İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez / Hermann Hesse
By Berivan K. on Kas 13, 2014 in İnsan, Modernleşme
“… Ancak içinden kovulduğumuz zaman cennet cennet olduğunun bilinmesine izin verir […] O sevdi, sonunda kendi kendini buldu. Ne var ki, insanların büyük çoğunluğu kendi kendilerini kaybetmek için sever. Sevilmek mutluluk değildir. Her insan kendini sever; ama mutluluk bir başkasını sevmektir. […] Bana göre insan başkalarına değil, kendi kendisine karşı hoşgörüsüz olmalıdır […] Gerçek erdemler, her zaman rahatsız eder insanları, başkalarında kin ve nefret uyandırır […] Günümüzün hayli özgürleşmiş insanı da, paranın ve makinenin kölesidir çünkü özgür isteklerden yoksundur […] Bir insanda onu başkalarından ayıran özellikleri saptamak, onu tanımak demektir […] Yalnızlık, yazgının insanı kendi kendisine ulaştırmak için başvurduğu yoldur. Can sıkıntısı diye bir şey bilmez doğa. Can sıkıntısı kentli insanın bir marifetidir […] Doğada on bin renk vardır. Bizler bu renk skalasındaki on bini yirmiye indirgemeyi kafamıza koymuş bulunuyoruz […] Sanatta güncelliğin değil, zamansızlığın sözü geçer […] Sıradan insan hayalperesti deliye benzetmekten hoşlanır. Sıradan vatandaş kendisiyle ruhu arasına bir bekçi dikmiştir; merkezî bilinçtir bu bekçi, kurumsal ahlaktır, bir güvenlik makamıdır …”
… E-kitap okumak için…
Hayatta en kötü mürşit ilim ve fen olmasın sakın? Eğer Atatürk bir kaç yıl daha yaşasaydı o meşhur sözünü geri alır mıydı acaba?… Ateşi keşfetmeden önceki insanlık ile bugünkü “uygarlığımızı” karşılaştırdığımızda hiç yol almadığımız söylenebilir. Bundan 200 bin yıl önce komşusunun yiyeceğini çalmak için başına taşla vuran neandertal insani ile 2003 yılında Irak in petrolünü çalmak için bir milyon ıraklı sivili öldüren (veya buna seyirci kalan) homo economicus ayni uygarlık seviyesinde. Aralarındaki tek fark kullandıkları silahların teknolojik üstünlüğü. Teknoloji ve bu teknolojinin uygulanmasını mümkün kılan bilimsel buluşlar sıradan insanlar kadar bilim adamlarının da gözlerini kamaştırdı. Bugün karşımıza kâh bilimci (scientist), kâh deneyci (ampirist) olarak çıkan ahlâkî-felsefî bir duruş var. Bu duruş eğitim sistemimize ve resmî ideolojimize öyle derinden işlemiş ki sorgulanması dahi çok sayıda insanı öfkelendirebiliyor, rejimin savunma mekanizmalarını harekete geçirebiliyor. Bilim ve teknolojinin insanlığa otomatik olarak barış getireceğinden şüphe etmek neredeyse bir suç. Buna cüret edenler gericilikle, bağnazlıkla suçlanabiliyor. Pozitivizm ve “modern” yaşam üzerine yazılmış makalelerimizin bir derlemesini 75 sayfalık bir kitap halinde sunuyoruz. PDF formatındaki bu kitabı buradanindirebilirsiniz.
“Ötekilere” bakarken (Çeviriler)
“Ötekilerin” gözüyle dünyaya bakabilenler ilerliyor uygarlık yolunda. Geçmişte Bağdat’ı, Kurtuba’yı inşa eden, bugün ise Paris’i, New York’u, yaşatan “öteki” değil mi? Bugün içine kapanan ülkeler yine geriliyor. Dışa açılan, “ötekilerin”bilgisini, birikimini kendine katabilenler ilerliyor. Bu kitabın amacı da “ötekilere” küçük bir pencere açmak. “Almanlar, Amerikalılar, İranlılar, Filistinliler ve İsrailliler dünyada olup bitenlere nasıl bakıyor?” diye sormak. Çeviri metinlere adadığımız 125 sayfalık bu kitapta Ermenistan’dan tasavvufa, İran sinemasından Ateizme, Şeriat’tan Türkiye’deki Hristiyanlara uzanan çok değişik konularda çeviri metinler bulacaksınız. Buradan indirin.