ABD güdümlü parallel yargıya karşı Başbakan ne yaptı?
By Tavit Kilimciyan on Oca 2, 2014 in AKP, FETÖ ve Gülenistler, Türk Adaleti
“… Erdoğan Gezi’de, post-vesayet dönemindeki yeni toplum ve yeni siyaset tablosunu fark etti ve derslerini muhtemelen çıkardı. İttifakın “diktatör” diyerek saldırdığı ve “hal edileceğinden” emin olduğu Erdoğan, bir yandan kararlı durdu, öte yandan Gezi grupları ile uzun toplantılar yaptı ve referandum kararı aldı. Dün bahsettiğim eski yöntemler ve dar dünyalarından çıkamayan örgütlerin “eyleme devam” kararı aldığı noktada ise Gezi’nin kazananı Erdoğan oldu.
Erdoğan karşıtı ittifakın sürekli ifade ettiği, “Şöyle yapsaydı iyi olurdu, ama yapmadı” dediği şeylerin çoğunu Erdoğan aslında yapıyor. Tıpkı referandum kararı ve bakanların istifası gibi… “Sorun” şu ki, Erdoğan bunu onların istediği zamanda yapmıyor. Zamanlamadaki bu kritik fark çok önemli. Çünkü ittifakların “Yap” dediği an, Erdoğan’ın baskın müdahale ile gardının düştüğü an. Erdoğan’ın üzerinde o kritik anda hata yapması için kamuoyu baskısı oluşturuluyor, her türlü argüman kullanılıyor. Hatta AK Partililerin bile kafası karışıyor. Ancak, karşılarında zeki ve tecrübeli bir siyasi var. Erdoğan önce operasyonel olanı deşifre ediyor, onu itibarsızlaştırıp yıkıcı bir şekilde üzerine gidiyor, yapılması gerekeni ise güçlendikten ve inisiyatifi ele aldıktan sonra yapıyor.
Daha önceki yazımda, vesayete darbe indirildikçe, oradan geri alınan gücün vatandaşa iade edildiğini, bunun da sandığı çok güçlendirdiğini ifade etmiştim. Erdoğan 1960’larda siyaset yapsaydı idam edilmiş, 1980’lerde Zincirbozan’a hapsedilmiş, 1990’larda postmodern bir darbenin kurbanı olmuştu. Ama şimdi öyle olamıyor. Çünkü 11 yıldır yapılan reformlar, vatandaşın oy gücünü maksimize etti, sandık çok güçlendi. Gezi’de ve şimdi çokça kullanılan “Demokrasilerde sandık her şey değildir” mühendisliği işte bu değişimi hedef alan ve vatandaşın özgür seçim hakkına yapılmış en sinsi saldırıdır. Örtülü bir post post-modern darbe teklifidir …” (Markar Esayan)
.
… Gülen Cemaatiyle ilgili yazılar …
- Fethullah Gülen Cemaati
- Gülen’e ve Türk ögretmenlere dair
- 6cı Türkçe Olimpiyatı
- Nazım Hikmet’e yapılan Fethullah Gülen’e yapılmasın
- Fethullah Gülen ve Türkan Saylan
- Misyonerlik, Hukuk ve Özgürlük
- Haydaaa… Kongolu neden istiklâl marşı söylemiş ki?
- Fethullah Gülen ve Milliyetçilik Videosu
- Fethullah Gülen’in koruyanı…
- Gençliğin ideolojik sancıları üzerine
- Hanefi Avcı’nın Düşündürdükleri
- Cemaat’ten korkanlar klübü
- 100 Soruda Gülen Hareketi
- Haliç’te Yaşayan Simonlar
- Fethullah Gülen’e ve cemaate haksızlık yapılıyor
- Baransu, Şener Ve Mösyö
- Portekizli Türkçe konuşsa ne olur?
- Gülen Cemaati’nde Sayanim (סייענים) Sendromu
- Bizde kırılacak kol kanat da kalmadı Hocam…
- As-salatu hayrun mine’n dershane – الصلاة خير من درسخانه
- F.Gülen’i kumar masasına yatırdınız ve kaybettiniz. Hepsi bu.
- Ekrem Dumanlı’nın müsade ettiği kadar nurcu olmak…
- Gülencilik iman mı yoksa bir ideoloji mi?
- Dershanelerin para alması caiz mi?
- Gülen ve saz arkadaşları çıldırmış olmalı
- Gülen Cemaati ile köprüleri atalım mı?
- Bizim cemaatimiz eskiden böyle miydi?
- Gülen Cemaati’nde bir irfan eksikliği var, bir gevşeklik var
- Derin Cemaat, Şantaj ve Keskin Viraj #BasınÖzgürDeğilse her pislik itina ile örtülür
- Dinler arası diyalog yerine önce müminler arası diyalog!
- Fethullah Gülen’in yeşil kürkü, yeni çıktı bu türkü
- Camia Örgütü: Doktor Frankenstein’in Ucubesi
- Gerçek Nurculuk ve Çakma Nurculuk
- Başbakan İhanete Nasıl Cevap Vermeli?
- Fethullah Gülen’e Açık Mektup
- Yolsuzluk yapılan ülke böyle mi olur?
- Ümmî beddua etmez ama cahil eder
- Roboski Katliamında Gülen ve şakacı ekibi rol aldı mı?
- Gülen Holding İnsan Kaynakları Nasıl Çalışır?
- Badem Bıyıklı Darbeciler Gökten Zembille İnmedi
… Bu konuda e-kitap okumak için …
Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?
4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.
Dünyada da tuhaf şeyler oldu:
- Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
- Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.
“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:
- Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
- Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri çekmeye mi çalışıyor?
- Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?
Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.
Genel seçimler yaklaşırken başladı Taksim Gezi Parkı olayları. İnsanlar öldü, yaralananlar, tutuklananlar oldu. Taksim’deki sanat galerileri bile yağmalandı. Maddî zarar büyük: Yakılan otobüsler, özel araçlar, iş yerleri. Ancak hâlâ isyancıların ne istediğini bilmiyoruz. Taksim Dayanışma Grubu’ndan çelişkili açıklamalar geliyor. Polisi ya da göstericileri suçlamadan önce şunu bilmek gerekiyor: “Çapulcular” ne istiyor? Daha fazla demokrasi? Sosyalizm? Devrim? Darbe? Elinizdeki e-kitap bu sorulara cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.
(Son güncelleme: İkinci sürüm, 27 Ekim 2013)
Bankacılarına söz geçiremeyen batı ülkeleri tıpkı 1980′lerde ordusuna söz geçiremeyen Türkiye’nin durumuna düştüler. Zira bize yansıtılanın aksine, 2008’de Amerikan emlâk sektöründen başlayan kriz öngörülemez bir felaket değildi. Yapılan düpedüz bir piyasa darbesi idi aslında. Tasarlanmış, planlanmış, yürürlüğe konmuş bir operasyon. Bu operasyonu yöneten insanlar daha 1980’lerde Batı adaletinin üzerine çıkmışlardı. Krizi frenleyecek yasal engelleri bir bir kaldırdılar, krizin küreselleşmesini sağlayacak mekanizmaları yine onlar kurdular. Elinizdeki 60 sayfalık bu e-kitap Batı’da demokrasinin gerileme sürecini sorguluyor: Demokrasinin zayıf noktaları nelerdir? Bankalar nasıl oldu da halkın iradesini ayaklar altına alabildiler? “Hukuk devleti” diyerek örnek aldığımız demokratik ülkeler neden bu Piyasa Darbesi‘ne engel olamadılar? Askerî darbelerden yakasını kurtaran Türkiye’de hükümet Piyasa Darbesi ile devrilebilir mi? Buradan indirebilirsiniz.