Archive for Eylül, 2015

Türk romanının tarihçesi »

Türk Edebiyatı, belli bir döneme kadar nesirden ziyade bir nazım edebiyatı olmuş, roman 19. yüzyılda Türk edebiyatına girene dek, onun yerini tahkiyeli diğer eserler tutmuştur. “Eski Türk Edebiyatında hikâye, en geniş ifadesiyle ‘bir olayın anlatımı’ şeklinde düşünülmüş, manzum olsun, mensur olsun bir olayı anlatan tarih, masal, efsane, lâtife, destan, menkıbe vs. gibi tahkiye esasına dayanan […]

Denemeler / Montaigne »

 “… Dost ve dostluk dediğimiz, çokluk ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir raslantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır. Benim anlattığım dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış kaynaşmıştır ki onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Onu (Etienne de la Boetie: Montaigne’in en iyi dostu. İyi yürekliliği ve bazı şiirleriyle tanınmıştır.) niçin sevdiğimi bana […]

Çağdaş / Modern / Contemporary / معاصر »

  Ne değildir? Ulaşılması gereken bir medeniyet seviyesi değildir. Nedir? Batının aşağıladığı ülkeleri azarlama sistemi. Batı istediği kalıba girmeyenlere “çağdışı” diye hakaret etmek için uydurma, içi boş ve tarif edilemeyen soyut kavramlar kullanır. Modernist ödül-ceza sisteminde çağdaşlık önemli bir yere sahiptir. İtaatkâr kişi ve kurumlar “çağdaş, laik, demokrat, ilerici” diye övülürken dik başlılar “çağdışı / gerici […]

Zeytindağı / Falih Rıfkı Atay »

Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı adlı kitabını epey zaman önce, uzun bir tren yolculuğunda okumuştum; bozkır Anadolu topraklarından geçerken. Yolculuk manzaraları ile kitaptaki Anadolu teması ile birleşince etkileyici de gelmişti, itiraf edeyim. Zeytindağı’nın ismi Kudüs’e yakın bir dağdan geliyor, kudretli ittihatçı Cemal Paşa’nın karargâhının kurulu olduğu dağdan. Kitaptan önce Falih Rıfkı Atay’dan bahsedeyim biraz. Falih Rıfkı Atay, […]

Yokluk / Absence / غياب »

Ne değildir? Varlık’ın zıddı değil. Nedir? Yokluk varoluşun ön koşuludur. Zira insan ne dış dünyayı ne vücudunu ve ne de kendi kendini vasıtasız anlayamaz. Hisleri, aklı, hayal gücü sayesinde gerçekleşir bu anlayış. Haliyle fizik, kimya gibi bilimsel bilgi de dâhil olmak üzere her biliş indî/sübjektif bir tasavvura dayanır. (Bkz. Derin Lügat maddesi: İndî / Sübjektif / […]

Hayy Bin Yakzan / İbn-i Tufeyl »

“Hayy Bin Yakzan” İbn-i Tufeyl’in felsefi romanının adı. 1106 yılında Gırnata’da doğan İbn-i Tufeyl İslam düşünce tarihinde İşraki bir filozof olarak kabul edilir. “Uyanık’ın oğlu Diri” anlamına gelen “Hayy bin Yakzan” ıssız bir adada tek başına büyüyen Hayy’ ın kendi kişisel tecrübeleriyle Hakikat’i arama çabasının kelimelere dökülmüş halidir. Hayy, tabiatla baş başa, tüm dış etkilerden […]

Metafizik Üzerine Konuşma / Gottfried Wilhelm Leibniz »

Biz Tanrı’nın fikirleriyle değil, doğrudan doğruya kendi fikirlerimizle düşünürüz. Bununla birlikte bizim fikirlerimizin de bizde hiç mi hiç olmayıp Tanrı’da olduğunu öne sürer görünen bazı usta filozofların görüşlerini de benimsemiyorum. Onların böyle düşünmesi bence şuradan geliyor: onlar bizim burada tözlerle ilgili olarak açıklamış olduğumuz şeyleri de, ruhumuzun genişliğini ve bağımsızlığını da, ayrıca ruhumuzun kendine uğrayan […]

Perspektif sanata giydirilmiş bir deli gömleğidir! »

“… Bir gün gelecek insanlar zihin güçleriyle zamana dik bir şekilde Kâinat’a bakarak dünyanın ve onun kısımlarının anlık fotoğrafını çekebilecekler …” (Pavel Florenski) Yola çıkalı belki çok olmamıştı ama yorgunlardı. Kışın ortasında hayvan taşınan bir yük vagonunda hem de ayakta seyahat etmek kolay değildi… Soğukta ve pis kokuların içinde geçen birkaç saat sonra metalik gıcırtılarla […]

Soneler / William Shakespeare »

115. Sone . Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu; Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani; Ama o zamanlar aklim bir türlü almıyordu, İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini. Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir, Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla, Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir; Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda; Heyhat! Ben […]

Saptırılmış Vasiyetler / Milan Kundera »

“… Bir televizyon programı: ünlü ve hayranlık kazanmış üç kadın, kadınların da Pantheon’a gömülmek hakkına sahip olmasını birlikte öneriyorlar. Bu işin simgesel anlamını düşünmek gerekir, diyorlar. Kendilerine göre Pantheon’a taşınması gereken birkaç büyük merhumenin adlarım ileri sürüyorlar hemen. Hiç kuşku yok, haklı istek; bununla birlikte, birkaç şey kafamı kurcalıyor: Bu hemen Pantheon’a taşınabilecek merhumeler kocalarının yanında yatmıyorlar mı? Hiç kuşku yok, durum […]