Archive for Ağustos, 2015

Tanrı’nın Garibi / Nikos Kazancakis »

Ne kadar aşağılara inersen, o kadar hızlı yükseğe çıkarsın. Gerçek insan, insanı aşmış olandır. Dünyada çiçek, çocuk ve kuş olduğu sürece korkma; her şey yolunda demektir. Zamanın her şeye vakti vardır. Şeytandan kurtulmak mümkün; ama insanlardan, hiçbir zaman! Nedir sevgi? Sadece acıma değil, iyilik değil. Acımada iki şey vardır: Verenle alan. Sevgide tek şey vardır; […]

Küçük Prens / Antoine de Saint-Exupéry »

“… Küçük Prens’in geldiği gezegenin B-612 asteroiti olduğu konusunda haklı nedenlerim var. Bu asteroiti, sadece bir kez, 1909 yılında bir Türk gökbilimci teleskoplar gözlem yaparken görmüştü. Uluslararası Gökbilim Toplantısı’nda keşfiyle ilgili büyük bir sunum gerçekleştirmiş, ama kıyafeti yüzünden kimse onu ciddiye almamıştı. Büyükler böyledir işte. Bereket versin ki, B-612 astereotinin ünü için de önemliydi bu, […]

Ulusların kaderlerini tayin hakkı / Viladimir İliç Lenin »

“… 20 Haziran 1866’da Marx şöyle yazıyor: “Dün Enternasyonalin Konseyinde devam etmekte olan savaş hakkında bir tartışma oldu. … Bekleneceği gibi, tartışma, bizi, genel olarak, ‘ulusal-topluluk sorununa’ ve bu sorun karşısındaki tutumumuzun ne olacağına götürdü. ‘Genç Fransa’ (işçi olmayan bir grup) temsilcileri, bütün ulusal-toplulukların, hatta ulusların çoktan eskimiş önyargılar olduğu iddiasıyla çıktılar. Prudonlaşmış stirnerizm. … […]

Şüpheci Denemeler / Bertrand Russell »

“… Makineler ve Duygular Makineler mi duyguları, yoksa duygular mı makineleri yok edecek? Bu soru uzun zaman önce Samuel Butler tarafından Erewhon’da ortaya atılmış ve makine imparatorluğunun büyümesiyle de gittikçe daha güncel bir hal almıştır. İlk bakışta, makineler ile duygular arasında neden bir karşıtlık olması gerektiği sorusunun yanıtı açık değildir. Her normal erkek çocuk makinelere bayılır; […]

Soneler / William Shakespeare »

“… Yaşlısın deseler de bana, inanmam aynalara, Gençlik ve sen aynı yaştasınız ya! Ama zamanın yol yol izler açtığını görürüm de sende, Anlarım, er geç bana da gelip çatacak ölüm. ….. . Seni bastan ayağa saran şu güzellik var ya, Yüreğimin en gösterişli örtüsü de o işte benim. Göğsünde yaşadıkça yüreğim, yüreğinse ben de arttıkça, […]

Bilgi toplumu / Information society / مجتمع المعلومات »

Ne değildir? Temel katma değer üretim faktörü bilgi olan, bilgisayar ve iletişim teknolojilerini etkin biçimde kullanarak bireyleri özgürleştiren toplum yapısı değil. Nedir? Endüstriyel toplumlardaki oligarşinin devamı. Bu oligarşi sermaye, teknoloji ve ulus-devlet üçlüsünden oluşur. Teknolojiyle artan serbestlik topluma özgürlük diye yutturulur. (Bkz. Derin Lügat maddesi: Özgürlük / Serbestlik / Freedom / الحرية) Teknoloji sayesinde hem […]

Eski Mısır Ölüler kitabı, ölümden sonra Oziris’in muhakemesi »

“… Hiç kimseye kötülük etmedim. Yakınlarımı bahtsızlığa sürüklemedim. Gerçek evinde alçaklık etmedim. Kimseyi gücünün dışında çalıştırmadım. Benim yüzümden kimse korku duymadı, yoksulluk ve acı çekmedi, bahtsız olmadı. Tanrıların kötü gördükleri şeyleri hiçbir zaman yapmadım. Kölelere kötü muamele ettirmedim. Kimseyi aç bırakmadım. Kimseye göz yaşı döktürmedim. Kimseyi öldürmedim. Kimsenin kahpece öldürülmesini emretmedim. Kimseye yalan söylemedim. Hiçbir […]

Atinalıların Devleti / Aristoteles »

“… En eski yönetim biçiminin ana çizgileri bunlardır. Bundan sonra aradan uzun bir zaman geçmeden Aristaikhmos’un arkhonluğunda, Drakon yasaları yaptı. Onun kurduğu devlet düzeni şöyleydi: Siyasal haklar kendi kendilerini silahlandırabilen yurttaşlara veriliyordu. Bu yurttaşlar en az on minalık saf bir varlığı olanlar arasından, dokuz arkhonla hazinecileri seçiyorlardı. Daha az önemli olan öteki memurluklar, kendi kendilerini silahlandırabilen […]

Ağlayan Dağ Susan Nehir / Ayşegül Devecioğlu »

Yol yorgunudur çingeneler; yerleşikliğin imkansız olduğunu bilir, yerleşik hayatı kekeleyerek yaşarlar. Heyhat, bazen avcumuzda tuttuğumuzu sandığımız bir hikaye bizi fena halde yanıltır. Gizlenmemiş olsa bile, o güne kadar dikkat çekmemiş, hatta merak edilmemiş bir olay, diğerlerini gölgede bırakıp geçersizleştirerek ortaya çıkıverir. Kurduğunuz öykü, kahramanlarınıza ölçüp biçtiğiniz hayatlar anlamsızdır artık. Hikayedeki hayatlara hükmetmek anlatıcısının elindeymiş gibi […]

Albertine Kayıp / Marcel Proust »

Hatıralarımız bize aittir elbette; ama küçük, gizli kapıları bulunan kimi mülklere benzerler; çoğu kez bu kapılardan bizim bile haberimiz yoktur, bir komşumuz bize bu kapılardan birini açtığında, daha önce hiç görmediğimiz bir köşesinden kendi evimize girmiş oluruz. Aşkta kötü seçimden bahsetmek hatadır; çünkü seçim söz konusuysa, kötü olmak zorundadır. Bütün vaktini yanlış birtakım küçük tahminlerde […]