RSS Feed for This Post

Bilgi toplumu / Information society / مجتمع المعلومات

bilgi-toplumu

Ne değildir?

Temel katma değer üretim faktörü bilgi olan, bilgisayar ve iletişim teknolojilerini etkin biçimde kullanarak bireyleri özgürleştiren toplum yapısı değil.

Nedir?

Endüstriyel toplumlardaki oligarşinin devamı. Bu oligarşi sermaye, teknoloji ve ulus-devlet üçlüsünden oluşur. Teknolojiyle artan serbestlik topluma özgürlük diye yutturulur. (Bkz. Derin Lügat maddesi: Özgürlük / Serbestlik / Freedom / الحرية) Teknoloji sayesinde hem patron hem de devlet özel hayata kolaylıkla nüfuz edebilir:

  • Güvenlik kameraları,
  • Tatilde çalmaya devam eden cep telefonları,
  • Gece yarısı bile cevap verdiğimiz email,
  • Vatandaşlık seri numarası,
  • Vergi dairesi kayıtları,
  • Evlenme, boşanma, hastalık bilgileri…

Neden böyle oldu?

Şurası bir gerçek, bilim ve teknoloji serbestliğimizi arttırdı. Uzak yerlere hızla giderek zamanı ve mekânı büyüttük. Ağır yükleri taşımak, düşük frekanstaki sesleri duymak, kızıl ötesi ışınlarla karanlıkta görmek… Hayvanların insana rekabet ettiği birçok sahada onları yendik. Ancak unutmayalım, hayvanî “değerler” sahasında kazandığımız bu zafer de hayvanî; insanî değil. Çünkü yüksek binalar, hızlı uçaklar ve saniyede bin çocuk öldürebilen makineli tüfekler objektif değerlere göre muzafferdirler. Objektif, ölçülebilen, bölünme kabul eden, dış dünyaya dair değerler bunlar; insanî değerler değil. (Bkz. Derin Lügat maddesi: Değer / Value / قيمة)

3 yaş altı çocuklar üzerine yapılan bir araştırma bu küçük insanların 100’den fazla markayı bildiğini göstermiş. Çoğu ana dillerini konuşmayı yeni öğreniyor. Sevgiyi, dayanışmayı, inancı, hayatı ve ölümü öğrenmeden önce Coca Cola, Danone, Mercedes, Nokia’yı öğrenen bu insancıklar bize göre çok daha objektif değerlerle örülü bir dünyada yaşamayacaklar mı?

İnsan Kendi’si olabilmek için sırtını yasladığı iç değerler ile herkes gibi yiyip içtiği dış değerler arasında kırılgan bir dengede. Ancak denge dış değerler lehine bozuldukça objektif dünya sübjektif dünyayı siliyor. Belki birçok insan artık indî (sübjektif) âlemini, insanî değerlerini savunmaya dahi çalışmıyor. Zira insanlar insan olduklarından dahi haberdar olmayacak bir derekeye düşmüşler. Bir dişli çark, bir yedek parça gibi görüyorlar kendilerini. Her şeyin fiyatını bilen, hiç bir şeyin değerini bilmeyen bu modern insan geçmişte faşizmin yani bir diktatörün nefsanî arzularının kölesiydi. Bugün ise kapitalizmin yani kendi nefsanî arzularının kölesi. (Bkz. Derin Lügat maddesi: Kapitalizm / Capitalism / капитализм / رأسمالية )

Tavsiye makale

Tavsiye e-kitap 

sen-insansin 70 kitap indirin70 kitap indirinSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz AdamJames Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.


freud-kapak 70 kitap indirin70 kitap indirinGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi,  buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

70 kitap indirin70 kitap indirin

Banka Ordudan Tehlikelidir!

(Son güncelleme: İkinci sürüm, 27 Ekim 2013)

Bankacılarına söz geçiremeyen batı ülkeleri tıpkı 1980′lerde ordusuna söz geçiremeyen Türkiye’nin durumuna düştüler. Zira bize yansıtılanın aksine, 2008’de Amerikan emlâk sektöründen başlayan kriz öngörülemez bir felaket değildi.Yapılan düpedüz bir piyasa darbesi idi aslında. Tasarlanmış, planlanmış, yürürlüğe konmuş bir operasyon. Bu operasyonu yöneten insanlar daha 1980’lerde Batı adaletinin üzerine çıkmışlardı. Krizi frenleyecek yasal engelleri bir bir kaldırdılar, krizin küreselleşmesini sağlayacak mekanizmaları yine onlar kurdular. Elinizdeki 60 sayfalık bu e-kitap Batı’da demokrasinin gerileme sürecini sorguluyor:Demokrasinin zayıf noktaları nelerdir? Bankalar nasıl oldu da halkın iradesini ayaklar altına alabildiler? “Hukuk devleti” diyerek örnek aldığımız demokratik ülkeler neden bu Piyasa Darbesi‘ne engel olamadılar? Askerî darbelerden yakasını kurtaran Türkiye’de hükümet Piyasa Darbesi ile devrilebilir mi?  Buradan indirebilirsiniz.

 

70 kitap indirin70 kitap indirinDerin MAЯҖ

Etrafınızda “ben solcuyum” diyen kaç kişi var? Birgün Ya da Cumhuriyet Gazetesi, Türk Solu Dergisi okuyan? Yürüyüşlerde Marx, Lenin, Deniz Gezmiş ve Atatürk posterlerini yanyana taşıyan kişileri tanıyor musunuz? İşçi sendikalarında aktif rol oynayan dostlarınız var mı? Bu insanlar hasretle beklediğimiz sol muhalefeti kuramadılar bir türlü. Neden?

Marxist ve Marxçı (Marx’a dair ama marxist olmayan) miras ile yüzleşmedi Türk solcuları. Oysa Marx anlaşılmadan hiç bir sol projenin anlaşılmasına da imkân yok. Leninist, Stalinist, Maoist… Hatta Kuzey Avrupa’nın sosyal demokrat modellerini de çözemezsiniz. Marx’ın bıraktığı yerden devam edenleri anlamak için de gerekli bu okuma; dünya soluna bugünkü şeklini veren düşünürleri anlamak için: Rosa Luxemburg, Ernst Thälmann, Georg Lukács, Max Adler, Karl Renner, Otto Bauer, Walter Benjamin, Jürgen Habermas,… Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 17 Trackback(s)

  2. Nis 17, 2016: Sosyal Medya Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. Haz 16, 2016: Dünya kamuoyu karşılıksız para gibidir | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. Mar 18, 2017: Az gelişmiş ülke / Underdeveloped Country / بلد متخلف | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. Mar 19, 2017: Hoşgörü / Tolerance / толерантность / تسامح | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  6. May 1, 2017: Mrs. Dalloway / Virginia Woolf | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  7. May 1, 2017: Gerçek sonrası / Post-Truth / Post-vérité / عصر ما بعد الحقيقة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  8. May 5, 2017: Işık Doğudan Gelir / Cemil Meriç | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  9. May 10, 2017: Kitle Psikolojisi / Sigmund Freud | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  10. May 15, 2017: Düşüş / Albert Camus | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  11. May 15, 2017: Bir Silah Sistemi Olarak Para | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  12. May 21, 2017: Jeopolitik mekânlar ve jeo-ekonomik imkânlar: Edward Luttwak | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  13. Haz 3, 2017: Siracul Mülûk / Muhammed Bin Turtuşi | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  14. Haz 12, 2017: Tarih Nedir? / Edward Hallett Carr | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  15. Tem 8, 2017: Türkiye’nin algı operasyonlarında gol yemesinin sebebi parasızlık değil vizyonsuz ve çapsız bürokratlardır | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  16. Tem 26, 2017: Kur’an’ı herkes kendi aklıyla anlayabilir mi? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  17. Ağu 4, 2017: Sizinle paylaşacağım hiçbir şey yok: Nikâhına beni çağırabilirsin ama nikâhıma karışamazsın | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  18. Eki 9, 2017: Amerika’nın keşfi / Discovery of America / اكتشاف أمريكا | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin