RSS Feed for This Post

Dikkat Kitap: Sen insansın, homo-economicus değilsin!

sen-insansinAvusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz Adam, James Joyce‘nin Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker… Etik ve estetik tercihlerini yani hürriyetlerini yitiren modern insanlar neden bu duruma düştüler?

İnsan’ı sevmek, eşyayı kullanmak gerekiyordu, tam tersi oldu. Eskiden teknoloji ve para insanlara aitti, insanlar bunları kullanırdı. İçinde yaşadığımız çağa baktığımızda ise insanların teknolojiye, devlete ve ekonomiye adeta yakıt olduğunu görüyoruz. Modern sistemler tarafından öğütülüyor insan; eşya gibi kullanılıyor. İnsanî değerler serbest piyasada mal gibi alınıp satılıyor. İnsan kendi eliyle yaptığı makinelerin, piyasa ve devlet gibi sistemlerin altında ezilmiş vaziyette. Liberalizm, sosyalizm veya İslâmcılık gibi aynı kumaştan dikilmiş modern elbiseler arasında seçim yapmak özünde seçimsizlikten ibaret. “Sorunlar, onları üretenlerin mantığı ile çözümlenemez” diyordu Albert Einstein. Gerçek şu ki pozitivizmin sebep olduğu sorunları pozitivist fikirlerle çözmeye imkân yok.

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Hürriyetinin yani mes’uliyetinin şuuruyla yaşayan…  sadece İnsan. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Ahmet Tarih: Şub 9, 2017 | Reply

    Tekrar tekrar altını çizerek, not alarak okuduğum yakında blogumda da tanıtacağım bereketli bir yazı olmuş. Yazı içerisinde aklıma gelen soruları sizinle paylaşmak istiyorum:

    1.) Yazı da geçen şu ifadeler:
    “Robert Musil’e ait.. İnsanlara “kendinize saygınızı muhafaza etmeniz çok zor olacak”
    derken neyi anlatmak istiyor? Kanun … objektif … anonim … Bu kavramların İnsan’a saygı
    duymakla ne alakası var? Her şeyi, hayatı, hukuku, insan ilişkilerini kanunlardan ibaret kabul
    edersek, sadece objektif kavramlarla düşünürsek biz insanlar da anonim varlıklar haline mi
    geliriz? Anonimleştikçe sorumluluğumuzu (=hürriyetimizi) ötekilere mi devredeceğiz? Yani
    geleneklere, devlete, piyasaya? Bu eşyalaşma tehlikesi midir kendimize duyduğumuz saygıyı
    köreltecek olan? ”

    1.86 milyar Facebook üyesi twitter, instagram vb sosyal ağlarda anonim değil de gerçek adı-soyadı ile kayıtlı olan insanlar paylaştıkça anonimleşiyor mu? Zira bu 1.86 milyar kişinin verilerinin istatik olması anlamına geliyor. Burdaki anonimleşmeden kastınız nedir?

    2.) Bilimin sizce en temel problemi batı tarafından yanlış anlamlandırılması mıdır?

  3. Yazan:my Tarih: Şub 10, 2017 | Reply

    Evet, Mecburen ödediğiniz vergilerle fakirlere yardım edilmesi yine de iyidir ama siz birine acıdığınız için yardım etmemiş olursunuz. Yani merhamet etmediğiniz için adalet gerekeni yapar. Eğer sevdiğiniz için, daha o adam acınacak duruma düşmeden yardım etseydiniz muhabbetle muamele etmiş olacaktınız. Kısacası muhabbet etmeyen merhamete düşer. Merhamet etmeyen adalete düşer. Ama orada durmaz. Muhabbeti ve merhameti bilmeyen insanların adaleti zayıftır. Menfaat ilişkisine döner. Menfaatler ise çeşit çeşittir; çatışır.
    Yani insanlar modern devlet ve piyasa yüzünden anonimleştikçe insanlıktan uzaklaşır: muhabbet, merhamet, adalet, ticaret kuyularına düşer ve en sonunda şiddet ile dibi bulur. Hâşâ huzurdan modern insanın hayvanlaşma sebebi de budur.

  4. Yazan:Atilla Tarih: Şub 12, 2022 | Reply

    Foucault’nun “modernite bir zaman dilimi değil bir zihniyettir” tanımı nerede geçiyor acaba? Konferans demişsiniz, aradım bulamadım.

  1. 5 Trackback(s)

  2. Ara 5, 2016: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (1) | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. Mar 18, 2017: Az gelişmiş ülke / Underdeveloped Country / بلد متخلف | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. May 18, 2017: İlerleme / Terakki / Progrès / ترقی / تقدم | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. May 18, 2017: Hoşgörü / Tolerance / толерантность / تسامح | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  6. Kas 1, 2017: Big Data / Большие данные / ビッグデータ | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin