Biri Hiçbiri Binlercesi / Luigi Pirandello
By 悟り on Kas 26, 2014 in Ben kimdir?, Kitap Alıntısı, Sigmund Freud
“… İnsan, etrafındaki her şeyi, kendisini bile, kendisi için bir malzeme olarak görüyor ve aslında şehirler inşa ediyorum derken kendi kendini kesip biçiyor, şekillendiriyor […] Yalnızlık her zaman size dair bir durum değildir, bazen de sizsiz olma halidir […] Gerçek yalnızlık sadece kendinizden vazgeçtiğinizde mümkündür ve sesinizden hiçbir iz kalmadığında, kendi kendinize yabancı olduğunuzda […] Yaşadığımı halen göremiyorum, kendimi bir yabancı gibi hissediyorum, yani başkalarının kendi kafalarına göre gördükleri ve bildikleri ama benim göremediğim birisi […] İç dünyanızla yaşıyor ama dış dünyada yürüyorsunuz […] Ve hayat isimler hakkında bir şey bilmez. Şu ağaç, yapraklarla süslenmiş, ne güzel. Ben o ağacım. Ağaç, bulut; yarın kitap ya da bulut olurum belki. Okuduğunuz kitap, içinize çektiğiniz rüzgar. Her şey dışarıda, serseri gibi …”
… Bu konuda okumak için…
Gurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”
Sigmund Freud insandaki gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmiş hissini sorgulayan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.
Garip / yabancı / tuhaf bir endişe bu. Yani örümcek korkusu ya da işsizlik endişesi gibi sebebi belli olan bir duygu değil. Korkuyorum ama neden korktuğumu bilmiyorum. Korkumun sebepsiz oluşu bana tuhaf geliyor; alışık olmadığım bir hal; kendi korkumu yadırgıyorum. Aslında bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada.
Nereden geliyor bu huzursuzluk hali? Neden insan istediklerini elde etse bile mutlu olamıyor? Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi, buz dağının görünen ucu mudur?
Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığa yine insan fıtratına dair cevaplar aramak için bulunmaz bir fırsat oldu “Das Unheimliche”. Ancak Freud’un bu eseriyle yetinmedik; diğer bazı kitaplarından, tez ve konferanslarından da alıntılar yaptık ve yorumladık: 1909’da Massachusetts Clark Üniversitesi’nde verdiği konferansların derlendiği Beş Psikanaliz Dersi, 1929’da yayınlanan Mutsuzluk Kültürü(Unbehagen in der Kultur), Uygarlık, Toplum ve Din (Zivilisation Gesellschaft und Religion -1926), Bir Yanılsamanın Geleceği (Die Zukunft einer Illusion – 1927),“Kültürel” Cinsel Ahlâk ve Çağdaş Sinir Hastalığı (Die «kulturelle» Sexualmoral und die moderne Nervosität –, 1908) Totem ve Tabu (Totem und Tabu – 1912), Savaş ve Ölüm Zamanları Üzerine (Zeitgemäßes über Krieg und Tod – 1915) ve nihayet 1921’de yayınlanan Sosyal Psikanaliz ve Ego(Massenpsychologie une Ich-Analyse)
Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.