Yaşama Uğraşı / Cesare Pavese
By Tavit Kilimciyan on Kas 25, 2014 in edebiyat, Kitap Alıntısı
“… Her şey yineleme, yeniden yol alma, geri dönüş. Aslına bakılırsa, ilk kez bile ikinci kez’dir […] Aslında, aşık olan ya da nefrete kapılan bir insan, boş inançları olan bir insan gibi, kendisi için simgeler yaratır. Nesnelere ve insanlara eşsizlik niteliği verme tutkusundan doğar bu. Simgenin ne olduğunu bilmeyen bir insan Dante’nin miskinlerinden biridir […] Bir dönem gelir, yaptığımız her şeyin sonunda bir anı olacağı gerçeğini düşünmek zorunda kalırız. Bu, olgunluktur. Olgunluğa erişmek için, insanın bir takım anıları olmuş olması gerekir […] Bir şeyden, onu görmezlikten gelerek değil, ancak onu yaşayarak kurtulabiliriz […] Birinden öç mü alacaksın? Onu bağışlamış gibi davran; bırak, hayat öç alsın ondan […] Her sabah, kendimizin nemli, sıcak bir kalıbı gibi, bir gök cismi gibi, yorgunluğumuzu bırakırız yatağımızda […] Yazmak güzel bir şey; çünkü kendi kendine konuşmak ve bir kalabalığa konuşmak gibi iki zevki birleştiriyor […] Bir insan ne kadar zincirlere katlanamıyor ve özgürlük gereksinmesi duyuyorsa, o kadar alışkanlıktan kaynaklanır bu. Ele geçirilememezlik dargörüşlülüktür […] Birtakım şeylerden düzenli ve inançlı olarak vazgeçen insan, hayatını işte bu vazgeçtiği şeyler üstüne kurmuştur. Gözü yalnız bunları görür …”
… E-kitap okumak için…
Hayatta en kötü mürşit ilim ve fen olmasın sakın? Eğer Atatürk bir kaç yıl daha yaşasaydı o meşhur sözünü geri alır mıydı acaba?… Ateşi keşfetmeden önceki insanlık ile bugünkü “uygarlığımızı” karşılaştırdığımızda hiç yol almadığımız söylenebilir. Bundan 200 bin yıl önce komşusunun yiyeceğini çalmak için başına taşla vuran neandertal insani ile 2003 yılında Irak in petrolünü çalmak için bir milyon ıraklı sivili öldüren (veya buna seyirci kalan) homo economicus ayni uygarlık seviyesinde. Aralarındaki tek fark kullandıkları silahların teknolojik üstünlüğü. Teknoloji ve bu teknolojinin uygulanmasını mümkün kılan bilimsel buluşlar sıradan insanlar kadar bilim adamlarının da gözlerini kamaştırdı. Bugün karşımıza kâh bilimci (scientist), kâh deneyci (ampirist) olarak çıkan ahlâkî-felsefî bir duruş var. Bu duruş eğitim sistemimize ve resmî ideolojimize öyle derinden işlemiş ki sorgulanması dahi çok sayıda insanı öfkelendirebiliyor, rejimin savunma mekanizmalarını harekete geçirebiliyor. Bilim ve teknolojinin insanlığa otomatik olarak barış getireceğinden şüphe etmek neredeyse bir suç. Buna cüret edenler gericilikle, bağnazlıkla suçlanabiliyor. Pozitivizm ve “modern” yaşam üzerine yazılmış makalelerimizin bir derlemesini 75 sayfalık bir kitap halinde sunuyoruz. PDF formatındaki bu kitabı buradanindirebilirsiniz.
“Ötekilere” bakarken (Çeviriler)
“Ötekilerin” gözüyle dünyaya bakabilenler ilerliyor uygarlık yolunda. Geçmişte Bağdat’ı, Kurtuba’yı inşa eden, bugün ise Paris’i, New York’u, yaşatan “öteki” değil mi? Bugün içine kapanan ülkeler yine geriliyor. Dışa açılan, “ötekilerin”bilgisini, birikimini kendine katabilenler ilerliyor. Bu kitabın amacı da “ötekilere” küçük bir pencere açmak. “Almanlar, Amerikalılar, İranlılar, Filistinliler ve İsrailliler dünyada olup bitenlere nasıl bakıyor?” diye sormak. Çeviri metinlere adadığımız 125 sayfalık bu kitapta Ermenistan’dan tasavvufa, İran sinemasından Ateizme, Şeriat’tan Türkiye’deki Hristiyanlara uzanan çok değişik konularda çeviri metinler bulacaksınız. Buradan indirin.