Kırk Ambar / Cemil Meriç
By Katrin Baskiotis on Oca 28, 2015 in feminizm, Kadın, Kitap Alıntısı
“… Kadının kişiliğini yaratan ne terbiye, ne baskı. Ona özellik veren aşk ve omuzlarına yüklendiği misyon. Çağdaş toplum kadını erkekleştirme yolunda. Cemiyeti değerli bir yardımcıdan mahrum eden bir yöneliş bu. Üstelik kadına mutluluk da getirmiyor. Mutluluk vaadi laf.
Kadının içinde bulunduğu şartlar… bundan daha büyük adaletsizlik olur mu? Neden kadın erkeğe boyun eğmek zorunda kalsın? Erkeğe, yani yaratılışı bakımından, hatta ahlâk ve zekâ bakımından kendisinden daha aşağı bir varlığa. Neden herkesten küçük görülsün? Niçin en büyük sayılan zevklerin dışında bırakılsın? Neden erkek kadar hakları yok? Neden erkek için şeref sayılan, kadın için yüz karası? Erkekten daha ahlâklı olması neden istenir? Neden çok daha büyük fedakârlıklara zorlanır?
Bütün bu haksızlıklar erkeğin eseriydi bana göre. O, hayatta aslan payını kendine ayırmıştı. Kısacası, bir adaletsizlikti bu. Ve kolayca ortadan kaldırılabilirdi.. Bu sözde haksızlıklar kadının misyonundan, bu misyonun bizde yarattığı eğilimden doğuyordu. Bizde, yani bütün kadınlarda. Kadın bu misyonu başarabilsin veya başaramasın.. Eşitsizliğin kaynağı, toplumdaki âhenk. Orgdaki ses âhengi çeşitli boylardaki borulardan gelir. Toplumdaki âhenk de ayrı ayrı misyonları, ayrı ayrı özellikleri olan kadınla erkekten …”
… Bu konuda e-Kitap okumak için…
Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları
Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor. Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış