Yaşama Uğraşı / Cesare Pavese
By Tavit Kilimciyan on Kas 1, 2014 in edebiyat, Kitap Alıntısı
“… Bütün insanlarda içlerini kemiren bir hastalık, omuzlarında gündelik bir yük, süresi belli bir rahatsızlık vardır: tatminsizlikleri […] Aşkın en beyliği insanın sevdiği konusunda bilmediği şeylerle beslenir. Ama insanın bildiği şeylere dayanan bir aşkın üstünde ne olabilir? […] Kadın güçlünün ödülü müdür, yoksa zayıfa destek mi? Yaşamın ironisi: Kadın zayıfa ödül olarak verir kendini, güçlüye de destek olarak. Ve kimse kendi seçimini gerçekleştirememiştir […] Bir tutku cinayetiyse bu, hayatımız bir zamanlar kurbanımızın hayatıyla özdeşleşmiştir […] Hayatını bir saç teline bağlamışsın, çabalamaya kalkma, yoksa onu da koparacaksın […] Ancak sert ve kararlı kimseler kendilerini sevecen duygularla kuşatma bilgi ve yeteneğine sahiptirler; ama işin acısı, bu duyguların tadını da en az onlar çıkarabilir […] Birini sevmek, bunun karşılığında sevilsen bile, sevilen kimseyi ilgilendirmeyen kişisel bir sorundur […] Kendini çocukça teslim edişinle kimsenin ilgilenmediğini anladığın zaman sona erer gençlik […] Hiç kimse, hatta erkekler bile belli bir güçlülük yaymıyorsan çevrene yüzüne bakmaz. Kadınlarda éAldırmaé falan derler ama bir başkasıyla evlenirler. Evlenmekse yeni bir hayat kurmaktır. bu da senin hiçbir zaman yapamayacağın bir şey. Demek ki gereğinden fazla sürmüş çocukluğun […] Onunla, düşlerinin insanıyla arandaki her şey bu kadar kötü gittiyse, kiminle olumlu ilişkiler kurabileceksin? […] Sen düşüncelere dayanarak yaşıyorsun, o ise gerçeklere; gerçekler ise hiçbir zaman dengesiz, hiçbir zaman yanlış değildir […] Yaşama sanatı, yalanlara inanmayı bilme sanatıdır. Bunun korkunç yanı, doğrunun ne olduğunu bilmememize karşın, bir yalanın yalan olduğunu hala anlayabilmemizdir […] Hiçbir sakınma duymadan sevmek, karşılığı durmadan ödenen bir lükstür …”
… E-kitap okumak için…
Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…
“…Neden bir natürmorta iştahla bakmıyoruz? Tersine ressam “yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük yazılmak üzere Elma’yı keşfediyoruz bütün orjinalliği, tekilliği ile…”
Bu kitapta Derin Düşünce yazarları sanatı ve sanat eserlerini sorguluyor. Toplumdaki yeri, siyasî, etik ve felsefî yönüyle… Denemelerin yanı sıra son dönemde öne çıkan, ekranları, kitap raflarını dolduran eserlere (veya ürünlere?) dair eleştiriler de bulacaksınız. Buradan indirin.
Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları
Suzan Nur Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor. Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.