Dikkat Kitap: Senin tanrın çok mu yüksekte?
By admin on Eki 26, 2014 in Budizm, Dikkat Kitap, din, Figüratif Sanat, Hristiyanlık, İslam, Soyut Sanat, Taoizm
Eski Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreterlerinden Nikita Kruşçev 1960’larda Rus kozmonotu Yuri Gagarin için “uzaya gitti ama Tanrı’yı göremedi” demiş. Tanrılar yüce midir yoksa yüksek mi? Neden totemler, tapınaklar, manastırlar diğer binalardan daha yükseğe, hatta dağların tepesine yapılır? Neden minareler göğe uzanır ve neden dua edenler yukarı bakarlar? Titus Burckhardt diyor ki:
“… Rumuz işaret ettiği mânâdandır. Bunun için dinî rumuzlar güzeldir. Mânevî nazarla bakıldığında, eşyanın yani mazrufun güzelliği kevnî zarfların şeffaflığından mütevellittir. Kâmil sanat güzeldir çünkü hakikidir …” (Kutsal Sanatın İlkeleri ve Yöntemleri)
Şu halde güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta olmaz mı? Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz.
Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik özü itibariyle sadece ve sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, hayvan ya da homo-economicus değilsin”.
Bu mesajın farkında olan din adamları ve sanatçılar binlerce yıldır kendi tanrılarını birbirinden güzel eserlerle daha doğrusu Güzel’liklerle anlatmaya çalışıyorlar. Zira kutsal metinler, ilâhlar ayrılsa da sanat-iman münasebeti aynı kalıyor: Hepsi biliyorlar ki dünya ve içindekiler Hakikat’i saklayan bir perde değil ancak O’nun tecellisi ve tezahürüdür. (fr. théophanie,gr. θεοφάνεια, ar. ظهور إلهي ). İnsan eşyaya bakarak O’nu göremez ama tecellîyatı okuyarak O’nu akledebilir ve hissedebilir. İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:
- Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
- Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.
Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın?
Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Burckhardt okyanusuna asrımızın kaygılarıyla daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık. Buradan indirebilirsiniz.
1 Trackback(s)