RSS Feed for This Post

İnsancıklar / Dostoyevski

insanciklar-dostoyevski-555Doğruyu söylemek gerekirse bütün bunları kendi kalbimi rahatlatmak ve daha çok da yazı yazma konusundaki edebi stilimi göstermek için anlattım. Sizin de kabul edeceğiniz gibi stilim son zamanlarda oldukça gelişti. Ama bugünlerde içim çok sıkılıyor. Bu düşüncelerimi ruhumun derinliklerinde hissetmeye başladım. Bu duygunun beni hiçbir yere götürmeyeceğini gayet iyi biliyorum ama yine de insanın kendine hak vermesi gerektiğine inanıyorum. Bazen ortada hiç sebep yokken kendi kendimi aşağılıyorum, bir saman çöpü kadar bile değerim olmadığını düşünüyorum. Bunun nedeni belki benim de sadaka isteyen o zavallı çocuk gibi aşağılanıp, hor görülmüş olmamdı. Şimdi bunu size örneklerle açıklayacağım Varenka, dinleyin. Bazen sabahlan erken saatte aceleyle işe giderken şehrin uyanışına, yataktan kalkışına, duman saçışına, fokurdayışına bakarım. Bazen bu görüntünün karşısında kendinizi öyle küçük hissedersiniz ki, sanki birisi sivri burnunuza bir fiske vurmuş gibi olur ama siz su kadar sessiz, çimen kadar alçakgönüllü yolunuza devam edersiniz ve huzurunuz bozulmaz.

Şöyle bir bakın etrafınıza, şu büyük, kara, kirli binalarda neler oluyor acaba? İyice incelerseniz kendimi neden bu denli değersiz hissettiğimi, aşağıladığımı anlayacaksınız. Yaptığım mecaza dikkat edin Varenka. Evet bir bakalım şu binalarda neler var. Orada, dumanlı köşede, zorunluluktan ev görevi yapan nemli bir delikte bir esnaf uykudan uyanmış. Bütün gece boyunca sanki mecburmuş gibi rüyasında bir gün önce istemeden kestiği botları görüp durmuş. Ama o bir işçidir, ayakkabıcıdır. Onun kendi işinden başka hiçbir şey düşünmemesi çok normaldir. Çocukları ağlar, karısı açtır. Sabahları böyle uyanan sadece ayakkabıcılar mı sanki hayatım? Ama sadece bu mu? Hesaba katılması gereken başka bir şey daha var. Tam orada, aynı binada ya bir alt ya da bir üst katta yaldızlı dairesindeki bir zengin gece aynı botları başka bir açıdan rüyasında görmüştür. Ayakkabılar düşünüldüğü zaman hepimiz şöyle ya da böyle ayakkabıcı sayılırız. Keşke o zenginin yanında kulağına şunları fısıldayacak biri olsaydı:

“Haydi haydi, böyle şeyleri düşünme, yalnızca kendini düşünmekten vazgeç. Sadece kendin için yaşama. Sen ayakkabıcı değilsin. Senin çocukların sağlıklı, karın yiyecek dilenmiyor. Etrafına bir bak. Botlarından başka düşünecek daha önemli bir şey bulamıyor musun?”

İşte size anlatmak istediğim buydu Varenka. Belki bunlar çok açık düşünceler hayatım ama bazen insan bu düşünceye kapılır ve kalbinden geçen en ateşli düşünceleri çıkarır. Bu yüzden de insan hiç sebepsiz yere kendini çöp kadar değersiz hisseder, sesten ve gök gürültüsünden korkar! Söylediklerimin doğru olmadığını, haksızlık ettiğimi, sinir krizi geçirdiğimi ya da bunları bir kitaptan aldığımı düşünebilirsiniz. Hayır hayatım, bunu aklınızdan çıkarın, öyle değil. Ben haksızlıktan nefret ederim. Sinir krizi falan da geçirmiyorum, kitaptan alıntı da yapmadım.

Eve sebepsiz bir can sıkıntısıyla geldim. Masaya oturdum, çaydanlığı ısıttım. Bir, iki bardak çay içmek istedim. Derken bizim kiracı Gorshkov geldi. O sabah onun etrafta avare avare dolaştığını ve yanıma yaklaşmaya çalıştığını fark etmiştim zaten. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Varenka, onlar benden de beter durumdalar. Üstelik karısı ve çocukları da var. Onun yerinde olsaydım ne yapardım bilmem. Her neyse, Gorshkov yanıma geldi, selam verdi. Her zamanki gibi kirpiklerinde yaşlar vardı. Ayaklarını yere sürtüyor, bir türlü konuşmaya başlayamıyordu. Onu bir sandalyeye oturttum. Sandalye kırıktı ama başka sandalyem yoktu. Ona çay ikram etmek istedim, kibarlıktan reddetti. Uzunca bir süre reddettikten sonra sonunda bir bardak aldı. Şekersiz içmek istedi. Özürler diledi. Ben onu şeker alması için ikna etmeye çalışırken o reddetmeye devam etti ama sonra küçük bir parça aldı. Bana çayımın normalden daha tatlı olduğunu söyledi. Ah ah, fakirlik insanları nasıl da küçültüyor!

… Yeni kitaplar keşfetmek için …

Kitap tanıtan kitap 7

kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk Ücretsiz kitap indirin74 kitap indirin Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı / Dale CarnegieKitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı“Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesi veSeksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimlerde bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların  yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin