Rönesans öncesi Hristiyan sanatı
By my on Ağu 25, 2014 in Derin Burckhardt, Soyut Sanat
Sunuş : Sanat sanatçılara bırakılamayacak kadar önemli. Zira sanat ahlâkî ve siyasî bir mesele. Neden? Rönesans’tan itibaren Avrupa halkları aşırı derecede saldırganlaştılar ve dünyanın geri kalan kısmına çok eziyet ettiler. Bugün dahi doğayı en çok kirleten, dünyada en çok silah ve sefalet üreten, açık ve gizli yolla savaş çıkartan devletler Avrupa kökenliler. Rastlantıya(?) bakın ki Avrupalıların Hristiyanlığı terk edip paraya, güce, kısacası nefislerine tapmaya başladığı zaman dilimi yine Rönesans dönemi. “Aydınlanma” denen karanlık devirle birlikte modernleşen Avrupa iki dünya savaşı çıkarmış ve “ilerleme” adını verdiği gerileme dönemini Hiroşima, soykırımlar ve toplama kamplarıyla taçlandırmıştır.
Yine rastlantıya(?) bakın ki 12ci asrın son yarısına kadar Hristiyan sanatçılar Müslümanlarınkine çok yakın bir lisan-ı sûret kullanıyorlardı. Rönesans sonrası Hristiyan sanatının aksine ne doğa taklidi ne de dinsel kişilerin yüzlerini benzetmek gibi bir kaygıları bulunmuyordu. Görseller ve hatta kiliselerin mimarîsi Gotik ya da Barok tarzına kıyasla tezyinî tercihlerle öne çıkıyordu. Rönesans öncesi Hristiyan sanatında merkezî perspektif, anatomi, gerçekçi renklerle objektifleşen bilimsel bir sanat yoktu. Bu sapma Rönesans ve sonrasına özgüdür. Daha önceki kitaplarımızda arz ettiğimiz gibi Pavel Florensky, José Ortega y Gasset, Erwin Panofsky ve tabi ki Titus Burckhardt’ın ısrarla üzerinde durduğu bir sapma bu. (Bkz. Gözle dinlenen müzik: Tezyin ve Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır)
Titus Burckhardt’ın “Kutsal Sanatın İlkeleri ve Yöntemleri” adlı kitabına odaklandığımız bu yazı dizisinde verdiğimiz örneklerin, yorumlarımızın daha iyi anlaşılabilmesi için Rönesans öncesi Hristiyan sanatından örnekler sunuyoruz. (MY)
2 Trackback(s)