Ağlayan Dağ Susan Nehir / Ayşegül Devecioğlu
By Александр Исаевич Солженицын on Ağu 18, 2015 in edebiyat, Kitap Alıntısı, Sanat
- Yol yorgunudur çingeneler; yerleşikliğin imkansız olduğunu bilir, yerleşik hayatı kekeleyerek yaşarlar.
- Heyhat, bazen avcumuzda tuttuğumuzu sandığımız bir hikaye bizi fena halde yanıltır. Gizlenmemiş olsa bile, o güne kadar dikkat çekmemiş, hatta merak edilmemiş bir olay, diğerlerini gölgede bırakıp geçersizleştirerek ortaya çıkıverir. Kurduğunuz öykü, kahramanlarınıza ölçüp biçtiğiniz hayatlar anlamsızdır artık. Hikayedeki hayatlara hükmetmek anlatıcısının elindeymiş gibi görünse de, aslında bu, zorlu mücadelelerin sonucuna bağlıdır; gerçek, kurgu, ölü ya da canlı, kendi hikayelerine karışan, onu ele geçirmeye çalışan kişilerle anlatıcılar arasında.
- Savaşmayı bilmeyen yürek bağışlamayı da bilmez. İntikam alacak cesaretin varsa bağışlayacak merhametin de vardır.
- Pek çok şey gibi dostluk da, kelimenin gerçeklikle inatlaşırcasına taşımaya devam ettiği anlam sayesinde yaşar.
- Gönlümüz kayıp bir ziynettir. Onu bizden çalanın cebinde parlar durur, kimsecikler
görmeden. Bir kere kaptırdık mı, geri alana kadar kim çaldıysa onun olur.
- Tuhaftır, masallara çocuk kalmak için değil büyümek için ihtiyaç duyarız. Her çocuk, masallarda gerçek dünyayla aynı etten ve kemikten bir şey gizli olduğunu hisseder. Bilir ki gerçeği kavranabilir kılan her neyse, görünmez olanın evreninde soluk alıp vermekte.
- Mucizenin yaratıklarını özgürlüğe masallar kavuşturur.
- Eşyaların hayatımızdaki yeri kullanım değerlerinin çok üstündedir.
- Duymak istediğimizi duyar, görmek istediğimizi görürüz.
- Zulmün belleği yoktur, defteri vardır; özenle tutulmuş bir defter. Zulmün belleği yoktur, müzesi vardır: Eski geniş binalar, kapıda anmalık eşya dükkanları. Gettoların, hücrelerin, fırınların içinde sarsılıp uyanan, anmalıkta sakinleşip durulur, zaman ehlileşir, anlam parçalanır, vicdan susar, bellek uyuşur.
- Yalnızca inanmak istediğimiz öykülere inanabiliriz.
… Sinema üzerine okumak için…
Yakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “Sinema Endüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmler yapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.