Dikkat Kitap: Derin Lügat 1.0
By admin on Haz 20, 2015 in Derin Lügat, Dikkat Kitap
İnsanlık neredeyse 4 asırdır “ilerleme” adını verdiği müthiş bir gerileme içinde. Tarihteki en kanlı savaşlar, sömürüler, soykırımlar, toplama kampları, atom bombaları, kimyasal ve biyolojik silahlar hep Batı’nın “ilerlemesiyle” yayıldı dünyaya. Herşeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bu insanlar nereden çıktı? Yoksa kelimelerimizi mi kaybettik?
Önce “Aydınlanma” ile büyük bir karanlığa gömüldü Avrupa. Vatikan’ın yobazlığından kaçarken pozitivist dogmaların bataklığında kayboldu. “Yeniden doğuş” (Rönesans) hareketi sanatın ölüm fermanı oldu: Zira optik, matematik, anatomi kuralları dayatıldı sanat dünyasına. Sanat bilimselleşti, objektif ve totaliter bir kisveye büründü.
Kimse parçalamadı dünyayı “Birleşmiş” Milletler kadar. Güvenliğimiz için en büyük tehdit her barış projesine veto koyan BM “Güvenlik” Konseyi değil mi? Daimi üyesi olan 5 ülke dünyadaki silahların neredeyse tamamını üretip satıyor. “Evrensel” insan hakları bildirisi beyaz, zengin ve Hristiyanların hakları dışında bir şeyi savundu mu? Hayır. 1948’de Paris’te imzalandıktan sonra Washington, Londra ve Paris’te verilen kararlarla öldürülen Afrikalıların, Müslümanların, Güney Amerikalıların, Vietnamlı ve Korelilerin sayısı milyonları buldu.
Bu kavram karmaşası içinde Aşk kelimesi cinsel münasebetle eş anlamlı oldu: ing. To make love, fr. Faire l’amour… Aynı sebeple Batı insanı ruhun hürriyeti ile (liberty) nefsin serbestliğini (possibility) ayırd edemiyor; Her ikisine birden özgürlük diyor: liberty, liberté. Oysa sadece nefsini zaptedebilen, uhrevî kaygı ile frene basabilen insan hürdür. Ama polis korkusu ya da cemiyetin ayıplaması sebebiyle kendini tutan bir insan ancak serbestliğini kaybetmiş olur, özgürlüğünü değil. Polis ve mahalle baskısı ortadan kalkınca serbest kalan insan bir anda hayvanlaşır, yakıp yıkar, öldürür, tecavüz eder. Nefsinin zindanından kurtulup hür olamayan insanlar hayvanlardan çok daha tehlikelidir.
Gandhi “Batı medeniyeti hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna gülerek “iyi fikir, yapsanız iyi olur” dermiş. Önce Batı, sonra bütün insanlık akıl (reason) ile zekânın (intelligence) da aynı şey olduğunu sanmışlar. Oysa akıl iyi-kötü veya güzel-çirkin gibi ayrımı yaparken zekâ problem çözer; bir faydayı elde etmek ya da bir tehditten kurtulmak için kullanılır. Bir saniyede 100.000 insanı ve sayısız ağacı, böceği, kediyi, köpeği oldürecek olan atom bombasını yapmak zekâ ister ama onu Hiroşima üzerine atmamak için akıl gerekir.
İster Batı’yı suçlayalım, ister kendimizi, kelimelerle ilgili bir sorunumuz var: İşaret etmeleri gereken mânâların tam tersini gösterdikleri müddetçe sağlıklı düşünmeye engel oluyorlar. Çözüm ürettiğimizi sandığımız yerlerde yeni sorunlara sebep oluyoruz. Dünyayı düzeltmeye başlamak için en uygun yer lisanımız değil mi? Kayıp kelimelerin izini sürmek için yazdığımız Derin Lügat’ı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.