Altın Meyveler / Nathalie Sarraute
By Ayla Chignardet on Ağu 17, 2015 in edebiyat, Kitap Alıntısı, Roman Nedir?
“… Romancı, eğer gerçek bir romancı ise tabi, her hareketi, ona tüm mânâsını veren son derece karmaşık bir bütüne yerleştirir. Bu bütünden ayrılan bir hareket, kendi başına hiçbir şey ifade etmez, bu açık. Hiçbir sanat yapıtında, hiçbir şey bütünden ayrılamaz. Tutarlı bir bütündür: Her parça diğerleri tarafından gerekli kılınır ve onları gerekli kılar. Romanları, sözünü ettiğiniz bu zavallı kız gibi okuyanların ellerinde yalnızca hak ettikleri kalır. Onların sanat yapıtının ne olduğuyla ilgili en küçük bir mevhumları yoktur. En küçük kanıları bile..
Size nasıl söylemeli? Ah, tabii ki, orada derinlik bulunamaz. Larvaların kaynaşması, boğucu miyasmalar çıkaran bilmem hangi balçık zeminde, insanı dibe çeken bilmem hangi kokuşmuş bataklarda bocalamalar yok. Hayır. Buna Altın Meyveler’de rastlanmıyor. Ama, orada rastlanan, büyük romanları oluşturan şey. Bir romancı için, sanıyorum, bütün sanat, şunda, bu iğrenç kaynaşmaların, bu kokuşmuşlukların, adlandırıldıkları biçimleriyle varolduklarını farz edelim, ki ben bundan emin değilim. Bu “karanlık süreçlerin” üzerinde yükselmektir. Dürüst olmak gerekirse, ben buna inanmıyorum. Ama haydi yine de kabul edelim. İyi ya, sanat, tam da bütün bunları kurutmaktan, onlardan, üzerlerinde bir yapıt inşa edilebilecek, yaratılabilecek, sağlam, sert bir toprak oluşturmaktan ibarettir. Büyük bir roman, bana göre, bataklıklar üzerinde inşa edilen Saint-Petersbourg gibidir; ne zahmetler pahasına, lagünün bulanık suları üzerinde kazanılan Venedik gibidir.
Bir romanda bir sayfa neyi kanıtlar ki? En dikkatli uzman bile yanılabilir. Bir yapıtta önemli olan, bütündür. Bütün parçalarının birbirlerine bağımlılığıdır, eserin yapısıdır. O sayfanın yapıtın bütünlüğü içine yerleştirilişidir, başka yerden gelen aydınlatılmasıdır, ona dayanarak gerçekleşen kaymadır, eserin açılmasıdır. Taklit bir sayfa, ne kadar ustalıklı olursa olsun, hiçbir şey kanıtlamaz. Bu tür kitapların hak ettiği tek şey unutulmaktır …”
… E-kitap okumak için…
Roman nedir? Tarif dahi edilmesi zor bir kavram. Sanatçının İnsan’a bakışını, toplumla kurduğu ilişkiyi yansıtır sanat eserleri. Bu sebeple sanat her çağda yeniden icad edilir. Ünlü yazar Heinrich Mann’ın dediği gibi: “Bütün romanların ve hikâyelerin amacı kim olduğumuzu bilmektir, Edebiyatın önemli bir konuma sahip olmasının nedeni, sadece doğanın ve insanlar âleminin ayrıntılarını tek tek açıklaması değil, insanları hep yeni baştan keşfetmesidir.” Değerli yazarımızSuzan Nur Başarslan Roman’ın derinliklerine giden bir seyahate davet ediyor sizi. Zaman’ın kullanımı, olay örgüsü, mekân, dil, üslup ve daha bir çok temel kavram edebiyatın dev isimlerinden örneklerle irdeleniyor. Buradan indirebilirsiniz.
Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.
Önceki kitap sohbetleri: