Saptırılmış Vasiyetler / Milan Kundera
By 悟り on Eyl 16, 2015 in edebiyat, Kitap Alıntısı
“… Üzerine konuştuğum sanatı doğru olarak belirlemek için ona
Avrupa romanı adını veriyorum. Bu tanımla, Avrupa’da Avrupalı-
lar tarafından yaratılmış romanları kastetmek istemiyorum, ama
Avrupa’da modern çağın başlangıcında başlayan bir tarihin içinde
yer alan romanlardan söz ediyorum. Hiç kuşkusuz başka romanlar
da var: Çin romanı, Japon romanı, Grek antik çağı rom am, ama
bu romanların, Rabelais ve Cervantes ile başlayan tarihsel girişimle
hiçbir evrimsel süreklilik bağı yok.
Yalnızca, onu (örneğin) Çin romanından ayırmak için söz etmiyorum
Avrupa romanı’ndan, ama yanı zamanda
roman tarihinin
uluslararası niteliğini de belirtiyorum; Fransız romanının, İngiliz
romanının ya da Macar romanının kendi özerk tarihlerini yaratacak
durumda olmadıklarını, ama bunların hepsinin ortak, ulusal
kurumlar üstü bir tarihe ortak olduklarım ve bu tarihin, romanın
evriminin yönünü ve özel yapıtlarının değerinin içinde ortaya çıkabildiği
tek bir toplu koşulu yarattığım söylüyorum.
Romanın değişik evrelerinde, tıpkı bayrak yarışında olduğu
gibi, değişik uluslar Öne geçtiler: Önce, büyük muştucu Boccaccio
ile İtalya; sonra Rabelais’nin Fransası; sonra Cervantes ve
pikaresk romanın İspanyası; XVIII. yüzyılın büyük İngiliz romanı
ve yüzyılın sonuna doğru Goethe Almanya’sının kervana katılması;
bütünüyle Fransa’ya ait olan XIX. yüzyıl, ama bu yüzyılın son
otuz yılında Rus romanının ve hemen ardından İskandinav romanının
sahneye çıkmaları. Sonra, XX. yüzyıl ve Kafka, Musil,
Broch ve Gombrowicz ile orta Avrupa serüveni…
Avrupa tek bir ulus olsa, sanıyorum ki romanın tarihi böyle
bir canlılık, böyle bir güç ve böyle bir çeşitlilikle dört yüzyıl süremezdi.
Kimi zaman Fransa’da, kimi zaman Rusya’da, daha sonra
da başka yerlerde, daha başka yerlerde ortaya çıkan (yeni
varoluşsal içerikleriyle) yepyeni tarihsel koşullar, roman sanatını
işletmişler, ona yeni esinler getirmişler, yeni estetik çözüm yolları
telkin etmişlerdir …”
… Sosyalizm ve edebiyat üzerine kitap okumak için …
Alışılagelmiş kitap sunumlarından farklı bir çalışma bu. Neden? Öncelikle kitap tanıtan kitap serisinde tanıtımı yazanlar da tıpkı tanıtılan sanatçı ve filozoflar gibi birer yazar. Bir çoğu profesyonel ve yarı-profesyonel olarak yazı hayatlarını sürdürmekteler. Ek olarak… katkıda bulunan yazarlar eserin güzelliği kadar kendi iç güzelliklerini, kişisel tecrübelerini, eserle ve yazarla tanışma serüvenlerini de ortaya koyuyorlar. Bu bakımdan kitap tanıtan kitapAktaş, Kafka, Ramazanoğlu veya Kazancakis ile olduğu kadar Başarslan, Gürkan, Becer ve Özdemir ile de tanışmanın veya mevcut dostluğu ilerletmenin güzel bir yolu. Bu 4cü kitapta Yine « ağır » konuklarımız var : Franz Kafka, Cihan Aktaş, Michel Houellebecq, Yıldız Ramazanoğlu, Nikos Kazancakis, Ali Şeriati, Jacques Derrida, Selim İleri, André Gide. 20 farklı kitap, Rusya, Fransa, İran, Almanya ve Türkiye’den 20 yazar. 98 sayfalık bu kitabı, kitap tanıtan kitapların dördüncüsün ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
Bir yanda zekât üzerinden eşitlikçi bir İslâm yorumu yapan anti-kapitalist Müslümanlar. Diğer tarafta bir türlü iktidar olamayan, sosyalizmi bilmeyen, kemalizmi demokrasi zanneden devletçi, hatta darbe yanlısı bir Türk solu.
Türk solu geçmişiyle yüzleşemekten korkuyor. Solcunun solcuyu katlettiği 1 Mayıs 1977 bir tabu. Deniz Gezmiş’in ulusalcı duruşunu da eleştiremiyorlar. Evet… Türk solcuları iktidara yürümek için bir koltuk değneğine muhtaçlar. Peki ya İslâm? Sosyalizm İslâm’a ne kazandırabilir? Sosyalist devletlerin Müslümanlara yaptığı onca eziyetten sonra Müslümanlar sosyalizm ile ittifak yapabilir mi?
Derin Düşünce okurları tartıştılar, biz de kitaplaştırdık. Buradan indirebilirsiniz.