Londra teröristlerin finans cenneti mi?
By Jonathan Kucukarabaci on Şub 10, 2015 in Ekonomi, Kapitalizm, Liberal Totalitarizm
Fuhuş, terör ve eroinden kazanılan kara para itina ile aklanır
İngiltere’nin önde gelen uluslararası bankası HSBC’nin “varlıklı müşterilerinin İsviçre’deki hesapları üzerinden vergi kaçırmalarına yardımcı olduğu” iddiası, bankacılık dünyasında gündemin ilk sırasına oturdu.
Sert kanunlarla korunan İsviçre bankacılık sisteminden sızan hesap bilgileri dünya gündemini sarstı […] Büyük bölümü 2005-2007 yılına ait olan bilgilere göre, 30 bin farklı hesapta yaklaşık 120.000.000.000 USD (120 milyar Dolar) bulunuyor. Bu kişiler arasında silah satıcıları ve suç örgütü üyelerinin yanısıra politika, spor ve sanat dünyasının tanınmış isimleri de yer alıyor.
Avrupa’nın en büyük bankası HSBC bankası kara para aklama gerekçesiyle Amerika’da para cezası … 1,2 milyar Euro … HSBC daha önce de Meksika’da benzer ihlaller nedeniyle çarptırıldığı 800 milyon dolarlık ceza …
Bankalar Hukuktan Üstündür!
Dünyanın en büyük altı bankası çalışanlarının uluslararası döviz borsasında yaptığı skandalı kabul ederek oy birliği ile alınan yaklaşık üç buçuk milyar Euro’luk cezayı ödemeyi kabul etti: UBS/İsviçre, Citigroup/ABD, JP MorganChase/ABD, Bank of Amerika/ABD ve Bank of Scotland/İngiliz ve Türkiye’de birçok şubesi bulunan HSBC/İngiliz …
İngiliz HSBC bankasının İsviçre şubesi 20 Belçikalı müşterisinin ülkelerinden vergi kaçırmasına aracılık etmekle suçlanıyor. İddia sahibi Brüksel Başsavcılığı konuya ilişkin geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Belçika’da mali polis ekipleri, dün sabah söz konusu şahısların Antwerp ve Brüksel’deki evlerine baskın düzenledi. 10 yıldır kaçırılan verginin milyarlarca euroyu bulduğu düşünülüyor.
Telegraph gazetesi, İngiliz bankası HSBC’de çalışan birinin vergi müfettişlerine bankanın Avrupa’nın vergi cennetlerinden biri olarak bilinen Jersey adasında açtığı off-shore hesapların bilgilerini verdiğini yazdı.
İngiliz bankası HSBC, Amerika Birleşik Devletleri’nde denetim alanındaki boşluklardan faydalanarak kara para aklanmasına ortam yaratmakla suçlanıyor.
Amerikan Senatosu’na sunulan 400 sayfalık ilgili rapordaki söz konusu iddiaları kabul eden HSBC Amerika’nın üst düzey yöneticisi David Bagley, dün Senato önünde özür diledi ve istifa edeceğini açıkladı. “Önemli bazı alanlarda hatalar yapıldığını kabul ediyorum. Daha önce söyledim ve tekrar söyleyeceğim; işine bağlı profesyonel çalışanların iyi niyetine ve işlerinde gösterdikleri üstün çabalara rağmen HSBC, bizim kendi beklentilerimizi ve denetleyicilerin beklentilerini karşılayamadı”
Senato gündemine getirilen rapor, bankanın Amerika’daki şubelerine 2006-2009 yılları arasında Meksika, Rusya, Suriye ve İran gibi ülkeler üzerinden uyuşturucu ve terörizm kaynaklı milyarlarca dolar havale geldiğini ortaya koydu.
… Bazı gerçekler ve liberal yalanlar üzerine okumak için…
Liberalizm Demokrasiyi Susturunca
Halkın iradesi liberalizm ile çatışırsa ne olur? 2008′de başlayan ekonomik kriz sürmekte. Eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerine ayrılan bütçeler kırpılırken batan bankaları kurtarmak için yüz milyarlarca dolar harcanıyor. Alın terinin finans kurumlarına peşkeş çekilmesini istemeyenler protesto ediyor. Ama batılı devletler polis copuyla finans sektörünü savunmaktalar. Ne oldu? Bütün nüfusun binde birini bile temsil etmeyen bankacıların çıkarları geri kalan %99.99′un önüne nasıl geçti? Alıp satma, üretip tüketme özgürlüğü nasıl oldu da halkı finans sektörünün kölesi yaptı? Mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı uğruna halkın iradesi çiğnenebilir mi? Okuyacağınız kitap demokrasi ile liberalizmin savaşı üzerinedir. Buradan indirebilirsiniz.
Atina’da, Roma’da, Madrid’de ve Washington’da artık halkın değil bankaların dediği oluyor. Batı’da demokrasi geriliyor, yeni bir düzen kuruluyor. Alıp satma özgürlüğü nasıl oldu da halkı bankaların kölesi yaptı?
İnsanî değerlerin değil maddî değerlerin hakim olduğu her toplum kendi arsızlığı altında ezilmeye mahkûm aslında. Thomas Jefferson, George Washington, Max Weber, Hannah Arendt, Karl Marx ve Alexis de Tocqueville’in eserlerinde ısrarla üzerinde durulan bir mesele bu. Zenginleşmeye ve para ile daha çok haz almaya odaklanan insanlar bencilleşiyorlar. Siyasetten, cemiyetin dertlerinden uzak, oy kullanmaya bile üşenen bir güruh çıkıyor meydana.
Tam da bu yüzden Batı’da demokrasinin en büyük düşmanı batılı insan modeli oldu. Kendini özel hayatına hapseden, lüks tüketime, tatile, konfora odaklanan batılı insanlar politikadan uzaklaştılar. Bu refah toplumunun bireyleri diğer insanların dertlerine duyarsızlaştı. Para bu süreçte kutsallaştı. Yine bu yüzden bankalar ve bankacılar ilahlaşarak hukukun üstüne çıkabildiler.
İşte bu fikrî zemindir sermayeyi aşırı büyüten, savcıları, hakimleri bile etkisiz hale getiren. Bankacılarına söz geçiremeyen batı toplumları tıpkı 1980′lerde ordusuna söz geçiremeyen Türkiye’nin durumuna düştüler… Peki 2008 ekonomik kriz süreci nasıl gelişti? Krizi tetikleyen ve büyüten ne oldu?
Bize yansıtılanın aksine, 2008’de Amerikan emlâk sektöründen başlayan kriz öngörülemez bir felaket değildi. Yapılan düpedüz bir piyasa darbesi idi aslında. Tasarlanmış, planlanmış, yürürlüğe konmuş bir operasyon. Bu operasyonu yöneten insanlar daha 1980’lerde Batı adaletinin üzerine çıkmışlardı. Krizi frenleyecek yasal engelleri bir bir kaldırdılar, krizin küreselleşmesini sağlayacak mekanizmaları yine onlar kurdular. Yaklaşık 40-50 kişilik bir ekip. Kriz sürecinden zenginleşerek ve güçlenerek çıktılar. Banka kurtarma operasyonlarıyla halen zenginleşmekteler.
Elinizdeki 60 sayfalık bu e-kitap Batı’da demokrasinin gerileme sürecini sorguluyor:
- Demokrasinin zayıf noktaları nelerdir? Bankalar nasıl oldu da halkın iradesini ayaklar altına alabildiler?
- “Hukuk devleti” diyerek örnek aldığımız demokratik ülkeler neden bu Piyasa Darbesi‘ne engel olamadılar?
- Askerî darbelerden yakasını kurtaran Türkiye’de hükümet Piyasa Darbesi ile devrilebilir mi?
Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.
1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın”çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda.“Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.
Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitaptaliberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.
1 Yorum
Yazan:erhan Tarih: Şub 11, 2015 | Reply
şöyle internette biraz derinlemesine araştırınca, Türkiye’deki bankaların bir çoğunun, özel müşlerilerine; kıyı bankalarından yani offshore bankalardan hesap açarak, iyi bir de gelir sağlayarak ve masrafsız bu tür hesapları kullanıldığını görmek çok basit. Offshore bankalar bence normal bankalardan daha sağlam, tabi ki araştırmanız gerekli.