RSS Feed for This Post

Savaş, Cihad ve Şehadet aforizmaları

  • savas-cihad-sehadetDevletlerin dostu ya da düşmanı yoktur, çıkarları vardır.
  • Tüpgazı çakmakla kontrol etmemiz cesur değil salak olduğumuzu gösterir. Bu kalitede bir asker düşmanı değil arkadaşlarını havaya uçurur.
  • Şehid olmuş Boşnakların, Çeçenlerin cesur sözlerini paylaşıyorsun. “Ölümden korkmam” diyorsun. Ama onlar namaz kılıyordu, sen kılmıyorsun.
  • Amerikan dolarıyla damla damla ithal ettiğin petrolle gram gram savaş yaparsan bu Cihad değil taşeronluk olur. ABD’nin “dur” dediği yerde durursun.
  • Kendi silahını yapabilmek zordur ama onu düşman kadar hızlı ve çok sayıda üretebilmek, çatışma bölgesine gönderebilmek daha zordur.
  • “Savaş tankla füzeyle değil imanla kazanılır” diyen düdük makarnaları en son ne zaman sabah namazını cemaatle kıldılar?
  • Tehlikenin farkında mısınız? Rus uçağı vurulduğundan beri Avrupa ve ABD’deki Siyonist medya Erdoğan’a övgüler yağdırıyor.
  • Daha düne kadar “Erdoğan diktatördür, devrilmelidir” diyen Batı medyası “Erdoğan Putin’e ders verdi” manşetleri atıyor. Piyon olmayın, vezir olun.
  • Rus pilota ağıt yakan Moskova amigoları ve “vur vur” diyen ABD amigoları dışında gazeteci yok mu bu memlekette?
  • Türk-Rus gerginliği başladığından beri Tel Aviv’de, New York’ta, Ukrayna’da bütün Siyonistler zil takıp oynuyor. Kim kazandı, kim kaybetti? Gerisini siz düşünün.
  • ABD “Rusya ile Türkiye arasında bir mesele” diyor. Irak’ı Kuveyt’e saldırtmak için ABD aynı yöntemi kullanmıştı. “Petrolünüzü çalıyor, saldırın, biz karışmayız” demişti.

  • Rusya’da Putin’e sadık ekiplerin içinde Türkçeyi anadili gibi konuşan yüzbinlerce insan var. Ama Moskova’da görev yapanlar dahil doğru dürüst Rusça bilen 10 tane Türk diplomat yok.
  • Savaş hazırlık ister. Ecdad ile övünmek kolay, emanetine, hatırasına lâyık olmak zor. Fatih 2 sene hazırlık yapmış İstanbul’u almak için.
  • Savaştan evvel zırh giyen, tedbir için tepelere okçu yerleştiren Efendimiz S.A.V.’in “tüpgazı çakmakla kontrol ederiz” diye övünen ümmetiyiz.
  • Araba kullanırken kendi karısı, anası, babası çocukları dahil herkesin hayatını tehlikeye atan öküz tank kullanırsa ne olur?
  • Rusya’dan korkmayız, “gaz kaçağını çakmakla bulan milletiz” diyen öküz cephane nöbeti tutacak. Düşmana zaten gerek yok ki.
  • Rusya ve Rus kültürü hakkındaki derinliği fahişeler ve bavul ticaretiyle sınırlı olan adam Hergün TV’de jeopolitik analiz yapıyor.
  • “Göklerde ordumuz var” diyor, kendini Sahabe’den sayıyor ama sabah namazına kalkamıyor.
  • Çanakkale’den dem vuruyorsun ama onlar düşmana su veriyor, ölüsünü gömüyordu. Sen Rusun, Yahudinin, PKK’nın ölüsüne “leş” diyorsun.
  • Gadabını cihad, cahilliğini cesaret zanneden adamdan ne şehid olur ne de gazi. Cihad yapamaz, savaşa gider ancak.
  • 5 vakit namaz tesbihatıyla beraber günde 1 saat. Sen 4 saat TV seyrediyorsun. Şehitlik şuuru olmadan nasıl şehid olacaksın?
  • Osmanlı’da ordu şeyhleri vardı, savaşa askerle beraber giderlerdi. Bizim ordumuzda düne kadar namaz kılanı fişliyorlardı. Savunma bakanlığı bürokrasisi İslâm düşmanı Kemalistlerden temizlendi mi?
  • Gezi parkında ve Gülen ihanetinde gördük ki medya, muhalefet, iş dünyası vatan haini dolu. Bir savaşa girsek bunlar nasıl sırtımızı dayarız?
  • “ALLAH yolunda savaşıyorum” demekle mücahid olamazsın. Cihad şartlarını bilmezsen gazi olduğunu sanırken katil olursun.
  • Şehadet sanıp cahiliyye ölümüne koşma. Öfkeyle savaşan şehid olmaz. Kan, soy, ırk, yahut mal ve şeref için savaşan şehid olmaz.
  • Sultan-ı Muhabbet mülkünde ortak istemez. “Hem ALLAH için savaşırım hem de ırkım, şerefim için” deme. Şehadetin kendine has ilmi var. Öğren.
  • Mübarek yüzüne tüküren müşriki affedip hidayetine vesile olan Hz Ali (kv) gibi sen de savaşta nefsine hâkim olabilecek misin? Trafikte nefsine hâkim olabiliyor musun?
  • Sabah namazına kalkamayan bir adamın cihad ve şehadet kelimelerini telaffuz dahi etmesi ayıptır.
  • Cesaret kelimesinin anlamını bilmiyoruz. Hürriyet’in “cesur bikini” haberleri yüzünden bu kelimeyi kaybettik. Çakmakla gaz kaçağı arayan aptalı cesur sanıyoruz.
  • Ne zaman savaş ihtimali belirse Çanakkale’den Kıbrıs’a, Niğbolu’dan Kudüs’e eskileri konuşuyoruz. Onlar konuşmadılar, gerçekten cihad ettiler.
  • Yeni bir cep telefonu almak için Türkiye insanları 6 ayda bir 20 milyar dolar harcıyor. Somali’de açlığa son vermek için yeterli bir para bu.
  • AVM’lerde çok vakit ve para harcıyoruz. Dünyayı bu kadar çok severken nasıl şehid olabiliriz? Düşmanımız Ruslar değil dünya sevgisi ve ölüm korkusudur.
  • Şehid gibi yaşamayan bir insanın şehid gibi ölmesi mümkün mü? Hayatında “içerideki” imana şahid olmuyorsa savaştaki ölümüyle neyin şahidi?
  • Yeni araba için ayırdığınız parayı tasadduk edin. Şehid olmanın ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. Parasını veremeyen canını nasıl verir?
  • “Vur de vuralım, öl de ölelim” diye bağıranlar ezik, aşağılık kompleksi içindeki insanlar. Firavun olamadıkları için nihilist olmuşlar.
  • “Vur de vuralım, öl de ölelim” demek kibir alâmeti. BEN’lik iddiası. BEN’im canim çok kıymetli ve özel, sana vererek büyüklük gösteriyorum!
  • Sevdiği(!) kız başkasıyla evlendi diye hem kızı hem de kocasını öldüren firavuncuk aslında nefsine aşık. Bizim sahte mücahidlerimiz de öyle.
  • Namazsızların şehid olma ihtimali var mı? Güzide sahabeler şehid olduğunda bile Efendimiz SAV beddua etmemiş. Ama namaza engel olanlara etmiş.
  • Uzaktan kumandası Moskova’da olan gazeteciler Hükümet’e çakıyor. Uzaktan kumandası Tel Aviv’de olanlar da “vur vur” diyor. Sıkıntı büyük.
  • İngilizce ve Fransızca medyada Erdoğan hayranlığı: Gezi sırasında en ağır hakaretleri yağdıranlar neredeyse “Moskova’ya girin” diyecekler.
  • “Füze ve tanka gerek yok, imanımız var” diyen geri zekâlıları dinlemeyin. Savaşların sonucu önceden yazılır sonra sahneye konur.
  • Ürdün, Irak, Kuveyt, Suriye’yi çizen Sykes-Picot Anlaşması İngilizlerin Kut’ül Ammare’de Osmanlı’ya yenilmesinden 17 gün sonra yapıldı.
  • Sykes-Picot imzalandığında (16 Mayıs 1916) Osmanlı resmen ve fiilen ayaktaydı, muharebe kazanıyordu. Mondros’a iki yıl vardı. (30 Ekim 1918)
  • İngiliz parlementosu Kraliyet donanmasını kömürden petrole geçirdiğinde (1909) dünya petrolü Osmanlı’nın elindeydi ve Londra’nın 1 damla petrolü yoktu.
  • Daha 1ci dünya savaşı çıkmadan Osmanlı’daki petrolü almayı planlayan İngiliz elbette savaşın neticesini askerlere bırakmamıştı.
  • Osmanlı’yı yıkmak ve petrole el koymak masada konuşuldu. Senaryo yazıldı ve askerler oynadılar bu filmi.
  • Bu yüzden “ölürüz, öldürürüz, şehid oluruz” diye bağıran, savaşarak tarihi değiştirebileceğini zannedenlerin ne kadar salak olduğunu lütfen anlayınız.
  • 19cu asırdan itibaren savaşın zemini değişti: Savaş yapılmadan neticesi hesaplanıyor ve ganimetler pazarlık ediliyor.
  • Elbette askerî güç, stratejik üsler, vs önemli ama bunlar genelde kullanmak için değil göstermek (caydırmak) için.
  • Endüstrileşmeyle beraber “kahraman asker” tarihe karıştı. Rusya’yı Afganistan’da “moujaheddeen” ya da Taliban değil stinger füzeleri yendi.
  • Askerî caydırma oyununda en önemli kartlar şunlar: GÜÇLÜ silahları üretmek, bunları ÇOK ve HIZLI üretmek, çatışma noktasına HIZLA taşımak.
  • … Tabi kendi petrolünüz yoksa bütün bu kartların hiçbir değeri yok. Olsaydı Japonya ve Almanya 2ci dünya savaşında yenilmezdi.
  • 2ci dünya savaşı boyunca, özellikle ilk 4 yıl Almanların ve Japonların silahları ABD, ING ekibinden üstündü. Bir kaçını saymak gerekirse..
  • Japon uçakları hem motor hem de aerodinamik olarak USA-UK uçaklarından üstündü. Savaş bitene kadar da devam etti bu.
  • 2ci Dünya savaşında Japonların uçak gemileri de vardı. Pasifik okyanusunu ABD’ye zehir ettiler.
  • Japon teknolojisi ABD’den üstündü. ABD uçak savarları kıvrak Japon uçaklarını vuramıyordu çünkü motorları çok üstündü.
  • Japon uçakları ABD gemilerine 600 km/h hızla dalıyordu. Beyaz ırkın “sarı köpeklere” yenilmesi an meselesiydi.
  • Askerleri daha cesur ve organize, teknolojisi daha üstün olan Japonya’nın yenilme sebebi petrol yetersizliğidir.
  • Almanlar için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Alman tanklarının kalitesini Amerikan mühendisleri hayal bile edemezdi.
  • Savaşın sonunda, Normandiya çıkarmasında bile Alman tankları motor ve zırh kalitesi olarak ABD tanklarından üstündü.
  • Almanlar neden yenildi peki? Yeterince petrolleri olmadığı için. Hitler’e “deli” derler ama saldırdığı her noktada petrol kuyusu vardı:
  • Fransa’da petrol rezervleri vardı ve Hitler ele geçirdi. Romanya, Avusturya, Rusya ve Kuzey Afrika’da Hitler’in girdiği her yerde petrol vardı.
  • Petrol makinelerin gıdasıdır. Türkiye gibi petrol ithal eden ülkeler satanların müsadesi olmadan savaşamazlar. Piyon olmayın, vezir olun derken bunu kastediyoruz.
  • Erdoğan radar, uydu ve füze gibi kritik silahları bizim yapmamızı istedi ve başardı. Çok doğru bir karar. Ama hâlâ petrolümüz yok.
  • AKP yanlısı veya karşıtı olup “Türkiye büyük ülkedir, şunu yapsın, bunu yapsın” siye palavra sıkan amigoları dinlemeyin. Kitap okumazlar, yabancı lisan bilmezler.
  • Çin, Rusya, ABD arasında karmaşık bir enerji savaşı var. FR ve UK bile piyon durumunda. Gerisini siz hesab edin.

Daha önce de tavsiye ettiğimiz enerji, çevre, jeopolitik konulu makalelerin tam listesi şöyle:

  1. Yenibaşlayanlar için enerji (1)
  2. Yenibaşlayanlar için enerji (2)
  3. 2ci DünyaSavaşı petrol yüzünden mi çıktı?
  4. Rüzgârnükleer enerjinin yerini tutabilir mi?
  5. Arakan’ıboşaltın, gaz ve petrol geçecek
  6. Bağımsızbir Uygur devleti hayali kuranlar yeni katliamlaraçanaktutuyorlar
  7. Küresel ısınma çok iyi bir şeydir »
  8. Küresel ısınma bitti… İkinci dalga geliyor! »

 

  • Başrol oyuncusu olmadığımız bir savaşta kör kurşunlar uçuşuyor. Müslüman kisvesiyle terör yapıp savaşa bahane üreten tipler var.
  • Fitne zamanıdır, itidal üzre olun. Piyon olmayın, vezir olun. Alet olmayın, agâh olun.
  •  Türkmenler yahut Müslümanlar zulüm görüyor diye yakınanların bir kısmı Tel Aviv bir kısmı da Moskova amigosu. Dikkat!
  • Türkiye’nin ordusu, polisi, istihbaratı, diplomatları gerektiğinde kurumsal tepki verir. Sokaklara dökülerek Ümmet’e hizmet edemezsiniz.

Edebiyat, Sinema, Siyaset, Sanat, Mimarî, Ateizm, Tarih, Kemalizm, Eşcinsellik, İslâm, Kadın hakları, Feminizm, Felsefe… Bugün 70 kitap var. Yakında yenileri eklenecek, bu sayfayı takip edin… 



70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceDerin Lügat 3.0

Yeni sürümlere dair not: Eski sürümleri indirip okumuş olanların işini kolaylaştırmak için kelimelerin sırasını değiştirmiyoruz. Yani her yeni sürümde okumaya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

3cü sürümle eklenen yeni terimler: Eksen Kayması, Bilgi toplumu, Zamanda Yolculuk, Ateist , Yokluk , Çağdaş, Gurbet, Kader.

İnsanlık neredeyse 4 asırdır “ilerleme” adını verdiği müthiş bir gerileme içinde. Tarihteki en kanlı savaşlar, sömürüler, soykırımlar, toplama kampları, atom bombaları, kimyasal ve biyolojik silahlar hep Batı’nın “ilerlemesiyle” yayıldı dünyaya. En korkunç barbarlıkları yapanlar hep “uygar” ülkeler.  Her şeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bu insanlar nereden çıktı? Yoksa kelimelerimizi mi kaybettik?

Aydınlanma ile büyük bir karanlığa gömüldü Avrupa. Vatikan’ın yobazlığından kaçarken pozitivist dogmaların bataklığında kayboldu. “Yeniden doğuş” (Rönesans) hareketi sanatın ölüm fermanı oldu: Zira optik, matematik, anatomi kuralları dayatıldı sanat dünyasına. Sanat bilimselleşti, objektif ve totaliter bir kisveye büründü.

Kimse parçalamadı dünyayı “Birleşmiş” Milletler kadar. Güvenliğimiz için en büyük tehdit her barış projesine veto koyan BM “Güvenlik” Konseyi değil mi? Daimi üyesi olan 5 ülke dünyadaki silahların neredeyse tamamını üretip satıyor. “Evrensel” insan hakları bildirisi değil güneş sisteminde, sadece ABD’deki zencilerin haklarını bile korumaktan aciz. Bu kavram karmaşası içinde Aşk kelimesi cinsel münasebetle eş anlamlı oldu: ing. To make love, fr. Faire l’amour… Önce Batı, sonra bütün insanlıkakıl (reason) ile zekânın (intelligence) da aynı şey olduğunu sanmışlar. Oysa akıl iyi-kötü veya güzel-çirkin gibi ayrımı yaparken zekâ problem çözer; bir faydayı elde etmek ya da bir tehditten kurtulmak için kullanılır. Bir saniyede 100.000 insanı ve sayısız ağacı, böceği, kediyi, köpeği oldürecek olan atom bombasını yapmak zekâ ister ama onu Hiroşima üzerine atmamak için akıl gerekir.

İster Batı’yı suçlayalım, ister kendimizi, kelimelerle ilgili bir sorunumuz var: İşaret etmeleri gereken mânâların tam tersini gösterdikleri müddetçe sağlıklı düşünmeye engel oluyorlar. Çözüm ürettiğimizi sandığımız yerlerde yeni sorunlara sebep oluyoruz. Dünyayı düzeltmeye başlamak için en uygun yer lisanımız değil mi? Kayıp kelimelerin izini sürmek için yazdığımız Derin Lügat’ı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 

Edward Hopper’ı okumak

hopper-kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceAmerikalı ressam Edward Hopper sadece Amerika’nın değil bütün Batı kültürünün en önemli ressamlarından biri. Hopper ile Batı resmi asırlardan beri ilk defa kısır ekol savaşlarını, soyut resim / figüratif resim gibi ölü doğmuş dikotomileri aşma fırsatı yakaladı.

Bu bağlamda, perspektif, ışık, gölge vb tercihleri aşan Hopper’ın yeni bir şey yaptığını savunuyoruz: Hopper Rönesans’tan beri can çekişen figüratif resme yeni bir soluk verdi. Tezimiz budur. Bu lisan-ı sûreti tahlil etmek için sadece Hopper’dan etkilenen diCorcia gibi fotoğrafçıları değil ondan beslenen Hitchcock, Jarmusch, Lynch gibi sinema yönetmenlerini, romancıları da kitabımıza dahil ettik. Diğer yandan Hopper’ın tutkuyla okuduğu filozoflardan yani Henry David Thoreau ve Ralph Waldo Emerson’dan da istifade ettik. Elinizdeki bu kitap Hopper tablolarına aceleyle örtülen melankoli ve yalnızlık örtüsünü kaldırmak için yazıldı. Hopper’a bakmak değil Hopper’ı okumak için.Buradan indirebilirsiniz.

Senin tanrın çok mu yüksekte?

senin-tanrin-cok-mu-yuksekte 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyce

Güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta. Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz. Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, homo-economicus değilsin”.

İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:

  • Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
  • Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.

Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın? Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Asrımızın kaygılarıyla Burckhardt okyanusuna daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık.Buradan indirebilirsiniz.

Öteki Sinemanın Çocukları

oteki-sinemanin-cocuklari 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceYakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “SinemaEndüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmleryapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.

kitap-tanitan-kitap-6 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceKitap Tanıtan Kitap 6

Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

sen-insansin 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz AdamJames Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.


tezyin_kapak-150 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceGözle dinlenen müzik: Tezyin

Batı sanatı her hangi bir konuyu “güzel” anlatır. Bir kadın, batan güneş, tabakta duran meyvalar… İslâm sanatının ise konusu Güzellik’tir. Bunun için tezyin, hat, ebru… hatta İslâm mimarîsi dahi soyuttur, mücerred sanattır.

Derrida, Burckhardt, Florenski ve Panofski’nin isabetle söylediği gibi Batılı sanatçı doğayı taklid ettiği için, merkezi perspektif ve anatomi kurallarının hakim olduğu figüratif eserler ihdas eder. Bu taklitçi eserler ise seyircinin ruhunu değil benliğini, nefsini uyandırır. Zira kâmil sanat tabiatı taklid etmez. Sanat fırça tutan elin, tasavvur eden aklın, resme bakan gözün secdesidir. Tekâmül eden sanatçı (haşa) boyacı değil bir imamdır artık. Her fırça darbesi tekbir gibidir. Zahirde basit motiflerin tekrarıyla oluşan görsel musiki ile seyircilerin ruhu öylesine agâh olur ki kalpler kanatlanıverir. Müslüman sanatçı bu yüzden tezyin, hat, ebru gibi mücerred sanatı tercih eder. Güzel eşyaları değil Güzel’i anlatmak derdindedir. Çünkü ne sanatçının enaniyet iddiası ne de seyircinin BEN’liği makbul değildir. Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır murad; O’nun güzelliği ile coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.

Tezyinî nağmeleri gözlerimizle işitmek için yazıldı bu e-kitap. John locke gibi bir “tabula rasa” yapmak için değil Hz. İbrahim (as) gibi “la ilahe” diyebilmek için. Buradan indirebilirsiniz.

Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi

70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceT.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?

Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…

Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.


freud-kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi,  buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

fethullah-gulen-kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyce

Fethullah Gülen’i iyi bilirdik

(Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014)

Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme. “Aferin” dedik, “bizdensin”.

Bugün gerçek şu ki Fethullah Bey’in ekibi manşetle, kasetle hükümet devirmeye çalışan, yalan haberle Türkiye’yi ve Müslümanları sürekli zora sokan çirkin insanların tahakkümü altında. Bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz “küçük eller” ise koyun sürüsü gibi suskun. Medyada, devlet kurumlarında, emniyet ve adaletin içinde çeteleşme, ergenekonlaşma var. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyor. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyor.

Kitabın ilk yarısında Fethullah Bey’i ve ekibini öven, yapılan iyi işleri savunan, destekleyen makaleler bulacaksınız. Bugün yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların  güzel teşkilâtı sonradan mı kokuştu? Kitabı buradan indirebilirsiniz.

Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır

yitik 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceAfganistan’daki bir medreseyi, Bosna’daki bir camiyi, Hindistan’daki Taj Mahal’i görsel olarak islâmî yapan nedir hiç düşündünüz mü? Anadolu kilimlerini, İran halılarını, Fas’taki gümüş takıları, Endülüs’teki sarayları birleştiren ortak unsur nedir? Müslüman olmayan bir insan bile kolaylıkla“bunlar İslâm sanatıdır” diyebilir. Sanat tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmayanlar için de şüpheye yer yoktur. Şüpheye yer yoktur da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir?

Bakan gözleri pasifleştiren tasvirci sanatın aksine İslâm sanatı okunan bir sanattır. Yani görünmeyeni anlatmak için çizer görüneni. Doğayı taklid etmek değildir maksat. İnsanların aklını uyandırması, kalplerine hitab etmesi sebebiyle İslâm sanatının soyut bir sanat olduğu da aşikârdır. Ama Avrupa kökenli soyut sanattan ayrıdır İslâm sanatı. Meselâ Picasso, Kandinsky, Klee, Rothko gibi ressamlar gibi sembolizme itibar edilmemiştir. 284 sayfalık kitabımıza çok sayıda İslâm sanatı örneği ekledik. Bakmak için değil elbette, görünen sayesinde görünmeyeni akledebilmek, yani İslâm sanatını “okumak” içinBuradan indirebilirsiniz.


İslâm’da Mimar ve Şehir

Cumhuriyet’in ilânından beri yaşadığımız şehirler hızla tektipleşiyor. Betondan yapılmış kareler ve dikdörtgenler kapladı ufkumuzu. Trabzon, Aydın, Malatya… Anadolu’nun her yeri birbirine benzedi. Fakat Türkiye’ye has bir sorun değil bu. Batının “alternatifsiz” 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joycedemokrasisi ve serbest piyasası mimarları da tektipleştirdi. Farklı düşünemeyen, yerel özellikleri eserlerine yansıtmayan mimarlar kutu gibi binalar dikiyor. Moskova, Tokyo, Paris, Hong Kong da tektipleşiyor ve çirkinleşiyor.

Çare? Binalara değil de mimara, yani insana odaklanmakolabilir; yani eşyayı ve sureti değil İnsan’ı ve sîreti merkeze almak. Zira bu bir norm ya da ekol meselesi değil: İslâmiyet’in ilk asırlarında bir şehir övüleceği vakit binalar değil yetiştirdiği kıymetli insanlar anılırmış. Biz de güzel binalarda ve güzel şehirlerde hayat sürmek için önce güzel mimarlar yetiştirerek başlayabiliriz işe. İnsan gibi yaşamak için mimarî çirkinliklerden ve bunaltıcı tektipleşmeden kurtulabiliriz. Bu ancak Güzel Ahlâk ile Güzel Mimarî arasındaki bağı yeniden tesis etmekle olabilir. Çare Mimar Sinan gibi cami yapmak değil Mimar Sinan gibi insan yetiştirmek. Kitabımızın maksadı ise teşhis ve tedaviye hizmet etmekten ibaret. Buradan indirebilirsiniz.

Kürtlerin Tarihi Üzerine

kapak_kurt-tarihi-uzerine 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyce80 seneden beri Kürtlerin tarihi isyan ve terörle özdeşleşti. Son yıllarda ise ilk defa hemen her kesimden insanın desteklediği bir barış süreci başladı. Bu süreç kendi başına tarihi bir anlama sahip elbette. Yine de büyüyen umutların, atılan adımların sağlam olması ve geleceğe yöne vermesi için yaşananlar ile Kürtlerin tarihi arasında bir köprü kurulması gerek. Dahası Türkiye dışındaki etnik terör tecrübelerinden, sosyal barış projelerinden yararlanmak elzem. Bu sebeple, Kemal Burkay, Hasan Cemal, İsmail Beşikçi, Mustafa Akyol kadar Alain Touraine, Johan Galtung, Paddy Woodworth ve Gandhi’den de istifa ettik bu kitabı hazırlarken. Umuyoruz ki güncel tartışmaları ve gelişmeleri bir kenara koyarak geçmişe kısaca bir göz atmak bugünü daha anlamlı okumamızı sağlayacak. Buradan indirebilirsiniz.

Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?

Hükümeti_devirmek_kapak 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyce4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin  fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.

Dünyada da tuhaf şeyler oldu:

  • Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
  • Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.

“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:

  • Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
  • Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri  çekmeye mi çalışıyor?
  • Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?

Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

kapak_kitap_capulcular 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceÇapulcular” ne istiyor?

Genel seçimler yaklaşırken başladı Taksim Gezi Parkı olayları. İnsanlar öldü, yaralananlar, tutuklananlar oldu. Taksim’deki sanat galerileri bile yağmalandı. Maddî zarar büyük: Yakılan otobüsler, özel araçlar, iş yerleri. Ancak hâlâ isyancıların ne istediğini bilmiyoruz. Taksim Dayanışma Grubu’ndan çelişkili açıklamalar geliyor. Polisi ya da göstericileri suçlamadan önce şunu bilmek gerekiyor: “Çapulcular” ne istiyor? Daha fazla demokrasi? Sosyalizm? Devrim? Darbe? Elinizdeki e-kitap bu sorulara cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

 Alevilik, Ortak Acılardan Bir Kimlik

70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceAleviler ızdıraplarda, geçmişin acılarında buluşuyorlar. Dersim, Madımak… Bu isimler anıldığında kırmızı bir düğmeye basılmış gibi bütün farklı Alevilik-LER birleşiyor ve bir tepki geliyor. Hızlı, öngörülebilir ve manipülasyona açık bir tepki bu. Ortada geç-ME-miş bir geçmiş var. Kıymetli yazarımız Cemile Bayraktar’ın dediği gibi “yüzleşilmediği müddetçe de geçmeyecek bu geçmiş” , çıkarılmayı bekleyen bir diken gibi acı vermeye devam edecek.

Diğer yandan çok sayıda Alevi kendi atalarına, dedelerine, manevî önderlerine en büyük acıları reva görmüş olanlara büyük bir sadakat ile bağlılar. Yani Kemalistlere ve CHP’ye. Yakın tarihi sorgulamak şöyle dursun ibadethanelerini Atatürk resimleriyle donatıyorlar. Ortak acıların ve siyasî tercihlerin dışında Alevileri birleştirecek bir inanç, bir kültür yok mu? Acaba Aleviler Stockholm sendromundan kurtulabilecekler mi? Elinizdeki kitap bunları sorguluyor. Buradan indirebilirsiniz.

Tiryandafilya, Güneşe “ya doğ, ya da ben doğacağım” diyen güzel!

kapak_Tiryandafilya 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyce“… Senden önceki hiçbir kadın tarafımdan böyle sigaya çekilmedi Tiryandafilya. Sen benim tüm aşklarımın  raporusun, tüm aşklarımın hülasası, ana fikrisin Tiryandafilya. Senden öncekiler ya masadan kaçtı ya da onları masadan ben kovdum. Şimdi benim tüm bu kaybolan yıllarımın hesabını vermek de sana kaldı. Sevdiğin başka bir erkek olmasına rağmen bu yola girmen için de seni zerre kadar zorlamadım, bunu da biliyorsun Tiryandafilya. Duvarımın arkasına dolanman için sana elimden gelen tüm kolaylığı gösterdim. Bu asla senin marifetin, el çabukluğun, kahredici, tahrik edici, tahkir ve de tezyif edici dişiliğinle olmadı. Senden önce gidip, tüm kapıların kilidini senin için açan irade bendim. Orada beni çırılçıplak gördüysen benim sayemdedir. Şimdi dürüstçe oynayalım o zaman. Ama unutma Tiryandafilya; ihanet ilgi çekse de hain sevilmez…”

Efraim K‘nın kitabını buradan indirebilirsiniz.

 

kitap tanitan kitap 5 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceKitap tanıtan kitap 5

İmkânsız bir buluşma düşleyin: Nietzsche, Montaigne, Chomsky ile Fârâbî ve Muhyiddin İbn Arabî Hazretleri bir arada. Ama yalnız değiller, hemen yanı başlarına John Berger, Cahit Zarifoğlu, André Gorz , Oğuz Atay, İsmet Özel, Amin Maalouf, Gilbert Achcar, Nevzat Tarhan, Randy Pausch ve daha bir çok aşina olduğumuz yazar, şair, düşünür gelip oturmuş. Bu imkânsız buluşmayı Derin Düşünce sitesinin yazarlarına borçluyuz. Sadık dostlarımız Alper Gürkan, Mustafacan Özdemir, Mehmet Alaca, Mehmet Salih Demir ve en az “eskiler” kadar çalışıp didinen genç yetenekler: Essenza, Esma Serra İlhan, Gülsüm Kavuncu Eryilmaz, Abdülkadir Hacıaraboğlu, Azat Özgür. Kitap tanıtan kitapların beşincisini ilginize sunuyoruz, kitapların dünyasına açılan 23 pencereden bakmak için. Buradan indirebilirsiniz.

hamza_yusuf 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyce Hamza Yusuf ile İslâm’ı anlamak

Elinizdeki bu kitap Ekrem Senai tarafından yapılan iki tercümeyi içeriyor:

  • Zaytuna Institute’den Hamza Yusuf Hanson’ın 2010 yılı Mayıs’ında Oxford üniversitesinde yaptığı İslâm’da reform konulu konferans,
  • Yine  Hamza Yusuf Hanson’ın Dr.Murata ve Prof.Chittick’in İslam’ın vizyonu isimli eseri üzerine yaptığı konuşma (Bahsedilen kitap, Türkçe’ye de çevrilmiştir.)

Hamza Yusuf Hanson 1960 yılında Amerika’nın Washington Eyaletinde dünyaya geldi; Kuzey California’da büyüdü. 1977 yılında müslüman olduktan sonra on yıl boyunca İslâm coğrafyasında Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Kuzey ve Batı Afrika gibi bölgeleri gezdi. Farklı ülkelerde iyi büyük alimlerden icazet aldı. Hamza Yusuf bu seyahatten sonra ülkesine dönerek Dinler Tarihi ve Sağlık Hizmetleri alanlarında diploma aldı. Dünyanın dört bir tarafında İslâm hakkında konferanslar veren Zaytuna Enstitüsü’nü kurdu. Batıya İslâm’ı sunan, İslâmî ilimlerin ve geleneksel metodlarla eğitimin yeniden canlanmasını amaçlayan Enstitü, dünya çapında üne sahiptir. Shaykh Hamza Yusuf, Fas’ın en prestijli ve en eski Üniversitelerinden birisi olan Karaouine’de ders veren ilk Amerikalı öğretim görevlisi olmuştur. Bunların yanısıra, klasik haline gelmiş geleneksel bazı Arapça metinleri ve şiirleri modern ingilizceye tercüme etmiştir. Halen eşi ve beş çocuğuyla birlikte Kuzey California’da yaşamakta. Buradan indirebilirsiniz.

Organik dinimi geri istiyorum 

organik_dinimi_geri_istiyorum - kc 70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceBilim ve teknoloji alanında buluşumuz pek yok ama gün geçmiyor ki din konusunda yeni bir icat çıkmasın. Televizyon karşısında merakla “acaba bugün neler caiz ilan edilecek, neler haram edilecek?” diye merakla bekliyoruz. Bektaşi’ye sormuşlar: “İslam’ın şartı kaçtır?” diye, “Birdir!” demiş. “Hac ve zekatı siz kaldırdınız, oruçla namazı biz kaldırdık, geriye kelime-i şahadet kaldı”. Ben kelime-i şahadetten de emin değilim, her an bir profesör çıkıp “böyle bir şey yoktur, imanın şehadeti mi olur?” diye ortaya çıkabilir. […] İlahiyat profesörlerinin bir büyük zararı da bu oldu. Din’in siyaset gibi, futbol gibi, tartışılacak, insanın bilgisinin olmasa da fikrinin olabileceği bir alan olduğu tevehhümü oluşturdular. Her şeyin kutsallığını bozdular. Artık bacak bacak üstüne atıp çiğ ağzımızla Allah, peygamber ne demek istemiş “muhakeme” yapıyoruz hiç ar duymadan, hepimiz birer küçük şeyhülislam, birer fetva emini… hangi hadis uydurma, hangisi sahih şıp diye gözünden anlayıp ayetleri engin din bilgimizle şerh ediyoruz. Şu muhakemelerin bolluğundan da dini yaşamaya bir türlü sıra gelmiyor. Halbuki bir güzel insanın dediği gibi: “Din öğrenmekle yaşanmaz, yaşandıkça öğrenilir”.

Elinizdeki bu kitap Ekrem Senai’nin kaleme aldığı yazılardan ve tercüme ettiği makalelerden oluşuyor: Hamza Yusuf, Noah Feldman, Charles Townes, Marc Levine ve Karen Armstrong ile İslâm, Hayat ve Bilim üzerine… Buradan indirebilirsiniz.

70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyce

Banka Ordudan Tehlikelidir!

(Son güncelleme: İkinci sürüm, 27 Ekim 2013)

Bankacılarına söz geçiremeyen batı ülkeleri tıpkı 1980′lerde ordusuna söz geçiremeyen Türkiye’nin durumuna düştüler. Zira bize yansıtılanın aksine, 2008’de Amerikan emlâk sektöründen başlayan kriz öngörülemez bir felaket değildi.Yapılan düpedüz bir piyasa darbesi idi aslında. Tasarlanmış, planlanmış, yürürlüğe konmuş bir operasyon. Bu operasyonu yöneten insanlar daha 1980’lerde Batı adaletinin üzerine çıkmışlardı. Krizi frenleyecek yasal engelleri bir bir kaldırdılar, krizin küreselleşmesini sağlayacak mekanizmaları yine onlar kurdular. Elinizdeki 60 sayfalık bu e-kitap Batı’da demokrasinin gerileme sürecini sorguluyor:Demokrasinin zayıf noktaları nelerdir? Bankalar nasıl oldu da halkın iradesini ayaklar altına alabildiler? “Hukuk devleti” diyerek örnek aldığımız demokratik ülkeler neden bu Piyasa Darbesi‘ne engel olamadılar? Askerî darbelerden yakasını kurtaran Türkiye’de hükümet Piyasa Darbesi ile devrilebilir mi?  Buradan indirebilirsiniz.

 

Sanat Yoluyla Hakikat Bulunur mu?

70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James Joyceİnanmak belki zor ama … eğer sınırsız görme kabiliyetine sahip olsaydık hiç bir şey göremezdik!güneşe dürbünle bakan biri gibi kör olurduk.Gözlerimizin sınırlı oluşu sayesinde görüyoruz dünyayı. Immanuel Kant’ın meşhur bir güvercini vardır, havayı iterek uçar ama havanın direncinden yakınır durur. “Hava olmasaydı daha hızlı uçabilirdim” der. Hakikat’i görmekte zorluk çekmemizin sebebi O’nun gizli olması değil tersine aşikar olmasıdır. Aksi takdirde Hakikat’i içeren, kapsayan ve perdeleyen daha hakikî bir Hakikat olması gerekirdi. İşte bu sebeple Hakikat’i görmek için Bilim’e değil Sanat’a ihtiyacımız var, bilmek için değil bulmak söz konusu olduğu için. Derin Düşünce yazarları Sanat-Hakikat ilişkisi üzerine yazdılar.Buradan indirebilirsiniz.

Kitap tanıtan kitap 4

70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceAlışılagelmiş kitap sunumlarından farklı bir çalışma bu. Neden? Öncelikle kitap tanıtan kitap serisinde tanıtımı yazanlar da tıpkı tanıtılan sanatçı ve filozoflar gibi birer yazar. Bir çoğu profesyonel ve yarı-profesyonel olarak yazı hayatlarını sürdürmekteler. Ek olarak… katkıda bulunan yazarlar eserin güzelliği kadar kendi iç güzelliklerini, kişisel tecrübelerini, eserle ve yazarla tanışma serüvenlerini de ortaya koyuyorlar. Bu bakımdan kitap tanıtan kitapAktaş, Kafka, Ramazanoğlu veya Kazancakis ile olduğu kadar Başarslan, Gürkan, Becer ve Özdemir ile de tanışmanın veya mevcut dostluğu ilerletmenin güzel bir yolu. Bu 4cü kitapta Yine « ağır » konuklarımız var : Franz Kafka, Cihan Aktaş, Michel Houellebecq, Yıldız Ramazanoğlu, Nikos Kazancakis, Ali Şeriati, Jacques Derrida, Selim İleri, André Gide. 20 farklı kitap, Rusya, Fransa, İran, Almanya ve Türkiye’den 20 yazar. 98 sayfalık bu kitabı, kitap tanıtan kitapların dördüncüsün ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Sosyalizm İslam’a uyar mı? (Tartışma)

70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceBir yanda zekât üzerinden eşitlikçi bir İslâm yorumu yapan anti-kapitalist Müslümanlar. Diğer tarafta bir türlü iktidar olamayan, sosyalizmi bilmeyen, kemalizmi demokrasi zanneden devletçi, hatta darbe yanlısı bir Türk solu.

Türk solu geçmişiyle yüzleşemekten korkuyor. Solcunun solcuyu katlettiği 1 Mayıs 1977 bir tabu. Deniz Gezmiş’in ulusalcı duruşunu da eleştiremiyorlar. Evet… Türk solcuları iktidara yürümek için bir koltuk değneğine muhtaçlar. Peki ya İslâm? Sosyalizm İslâm’a ne kazandırabilir? Sosyalist devletlerin Müslümanlara yaptığı onca eziyetten sonra Müslümanlar sosyalizm ile ittifak yapabilir mi?

Derin Düşünce okurları tartıştılar, biz de kitaplaştırdık. Buradan indirebilirsiniz.

Jean-Paul Sartre ile Kaliteli bir Ateizme Doğru

(Son güncelleme: İkinci sürüm, 8 mayıs 2013)

70 kitap indirin70 kitap indirin Ulysses / James JoyceYokluk var mıdır? Evinizin içini dolduran boşluğu gördünüz mü hiç? Bir türlü gelmeyen şu trenin verdiği sıkıntı ya da sizi habersiz bırakan dostlarınızın sessizliği gerçek değil mi yoksa? Tutulmamış sözler, ödenmemiş borçlar… Yokluk da var aslında “var” dediğimiz şeyler kadar. Ama Yok’un varlığı sadece şuurlu insanlar için gerçektir; gelecekten, birisinden cevap bekleyenler için bir yokluktan, eksiklikten bahsedebiliriz… Artık olmayan gençlik yılları ya da henüz gelmemiş olan yaşlılık da bugünün gerçeği değil mi? Hatırlayan, ümid eden, düş kırıklığını ve gelecek korkusunu tatmış her insan için bir “yokluk” vardır, gerçektir ve bugüne dahildir.

Ateizmin ürettiği en kaliteli metinlerinden biri olan Varlık ve Hiç elinizdeki bu kitabın belkemiğini oluşturuyor. Filozof ve edebiyatçı olan Jean-Paul Sartre hiç şüphesiz Batı felsefesinin köşe taşlarından biridir. Varlık, İnsan, Özgürlük ve Ahlâk tasavvuru üzerine yazdığı eseri tanrısız bir ahlâk teorisi. “Geleneksel” dinler ile göbeğini kesmiş bir “iyi insan” arayışı içinde Sartre. Bu arayışın neticesi ateist emir ve yasaklar değil insan fıtratının önemli bir veçhesi, özgürlük şuuru:

“İnsan özgürdür ve bunun farkındadır; bu farkındalık ile, özgürlük ve sorumluluk şuuruyla yaşamaya mahkûmdur.”

Bu bağlamda Sartre gerçek bir ateist: Tanrı karşıtı değil Tanrı-SIZ. Vicdanın sesini duyma gayretinde. Görünmeyen tanrılar ile kavga etmek yerine “görünürde tanrı yok, biz insan olarak ne yapabiliriz?” diye soruyor. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:Yakup Gözübüyük Tarih: Kas 26, 2015 | Reply

    Mehmet Yılmaz, kelime yığınlarının biraraya getirilerek “yazı” kaleme alındığı sanılan yorumlarınız bir hiç hükmündedir. Mesele elini taşın altına koyabiliyormusun, Hakk’ın safındamısın budur. Yoksa edebiyat kürsülerinden atıp tutmak kolaydır. “Savaş tankla, füzeyle değil imanla kazanılır diyen düdük makarnaları..” sözünü bin misliyle iade ediyorum. Evvela bu sözü kullanan şahsa iman-inancı bir kenara bıraktım yaptığı hizmetlerin hatrına üzerinde hakkı vardır diye düşünerek saygı duyman gerekirken edebiyat kürsüsünde edepsizliğini göstermişsin. O edepsizliği ettiğin zat Türkiye’de milli harp sanayini kuran ve senin namusun, şerefini israile pazarlanmasın diye maıyla canıyla cihad eden bir komutandır. Sana bir tavsiye; yükseklere tükürme döner yüzüne çarpar. Allah dostlarına dil uzatanın hidayeti kararı. Siyonizme hizmet edenlere laf ediyorsun ama bu sözünle onların içlerinin yağını eritiyorsun. Öznenin kim olduğunu çok iyi anladın sen. O zatın sözüyle bir hatırlatma yapayım “siyonizm öyle ustadır ki –kim benmi siyonizme hizmet edicekmişim- şarkısını söylete söylete kendisine hizmet ettirir”. Senin durumunda bundan ibarettir. Biraz izan-vicdanın varsa yaptığın edepsizliği bu sayfada özürle giderirsin….

  3. Yazan:my Tarih: Kas 26, 2015 | Reply

    Yazılanların hepsini okusaydınız keşke… Bediüzzaman Hazretleri’ne özenmek güzel. Ama onun gibi savaşmak için onunki gibi iman lâzım. Hangimiz namaza durduğumuzda zangır zangır titriyoruz ? Hangimiz Hz Ali (kv) gibi bembeyaz oluyoruz abdest alırken ? Yüksek perdeden atmak kolay : « Bombaya gerek yok, imanımız var bizim »… Nah var ! Namazdan uzak, haram da ver, helal de ver ALLAH’ım, senin kulun yer ALLAH’ım… Gözünü haramdan ayıramaz ama hamaset vakti geldi ilk safta o. Bu mudur füzelere, tanklara ikame edeceğimiz iman ?

  4. Yazan:Muzaffer Kazım Tarih: Kas 27, 2015 | Reply

    Normalde alınmam diyemem ama ben derindüşüncedeki yorumdan Bediuzzamanın ifadelerine atfen bir alay görmedim.

    “Biz, Allah Allah diye diye geri kaldık. Avrupa, top tüfek diye diye ileri gitti.”

    diyenlere Bediuzzaman:

    mevt, Allah Allah dedirtir. Sekeratta Allah Allah yerine; hangi topunuz, hangi tüfeğiniz…

    diye devam eden bir cevap veriyor. Mehmet Yılmaz:

    “Savaş tankla füzeyle değil imanla kazanılır” diyen düdük makarnaları en son ne zaman sabah namazını cemaatle kıldılar?”

    demiş. Üstad savaşın nasıl kazanılacağından bahsetmemiş. Asıl olanın imanla kabre girmek olduğunu ve terakki etmenin insanı ölümden kurtaramayacağını söylemiş. Eksik olabilir ama Risalede hiç bir yerde savaş imanla kazanılır diye bir şey okuduğumu bilmiyorum.

    Savaş tankla füzeyle değil imanla kazanılır” diyen düdük makarnaları en son ne zaman sabah namazını cemaatle kıldılar?

    Son derece haklı bir tespit bence.

  1. 4 Trackback(s)

  2. Nis 30, 2016: Amigo-Tarihçi Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. May 10, 2016: Taktik ve Strateji Aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. Tem 6, 2016: Savaşta Cesaret ve Aptallık | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. Ara 8, 2016: Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (4) : Cesaret | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin