teki sarayları birleştiren ortak unsur nedir? Müslüman olmayan bir insan bile kolaylıkla“bunlar İslâm sanatıdır” diyebilir. Sanat tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmayanlar için de şüpheye yer yoktur. Şüpheye yer yoktur da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir?

Bakan gözleri pasifleştiren tasvirci sanatın aksine İslâm sanatı okunan bir sanattır. Yani görünmeyeni anlatmak için çizer görüneni. Doğayı taklid etmek değildir maksat. İnsanların aklını uyandırması, kalplerine hitab etmesi sebebiyle İslâm sanatının soyut bir sanat olduğu da aşikârdır. Ama Avrupa kökenli soyut sanattan ayrıdır İslâm sanatı. Meselâ Picasso, Kandinsky, Klee, Rothko gibi ressamlar gibi sembolizme itibar edilmemiştir. 284 sayfalık kitabımıza çok sayıda İslâm sanatı örneği ekledik. Bakmak için değil elbette, görünen sayesinde görünmeyeni akledebilmek, yani İslâm sanatını “okumak” içinBuradan indirebilirsiniz.

 

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin