RSS Feed for This Post

İlerleme / Terakki / Progrès / ترقی / تقدم

Ne değildir?

Nedir?

Eşeğin önünde bütün gün asılı kalan fakat bir türlü yiyemediği havuçtur. İlerleme, “yarın” kelimesi gibi erişilmesi sürekli ertelenen fakat uğrunda büyük fedakârlıklar yapılan modern bir totemdir.

Neden?

Eşeğe acıyan sahibi günün sonunda havucu verir ama insanlık hedefine hiçbir zaman ulaşamayacak. Çünkü ilerlemeciler, ölçülebilir hedefler koymazlar. Bu sayede fedakârlık istedikleri insanları ve torunlarını uzun yıllar kırbaçlayabilirler. Çağdaşlık da böyledir. (Bkz. Derin Lügat: Çağdaş / Modern / Contemporary / معاصر) Bu veçhesiyle soyut hedefler totaliter rejimlerin bitmeyen iç düşmanlarına benzer. Yani bilimsel ilerleme kendisi için istenen tanrısal bir varlık olmuştur:

 “Bilimin kendi başına iyi ve doğru olduğuna sarsılmaz bir şekilde iman ediyoruz” (Robert J. Oppenheimer, Bilimi ve Sağduyu, 1955)

Bu sözlerin sahibi Amerikalı fizikçi Oppenheimer, laboratuarında uyuklarken hayal kuran ütopist bir romantik değil Hiroshima’ya atılan atom bombasının tasarımcılarından ve Manhattan projesinin yöneticisi! Aklı başında bir bilim adamı veya bir siyasetçi ise hedeflerini ve totemleştirmediği ilerlemesini müşahhas göstergelerle ölçer: Enflasyon, kişi başına doktor sayısı, artan/azalan bebek ölümleri, inşaa edilen demiryolu ve karayolu… Bir başka deyişle somut ilerlemeler teknik, sağlık, ahlâk gibi sahalarda tek tek gerçekleşir. Meselâ hırsızlığın azalmasını sağlayan tedbirler alırsınız: Ekonomik iyileşme, polis sayısını arttırma… Neticede hırsızlık azalabilir ve toplum ahlâken daha ileri bir noktaya gelebilir. Bu başarıyı hırsızlıktan hapis yatanların sayısıyla ölçebilirsiniz. İşte putlaştırılan ve baş harfi büyük yazılan İlerleme (fr. “Le Progrès”) bu somut ilerleyişin tam tersidir. Somut ilerlemeler bazen geri de gidebilir; güzel eserler ifsad olur; makbul olmayan noktalara kayabilir. Ama bir dogma olan İlerleme’nin daima ilerlediğine iman edilir ve maksat yeryüzü cenneti kurmaktır:

“… Bir gün gelecek, güneşin altında aklından başka efendi tanımayan hür insanlar olacak. Tiranlar, köleler, rahipler ve ikiyüzlü araçları tarih kitaplarında kalacak. Biz bunları okuyup onlara acıyacağız. Batıl inançların ve tiranların geri gelmesine karşı uyanık olup geri gelmeye cüret ederlerse ilk belirtilerde onları aklın ağırlığı ile ezeceğiz …”

İlerleme fetişizmi o kuşağı öyle bir kör etmiş ki Condorcet bu sözleri Fransız ihtilâlini takip eden terör döneminde, 1794’te yazmış, kendisi de 1 ay sonra idam edilmiş! (eserin adı: İnsan Zekasının İlerlemeleri Üzerine Tarihi bir Tablo Taslağı, fr. Esquisse d’un tableau historique des progrès de l’esprit humain)

“İlerleme” neden başladı?

Çünkü ilerleme teselli edici bir fikir; kitlesel bir narkoz. “Bana yarınlardan, doğacak güneşlerden söz ederler; ben bugünleri yakıştıramazken kendime…” demiş şair Ahmet Erhan. Avrupalılar kirli banyo suyunu dökerken bebeği kanalizasyona düşürdüler. Vatikan’ın aşırılıklarından kurtulmak isterken bütün maneviyatlarının temellerini dinamitlediler. Adını “Aydınlanma” koymak bile içine girdikleri karanlık çağı şirin göstermeye yetmedi. O zaman gelecekten borç aldılar:

“Evet, şu an gırtlağımıza kadar battık ama… ha gayret arkadaşlar ilerleyin; biraz daha kürek çekin; biz göremesek bile çocuklarımız gerçek bir yeryüzü cennetinde yaşayacak”

İlerlemeciler Rönesans’tan beri ilerliyorlar; biz de mecburen bindik trene; bazen paraya kandık, bazen de silah zoruyla bindirildik. Fakat teknik olarak ilerledikçe insanlar bu ilerlemenin faydalarını tüm insanlıkla paylaşmak yerine daha geri olanları köleleştirme yolunu seçtiler. Eski çağlarda atlı savaşçı yaya askerleri, demir silahı olan ise tahta silahlıyı tepelerdi. Birden bire buhar makinesi veya elektrikteki ilerlemenin bu gidişatı dönüştürmesi için bir sebep var mıydı? Yoktu. Condorcet, d’Alembert, Kant ve ötekilerin anlamadığı şey işte bu. Matematik ve mühendislikteki ilerleme hiçbir zaman insanları otomatik olarak daha iyi yapamazdı. Tersine İnsan, nefsinden dolayı eline geçen her yeni teknikle daha fazla azacaktı. Öyle de oldu: Avrupa ilerledi; makineli tüfek vb icadlarla önce birbirlerini, sonra bütün insanları daha hızlı ve ucuza öldürmenin yollarını keşfettiler. Atom bombası, elektrikli sandalye, kimyasal ve biyolojik silahlar…

Orada bir gezegen var uzakta; gitmesem de, görmesem de benimdir…

İlerleme durmadı, dogmaları, ideolojisi ve totemi bugün de dimdik ayakta. NASA her sene “insanların yaşayabileceği” 5-6 gezegen buluyor… ama 40 ışık yılı uzakta. Yani gidemiyoruz. Zaten o gezegenlerin dâhil olduğu sistem 39 yıl önce yok olmuş olsa bile yıldızının ışığı 1 yıl daha bize gelmeye devam edecek. Bu arada kimse ABD’ye şu soruyu da sormuyor:

“Dünyadaki hayatı 900 kere yok edecek kadar nükleer başlığın varken uzayda hayat izi ve yaşanabilir gezegen aramanın mânâsı ne?”

NASA’nın gidilemez gezegenleri gibi nanoteknolojik ütopyalar da çoğalıyor. Nanoteknoloji elbette ilginç ve gelecek vaad eden bir saha. Ancak nano dünyada iyiliği, adaleti arttırmayacak. Çünkü bu sahada ileri giden ülkeler ve şirketler bunu bütün insanlıkla paylaşmak yerine ticarî ve askerî üstünlükler elde etmeye çalışacaklar. Yani buhar makinesi veya nükleer teknolojilerde olduğu gibi nanoteknolojide ileri ülkelerin ve/veya şirketlerin diğerlerini tahakküm altına alacağını kolayca tahmin edebiliriz. Ama Mihail Roco gibi mühendisler asırlardır yapılan hatayı tekrar ediyor ve teknolojinin barış, huzur, adalet getireceğini savunuyorlar. (Bkz. “Nanotechnology: Revolutionary Opportunities and Societal Implications”) Teknolojinin kendisi elbette kötülük üretmiyor ama hızlı giden bir motor icad ettiğinizde bu ambülans kadar tank için de kullanışlı olabilir. Kısacası her bilimsel devrimde bir ütopya gören bilim adamları yeni distopyalara giden yolları döşüyorlar.

Akıl kendi kendini kontrol edebilir mi?

Immanuel Kant’ın dediği gibi müşterek bir istikbalin şimdikinden daha iyi olması için İlerleme ferdî hazlarımızı feda etmeye davet ediyor bizi. (Bkz. Evrensel bir tarih fikri. Alm. Idee zu einer allgemeinen Geschichte in weltbürgerlicher Absicht, 1784). Ama bu içtimai idealin bir ütopyadan öteye geçmesi için istikbalin iyi tarif edilmesi lâzım. Meselâ 1970’lerde geleceğimiz fikren formatlanmıştı. 2000’li yıllardaki hayatımız, nasıl uzayda gezeceğimiz, seyahat araçları ve modern şehirleri temsil eden resimlerle dolu çocuk dergileri ve bilim-kurgu filmleri vardı.

Zaman tasavvuru inovasyon’daki gibi yıkıcı değil inşaa edici. Ama kendi kendine gelmeyecek, çalışmak gerek. (Bkz. Derin Lügat: İnovasyon /イノベーション / инновация / التجديد) Tabi Kant’ın Aydınlanma ve İlerleme kavramları üzerine yazdıklarını okurken içinde yetiştiği jüdeo-kretyen mirasla yaşamak zorunda olduğu hümanizm ve sekülerleşme arasında bocaladığını görüyoruz. Haliyle ilerleme ütopyasının gelmesi için yapılacak “çalışma” bilimsel çalışma değil toplum mühendisliği. Yani ileri bilimi yaşayacak ileri insanlar lâzım diye diye sonunda “Ey insan, aklını kullan, yoksa fena olur!” (Sapere Aude!) diyecek noktaya gelmişler. Zaten Fransız devrimi, Stalinizm ve Kemalizm adına yapılan zulümlere baktığımızda da toplumu adam etme saplantısını görüyoruz. Çünkü “herkes aklını kullansın, bilimsel davranın, batıl inançları boşverin” tarzındaki emirler eninde sonunda neyin “akılcı” sayılacağına karar verecek bir “akıllı” ruhban sınıfına davetiye çıkartıyor. İnançlar, gelenekler, endüstri ve ticarete yaramayan sevgiler, tercihler çöpe atılınca geriye kala kala homo-economicus kalıyor ki bu en vahşi hayvanlardan çok daha tehlikeli bir yaratık:

“…Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir çocukluk durumundan kurtulmasıdır. Bu çocukluk durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu çocukluğa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır, ‘Sapere Aude! Aklını kendin kullanmak cesaretini göster!’ sözü şimdi Aydınlanmanın parolası olmaktadır …” (Immanuel Kant, Aydınlanma nedir? Alm. Was ist Aufklärung? 1784)

İlerlemenin tehlikeleri

Pozitivizmin fikrî zemininde komünizm, kapitalizm ve faşizm birleşirler: Her üçü de bilimi, teknolojiyi, toplumsal düzeni kendisi için istenen yüce değerler gibi görmüş ve toplum mühendisliği yapmıştır. İdeolojik kılıflarından soyulduklarında putlaşan bilimi, insanî değerlerin, vicdanın ve adaletin üzerinde tuttukları hemen çıkar ortaya:

“… İnsanlığı bilimsel bir nizama sokmak… İşte modern bilimin son sözü budur. İşte onun cüretkâr fakat meşru davası…” (Ernest Renan, Bilimin Geleceği, fr. L’Avenir de la science – pensées de 1848)

İlerleme saplantısı tehlikelidir çünkü devletler ilerlemiş toplumun “ileri” seviyesini muhafaza etmek için çok ileri gidebilirler. (Bkz. Derin Lügat: Muhafazakârlık / Conservatisme / سياسة محافظة) Bu muhafaza arzusunun bilkuvve halden hayata geçirilmesi ticarî rekabet, güvenlik yahut yaşam tarzı olabilir. (Bkz. Derin Lügat: American Way of Life / tarik-al hayat el emrikiya / طريقة الحياة الأمريكية)

Hülasa, ideal toplumun ve İyi’nin kesin çizgilerle tarif edilmesi zulümden başka bir şey getiremez. Faşizm, komünizm ve kapitalizm ilerlemenin çocuklarıdır ve hepsinin ortak yani İyi’nin otomatiğe bağlamış olmalarıdır: Teknoloji, ırk, proletarya, bürokrasi, piyasa:

“… Hızlı bir şekilde, belki sadece 20-30 yıl içinde, eğer çok az bir fedakârlık gösterilirse, bilimin özgürleştireceği insanlar mutlu ve huzurlu şekilde yaşayacaklar ve beyinlerini tam kapasiteyle kullanacaklar. Bu düzen, rezil bir geçmiş kaldığı zannedilen değil gelecekte görmemiz gereken Cennet’tir …” (1926’da Nobel fizik ödülünü alan Jean Perrin)

İlerleme daha ne kadar ileri gidebilir?

Kullanma kılavuzu olmadan kullanamadığımız Singer dikiş makinesi ve elimize alır almaz kullanmaya başladığımız telefonlar… Nasıl çalıştığını bilmediğimiz bir alet bizim nasıl “çalıştığımızı” “biliyorsa” teknolojiyle kurduğumuz ilişki bilgiden çok fal, sihir ve büyüye bakışımıza yakındır. Neden?

İlermecilerin sıkça söyledikleri “On arrête pas le progrès” sloganı kabaca “ilerleme durmaz” gibi tercüme edilebilir. Fakat bu söz 1800’lerde “İlerlemeyi sakın durdurmayın!” mânâsından 2000’lerde “ilerlemeyi kimse durduramaz” tasavvuruna geçti. Yani İlerleme’yi durdurmak ahlâken yanlış, yapılmaması gereken bir şey gibi görünmekten çıktı; durdurulması imkânsız bir şey gibi tasavvur edilmeye başladı.  Buradaki önemli nokta İlerleme’nin artık insanlıktan bağımsız bir özne gibi telakki edilmesidir. Zira insansız bir İlerleme’nin böylece önü açılmış oluyor.

Daha önce İlerleme’nin bir totem olduğunu söylemiştik. Peki insansız yoluna devam edecek olan özne nedir şu halde? İnsanlık kendi kendine bir öcü ilân edip ondan korkmakta mıdır? Zannederiz ki durum biraz daha endişe verici. Zira “insansız” ilerleyen şeyler aynı zamanda vicdansız, adaletsiz şekilde ilerler. İnsanların icad ettikleri bürokrasi ve piyasa buna en güzel örnektir. Fakirlere yardım dağıtan bir bürokrasiyle Yahudileri toplama kamplarına gönderen bürokrasi arasında hiçbir fark yoktur. “Alan memnun, satan memnun, vicdana, adalete ne gerek var?” diye ihmal edilen her sahada utanç verici neticeler görmekteyiz: Organ mafyasının göz ve böbrek sattığı piyasa ile otomobil yedek parça piyasası farklı mıdır yapı olarak?

Teknoloji de tıpkı bürokrasi ve piyasa gibidir; eylemin öznesiyle neticeleri arasındaki mesafeyi açar. Bıçakla adam öldüren biri öldürdüğü kişiyi görür. Tüfek bu mesafeyi arttırır. Dronla çocuk öldüren bir Amerikan askeri ise öldürülen insanlar ekrandaki bazı noktalardan ibarettir. Keza bir idam mangasında öldüren merminin hangi namludan çıktığını bilemeyiz. Gıda fiyatları yükselip milyonlarca insan açlıktan ölmeye başladığı zaman emtiya borsasında yaptığı kârlar sayesinde Maldiv adalarına tatile giden broker kendini suçlu hissetmez. Kısacası teknolojik suçlarda tıpkı bürokrasi ve piyasa gibi “suç var, suçlu yok(!)” denecek bir duruma geliriz.

Unutmayalım ki insanların en ucuz ve en hızlı biçimde toplama kamplarına gitmesini sağlayan Eichmann elleriyle hiç kimseyi öldürmemişti ve bir kez şahit olduğu bir idamdan sonra fenalık geçirip kusmuştu. İsrail’deki mahkemede “ben sadece emirlere uydum” diyen bu memur Yahudilerin göstermek istediği gibi bir insan kasabı veya ilkel bir yaratık değil modernitenin, ileri insanlığın çocuğudur. (Bkz. Kötülük’ün zıddı İyilik değildir…)

Her yıkımdan sonra İlerleme Totemi küllerinden doğar yeniden

Birinci savaşın sonunda yıkık şehirleri, milyonlarca ölüyle Avrupalı ahlâk olmaksızın gerçekleşen bilimsel ilerlemenin getirdiği felaketi gördü. Çoktan sekülerleşmiş Batı toplumu için yeni bir yeryüzü cenneti umudu gerekiyordu. İlerleme bir kez daha bu manevî boşluğu dolduracaktı. Peki ya ilerleme itikadının sahte peygamberleri kimler olacaktı?

“… Savaş herkesin kalbinde belli bir umutsuzluk meydana getirmişti. Ama savaştan sonraki dönem umutların ve gizli inançların dönemi oldu. Batı hâlâ her şeyin kurtarılabileceğine inanıyordu. […] Yeni bir dünya kurmak isteyenler az değildi: Devrimciler için Lenin, endüstri için Ford, bilginler için Einstein ve psikologlar için Freud vardı …” (Emmanuel Berl, Sylvia, 1994)

1910’larda Merkür’ün Güneş’e en yakın olduğu noktada meydana gelen optik anormallikler Newtoncu fizikle açıklanamamış ve bu durum Einstein’ın genel görelilik teorisini denemek için iyi bir fırsat oluşturmuştu. Gazete manşetleri günlerce bu konuya ayrıldı. Gariptir, o dönem kuantum mekaniği ile uğraşan bütün fizikçiler 1900-1906 arasında doğmuş. Yani Einstein’in Merkür meselesi olduğunda hepsi lise-üniversite çağlarındalar. Gazeteden okudular ve bir devrim olduğunu anladılar. Çünkü zaman, mekân, kütle ve varlık yeniden keşfediliyordu. Muhtemelen aydınlanmacı ataları gibi bilim sayesinde daha iyi bir dünya kurulabileceğine bir kez daha iman ettiler. İstisnasız hepsi genel görelilik teorisini kendi başlarına okuyup öğrendiler.

Fikrî putları kırmak, taş ve tahta putları kırmak kadar kolay değildir

İnsanlığın değil tek tek ülkelerin, firmaların hatta insanların maddî sahada ilerlemesi kapitalizmin değirmenine su taşıyan bir kisveye büründü. Tabiattaki kaynaklar sanki sınırsızmış ve doğa hiç kirlenmeyecekmiş gibi ölümüne rekabete sokulan uluslar, şirketler ve insanlar ilerledikçe batıyorlar. Bu ilerleme saplantısı doğayı tahrip ediyor; savaşlara sebep oluyor. Aynı şirkette çalışan insanlar bile ötekilerden daha ileri olmak için fazla çalışmak zorundalar. Sağlıklarından, aile hayatlarından çaldıkları vakti ilerleme tanrısının sunağında kurban ediyorlar ama kurbiyet kesbedebilecekleri bir maneviyat bulamadan ölüyorlar.

İnsanlığın ilerlemesini savunan, kendisine “hümanist, aydınlanmacı ve ilerici” denen birçok Avrupalı filozof Afrika’nın, Güney Amerika’nın ve Asya’nın sömürülmesine itiraz etmediler. Neden? Çünkü “İnsan” sayılmak için beyaz ırktan, Hristiyan ve zengin olmak gerekiyordu. Haliye “ileri” Avrupalının “geri” Afrikalıyı öldürmesi, yeterince kakao toplamayan Kongolunun ellerini kesmesi, Madagaskar, Cezayir, Vietnam ve Peru’da yapılan soykırımlar ilericiler için bir sorun teşkil etmedi. Katil “ileri” bir toplumun çocuğuydu. İşte bilim ve teknolojiyi kendi başına iyiliğin kaynağı hatta bizzat kendisi kabul eden Avrupalının “ileri” dünyasının temeli budur. Bugün dahi World Economic Forum, IMF, Birleşmiş Milletler gibi kurumların istatistiklerinde beşerî gelişmişlik endeksiyle “en mutlu, en bilimci, en barışçı, en az rüşvet alan…” ülkelerin liste ve haritaları yayınlanır “ileri” ülkeler daima ötekilerden ileridedir. Ama ne gariptir ki ABD’de polis şiddetiyle ölen Amerikalıların sayısı terörden ölenlerden kat kat fazladır. Aynı “ileri” ABD’de ortaokul çocukları metal detektörlerinden geçip girerler derse. “İleri” Fransa, İskandinavya, Almanya ve Britanya ise anti-depresan ve alkol komasında, intiharda, boşanmada, uyuşturucu kullanımında dünya şampiyonudur. “Ülkemizde/dünyada aç kalmasın, okulsuz çocuk kalmasın” gibi bir hedefe doğru ilerlemek güzel olurdu. Ama Avrupalıların ilericilik takıntısı bu tip somut hedeflerden çok uzak. Onlar daima erişilmez bir yeryüzü cennetinin peşinde koştular:

“… O gün geldiğinde ne tarım kalacak dünya yüzünde, ne otlak ne de çiftçi. Gıda problemi kimya sayesinde çözülecek. Herkes beslenmek için yanında azot tabletleri ve bir parça yağ taşıyacak. Bütün bunlar en ucuza ve tükenmez miktarda fabrikalarımızda üretilecek. Bütün bu ürünler insan hayatının düşmanı olan hastalık yapıcı parazitlerden ve mikroplardan temizlenmiş olacak. Dünya bütün insanlığın bolluk ve neşeyle efsanevi altın çağı yaşayacağı devasa bir bahçe olacak …” (Fransız kimyacı, biyolog, senatör, dış işleri bakanı Marcellin Berthelot, 5 avril 1894)

Netice

İnsan yeryüzünde maddi ihtiyaçlarını karşılamakla yetinemez. Yaptıklarına, yaşadıklarına mutlaka bir anlam vermek ve bu yolla maddeyi aşıp mânâya ulaşmak ister. Adına ister metafizik diyelim ister müteâl, aşkın, transandan fark etmez. Et-kemik varlığımızın ötesinde bir varoluşa inanırız ve bunun yokluğuna tahammül edemeyiz. (Bkz. E-kitap: Sen insansın, homo-economicus değilsin!)

Rönesans’la birlikte Avrupa hızla sekülerleşmeye başladı. Takip eden asırlarda bilim ve teknolojide büyük adımlar atıldı ve burjuva eski iktidar sınıflarından (Vatikan, askerler, soylular…) daha fazla sermaye biriktirdi. Bu güç birikimiyle iktidara ortak olmak istedi. (Bkz. E-kitap: Rönesans’ın Kara Kitabı)

Diğer yandan Avrupa’nın sekülerleşmesiyle büyük bir manevî boşluk meydana geldi. Bir yandan buhar makinesi, trenler, elektrik, ilaçlar ve aşıyla kolaylaşan hayat, diğer yandan adını koyamadıkları bir tatminsizlik ve ölüm korkusu çıktı ortaya. (Bkz. E-kitap: Gurbetçi Freud ve “Das Unheimliche” ) Üstelik siyasî güç paylaşımı da devrimler ve ayaklanmalarla tekrar tekrar şekilleniyordu.

Bütün bu belirsizlikler yüzünden halk inançsal ve ideolojik bir arayış içine girdi. Kilise’ye ve soyluluğa dayanan İktidarı yıkan burjuva ise inançların ve geleneklerin yerine halka güven verecek yeni bir şeyler koymalıydı. Kilise’nin ölümden sonrası için vaad ettiği cennetin yerine bir yeryüzü cenneti koydular: Bilim ve teknoloji ilerledikçe herkes doyacak, kimse hastalanmayacak, bolluktan dolayı savaşmaya da gerek kalmayacaktı. Bir tanrıya veya inanca gerek yoktu(!); herkes aklını kullansındı. Tabi bu sahte cenneti vaad edenler karanlık(!) ortaçağ krallardan çok daha fazla katliam yapmaya başlayınca bu defa sipariş edilen cenneti sürekli ertelemeyi ideoloji haline getirecek bir yol bulundu: İlerleme!

Seküler iktidar sahibi burjuva, merkep gibi sırtına bindiği halkın önüne bir havuç bağlamıştı artık, Avrupalılar ilerledikçe “ha gayret, yarın daha güzel olacak” diye diye milleti uyuttular. Dikkat ederseniz Aydınlanma ve İlerleme saplantılarının Avrupa’ya yön vermeye başladığı yıllardan sonra yapılan zulüm öncekileri kat kat aşmıştır. Bunu anlamak için sadece 2 dünya savaşına bakmak dahi yeter. Nedense bugün bile “din yüzünden çok savaş çıkıyor” diyenler Japonlar hariç herkesin Hristiyan olduğu 2ci dünya savaşından pek konuşmazlar.

Peki herkes uyudu mu? Aydınlar, yazarlar, ressamlar, şairler tepki vermedi mi? Elbette verdiler ama sözlerini kimseye dinletemediler. İlerleme’nin sahte bir din haline getirilmesinde Fransızlar çok önemli bir rol oynadığından baştan beri onların sözlerinden alıntılar yaptık. Bu sözlük maddesini yine ünlü bir Fransızın sözleriyle bitirelim… ama bu defa ilerleme’ye karşı olan ve halkı uyarmaya çalışan bir Fransız:

“… Cehennemden kaçar gibi kaçtığım bir hata var; şimdilerde çok moda: İlerleme fikrinden bahsediyorum. Bu karanlık fener, felsefeyi ideoloji haline getirenlerin icadı, ne tabiatın ne de maneviyatın tasdikini almamış, garantisiz bir patent. Bilmek istediğimiz her şeyin üzerine bu modern sokak lambasının karanlık gölgesi vuruyor; özgürlük mayışıyor; mes’uliyet silinip gidiyor. Basiret sahibi olmak isteyen evvelâ şu sokak lambasını söndürmeli. Bu kaba fikir modern aptallığın kokuşmuş toprağında yeşerdi. Herkesi ödevlerinden ve sorumluluklarından kurtardı; Güzel’e aşık olmanın gerektirdiği bağları çözdü. Eğer bu sinir bozucu delilik uzun sürerse zayıf düşmüş insanlar kadercilik yastığının üzerinde bunaklık uykusuna dalacaklar. Bu delicesine ilerleme tutkusu mevcut çürümenin neticesi; kendinden başka bir garantisi yok …” (Charles Baudelaire, 1855 Paris Evrensel Fuarı üzerine izlenimler)

 

 

Edebiyat, Sinema, Siyaset, Sanat tarihi, Mimarî, Ateizm, Kemalizm, İslâm, Kadın hakları, Feminizm, Tarih, Felsefe… Bugün 75 kitap var. Yakında yenileri eklenecek, bu sayfayı takip edin…

Rönesans’ın Kara Kitabı

ronesans-kara-kitap-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusRönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümü oldu… ve daha bir çok şeyin! Rönesans’ın fikir dünyamızda açtığı yaralar bugün dahi kapanmış değil. Maddenin mânâyı tahakküm aldığı, adına “Aydınlanma” dediğimiz karanlık çağların miladı hiç şüphesiz bu dönem. Güzel ahlâk ile güzel sanatın irtibatının kopuşudur Rönesans. Bu kopuş yüzündendir ki insanlık sadece sanatta değil siyaset, bilim, felsefe, iktisatta lâdini dünya görüşünü Hakikat’in yerine koydu. Sonradan bütün dünyaya dayatılacak olan Avrupa sanatı Rönesans’tan itibaren bilimselleşti. Anatomi, optik, matematik kuralları ve özellikle de merkezî perspektif sanatta insanî ifade imkânını sınırladı. Sömürgeciliği, dünya savaşlarını ve insanları homo-economicus zanneden ideolojileri doğuran işte bu zihniyet oldu.

İnsanlık asırlardır hapsolduğu Rönesansçı perspektiften kurtulabilir; kurtulmalıdır da. Bu kurtuluşun neticeleri ise sadece sanatla sınırlı kalmayacak, ahlâkî, siyasî, felsefî tekâmüllere kapı açacaktır. Rönesans’ın Kara Kitabı bu kurtuluşa katkıda bulunmak amacıyla yazıldı. Başta Pavel Florenski ve Erwin Panofsky olmak üzere George Orwell, Juhani Pallasmaa, Michel Foucault, Ahmed Yüksel Özemre, Zygmunt Bauman, Stanley Kubrick, Cemil Meriç, Henri Lefebvre, Lucien Lévy-Bruhl, Rasim Özdenören, Mircea Eliade, René Guénon gibi sanatçı ve düşünürlerin eserlerinden ve iki değerli araştırmacımızın, Ozan Avcı ile Gönül Eda Özgül’ün makalelerinden istifade edildi. Buradan indirebilirsiniz.


Derin Medeniyet

derin-medeniyet Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusNedir medeniyet? Opera? Demokrasi? Parklar ve bahçelerle süslü şehirler? Metro? Asansör? Modern çağın karanlık dehlizlerinde kaybolan bizler için medeniyet, teknoloji ve kültür mefhumlarını birbirinden ayırdetmek zor ama şurası kesin: Hiroşima, Gazze ve Halep’te şehirleri (medineleri) haritadan silen Batı’ya “medenî” diyenler büyük bir suç işliyorlar. Zira katil bir insanı bir kere öldürür ama katile “katil” demeyenler içlerindeki insanlığı, vicdanı öldürmüş olurlar. (Vicdan / Conscious / Conscience / ضمير)

Evet… Kimileri adaletle hükmedilmiş mülkler bıraktılar geriye; kimileriyse kan ve göz yaşıyla, kul hakkıyla çimentosu karılmış duvarlar, piramitler, kuleler. Elinizdeki bu kitap şu veya bu medeniyeti anlatma değil medeniyet mefhumunun derinlerine inme derdinde. İnsanlar arasındaki münasebetleri yani muhabbet, merhamet, adalet, ticaret ve şiddeti yönetebilme gücü açısından medeniyet mefhumuna yeni bir bakış açısı teklif ediyor. Miras olarak köprü bırakanlarla duvar bırakanları tefrik etmeye yarayacak bir bakış açısı. Buradan indirebilirsiniz.

fikir-kirintilari-2 Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusBir kez daha sosyal medyada paylaştığımız mesajları kitaplaştırdık. Yayına girdiği günden beri Fikir Kırıntıları-1o kadar çok ilgi gördü ki biz de yeni e-kitabı ilginize sunmak için elimizden geleni yaptık… Ve her zamanki gibi konuları derinleştirmek isteyenler için ise makaleler ve kitaplar da tavsiye ettik. Fikir Kırıntıları-2’nin konuları şöyle:

Taktik ve Strateji, Enerji, Vatikanizm, Gündem Zehirlenmesi, İslâm Sanatı, Kanlı Fotoğraf Yayma, 1 Mayıs, Amigo-Tarihçi, Futbol, mafya, uyuşturucu, fuhuş ve terör, Namaz illâ namaz, Müslümanlarda içe kapanma ve dışa açılma, Neden okuyalım? Ne okuyalım? Nasıl okuyalım?, Ekonomistler neden ekonomiden anlamaz?, Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî, Sosyal Medya, Gurbet, Çirkin Şehir, Devrim, Yeni PKK ve “Private Security”, Şifalı ottan zehir yapma, Kadına Karşı Şiddet, Liberalizm, Gerçeği görme, Çalışan kadın, Suriye, Tasavvuf, Hollywood-Pentagon, Beyin yıkama ve psikolojik harp. Buradan indirebilirsiniz.

Fikir Kırıntıları – 1

fikir-kirintilari Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert Camus140 karakterle derdini anlatabilenlerden misiniz? Kısa mesajlar, FaceBook’taki özlü sözler, Twitter’da kısaltıldıkça sloganlaşan fikirler… Tabi insanlar sözü uzatmanın yeni yollarını buldular: Video, caps, … Ancak kısa söz her zaman derinlikten mahrum olmakla eş anlamlı değil. Az sözle çok ama çok derin mânâlar da aktarılabilir. Kısa sözün hikmeti dışarıdan aktarılan, alimden cahile verilen yeni bir şey değil. Meselê ârifin irfanıyla agâh olunması; dinleyende bilkuvve (potansiyel) olarak bulunan güzelliklerin uyandırılması, bilfiil (aktif) hale geçirilmesi. Bunun için “dinleyen anlatandan “ârif olsa gerek” buyurmuş büyükler. Biz de Twitter’da paylaştığımız kısa mesajları konularına göre tasnif edip kitaplaştırdık, ilginize sunduk. Eğitimden Türk soluna, ekonomik krizlerden petrol savaşlarına, ölüm korkusundan küresel ısınmaya kadar çok farklı konularda aforizmalar… Konuları derinleştirmek isteyenler için ise makaleler ve kitaplar da tavsiye ettik. Buradan indirebilirsiniz.

Kitap tanıtan kitap 7

kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusKitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı“Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesiveSeksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimlerde bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

Derin Lügat 4.0

derin_lugat-4 kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusYeni sürümlere dair not: Eski sürümleri indirip okumuş olanların işini kolaylaştırmak için kelimelerin sırasını değiştirmiyoruz. Yani her yeni sürümde okumaya kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

4cü sürümle eklenen yeni terimler:Paraklitos, Hudud, Ehliyet, Zâhir ve Batın, Barış, Unutmak.

3cü sürümle eklenen yeni terimler: Eksen Kayması, Bilgi toplumu, Zamanda Yolculuk, Ateist , Yokluk , Çağdaş, Gurbet, Kader.

İnsanlık neredeyse 4 asırdır “ilerleme” adını verdiği müthiş bir gerileme içinde. Tarihteki en kanlı savaşlar, sömürüler, soykırımlar, toplama kampları, atom bombaları, kimyasal ve biyolojik silahlar hep Batı’nın “ilerlemesiyle” yayıldı dünyaya. En korkunç barbarlıkları yapanlar hep “uygar” ülkeler. Her şeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen bu insanlar nereden çıktı? Yoksa kelimelerimizi mi kaybettik?

Aydınlanma” ile büyük bir karanlığa gömüldü Avrupa. Vatikan’ın yobazlığından kaçarken pozitivist dogmaların bataklığında kayboldu. “Yeniden doğuş” (Rönesans) hareketi sanatın ölüm fermanı oldu: Zira optik, matematik, anatomi kuralları dayatıldı sanat dünyasına. Sanat bilimselleşti, objektif ve totaliter bir kisveye büründü.

Kimse parçalamadı dünyayı “Birleşmiş” Milletler kadar. Güvenliğimiz için en büyük tehdit her barış projesine veto koyan BM “Güvenlik” Konseyi değil mi? Daimi üyesi olan 5 ülke dünyadaki silahların neredeyse tamamını üretip satıyor. “Evrensel” insan hakları bildirisi değil güneş sisteminde, sadece ABD’deki zencilerin haklarını bile korumaktan aciz. Bu kavram karmaşası içinde Aşk kelimesi cinsel münasebetle eş anlamlı oldu: ing. To make love, fr. Faire l’amour… Önce Batı, sonra bütün insanlıkakıl (reason) ile zekânın (intelligence) da aynı şey olduğunu sanmışlar. Oysa akıl iyi-kötü veya güzel-çirkin gibi ayrımı yaparken zekâ problem çözer; bir faydayı elde etmek ya da bir tehditten kurtulmak için kullanılır. Bir saniyede 100.000 insanı ve sayısız ağacı, böceği, kediyi, köpeği oldürecek olan atom bombasını yapmak zekâ ister ama onu Hiroşima üzerine atmamak için akıl gerekir.

İster Batı’yı suçlayalım, ister kendimizi, kelimelerle ilgili bir sorunumuz var: İşaret etmeleri gereken mânâların tam tersini gösterdikleri müddetçe sağlıklı düşünmeye engel oluyorlar. Çözüm ürettiğimizi sandığımız yerlerde yeni sorunlara sebep oluyoruz. Dünyayı düzeltmeye başlamak için en uygun yer lisanımız değil mi? Kayıp kelimelerin izini sürmek için yazdığımız Derin Lügat’ı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Edward Hopper’ı okumak

hopper-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusAmerikalı ressam Edward Hopper sadece Amerika’nın değil bütün Batı kültürünün en önemli ressamlarından biri. Hopper ile Batı resmi asırlardan beri ilk defa kısır ekol savaşlarını, soyut resim / figüratif resim gibi ölü doğmuş dikotomileri aşma fırsatı yakaladı.

Bu bağlamda, perspektif, ışık, gölge vb tercihleri aşan Hopper’ın yeni bir şey yaptığını savunuyoruz: Hopper Rönesans’tan beri can çekişen figüratif resme yeni bir soluk verdi. Tezimiz budur. Bu lisan-ı sûreti tahlil etmek için sadece Hopper’dan etkilenen diCorcia gibi fotoğrafçıları değil ondan beslenen Hitchcock, Jarmusch, Lynch gibi sinema yönetmenlerini, romancıları da kitabımıza dahil ettik. Diğer yandan Hopper’ın tutkuyla okuduğu filozoflardan yani Henry David Thoreau ve Ralph Waldo Emerson’dan da istifade ettik. Elinizdeki bu kitap Hopper tablolarına aceleyle örtülen melankoli ve yalnızlık örtüsünü kaldırmak için yazıldı. Hopper’a bakmak değil Hopper’ı okumak için. Buradan indirebilirsiniz.

Senin tanrın çok mu yüksekte?

senin-tanrin-cok-mu-yuksekte Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert Camus

Güzel olan ne varsa İnsan’ı maddî varoluşun, bilimsel determinizmin ötesine geçirecek bir vasıta. Sevgilinin bir anlık gülüşü, ay ışığının sudaki yansıması, bir bülbülün ötüşü ya da ağaçları kaplayan bahar çiçekleri… Dinî inancımız ne olursa olsun hiç birimiz güzelliklere kayıtsız kalamıyoruz. Etrafımızı saran güzelliklerde bizi bizden alan, yeme – içme – barınma gibi nefsanî dertlerden kurtarıp daha “üstlere, yukarılara” çıkaran bir şey var. Baş harfi büyük yazılmak üzere Güzel’lik sadece İnsan’a hitab ediyor ve bize aşkın/ müteâl/ transandan olan bir mesaj veriyor: “Sen insansın, homo-economicus değilsin”.

İşte bu yüzden “kutsal” dediğimiz sanat bu anlayışın ve hissedişin giriş kapısı olmuş binlerce yıldır. Tapınaklar, ikonalar, heykeller insanları inanmaya çağırmış. Ancak inancı ne olursa olsun bütün “kutsal sanatların” iki zıt yola ayrıldığını, hatta fikren çatıştığını da görüyoruz:

  • Tanrı’ya benzetme yoluyla yaklaşmak: Teşbihî/ natüralist/ taklitçi sanat,
  • Tanrı’yı eşyadan soyutlama yoluyla yaklaşmak: Tenzihî/ mücerred sanat.

Kim haklı? Hangi sanat daha güzel? Hangi sanatçının gerçekleri Hakikat’e daha yakın? Bu çetrefilli yolda kendimize muhteşem bir rehber bulduk: Titus Burckhardt hem sanat tarihi hem de Yahudilik, Hristiyanlık, İslâm, Budizm, Taoizm üzerine yıllar süren çalışmalar yapmış son derecede kıymetli bir zât. Asrımızın kaygılarıyla Burckhardt okyanusuna daldık ve keşfettiğimiz incileri sizinle paylaştık.Buradan indirebilirsiniz.

Öteki Sinemanın Çocukları

oteki-sinemanin-cocuklari Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusYakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “SinemaEndüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmleryapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.

kitap-tanitan-kitap-6 Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusKitap Tanıtan Kitap 6

Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

sen-insansin Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz Adam, James Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor. Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, müteâl / aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.


tezyin_kapak-150 Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusGözle dinlenen müzik: Tezyin

Batı sanatı her hangi bir konuyu “güzel” anlatır. Bir kadın, batan güneş, tabakta duran meyvalar… İslâm sanatının ise konusu Güzellik’tir. Bunun için tezyin, hat, ebru… hatta İslâm mimarîsi dahi soyuttur, mücerred sanattır.

Derrida, Burckhardt, Florenski ve Panofski’nin isabetle söylediği gibi Batılı sanatçı doğayı taklid ettiği için, merkezi perspektif ve anatomi kurallarının hakim olduğu figüratif eserler ihdas eder. Bu taklitçi eserler ise seyircinin ruhunu değil benliğini, nefsini uyandırır. Zira kâmil sanat tabiatı taklid etmez. Sanat fırça tutan elin, tasavvur eden aklın, resme bakan gözün secdesidir. Tekâmül eden sanatçı (haşa) boyacı değil bir imamdır artık. Her fırça darbesi tekbir gibidir. Zahirde basit motiflerin tekrarıyla oluşan görsel musiki ile seyircilerin ruhu öylesine agâh olur ki kalpler kanatlanıverir. Müslüman sanatçı bu yüzden tezyin, hat, ebru gibi mücerred sanatı tercih eder. Güzel eşyaları değil Güzel’i anlatmak derdindedir. Çünkü ne sanatçının enaniyet iddiası ne de seyircinin BEN’liği makbul değildir. Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır murad; O’nun güzelliği ile coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.

Tezyinî nağmeleri gözlerimizle işitmek için yazıldı bu e-kitap. John locke gibi bir “tabula rasa” yapmak için değil Hz. İbrahim (as) gibi “la ilahe” diyebilmek için. Buradan indirebilirsiniz.

Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi

Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusT.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?

Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…

Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.


freud-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusGurbetçi Freud ve “Das Unheimliche”

Modern insanın kalabalıkta duyduğu yalnızlığı sorgulamak için iyi bir fırsat… Sigmund Freud gurbette olma duygusunu, yabancılık, terk edilmişlik hissini anlatan “Das Unheimliche” adlı denemesini 1919’da yayınlamış. İsminden itibaren tefekküre vesile olabilecek bir çalışma. Zira “Unheimliche” alışılmışın dışında, endişe verici bir yabancılık hissini anlatıyor.

Bu hal sadece İnsan’a mahsus: Kaynağında tehdit algısı olmayan, hayvanların bilmediği bir his. Belki huşu / haşyet ile akrabalığı olan bir varoluş endişesi? Gurbete benzer bir yabancılık hissi, sanki davet edilmediğim bir evdeyim, kaçak bir yolcuyum bu dünyada. Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) kavramları iç dünyamızdaki çatışmalara ışık tutabilir mi? Dünyada yaşarken İnsan’ın kendisini asla “evinde” hissetmeyişi acaba modern bir hastalık mıdır? Teknolojinin gelişmesiyle baş gösteren bir gerginlik midir? Yoksa bu korku ve tatminsizlik hali insanın doğasına özgü vasıfların habercisi, buz dağının görünen ucu mudur? Hem Sigmund Freud’u tanıyanların hem de yeni keşfedecek olanların keyifle okuyacağını ümid ediyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

fethullah-gulen-kapak Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert Camus

Fethullah Gülen’i iyi bilirdik

(Son güncelleme: 5inci sürüm, 11 Ağustos 2016)

Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde “pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme.

Sonra bir gün… Mavi Marmara! Doğu Akdeniz’de, uluslararası sularda oyuncak ve gıda taşıyan bir gemi saldırıya uğradı. Masum ve silahsız insanlar öldü. Psikopat bir devletti bunu yapan. İsraillileri hapsettiği korku duvarları Filistin’i hapseden beton duvarlardan daha yüksekti. Ama Fethullah Gülen İsrail’den izin alınması gerektiğini söyledi. Bu terörist devletten “otorite” diye bahsediyordu. Gülen’e göre İsrail Doğu Akdeniz’in efendisiydi, uluslararası sularda bile masum sivilleri öldürme hakkına sahipti. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyordu. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyordu.

15 Temmuz gecesi yaşadığımız darbe girişiminde yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların teşkilâtı sonradan mı kokuştu?

Kitabı buradan indirebilirsiniz.

Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır

yitik Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert CamusAfganistan’daki bir medreseyi, Bosna’daki bir camiyi, Hindistan’daki Taj Mahal’i görsel olarak islâmî yapan nedir hiç düşündünüz mü? Anadolu kilimlerini, İran halılarını, Fas’taki gümüş takıları, Endülüs’teki sarayları birleştiren ortak unsur nedir? Müslüman olmayan bir insan bile kolaylıkla“bunlar İslâm sanatıdır” diyebilir. Sanat tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmayanlar için de şüpheye yer yoktur. Şüpheye yer yoktur da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir?

Bakan gözleri pasifleştiren tasvirci sanatın aksine İslâm sanatı okunan bir sanattır. Yani görünmeyeni anlatmak için çizer görüneni. Doğayı taklid etmek değildir maksat. İnsanların aklını uyandırması, kalplerine hitab etmesi sebebiyle İslâm sanatının soyut bir sanat olduğu da aşikârdır. Ama Avrupa kökenli soyut sanattan ayrıdır İslâm sanatı. Meselâ Picasso, Kandinsky, Klee, Rothko gibi ressamlar gibi sembolizme itibar edilmemiştir. 284 sayfalık kitabımıza çok sayıda İslâm sanatı örneği ekledik. Bakmak için değil elbette, görünen sayesinde görünmeyeni akledebilmek, yani İslâm sanatını “okumak” için. Buradan indirebilirsiniz.


İslâm’da Mimar ve Şehir

Cumhuriyet’in ilânından beri yaşadığımız şehirler hızla tektipleşiyor. Betondan yapılmış kareler ve dikdörtgenler kapladı ufkumuzu. Trabzon, Aydın, Malatya… Anadolu’nun her yeri birbirine benzedi. Fakat Türkiye’ye has bir sorun değil bu. Batının “alternatifsiz” Ücretsiz kitap indirin75 kitap indirin Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Türklerin Tarihi / Jean-Paul Roux Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz Ezansız Semtler / Yahya Kemal Beyatlı Küçük burjuva ideolojisi / Maksim Gorki Dokuz yüz katlı insan / Mustafa Merter Bilim demokrasiden üstündür! Evvel / Origin / Beginning / πρώτος / أولا Büyük Patlama / Big Bang / Urknall / الانفجار العظيم Dolar'ın Yükselişi Hakkında; Gerçekten Ne Oldu? ne Oluyor? Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (3) Eskiden liberalizme düşman olan bürokrasi nasıl onun bekçi köpeği oldu? Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular? Erken - Geç / Early - Late / Tôt – Tard / متأخر - مبكر Başgan, Başkanlık ve Otokrasi Tartışmaları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (5) : Savaşta aklın önemi ve sınırları Savaş Üzerine / Carl von Clausewitz (6) : Savaş bilimsel değil insanî bir faaliyettir Yazmayacaktım... Başkanlık Sistemi: Halkın İçinden, Halka Doğru Savaşta deniz araç mıdır yoksa amaç mı? Düşüş / Albert Camus Düşüş / Albert Camusdemokrasisi ve serbest piyasası mimarları da tektipleştirdi. Farklı düşünemeyen, yerel özellikleri eserlerine yansıtmayan mimarlar kutu gibi binalar dikiyor. Moskova, Tokyo, Paris, Hong Kong da tektipleşiyor ve çirkinleşiyor.

Çare? Binalara değil de mimara, yani insana odaklanmakolabilir; yani eşyayı ve sureti değil İnsan’ı ve sîreti merkeze almak. Zira bu bir norm ya da ekol meselesi değil: İslâmiyet’in ilk asırlarında bir şehir övüleceği vakit binalar değil yetiştirdiği kıymetli insanlar anılırmış. Biz de güzel binalarda ve güzel şehirlerde hayat sürmek için önce güzel mimarlar yetiştirerek başlayabiliriz işe. İnsan gibi yaşamak için mimarî çirkinliklerden ve bunaltıcı tektipleşmeden kurtulabiliriz. Bu ancak Güzel Ahlâk ile Güzel Mimarî arasındaki bağı yeniden tesis etmekle olabilir. Çare Mimar Sinan gibi cami yapmak değil Mimar Sinan gibi insan yetiştirmek. Kitabımızın maksadı ise teşhis ve tedaviye hizmet etmekten ibaret. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 14 Trackback(s)

  2. Nis 14, 2017: Büyüme / Growth / Croissance / نمو | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  3. May 2, 2017: Siyasetname / Nizamü’l-Mülk | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  4. May 3, 2017: Gerçek sonrası / Post-Truth / Post-vérité / عصر ما بعد الحقيقة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  5. May 5, 2017: Işık Doğudan Gelir / Cemil Meriç | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  6. May 10, 2017: Kitle Psikolojisi / Sigmund Freud | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  7. May 10, 2017: Realpolitik / الواقعية السياسية | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  8. May 15, 2017: Düşüş / Albert Camus | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  9. May 15, 2017: Bir Silah Sistemi Olarak Para | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  10. May 21, 2017: Jeopolitik mekân ve jeo-ekonomik imkân: Luttwak | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  11. Haz 9, 2017: Dünya Görüşüm / Bertrand Russell | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  12. Haz 12, 2017: Tarih Nedir? / Edward Hallett Carr | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  13. Tem 27, 2017: İnsanı Tanıma Sanatı / Alfred Adler | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  14. Ağu 4, 2017: Sizinle paylaşacağım hiçbir şey yok: Nikâhına beni çağırabilirsin ama nikâhıma karışamazsın | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  15. Eki 7, 2017: Rönesans / Renaissance / نهضة | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin