YAKINDA: Mutlu olmak insan tabiatına aykırı mı?
By admin on Kas 10, 2013 in Psikanaliz, Sigmund Freud
“… Bilimsel keşiflerle mutlu olmak ucuz bir mutluluk. Soğuk bir havada ayağını yorgandan dışarı çıkarıp tekrar içeri sokmak gibi. Tren olmasaydı sevdiklerimiz uzağa gitmeyecekti. Biz de seslerini duymak için telefona ihtiyaç duymayacaktık. […] Bebek ölümlerini azaltmak neye yaradı? Şimdi doğum kontrol yapmak zorundayız. Yine eskisi kadar çocuk büyütebiliyoruz. […] Sıkıcı ve zevklerden mahrum isek ızdıraplarla dolu bir ömrü uzatmak, uzun yaşamak neye yarar? Bir kurtarıcı bekler gibi ölümü beklemekten başka? …” (Unbehagen in der Kultur – Mutsuzluk Kültürü, 1929)
Evet, bu kitapta Freud’un en çok sorguladığı şey modern insanın mutsuz olması. Sanki Freud içten içe bir rahatsızlık duyuyor bu yüzden: “Ulan elimizde teknoloji var, b.k gibi para var, hâlâ daha ne istiyoruz ki? Nevroz, psikoz, katliam, soykırım, dünya savaşı bitmiyor” diye sorup duruyor. Tabi bu sorgulamanın yapıldığı zaman dilimi de önemli:
Birinci dünya savaşı yeni biteli henüz 10 yıl olmamışken dünya ikinci bir savaşa doğru gidiyor. Rusya’da vaadlerini tutmayan bolşevikler totaliter bir rejim kurmuşlar, devrim evlâtlarını yemiş. Eski devrimciler bir gecede muhafazakâr olmuş. Yargısız infazlar, sürgünler, gözaltında kayıplar,… Komünizm çoktan işçilerin korkulu rüyası olmuş bile! (Bkz. “Derin MAЯҖ“ kitabı)
Ya kapitalizm? Sigmund Freud bu kitabın el yazmalarını matbaya teslim ettikten bir hafta sonra Wall Street’teki meşhur kriz patlak vermiş; 1929 buhranı başlamış. Tıpkı 2008’de olduğu gibi kendi bankaları tarafından işgal edilip yağmalanan Amerika perişan bir halde. (Bkz. “Banka Ordudan Tehlikelidir!” kitabı) Fakat Atlantik’in karşı yakasında da durum parlak değil: Irkçılığın ve faşizmin yükseldiği bir Avrupa’da Freud gibi Yahudiler için vaziyet her geçen gün kötüleşmekte. İşte böyle bir ortamda insanın mutlu olma imkânını sorguluyor Freud:
“… İnsan bir şeyden haz alabilmek için o şeyin yokluğunu, ızdırabını tatmaya muhtaç. Açlık gibi, soğuk gibi, yalnızlık gibi. Ama istenen bir kere ele geçti mi verdiği haz sönüp gidiyor. Yani geçici şekilde tatmin olmak mümkün ama mutlu bir halde sürekli kalmak imkânsız. Mutlu olmak insan tabiatına aykırı mı yoksa? …”