Hissiyat – Maneviyat / νοούμενoν – φαινόμενα / إدراك حسي – حقيقة
By my on Haz 11, 2016 in Akıl, Derin Lügat, Gerçek ve hakikat, Göz
Bilinip anlaşılan ve bilinmeden inanılan/ hayal edilen/ akledilen iki farklı varoluş değildir.
Nedir?
Aynı bir varoluşun iki farklı ciheti, yönüdür. Faslı âlim İbn ‘Ajîba’nın Kitab Mi’raj al-Tasawwuf ila Haqaq iq a-Tassawwuf’ta söylediği gibi:
“… Hislerle anlaşılan madde mânânın kesafeti, akledilen mânâ ise maddenin letafetidir. Yani eşyanın hissedilebilir veçhesi mânâyı taşıyan ve ihtiva eden bir zarftır. Zâhir kar gibidir ve onun bâtını, hakikati sudur. Kâinat harici itibariyle hissedilebilirken dâhili veçhesi akledilebilir. […] Madde ancak mânâ ile kaim olur; mânâ ise kendini madde üzerinden gösterir. Lâtif olan ve tâdâda gelmeyen mânâ varlık kalıplarına girerek hissedilebilir hale geçer. İnsan ne kadar azmetse de tecelliyat (تجليات) olmaksızın doğrudan Cevher’e erişemez. ” (Jean-Luis Michon tercümesi [Michon’un Müslüman olduktan sonraki ismi: Ali Abdelhalık])
Socrates’in ölümünü ve son sözlerinin Eflatun tarafından anlatıldığı Phaidon’daki (gr. Φαίδων) şu satırlar ne kadar düşündürücü:
“… Varlık iki farklı derecede mümkündür: Biri maddî/hissî, diğeri manevî/akledilen. Manevî olanlar hüviyetlerini daima muhafaza ederken maddî olan varlıklar asla aynı kalamazlar […] Güzel bir cismin maddî varlığı manevî Güzellik’in tecessümüdür […] Vücud hissedilen güzel cisimlere meyleder; ruh ise güzellik, iyilik ve adalet gibi akledilenlere. Ruh tabiatı icabı kudsiyet sahibi, bâkî ve hayy Olan’a varmak ister. Buradan filozof için en iyi metodun ne olduğu anlaşılır: Hissiyattaki cisimlerde tecessüm eden sıfatlardan mânâya, müteâl olanlara yükselmek. Meselâ güzel cisimlerden Güzellik’e yönelmek…”
… Bu konuda e-kitapokumak için …
Güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta. Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz. Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, homo-economicus değilsin”.
İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:
- Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
- Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.
Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın? Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Asrımızın kaygılarıyla Burckhardt okyanusuna daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık. Buradan indirebilirsiniz.
Sanat Yoluyla Hakikat Bulunur mu?
İnanmak belki zor ama … eğer sınırsız görme kabiliyetine sahip olsaydık hiç bir şey göremezdik!güneşe dürbünle bakan biri gibi kör olurduk.Gözlerimizin sınırlı oluşu sayesinde görüyoruz dünyayı. Immanuel Kant’ın meşhur bir güvercini vardır, havayı iterek uçar ama havanın direncinden yakınır durur. “Hava olmasaydı daha hızlı uçabilirdim” der. Hakikat’i görmekte zorluk çekmemizin sebebi O’nun gizli olması değil tersine aşikar olmasıdır. Aksi takdirde Hakikat’i içeren, kapsayan ve perdeleyen daha hakikî bir Hakikat olması gerekirdi. İşte bu sebeple Hakikat’i görmek için Bilim’e değil Sanat’a ihtiyacımız var, bilmek için değil bulmak söz konusu olduğu için. Derin Düşünce yazarları Sanat-Hakikat ilişkisi üzerine yazdılar.Buradan indirebilirsiniz.
(Son güncelleme: İkinci sürüm, 6 Nisan 2014)
İnsan gözü daha verimli kullanılabilir mi? Aş, eş ve düşmanı gören Et-Göz’ün yanı sıra Hakikat’i görebilecek bir Derin-Göz açılabilir mi? Sanatçı olmayan insanlar için kestirme bir yol belki de Sanat. Çukurların dibinden dağların zirvesine, Yeryüzü’nden Gökyüzü’ne…Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot, Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner,Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna , Cornelis Escher , William Degouve de Nuncques.
Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca, Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, … Buradan indirebilirsiniz.