Yaşama Uğraşı / Cesare Pavese
By Tavit Kilimciyan on Kas 20, 2014 in edebiyat, Kitap Alıntısı
“… Başka bir insan olmaya çalışmak boş bir çaba. İnsan için ilginç olan, o eski kişiliğin yeni yaşantılara nasıl bir tepki göstereceğidir […] Bu fırtınalı denizin ötesinde nasıl bir dünya var bilmiyorum, ama her okyanusun, uzak da olsa, bir başka kıyısı vardır. Ben de o kıyıya ulaşacağıma inanıyorum […] Uçurumdan kurtulmanın tek yolu ona bakmak, derinliğini ölçmek ve kendini o boşluğa bıramaktır […] Açık şeyler hemen hazmedilir ve iştah geri döner. Zor olanın üzerine atılmak, küçük lokmayı bulmaya çabalamak, kısacası umudu daha uzun sürdürmek daha iyi olur […] Yaşamak uzun bir toplama işlemi gibidir, arada bir toplama yanlışı yaparsan, doğru sonucu hiçbir zaman bulamazsın […] Düşünmekten başka yapacak hiçbir şeyi olmadığı bir hapishane hücresinden bile gerçeği görebilir insan […] Gerçeklik, insanın şu ya da bu şekilde içinde bir bitki gibi yaşadığı ve yaşayacağı bir zindandır […] Herkesten kopup ayrılmak her insanın elinden gelen bir şeydir […] Yanlışlar hep başlangıçla ilgilidir […] Yalnızlığın biçimi yok, daha doğrusu her kişi için ayrı bir yalnızlık biçimi var; yalnızlar dünyasının destanı yok […] Her tutku ileride bir hesaplaşma günü olacağı gibi boş bir inancı da birlikte getirir gibidir …”
… E-kitap okumak için…
Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…
“…Neden bir natürmorta iştahla bakmıyoruz? Tersine ressam “yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük yazılmak üzere Elma’yı keşfediyoruz bütün orjinalliği, tekilliği ile…”
Bu kitapta Derin Düşünce yazarları sanatı ve sanat eserlerini sorguluyor. Toplumdaki yeri, siyasî, etik ve felsefî yönüyle… Denemelerin yanı sıra son dönemde öne çıkan, ekranları, kitap raflarını dolduran eserlere (veya ürünlere?) dair eleştiriler de bulacaksınız. Buradan indirin.
Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları
Suzan Nur Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor. Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.