Ateşin Psikanalizi / Gaston Bachelard
By Hans Müller on Nis 13, 2015 in Kitap Alıntısı, Psikanaliz
“… Alev karşısındaki saygının gerçek temeli şudur: Çocuk elini ateşe yaklaştırırsa, babası parmaklarının üstüne cetveli indirir. Ateş daha yakmadan vurur. […] Bu yüzden ateş önce bir genel yasaklama konusudur; bundan da şu sonuç çıkar: Toplumsal yasaklama ateş hakkındaki ilk genel bilgimizdir. […] Babasından uzakta babası gibi tapmak ister, küçük bir Prometheus gibi kibrit araklar …”
“… Ateşi almak veya kendini ateşe vermek, yok etmek veya yok olmak, Prometheus karmaşasının veya Empedokles karmaşasının peşinden gitmek, işte bütün değerleri döndüren, ama değerlerin geçimsizliğini de gösteren psikolojik çevirme budur. Ateşin, tam da C. G. Jung’un anladığı anlamda , “doğurgan bir arkaik karmaşanın” vesilesi olduğu ve özel bir psikanalizin, hayale hakiki özgürlüğünü ve hakiki yaratıcı ruhsallık işlevini veren diri diyalektikleri daha iyi açığa çıkarmak için, sancılı belirsizlikleri yıkması gerektiği bundan daha iyi nasıl kanıtlanır? […] Akan sudan daha az yeknesak ve daha az soyut olan, çalının içinde her gün bakılan yuvasındaki kuştan daha çabuk büyüyüp değişen ateş, zamanı değiştirmek, sarsmak, bütün hayatı sonuna, öbür dünyaya götürmek arzusunu telkin eder …”
… Bu konuda okumak için…
Gurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”
Sigmund Freud insandaki gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmiş hissini sorgulayan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.
Garip / yabancı / tuhaf bir endişe bu. Yani örümcek korkusu ya da işsizlik endişesi gibi sebebi belli olan bir duygu değil. Korkuyorum ama neden korktuğumu bilmiyorum. Korkumun sebepsiz oluşu bana tuhaf geliyor; alışık olmadığım bir hal; kendi korkumu yadırgıyorum. Aslında bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada.
Nereden geliyor bu huzursuzluk hali? Neden insan istediklerini elde etse bile mutlu olamıyor? Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi, buz dağının görünen ucu mudur?
Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığa yine insan fıtratına dair cevaplar aramak için bulunmaz bir fırsat oldu “Das Unheimliche”. Ancak Freud’un bu eseriyle yetinmedik; diğer bazı kitaplarından, tez ve konferanslarından da alıntılar yaptık ve yorumladık: 1909’da Massachusetts Clark Üniversitesi’nde verdiği konferansların derlendiği Beş Psikanaliz Dersi, 1929’da yayınlanan Mutsuzluk Kültürü(Unbehagen in der Kultur), Uygarlık, Toplum ve Din (Zivilisation Gesellschaft und Religion -1926), Bir Yanılsamanın Geleceği (Die Zukunft einer Illusion – 1927),“Kültürel” Cinsel Ahlâk ve Çağdaş Sinir Hastalığı (Die «kulturelle» Sexualmoral und die moderne Nervosität –, 1908) Totem ve Tabu(Totem und Tabu – 1912), Savaş ve Ölüm Zamanları Üzerine(Zeitgemäßes über Krieg und Tod – 1915) ve nihayet 1921’de yayınlanan Sosyal Psikanaliz ve Ego(Massenpsychologie une Ich-Analyse)
Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.