RSS Feed for This Post

Vicdan / Conscious / Conscience / ضمير

Ne değildir?

Şuur değil.

Nedir?

Ateist bile olsa her insanda bulunan ve iyilik yapmaktan haz, kötülükten ise azab duymasını sağlayan his. Ateist düşünür Jean-Paul Sartre tarafından da ifade edildiği gibi:

“…İnsan özgürdür ve bunun farkındadır; bu farkındalık ile, özgürlük ve sorumluluk şuuruyla yaşamaya mahkûmdur […]  Mahkûm çünkü kendi kendini yaratmadı. Fakat diğer yandan özgür çünkü dünyaya atıldığı andan itibaren yaptığı her şeyden sorumlu …” (Varoluşçuluk bir hümanizmdir, 1946)

Vicdan başına gelen olaylar karşısında İnsan’ın insan kalmayı tercih etmesi için gerekli olan pusula. Zira insan yaratılış gayesinin tersine hareket etme hürriyetine sahip yegâne yaratık. Bir başka deyişle insanlar İnsanlık’tan istifa edebilirler.

Batı “vicdan” kelimesini nasıl kaybetti?

Molièreciler  “Consience” diyor (oku. Konsiyans); Shakespeareciler ise “Conciouss” (oku. Kanşıs). İşin hüzün verici yanı şu: Batı lisanlarında bu kelime hem vicdan hem de aklın başında olması yani ayık olmak, sarhoş, baygın vs olmamak anlamına geliyor. Ahlâken “doğru / Yanlış” olanı ayırmak ile ticarette “kârlı / zararlı” olanı ayırmak için kullanılan iki farklı akıl kuvveti nasıl oldu da birbirine karıştı? Aslında Batı’nın temel metinlerinde iyi-kötü arasındaki farkı “görmeye” yarayan bir ışık, bir nûr var, Latince ismi Conscientia. Bazen de Conscientia karşımıza içten gelen bir ses olarak çıkıyor. Meselâ Marcus Tullius Cicero (m.ö. 1ci yy) ve Marcus Fabius Quintilianus (m.s. 1ci yy).

Oysa 17ci yüzyıldan itibaren yoğun bir kavram karmaşası yaşanıyor Avrupa’da. John Locke 1690’da yayınlanan “Essay Concerning Human Understanding” adlı kitabında insanın kendi aklından geçenleri algılaması olduğunu iddia etmiş meselâ. ( ing. “Conciouss is the perception of what passes in a man’s own mind”) Oldukça seküler ve objektif değil mi? Thomas Hobbes daha da evvel bu objektif arayışı ifade etmiş aslında, sene 1651. Ünlü eseri Leviathan’da şöyle demiş: “Where two, or more men, know of one and the same fact, they are said to be conscious of it one to another.”. Tabi objektifleşmeden bahsedince Descartes’ın 1637’de yazdığı Yöntem Üzerine Nutuklar ve meşhur sözü “cogito ergo sum” (düşünüyorum, öyleyse varım) hatırlanmalı. Örnekler çoğaltılabilir, biz bunlarla yetinelim. Bizde sonradan uydurulan “bilinç” kelimesi de bu çarpık anlayışın, daha doğrusu anla-MA-yışın bir neticesi, kendini, Ben’i bilmeme hâli; bunu da belirtmiş olalım.

Dünya hazzı veya Ahiret hazzı

Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard “Dünya / Ahiret” ayrımına “estetik yaşam / etik yaşam” adını vermiş. Bu ayrıma göre her birimiz yaşadığımız müddetçe “Ya/Ya da” seçimi yaparız. Ya özgür irademizden vazgeçip zevki seçmek ya da arzularımızı değil, ruhumuzla diğerlerine karşı sorumluluk bilincinde olduğumuz ahlaki bir yaşantıyı seçeriz:

“… Nedir, o zaman, benim Ya/Ya da ayrımım? İyi midir, kötü müdür? Hayır, ben sadece sizi bu seçimin anlamlı olduğu noktaya götürmek istiyorum. Her şey bunun üzerinde dönüyor. İnsan, seçmekten başka bir şansının olmadığı bir kavşak noktasında tutulduğunda, doğru olanı seçecektir … Dolayısıyla, bir insan ya estetik yaşamak zorundadır, veya etik …”

Peki ahlâken doğru olanı seçmek mutlaka insana zorluk çıkaran, sıkıntı veren bir tercih midir? Kierkegaard’a göre hayır:

“… Ben formal, soyut bir özgürlüğe heveslenen katı ahlakçı değilim. Eğer sadece seçim öne sürülürse, tüm estetik geri döner. Ve göreceksin ki ancak bu şekilde varlık mükemmel olur ve ancak bu şekilde insan ruhunu kurtarıp, tüm dünyayı kazanabilir, ve onu düzgün bir şekilde kullanabilir …”

Zevk düşkünü insanlar dünyayı mal gibi, eşya gibi görürler ve ancak kötüye kullanabilirler. Neden? Çünkü diğer insanları hak sahibi gibi değil birer araç gibi kabul ederler. Diğer insanları ve tabiatı kendi zevki için kullanır haliyle. Vicdanlı bir insan ise hem kendine, hem de karşısındakilere karşı net olmaz mı? Kierkegaard’ın tabiriyle:

 “… Ahlaklı yaşayan bir insan kendini görür, kendini bilir, kendi varlığına bilinciyle nüfuz eder, belirsiz düşüncelerin etrafında hışırdamasına ve baştan çıkarıcı olasılıkların hileleri ile onu alıkoymasına müsaade etmez; bir şeyden diğerine dönüşüveren sihirli resimler gibi değildir, tümü birinin nasıl değiştiğine ve döndüğüne dayanır. Böylece kendi hayatını kişisel, kentsel, dini erdemlerini kendini sürekli bir durumdan diğerine dönüştürerek geliştirebilir ….”

Netice

Tefekkürle kendini dinleyen bir insan (velev ki vahiyy ile aydınlanmamış olsun) vicdanî hürriyetini hisseder. Kimi insan dinin kurallarını reddedebilir ama iyilik-kötülük ayrımını reddedemez. Zaten dine itiraz eden yahut apaçık taarruz edenler dahi zahirî bir iyi-kötü cetveline dayanarak yaparlar bunu. “Din yüzünden çok savaş çıktı” derken savaşın kötülüğünü teslim ederler.

Günlük dertler, nefsin oyunları, yaşanılan asrın kolaylıkları ve sorunları insanlar nezdinde Hakikat’in hissedilmesine engel teşkil edebilir. Ama dikkatli bir göz bulutların arkasındaki güneşi yine de görür. İyilik, takva, ahlâk, iman gibi konularda göreli / relatif her duruş tutarsızlığa mahkûm. Meselâ:

  • Herkesin dürüstçe ürettiğii bir toplum tahayyül edebiliriz ama herkesin hırsız olduğu bir toplum düşünemeyiz. Harama el uzatmak yani çalmak için bile asgârî bir üretim, alın terinden gelen bir helâl kazanç gerekli.
  • Alkole düşkün bir patron bile alkolikleri yanında çalıştırmaz,
  • Bir soygundan sonra hırsızlar çalınan parayı eşit paylaşmazsa ya kavga çıkar ya da içlerinden biri polise ihbar eder.

Kısacası zulümle işleyen hırsızlık çeteleri bile izafî bir adalete muhtaç. Bu derin mevzuyu Bediüzzaman Hz’nin şu tespitleriyle sırlayalım:

  • “… Kalbden maksad, sanavberî (çam kozalağı şeklinde) bir et parçası değildir. Ancak (kalb öyle) bir latife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı vicdan; ma’kes-i efkârı dimağdır …” (İşârât, 85)
  • Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünûn-u medeniyedir. İkisinin imtizacından hakikat tecelli eder. İftirak ettikleri vakit; birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder …” (Münâzarât/İçtimâî Reçeteler-II, 81)
  • “… Vicdanın anâsır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan irade, zihin, his, lâtife-i Rabbaniye, herbirinin bir gayât-ül gayâtı var: İradenin ibadetullâhdır. Zihnin ma’rifetullahdır. Hissin muhabbetullahdır. Lâtifenin müşâhedetullâhtır. Takva denilen ibadet-i kâmile dördünü tazammun eder. Şeriat şunları hem tenmiye, hem tehzib, hem bu gayât-ül gayâta sevkeder …” (Hutbe-i Şâmiye, İkinci Zeyl’in 2ci Kısmı)

 

Bu konuda okumak için

 

… E-kitap okumak için…

derin_lugat-1-kapak Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىDerin Lügat 1.0

İnsanlık neredeyse 4 asırdır “ilerleme” adını verdiği müthiş bir gerileme içinde. Tarihteki en kanlı savaşlar, sömürüler, soykırımlar, toplama kampları, atom bombaları, kimyasal ve biyolojik silahlar hep Batı’nın “ilerlemesiyle” yayıldı dünyaya. En korkunç barbarlıkları yapanlar hep “uygar” ülkeler.  Her şeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bu insanlar nereden çıktı? Yoksa kelimelerimizi mi kaybettik?

Aydınlanma ile büyük bir karanlığa gömüldü Avrupa. Vatikan’ın yobazlığından kaçarken pozitivist dogmaların bataklığında kayboldu. “Yeniden doğuş” (Rönesans) hareketi sanatın ölüm fermanı oldu: Zira optik, matematik, anatomi kuralları dayatıldı sanat dünyasına. Sanat bilimselleşti, objektif ve totaliter bir kisveye büründü.

Kimse parçalamadı dünyayı “Birleşmiş” Milletler kadar. Güvenliğimiz için en büyük tehdit her barış projesine veto koyan BM “Güvenlik” Konseyi değil mi? Daimi üyesi olan 5 ülke dünyadaki silahların neredeyse tamamını üretip satıyor. “Evrensel” insan hakları bildirisi değil güneş sisteminde, sadece ABD’deki zencilerin haklarını bile korumaktan aciz. Bu kavram karmaşası içinde Aşk kelimesi cinsel münasebetle eş anlamlı oldu: ing. To make love, fr. Faire l’amour… Önce Batı, sonra bütün insanlıkakıl (reason) ile zekânın (intelligence) da aynı şey olduğunu sanmışlar. Oysa akıl iyi-kötü veya güzel-çirkin gibi ayrımı yaparken zekâ problem çözer; bir faydayı elde etmek ya da bir tehditten kurtulmak için kullanılır. Bir saniyede 100.000 insanı ve sayısız ağacı, böceği, kediyi, köpeği oldürecek olan atom bombasını yapmak zekâ ister ama onu Hiroşima üzerine atmamak için akıl gerekir.

İster Batı’yı suçlayalım, ister kendimizi, kelimelerle ilgili bir sorunumuz var: İşaret etmeleri gereken mânâların tam tersini gösterdikleri müddetçe sağlıklı düşünmeye engel oluyorlar. Çözüm ürettiğimizi sandığımız yerlerde yeni sorunlara sebep oluyoruz. Dünyayı düzeltmeye başlamak için en uygun yer lisanımız değil mi? Kayıp kelimelerin izini sürmek için yazdığımız Derin Lügat’ı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

Edward Hopper’ı okumak

hopper-kapak Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىAmerikalı ressam Edward Hopper sadece Amerika’nın değil bütün Batı kültürünün en önemli ressamlarından biri. Hopper ile Batı resmi asırlardan beri ilk defa kısır ekol savaşlarını, soyut resim / figüratif resim gibi ölü doğmuş dikotomileri aşma fırsatı yakaladı.

Bu bağlamda, perspektif, ışık, gölge vb tercihleri aşan Hopper’ın yeni bir şey yaptığını savunuyoruz: Hopper Rönesans’tan beri can çekişen figüratif resme yeni bir soluk verdi. Tezimiz budur. Bu lisan-ı sûreti tahlil etmek için sadece Hopper’dan etkilenen diCorcia gibi fotoğrafçıları değil ondan beslenen Hitchcock, Jarmusch, Lynch gibi sinema yönetmenlerini, romancıları da kitabımıza dahil ettik. Diğer yandan Hopper’ın tutkuyla okuduğu filozoflardan yani Henry David Thoreau ve Ralph Waldo Emerson’dan da istifade ettik. Elinizdeki bu kitap Hopper tablolarına aceleyle örtülen melankoli ve yalnızlık örtüsünü kaldırmak için yazıldı. Hopper’a bakmak değil Hopper’ı okumak için.Buradan indirebilirsiniz.

Senin tanrın çok mu yüksekte?

senin-tanrin-cok-mu-yuksekte Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطى

Güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta. Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz. Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, homo-economicus değilsin”.

İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:

  • Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
  • Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.

Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın? Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Asrımızın kaygılarıyla Burckhardt okyanusuna daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık.Buradan indirebilirsiniz.

Öteki Sinemanın Çocukları

oteki-sinemanin-cocuklari Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىYakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “SinemaEndüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmleryapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.

kitap-tanitan-kitap-6 Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىKitap Tanıtan Kitap 6

Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

sen-insansin Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz AdamJames Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.

kapak-kucuk-2 Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىGözle dinlenen müzik: Tezyin

Batı sanatı her hangi bir konuyu “güzel” anlatır. Bir kadın, batan güneş, tabakta duran meyvalar… İslâm sanatının ise konusu Güzellik’tir. Bunun için tezyin, hat, ebru… hatta İslâm mimarîsi dahi soyuttur, mücerred sanattır.

Derrida, Burckhardt, Florenski ve Panofski’nin isabetle söylediği gibi Batılı sanatçı doğayı taklid ettiği için, merkezi perspektif ve anatomi kurallarının hakim olduğu figüratif eserler ihdas eder. Bu taklitçi eserler ise seyircinin ruhunu değil benliğini, nefsini uyandırır. Zira kâmil sanat tabiatı taklid etmez. Sanat fırça tutan elin, tasavvur eden aklın, resme bakan gözün secdesidir. Tekâmül eden sanatçı (haşa) boyacı değil bir imamdır artık. Her fırça darbesi tekbir gibidir. Zahirde basit motiflerin tekrarıyla oluşan görsel musiki ile seyircilerin ruhu öylesine agâh olur ki kalpler kanatlanıverir. Müslüman sanatçı bu yüzden tezyin, hat, ebru gibi mücerred sanatı tercih eder. Güzel eşyaları değil Güzel’i anlatmak derdindedir. Çünkü ne sanatçının enaniyet iddiası ne de seyircinin BEN’liği makbul değildir. Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır murad; O’nun güzelliği ile coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.

Tezyinî nağmeleri gözlerimizle işitmek için yazıldı bu e-kitap. John locke gibi bir “tabula rasa” yapmak için değil Hz. İbrahim (as) gibi “la ilahe” diyebilmek için. Buradan indirebilirsiniz.

Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi

Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىT.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?

Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…

Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.


freud-kapak Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi,  buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

fethullah-gulen-kapak Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطى

Fethullah Gülen’i iyi bilirdik

(Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014)

Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme. “Aferin” dedik, “bizdensin”.

Bugün gerçek şu ki Fethullah Bey’in ekibi manşetle, kasetle hükümet devirmeye çalışan, yalan haberle Türkiye’yi ve Müslümanları sürekli zora sokan çirkin insanların tahakkümü altında. Bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz “küçük eller” ise koyun sürüsü gibi suskun. Medyada, devlet kurumlarında, emniyet ve adaletin içinde çeteleşme, ergenekonlaşma var. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyor. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyor.

Kitabın ilk yarısında Fethullah Bey’i ve ekibini öven, yapılan iyi işleri savunan, destekleyen makaleler bulacaksınız. Bugün yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların  güzel teşkilâtı sonradan mı kokuştu? Kitabı buradan indirebilirsiniz.

Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır

yitik Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىAfganistan’daki bir medreseyi, Bosna’daki bir camiyi, Hindistan’daki Taj Mahal’i görsel olarak islâmî yapan nedir hiç düşündünüz mü? Anadolu kilimlerini, İran halılarını, Fas’taki gümüş takıları, Endülüs’teki sarayları birleştiren ortak unsur nedir? Müslüman olmayan bir insan bile kolaylıkla“bunlar İslâm sanatıdır” diyebilir. Sanat tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmayanlar için de şüpheye yer yoktur. Şüpheye yer yoktur da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir?

Bakan gözleri pasifleştiren tasvirci sanatın aksine İslâm sanatı okunan bir sanattır. Yani görünmeyeni anlatmak için çizer görüneni. Doğayı taklid etmek değildir maksat. İnsanların aklını uyandırması, kalplerine hitab etmesi sebebiyle İslâm sanatının soyut bir sanat olduğu da aşikârdır. Ama Avrupa kökenli soyut sanattan ayrıdır İslâm sanatı. Meselâ Picasso, Kandinsky, Klee, Rothko gibi ressamlar gibi sembolizme itibar edilmemiştir. 284 sayfalık kitabımıza çok sayıda İslâm sanatı örneği ekledik. Bakmak için değil elbette, görünen sayesinde görünmeyeni akledebilmek, yani İslâm sanatını “okumak” içinBuradan indirebilirsiniz.


İslâm’da Mimar ve Şehir

Cumhuriyet’in ilânından beri yaşadığımız şehirler hızla tektipleşiyor. Betondan yapılmış kareler ve dikdörtgenler kapladı ufkumuzu. Trabzon, Aydın, Malatya… Anadolu’nun her yeri birbirine benzedi. Fakat Türkiye’ye has bir sorun değil bu. Batının “alternatifsiz” Dinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماعDinlemek / Listen / Écouter / بشنو / سماع Ortaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىOrtaçağ / Moyen Âge / Middle Ages / عصور وسطىdemokrasisi ve serbest piyasası mimarları da tektipleştirdi. Farklı düşünemeyen, yerel özellikleri eserlerine yansıtmayan mimarlar kutu gibi binalar dikiyor. Moskova, Tokyo, Paris, Hong Kong da tektipleşiyor ve çirkinleşiyor.

Çare? Binalara değil de mimara, yani insana odaklanmakolabilir; yani eşyayı ve sureti değil İnsan’ı ve sîreti merkeze almak. Zira bu bir norm ya da ekol meselesi değil: İslâmiyet’in ilk asırlarında bir şehir övüleceği vakit binalar değil yetiştirdiği kıymetli insanlar anılırmış. Biz de güzel binalarda ve güzel şehirlerde hayat sürmek için önce güzel mimarlar yetiştirerek başlayabiliriz işe. İnsan gibi yaşamak için mimarî çirkinliklerden ve bunaltıcı tektipleşmeden kurtulabiliriz. Bu ancak Güzel Ahlâk ile Güzel Mimarî arasındaki bağı yeniden tesis etmekle olabilir. Çare Mimar Sinan gibi cami yapmak değil Mimar Sinan gibi insan yetiştirmek. Kitabımızın maksadı ise teşhis ve tedaviye hizmet etmekten ibaret. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 155 Trackback(s)

  2. Haz 15, 2016: Dikkat Kitap: Derin Medeniyet | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. Haz 27, 2016: Dinsiz felsefe olur mu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. Haz 28, 2016: Hoşgörü üstüne Bir Mektup / John Locke | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. Tem 6, 2016: Savaşta Cesaret ve Aptallık | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  6. Tem 7, 2016: Zamana Yenik Düşen Patronlarımız… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  7. Tem 10, 2016: Matematiksel Hüsran ve “İnne” | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  8. Tem 14, 2016: Hüsran, Hak ve Hakkı Tavsiye | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  9. Tem 15, 2016: Fakirler için Hunger Games sezonu başladı! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  10. Tem 28, 2016: Harvard Konuşması / Aleksandr Soljenitsin | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  11. Tem 28, 2016: Kahraman Kürtler, Ferasetli Aleviler, Darbe Geçirmez Ülkücüler ve Kucaklaşan Türkiye | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  12. Tem 30, 2016: ABD neden daha çok savaş çıkarmak zorunda? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  13. Tem 31, 2016: Birlik havasını bozmadan… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  14. Ağu 9, 2016: Bürokratik Oblomovluk | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  15. Ağu 12, 2016: Görünür ama yoktur; görünmez ama vardır | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  16. Ağu 13, 2016: Cemaat, Tarikat, Nebahat, Hububat, Zerzevat ve Öteki Atlar | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  17. Ağu 14, 2016: İkinci Cumhuriyet – Yeniden Millet Dönemi | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  18. Ağu 15, 2016: Aşkın Metafiziği / Arthur Schopenhauer | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  19. Ağu 16, 2016: Hangi komplo teorisi gerçek? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  20. Ağu 27, 2016: Görmek optik değil ideolojik bir süreçtir | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  21. Ağu 27, 2016: Kuruluş Felsefesi Değil Kurtuluş Felsefesi | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  22. Eyl 5, 2016: Rönesans sanatın ölümüdür | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  23. Eyl 7, 2016: Yanlış hesap Floransa’dan döner | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  24. Eyl 23, 2016: Şato / Franz Kafka | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  25. Eyl 27, 2016: Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  26. Eyl 28, 2016: Tehâfüt-ül Felâsife – Filozofların Tutarsızlığı / Gazâlî Hz | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  27. Eyl 30, 2016: Germinal / Émile Zola | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  28. Eki 4, 2016: Ehliyet/Liyakat Fetişizmini Bırakalım Artık | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  29. Eki 6, 2016: Tehâfüt-ül Felâsife Filozofların Tutarsızlığı / Gazâlî Hz | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  30. Eki 17, 2016: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  31. Eki 19, 2016: Tehâfüt-ül Felâsife – Filozofların Tutarsızlığı / Gazâlî Hz | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  32. Eki 28, 2016: Diyanet’in Cuma Hutbesine Reddiye | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  33. Kas 4, 2016: Bilim adamlarının zayıf noktası : Matematiksel doğrulukla fiziksel gerçekleri karıştırmak | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  34. Kas 11, 2016: Trump uluslararası eko-politik dengeleri değiştirebilir mi? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  35. Kas 23, 2016: Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  36. Kas 25, 2016: Bilim demokrasiden üstündür! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  37. Kas 29, 2016: Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  38. Kas 29, 2016: Dolar’ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  39. Ara 1, 2016: Neden İngiliz fitnesinden kurtulamıyoruz? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  40. Ara 5, 2016: Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  41. Ara 7, 2016: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (2) | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  42. Ara 7, 2016: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (1) : Strateji ve Siyaset | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  43. Ara 7, 2016: Sanayi devrimini kim devirdi? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  44. Ara 8, 2016: Jeopolitiğe Giriş / Philippe Moreau Defarges (2) | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  45. Ara 9, 2016: PİSA Sonuçlarının Düşündürdükleri | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  46. Ara 12, 2016: Teröre karşı sıradan vatandaşların yapabilecekleri 3 şey… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  47. Ara 12, 2016: Lozan intiharını kutsayan bir imparatorluğun şehadetnamesidir! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  48. Ara 12, 2016: Türk tipi bişey: Türk tipi anayasa, Türk tipi başkanlık | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  49. Ara 16, 2016: Modern savaşlarda neden insan değersizleşiyor? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  50. Ara 20, 2016: Öteki / Fyodor Dostoyevski | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  51. Oca 3, 2017: Gün Üzerine Günden Bağımsız | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  52. Oca 4, 2017: İktisada Giriş | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  53. Oca 9, 2017: Burjuva Aydınlarının Fıkıhla İmtihanı | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  54. Oca 10, 2017: Erken – Geç / Early – Late / Tôt – Tard / متأخر – مبكر | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  55. Oca 13, 2017: Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  56. Oca 13, 2017: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  57. Oca 14, 2017: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil İnsanî bir faaliyettir | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  58. Oca 18, 2017: Yazmayacaktım… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  59. Oca 18, 2017: Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  60. Oca 19, 2017: Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  61. Oca 19, 2017: Düşüş / Albert Camus | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  62. Oca 23, 2017: Dostluk / Cicero | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  63. Oca 24, 2017: Kağıt Ev / Carlos María Domínguez | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  64. Şub 3, 2017: Mahçupyan’a Üç Paragrafta Modernizm Dersi | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  65. Şub 5, 2017: Muhafazakârlık / Conservatisme / سياسة محافظة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  66. Şub 5, 2017: Hangimiz aptal? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  67. Şub 6, 2017: Sermaye – Savaş – Ticaret üçgeni ve Okyanuslar | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  68. Şub 8, 2017: Düşüş / Albert Camus - Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene! : Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  69. Şub 11, 2017: Morgue Sokağı Cinayetleri / Edgar Allan Poe - Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene! : Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  70. Şub 11, 2017: Bir Psikiyatristin Gizli Defteri / Small - Vorgan - Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene! : Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  71. Şub 12, 2017: Bilimler ve Sanatlar Üzerine / Jean-Jacques Rousseau - Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene! : Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  72. Şub 12, 2017: Oblomov / İvan Gonçarov | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  73. Şub 13, 2017: Gömülü Şamdan / Stefan Zweig | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  74. Şub 13, 2017: Mahçupyan’a Üç Paragrafta Jeo-Strateji Dersi | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  75. Şub 14, 2017: Kelimeler ve Şeyler / Michel Foucault | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  76. Şub 19, 2017: İslamsız bir Türk Milleti Operasyonu
  77. Şub 19, 2017: Zorunlu askerlik hâlâ gerekli midir?
  78. Şub 19, 2017: Uludere’nin kaza olduğunu kabul et, bu bir emirdir!
  79. Şub 19, 2017: Bedelli askerlikte umutlar hala tükenmedi
  80. Şub 19, 2017: Mağrur olma Erdoğan, Senden büyük Allah var!
  81. Şub 19, 2017: Çanlar Kimin İçin Çalıyor? / Ernest Hemingway | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  82. Şub 20, 2017: Okyanus jeopolitiğinde sabitler ve yeni kartlar | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  83. Şub 21, 2017: Simyacı / Paulo Coelho | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  84. Şub 22, 2017: Elveda Proletarya / André | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  85. Şub 22, 2017: Faust / Johann Wolfgang Von Goethe | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  86. Şub 24, 2017: Sofie’nin Dünyası / Jostein Gaarder | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  87. Şub 25, 2017: | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  88. Şub 25, 2017: Kitap Hırsızı / Markus Zusak | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  89. Şub 26, 2017: İlerleme / Terakki / Progrès / ترقی / تقدم | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  90. Şub 27, 2017: İktisadi Aklın Eleştirisi / André Gorz | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  91. Mar 2, 2017: Sefiller / Victor Hugo | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  92. Mar 3, 2017: Cüzzamlı DTP, PKK terörü ve Devlet terörü
  93. Mar 3, 2017: Sorunun Kaynağı Genelkurmay Başkanlığı
  94. Mar 3, 2017: Türk ordusundan hesap soran bir Türk annesi
  95. Mar 3, 2017: İnsanların ten renkleri farklı olsa da gözyaşları aynıdır
  96. Mar 3, 2017: Kürd’ün adı anılmazdı,gerilla olmasaydı...
  97. Mar 3, 2017: Darbeci Aydınlar Ülkesi
  98. Mar 3, 2017: Devlet adamı değil, devlet memurusun İlker Paşa...
  99. Mar 3, 2017: Türkiye normalleşiyor mu ne?
  100. Mar 3, 2017: MHP ve Kürtler
  101. Mar 3, 2017: Bugün 27 Nisan, neşe dolmuyor insan...
  102. Mar 4, 2017: Suç ve Ceza / Dostoyevski | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  103. Mar 8, 2017: Budala / Dostoyevski | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  104. Mar 15, 2017: Yıldız Hatıraları’ndan The Economist’e… Tesadüf? … Yersen! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  105. Mar 15, 2017: Bilimsellik aklın emaresidir; bilimcilik ise akılsızlığın! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  106. Mar 16, 2017: Dava / Franz Kafka | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  107. Mar 18, 2017: İki Şehrin Hikâyesi / Charles Dickens | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  108. Mar 21, 2017: Savaşsızlık, barış değildir! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  109. Mar 23, 2017: Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları / Zygmunt Bauman | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  110. Mar 23, 2017: Hoşgörü / Tolerance / толерантность / تسامح | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  111. Mar 24, 2017: Gülün Adı / Umberto Eco | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  112. Mar 24, 2017: Kavgam / Adolf Hitler | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  113. Mar 25, 2017: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (7) : Savaş Teorisinde Yöntem | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  114. Mar 26, 2017: Böyle Buyurdu Zerdüşt / Friedrich Wilhelm Nietzsche | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  115. Mar 28, 2017: Elveda Proletarya / André Gorz | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  116. Mar 29, 2017: Mühürlenmiş Zaman / Andrey Tarkovski | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  117. Mar 30, 2017: 1984 / George Orwell | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  118. Mar 31, 2017: Olasılıksız / Adam Fawer | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  119. Nis 3, 2017: Lityum savaşları başladı | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  120. Nis 7, 2017: Din Nedir? / Lev Nikolayeviç Tolstoy | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  121. Nis 8, 2017: Zihinler işgal altındayken, topraklarını kurtaramazsın… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  122. Nis 10, 2017: Bazı çocuklar çikolatadan nefret eder! | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  123. Nis 14, 2017: Büyüme / Growth / Croissance / نمو | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  124. Nis 22, 2017: Ulysses / James Joyce | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  125. Nis 25, 2017: Gerçek sonrası / Post-Truth / Post-vérité / عصر ما بعد الحقيقة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  126. May 1, 2017: Mrs. Dalloway / Virginia Woolf | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  127. May 2, 2017: Siyasetname / Nizamü’l-Mülk | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  128. May 3, 2017: Uluslararası adalet / International justice / العدالة الدولية | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  129. May 3, 2017: Siracul Mülûk / Muhammed Bin Turtuşi | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  130. May 5, 2017: Işık Doğudan Gelir / Cemil Meriç | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  131. May 8, 2017: Şeker Portakalı / José Mauro De Vasconcelos | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  132. May 9, 2017: Krallar ölür, dağlar bâkî kalır | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  133. May 12, 2017: Kaos / Chaos / хаос / χάος / فوضى | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  134. May 18, 2017: İslâmî devlet olur mu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  135. May 29, 2017: Dünya Görüşüm / Bertrand Russell | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  136. May 31, 2017: Dersim Katliamı: Büyük Hesaplaşma
  137. Haz 7, 2017: Işık Doğudan Gelir / Cemil Meriç | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  138. Haz 12, 2017: Tarih Nedir? / Edward Hallett Carr | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  139. Haz 19, 2017: İnsan Zihni Üzerine Bir Araştırma / David Hume | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  140. Haz 24, 2017: Mutluluk / Tatmin / Bonheur /Satisfaction / سعادة
  141. Tem 8, 2017: Türkiye’nin algı operasyonlarında gol yemesinin sebebi parasızlık değil vizyonsuz ve çapsız bürokratlardır | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  142. Tem 12, 2017: Hayvan Öyküleri / Franz Kafka | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  143. Eyl 12, 2017: Bir utanın!
  144. Eyl 26, 2017: Coğrafya Kaderdir | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  145. Eki 7, 2017: Rönesans / Renaissance / نهضة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  146. Eki 14, 2017: Hitamuhu Misk’in Ardından – Mustafa İslamoğlu’nu Anlamak
  147. Eki 14, 2017: Üç Muhammed
  148. Eki 14, 2017: Türkiye'de derin din 1
  149. Eki 22, 2017: Mecazî aşk / Metaphorical love / الحب المجازي | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  150. Kas 1, 2017: Allah korkusu / الخوف من الله | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  151. Kas 2, 2017: Eşcinsellik, porno ve boşanmanın siyasî ve ekonomik boyutları… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  152. Kas 13, 2017: CIA – Petrol kartelinin ortak çalışma yöntemi ve Irak tarihinden bir misal | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  153. Şub 3, 2018: Ateşin haberini almak ile yanına oturup ısınmak arasındaki fark nedir? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  154. Mar 18, 2018: Bazı savaşlar başlamadan kaybedilir… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  155. May 1, 2018: Sivastopol / Lev Nikolayeviç Tolstoy | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  156. May 6, 2018: Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti üzerine… Dobra dobra… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin