RSS Feed for This Post

BRICS ülkeleri dolar balonunu patlatabilir mi?

Görseller ve grafiklerle birlikte zincir seklinde okumak için…

  • Küresel finans sisteminin altyapısı 2. Dünya Harbine kadar ingiliz kontrolündeydi: Sterlin-Altın-Petrol. Bunun ABD kontrolüne geçmesi ve petro-dolar’e evrilmesi için 80 milyon insan öldürüldü. Bugün BRICS ülkeleri yeni bir sistemin temellerini atıyorlar.
  • Eski sistem nedir? Bkz. Bu zincir.
  • Temmuz 1944’te II. Dünya Savaşı sona ererken Avrupa tamamen harap olmuştu. Savaş borçları astronomikti ve yeniden yapılanma son derece maliyetli olacaktı. Bu bağlamda ABD, Bretton Woods’ta 40 küsür ülkenin temsilcilerini topladı. Amerikalılar, yıpranmamış ekonomilerinden ve yeni büyük güç statülerinden yararlanarak, tamamen doları temel alan yeni bir uluslararası banka ve para sistemini böylece dünyaya dayattı. Bu, Dünya Bankası’nın, IMF’nin ve Bretton Woods sisteminin doğuşudur. Bu şekilde, yeni dünya düzeninin temeli, ekonomik, diplomatik ve askeri bir süper güç olarak ABD’nin yerini sağlamlaştıracaktı.
  • BRICS’in kökenleri 2000’li yıllara dayanır. O zamanlar Amerikalılar hemen hemen her alanda egemendi ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan dünya düzeni neredeyse tartışmasızdı. Ancak, küreselleşmenin gelişiyle birlikte gelişmekte olan ülkelerin muazzam ekonomik ağırlığa sahip gerçek devler haline geleceği öngörülüyordu.
  • Goldman Sachs’ın 2001’deki dahili notunda, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ekonomilerinin 2050’de ekonomiye hakim olacağı belirtilmişti. Analist Jim O’Neill, bu grubu “BRIC” olarak adlandırmıştı ve bu terim Wall Street’te hızla tanındı. O devirde, BRIC terimi sadece bir yatırım stratejisini ifade ediyordu. BRIC ülkeleri arasında özel bir bağ yoktu ve hiçbir grup onları Batı’nın rakipleri olarak görmüyordu.
  • BRIC(S)’in siyasî bir güç haline gelmesi? Son yıllarda, bazı ülkelerde IMF ve Dünya Bankası’na yönelik sıkıntılar arttı. Bu kurumlar, Amerikan bankalarını kayırmak ve devletleri soymak için kullanılıyor. Dahası, Ukrayna meselesindeki gibi, ABD’ye itiraz eden ülkelere finansal baskı yine bu kurumlar eliyle uygulanıyor. Yakın zamana kadar adeta kutsal kabul edilen bir mülkiyet vardı. Rus varlıkarına el konması, ABD ile derdi olan bütün ülkeleri korkuttu.

  • Bu durum, doların ve Amerikan finansının hakimiyetini sarsan küreselleşme ile daha da kötüleşiyor ve derin dengesizliklere yol açabiliyor. Stratejik düzeyde, Amerikan gücüne karşı ciddi bir karşı ağırlığın olmaması giderek daha büyük sorunlar doğuruyor.
  • BRIC ülkeleri, küresel ekonomik ve politik sisteme katılmak ve bu sistemi yeniden şekillendirmek için bir araya gelmeye başladılar. 2006 yılında, dört ülkenin liderleri, Rusya’nın Yekaterinburg kentinde bir araya geldi ve ilk BRIC zirvesini düzenledi. Zirve sırasında liderler, dünya ekonomisinde daha fazla söz sahibi olmak ve kendilerini IMF ve Dünya Bankası’nın hakimiyetinden kurtarmak için birbirlerine yardım etme konusunda anlaştılar.
  • Günümüzde, BRIC ülkeleri arasındaki işbirliği daha da derinleşti ve BRIC, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’yı içeren BRICS haline geldi. BRICS ülkeleri, dünya ekonomisinde giderek daha fazla etkili hale gelirken, Amerika Birleşik Devletleri ve Batı’nın diğer ülkeleri, küresel sistemin bu değişen yapısına uyum sağlamaya çalışıyorlar. Ancak, BRICS ülkeleri arasındaki işbirliği ve etkileri, küresel ekonomik ve politik sistemi değiştirme potansiyeli taşıyor ve bu da dünya düzeninde yeni bir değişimin başlamasına neden olabilir.
    Küresel finans, ABD’nin saldırgan dış politikasının gölgesinde adeta bir Amerikan silahı haline geldi. 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD tarafından başlatılan terörizme karşı savaş, Afganistan, Irak’ın işgaline, Pakistan ve Somali’de bombalamalara ve geniş bir casus ve istihbarat ağının konuşlandırılmasına sahne oldu. Amerika Birleşik Devletleri ayrıca Yugoslavya, Gürcistan, Ukrayna, Lübnan veya Kırgızistan’daki ünlü renkli devrimler yoluyla çıkarlarına uygun hükümetler kurmak için müdahale etti.
    Sovyet komünist sistemi çökerken sadece beş yıl içinde NATO’ya on yeni üye kabul edildi ve NATO Moskova’yı tehdit edecek konuma geldi. Oysa tarihi bir taahhüt vardı: Yıllar önce Almanya’nın doğusundaki yeni üyelerin asla dahil edilmemesi için garanti verilmişti. Rusya, kuşatıldığını ve kandırıldığını gördü.
    Renkli devrimlerle(!) eski Sovyet cumhuriyetleri NATO kontrolüne sokuldu. 2008’deki NATO zirvesinde Vladimir Putin, Batılı ülkelerin, özellikle ABD’nin çok ileri gittiği ve Ukrayna ile Gürcistan’ın kırmızı çizgiler oluşturduğu, bu ülkelerin NATO’ya hiçbir koşulda kabul edilmemesi gerektiği konusunda uyardı.
    Ancak Washington ısrar etti ve Ukrayna ve Gürcistan’a nihai olarak NATO’ya katılma sözü verildi. Sadece birkaç ay sonra Rusya Gürcistan’ı işgal etti. Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler çöktü ve Avrupa ile daha karmaşık hale geldi. 2008 yılı civarında, Rusya ve Çin, çıkarlarına zarar verdiğine inandıkları ve ABD tarafından haksız yere kontrol edilen bir sistem yüzünden saldırıya uğradıkça, dünya düzenine giderek daha fazla meydan okumaya niyetlendiler.
    ABD güdümlü küresel finans (IMF, WorldBank), ABD güdümlü küresel ordu NATO, ABD güdümlü küresel diplomasi BM, ABD kontrolündeki deniz yolları ve petrol… Gelişmekte olan ülkeler, Batılı güçlerin BM, Güvenlik Konseyi, IMF veya Dünya Bankası gibi platformlarda güç paylaşımı ile ilgili hiçbir şey yapmak istemediklerini görüyorlar. Dünya beşten büyük mü değil mi?
    Petrolün fiyatının 50$ üzerinde kalması için yılda ortalama 75.000 insanın ölmesi gerekiyor. Süveyş kanalının Mısır tarafından kamulaştırılması, petrol krizleri, 6 sün savaşı, İran-Irak savaşı, Irak’ın işgali ve Suriye… İnsan kanıyla para basan bu makine asker, sivil, kadın çocuk demeden insan öğütmeye devam ediyor.
    2008 mali krizi, özellikle doların hakimiyeti ve Wall Street’in küresel ekonomi üzerindeki etkisiyle ilgili olarak ABD ekonomik modelinin kırılganlığını vurguladı. Bazı ülkeler, Amerika Birleşik Devletleri’nin ekonomisini, küresel istikrarın zararına olacak şekilde, suni olarak güçlendirmeye yönelik artan eğilimini çaresizlikle gözlemliyor. ABD çalıyor; ABD öldürüyor; ABD medya ve diplomaside her türlü yalanı söylemeye devam ediyor.
    Gerçekten de, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ucuz borcun körüklediği spekülasyon yüksek faizli mortgage krizine ve konut piyasasının çökmesine yol açtığından, tarih bu ülkeleri haklı çıkardı. Hızla işler kontrolden çıktı ve 2008’in büyük mali krizi böyle oldu. Dünyanın dört bir yanında Amerikan modelinin kırılganlığı dehşetle gözlemlenirken, birçok finans kurumu çöktü veya uçurumun kenarına itildi.
    Bu durumla karşı karşıya kalan birçok ülke, doların rolünü ve Wall Street’in dünya ekonomisi üzerindeki etkisini sınırlamak için uluslararası finans reformunun acil olduğunu düşündü. Brezilya, Hindistan ve Çin, yine de Batı genelinde bir felaket olarak yaşanan mali kriz tarafından pek yavaşlamadılar. Ama onlar için bu, bir şeyleri değiştirme zamanının geldiğinin açık bir işaretiydi.
    Krizin ardından Putin, sistemi ve onu kontrol edenlerin sorumluluklarını kınadı. Çin de aynısını yaptı ve hatta yeni bir rezerv para birimi oluşturulması çağrısında bulunarak, mevcut sistemdeki eksikliklerin krediye dayalı para birimlerinden kaynaklandığını sözlerine ekledi. Mesaj açık: Sistemde reform yapmanın zamanı geldi.
    2009 yazında Rusya, küresel durumu tartışmak için Brezilya, Hindistan ve Çin ile büyük bir zirve düzenledi. Toplantının yükselen liderleri, artık gelişmiş ülkeler tarafından ve onlar için kontrol edilmeyecek, ancak gelişmekte olan ülkelere uluslararası sahnede çok daha fazla alan, etki ve saygı sağlayacak çok kutuplu bir dünya kurma arzularını yüksek sesle ve net bir şekilde teyit ettiler.
    BRICS: dünya düzenini devirmek isteyen bir ekonomik ittifak mı? Son yıllarda dünya, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve 2010’dan beri Güney Afrika’dan oluşan yeni bir ekonomik blok olan BRICS’in ortaya çıkışına tanık oldu. Bu ekonomik ittifak, kurulu dünya düzeni için bir tehdit olarak görüldü ve bazı gözlemciler arasında endişelere yol açtı. Nitekim onlara göre BRICS, kendi sistemlerini yaratarak Batı’nın ekonomik ve finansal hegemonyasını yıkmaya çalışıyor.
    Brezilya Devlet Başkanı Lula bir röportajda bu konuda çok netti: “BRICS bir savunma aracı değil, bir saldırı aracı. ABD dolarından bağımsız olmak için kendi para birimimizi ihdas edebiliriz. Yeni bir para birimini tartıştığımda Amerika Birleşik Devletleri çok korktu. Obama aradı ve euro gibi yeni bir para birimi icad edip etmediğimizi sordu. Hayır dedim, sadece dolardan kurtulmak istedim, sadece bağımlı olmak istemedim. »
    COP15’te buluşan BRICS liderleri Amerika’dan gizli, özel bir toplantı organize ettiler. Bunu duyan Hillary Clinton olay yerine koşar ve odaya girmeye çalışır. Çinliler öfkelenir, onun girişini reddederler ve bu küstahlığı hakaret kabul ederler. Birkaç dakika sonra bizzat Başkan Obama kapıya gelir ve içeri girmek ister. Çinliler bir kez daha reddeder. Obama onları görmezden gelir ve yine de odaya girer. Çince konuşan ve Obama’yı işaret eden çok öfkeli Çinli temsilci el kol hareketleriyle Obama’yı göstererek küfürler eder. Çin Başbakanı’ndan çeviri istendiğinde itiraz edilir, çünkü rahatsızlık aşikar: Amerikalılar egemen ülkeler arasındaki resmi bir toplantıya zorla girerek BRICS’in temsil ettiği tehlikeyi teyid ettiler.
    Zengin ülkeler gelişmekte olan ülkelerin gelişimine sınırlar koymak için iklim değişikliğini bahane ettiler ve CO2’e karşı mücadelenin yükünü onlara yüklemek istiyorlar. BRICS üyeleri ise kendilerini Batı’nın pençesinden kurtarmak ve kendi ekonomik ve finansal sistemlerini kurmak istiyorlar. Bu konum, BRICS’in yeni Başkan Obama ile bir iklim anlaşması yapmak için lobi yaptığı Kopenhag’daki COP iklim değişikliği zirvesi sırasında özellikle belirgindi.
    2010 yılında Güney Afrika BRICS’e kabul edildi. Bazıları, ekonomisinin diğer ortaklarınkiyle boy ölçüşemeyeceğini savunarak hareketi eleştirdi. Ancak Güney Afrika, Afrika kıtasına açılan bir kapı ve küresel Güney’i daha iyi temsil etmenin bir yolu olarak görülüyor.
    2014 yılında grubun üyeleri Fortaleza’da bir zirve için bir araya gelerek iki yeni kurumun kurulduğunu duyurdular: Ortak Rezerv Fonu (CR) ve Yeni Kalkınma Bankası (NDB). Bu kurumlar, Batı’nınkine alternatif bir finansal sistemin temellerini atmak amacıyla oluşturuldu. 100 milyar dolarlık sermayeye sahip yeni banka, BRICS ülkeleri ve dünyanın başka yerlerindeki altyapı projeleri için 350 milyara kadar kredi verme kapasitesine sahip. BRICS bankasını diğerlerinden ayıran şey, her şeyden önce, IMF veya Dünya Bankası’nın sık sık eleştirildiği, müdahaleci veya kısıtlayıcı koşullar dayatmadan borç verme taahhüdü.
    BRICS önündeki frenler: Önce Brezilya’da solcu hükümetin yerini Jair Bolsonaro’nun sağcı hükümeti aldı. Çin’den çok daha fazla şüphe duyan Brezilyalı lider, bunun yerine ABD ile yakınlaşma arayışında. Bu durum, grubun diğer üyeleri ile ortak bir para birimi arzusunun azalmasına yol açtı.
    Ardından Covid-19 salgını, BRICS üyesi ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri de etkiledi. Sağlık kısıtlamaları, diplomatik zirveleri yalnızca görüntülü görüşmelere indirgeyerek yüz yüze görüşmeleri engelledi.
    Buna ek olarak, Çin ile Hindistan arasındaki gerilim, özellikle Himalayalar’daki bölgesel meseleler nedeniyle yoğunlaştı ve 2020’de askeri bir çatışmayla doruğa ulaştı. Bu diplomatik kriz, BRICS üyesi ülkeler arasındaki işbirliğinin yavaşlamasına sebep oldu.
    BRICS’in başarılı olması için Çin’e ihtiyacı var ama Çin’in artık BRICS’e ihtiyacı yok. Birkaç yıldır Çin, grubun kontrolü dışında kendi finansal sistemini kuruyor. Sistemiyle, BRICS veya IMF’den daha başarılı. Çin Yatırım Bankası’nın halihazırda birkaç Amerikan müttefiki de dahil olmak üzere yaklaşık 100 üye ülkesi var. Çin’in yaygın tabanlı Kalkınma Bankası, gelişmekte olan ülkelere Dünya Bankası kadar yatırım yaptı. Para birimi, kötü şöhretli Swift sistemine alternatif olarak tasarlanan Pekin ödeme platformu ile güç kazanıyor.
    BRICS bir müddet güç ve itibar yitirdiyse de 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte, koşullar uluslararası sahnede dramatik bir şekilde değişti. Rusya’nın ulusal rezervlerinin önemli bir kısmı donduruldu hatta Ukrayna’ya transferi istendi.
    Putin kızgın ve Rusya’nın kasasından yapılan bu hırsızlığı kınıyor. Çok sayıda ülke hayretle izliyor. Bazıları rezervlerinin dokunulmaz ve neredeyse kutsal olduğuna inanıyordu, ancak şimdi Amerikan mali sisteminin Washington’la işbirliği yapmayı reddeden herkes için potansiyel bir tehdit olduğu ortada.
    Çin şimdi açıkça ortak bir para biriminin ihdas edilmesini istiyor. Rusya’ya göre ciddi, kendine saygısı olan ülkeler neyin tehlikede olduğunun tamamen farkındalar ve uluslararası parasal finans sistemlerinin efendilerinin beceriksizliğini görüyorlar. Yabancı diktalara karşı korumalı kendi mekanizmalarını oluşturmak istiyorlar.
    Bu, BRICS’in uzun vadeli planı? Dolara bağımlılığı azaltan ortak bir para birimi ve yeni üyeler sayesinde BRICS, küresel petrol üretiminin neredeyse yarısını kontrol edebilir.
    Ama BRICS ülkeleri ABD ve müttefikleri ile ticaret yapmaya devam ettikleri sürece doları tamamen baypas etmeleri imkansız olacak. Elbette Washington ile ticareti azaltabilirler ve kademeli olarak bağımlılıklarını azaltabilirler ama bu süreç onlarca yıl alabilir.
    Biraz irtifa alarak, BRICS’in doğru yolda olduğu doğru olsa da, daha gidilecek çok yol olduğunu görüyoruz. Doların saltanatı görünenden çok daha derin. Çin’in hızla ortaya çıkmasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri hala dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinden biri ve bu önümüzdeki yıllarda da devam edecek.
    Her şey ABD, Çin, Rusya ve diğer bölgesel oyuncuların stratejik, askeri ve ayrıca ekonomik ve parasal olarak kendi etki alanlarına sahip olacağı çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerlediğimizi gösteriyor.
    ABD buna direnmeyecek mi? El cevap: Tek bir ABD yok. ABD’deki bazı güç odakları dolarsız dünyaya hazır; sadece enkazı üzerine yıkabilecekleri gafil ülkeler arıyorlar. Yine bazı ABD’li güç odakları dolarsız bir dünya istemiyorlar ve bunun için yeni savaşlar sipariş ettiler. Geçiş kansız olmayacak gibi görünüyor.
  • Bu sayfadaki kitaplar okurlarımıza armağanımızdır. Serbestçe paylaşabilirsiniz.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün Kara Kitabı

    Dünya Sağlık Örgütü’nün kurulduğu yıllarda insanlık büyük bir savaştan çıkmıştı. Irk, inanç, zenginlik ayırmadan her insanı kucaklayacak küresel fikirlere, projelere ve kurumlara duygusal bir temayül vardı. DSÖ “herkes için sağlık” vaadiyle çıktı yola. Soğuk Savaş’ın en sert döneminde Rus ve Amerikalı doktorlar devrin salgın hastalıklarına karşı omuz omuza başarıyla savaştılar: Kolera, dizanteri, çiçek…

    Bugün ise DSÖ tutarsız politikası ve gerçeklerle çelişen açıklamalarla insanlığı paniğe sürüklüyor. Üstelik COVID salgını DSÖ’nün çuvalladığı ilk pandemi değil. Ebola ve AIDS ile mücadelesi hatalarla doluydu ve DSÖ’nın ataleti yüzünden virüsler daha fazla ülkeye yayıldı.

    COVID konusunda aylarca “Çin’e karantina uygulamaya gerek yok” diyen DSÖ başkanı yüzünden Çin’e hapsedilebilecek bir virüs bütün dünyaya bulaştı. Dünya ekonomisi sarsıldı; hastalıktan ölenlerin yanında pek çok insan işini kaybetti. Diğer yandan Covid salgını başladığından beri dünyadaki milyarderlerin serveti 641 milyar $ arttı. Kanada’daki en zengin %1 nüfus ülkedeki bütün zenginliğin %25.7’sini ele geçirdi. Bunlar sadece beceriksizlik mi yoksa DSÖ’nün gizli ajandası mı var?

    ABD çekildikten sonra Pekin DSÖ’nün birinci finans kaynağı oldu. İkincisi Bill Gates vakfı. Vakfın yöneticileri arasında ise Monsanto’nun kurmayları var. Genleriyle oynanmış tohumları kullanarak çiftçileri soyan, böcek zehiri ROUNDUP ile her ülkede kanserin arttıran Monsanto… Artık sorgulama vakti: DSÖ bir sağlık örgütü mü yoksa terör örgütü mü? Buradan indirebilirsiniz.

    Fikir Kırıntıları-9

    Elinizdeki 105 sayfalık bu kitap, Derin Düşünce’nin sosyal medyada paylaştığı mesajları kitaplaştıran derlemelerin dokuzuncusu. Gayemiz, dayatılan sahte gündemler ve iş hayatındaki uzmanlaşmadan kaynaklanan ufuk daralmasını engellemek, merak uyandırmak ve okurlarımızı araştırmaya teşvik etmek. (Buradan indirebilirsiniz.) Fikir Kırıntıları-9’un sorguladığı 40 konudan ilk 10’u şöyle:

    1. Avrupa savaşabilir mi?
    2. Çin’deki tuhaf gıdalar üzerine…
    3. İsrail’in en korktuğu silah…
    4. Bill Gates, Dünya Sağlık Örgütü ve Monsanto…
    5. Neden uyumuyoruz?
    6. Şanghay İşbirliği Örgütü Türkiye için Avrupa Birliği’ne bir alternatif olabilir mi?
    7. Doğu Akdeniz’de ne kadar gaz var? Savaş çıkar mı?
    8. Çin’in yakın tarihi üzerine…
    9. Olimpiyatların zararları…
    10. Topraklarımızı gasp etmekisteyen şirketleri yakından tanıyalım: Glencore

    Edebiyat, Sinema, Siyaset, Sanat tarihi, Mimarî, Ateizm, Kemalizm, İslâm, Kadın hakları, Feminizm, Tarih, Felsefe… Bugün 100’e yakın kitap var. Yakında yenileri eklenecek, bu sayfayı takip edin… 

    Birleşik Dünya İmparatorluğu

    Hayatta kalmak için ülkemizin bağımsızlığını küresel şirketlere mi transfer ediyoruz? George Orwell’in 1984 penceresinden Corona Virüs salgını, küresel diktatörlük tehlikesi, kaybedilen hak ve hürriyetlerimiz… Fikir dünyamızı kontrol etmek isteyen diktatörlerin geçmişte kaldığını söyleyebilir miyiz? “Google bulamadıysa o şey yoktur” diyen bir slogan vardı; hatırlayacaksınız. Bugün Google’ın ilk 10 cevabı, Gerçek’in eş anlamlısı oldu neredeyse. (Bkz. Gerçek sonrası / Post-Truth / Post-vérité / عصر ما بعد الحقيقة)

    Google, CNN, BBC, Twitter, FaceBook gibi birkaç firma adeta bir gerçek(!) tedarik karteline dönüştü. Ama 1984, bir kehanet romanı değil. Nedir? İnsan tabiatındaki güç tutkusu ile teknolojik bürokrasinin birleşmesinden doğacak siyasî sistemlerin başarılı bir tasavvuru. George Orwell inandığı değerler uğruna bedel ödemiş bir yazar. Dahası, yazdığı her şey hayatında yaşadığı bir tecrübenin izi: Uğradığı ihanetler, aldandığı sosyalizm ütopyası, kendine “solcu” diyenlerin faşistliği ile gelen düş kırıklıkları… Bunlar Orwell’in Hayvan Çiftliği’nde ve 1984’ünde karşımıza kâh bir domuz olarak çıkıyor; kâh “2+2=4” demeyi yasaklayan bir polis memuru… Buradan indirebilirsiniz.

    Kitap Tanıtan Kitap 8

    2015 senesinde Google arama motorunun yapay zekâsı, zencilerle gorilleri karıştırdığında çoğumuz bunu basit bir programlama hatası olduğunu ve firmanın uzman programcıları tarafından halledileceğini düşündük. Oysa yapay zekâ tarafından teröristlerle karıştırıldığı için uçağa alınmayan, ülkesine dönemeyen, işe giremeyen yahut işten atılan insanların sayısı hızla artıyor. Big Data, yapay zekâ ve diğer bilgi teknolojileri şuursuz ellerde birer kitle imha silahına dönüşmekte. İşte Kitap Tanıtan Kitap 8’in kapak konusu da bu: Cathy O’Neil’in harika kitabı Weapons of Math Destruction.

    Başka kimler var 80 sayfalık bu kitapta? John Steinbeck, Tolstoy, Dostoyevsky, Arthur Schopenhauer, Virginia Woolf, Ignacio Ramonet… 13 yazarın 13 eseri üzerine yazılmış uzun kitap sohbetlerinin yanısıra, felsefe ve edebi eserlere, fikriyata bakışınızı değiştirecek, size yeni ufuklar açacak üç makale. Kitap Tanıtan Kitap 8,  yaz tatilinde hangi kitapları okuyacağınıza karar verirken işinize yarayacak bir yol haritası… Buradan indirebilirsiniz.

    Fikir Kırıntıları–8

    Sosyal medya mesajlarımızı derlediğimiz kitapların 8cisi yayında. Konu başlıkları şöyle:

    1. Şirket kuranlara tavsiyeler
    2. ABD biyolojik bir savaş için hazırlık mı yapıyor?
    3. Corona Virüs, ekonomik neticeler, FED ve Borsa
    4. Çin’in Yeni İpek Yolu, askeri bir proje mi?
    5. Stalin Raporu: Nikita Kruşçev CIA ve MOSSAD’ı nasıl kullandı?
    6. Corona Virüs ve Çin’deki salgın hastalık
    7. KGB’nin kayıp hazinesi…
    8. Hitler’in Türkiye’yi işgal planı ve Müslümanların Hitler’e bakışı
    9. ABD insanları nasıl köpekleştirir? Türkiye’yi korumak için ne yapmalı?
    10. Hafızamız nasıl siliniyor? Gerçeklerin yerine yalanları kim yazıyor?
    11. Evlenme ve boşanma üzerine…
    12. Yeni ipek yolu projesi
    13. Salgın Hastalık Tahvilleri: Milyonların ölümünden zengin olmak

    Buradan indirebilirsiniz.

    Futbol ve Siyaset

    Clausewitz “Savaş siyasetin alternatifi değil, başka araçlarla devamıdır” diyordu. İnsanlığın kapitalizm ile kimliksizleştiği 21ci yüzyılda futbol siyasetin farklı araçlarla devamı haline geldi. Demokratik, faşist yahut sosyalist hiçbir siyasî rejim, futbolu görmezden gelmiyor. Açık yahut gizli, her siyasî partinin, liderin ve rejimin bir “futbol politikası” var.

    • Neden diğer spor dalları değil de futbol?
    • Futbol yoluyla savaş ve iç savaş nasıl çıkartılır?
    • Hükümet darbesi yapmak için futbol nasıl kullanılır?

    Elinizdeki e-kitap, tarihten örnekler vererek bu sorulara cevap arıyor. Teorik değil tersine somut olaylara ve görsellere dayalı, sosyal medya formatında bir anlatım. Buradan indirebilirsiniz.

    Fikir Kırıntıları-7

    Bu kitap, Fikir Kırıntıları-7, Derin Düşünce’nin sosyal medyada paylaştığı mesajları kitaplaştıran derlemelerin yedincisi. Gayemiz, dayatılan sahte gündemlerden kaynaklanan ufuk daralmasını engellemek, merak uyandırmak ve okurlarımızı araştırmaya teşvik etmek. Fikir Kırıntıları-7’nın sorguladığı 21 konu şöyle:

    1. 4 başkan öldüren muz cumhuriyeti ABD’nin sindirim sistemi nasıl çalışır?
    2. Sivil nükleer riskler
    3. Rus derin devleti nedir ve nasıl çalışır?
    4. F-35 savaş uçağına ve Amerika’ya ne kadar güvenebiliriz?
    5. Sinemada siyasî propaganda nasıl yapılır?
    6. Alman derin devleti neden Almanya’ya hizmet etmiyor?
    7. Kore savaşı hakkında çok bilinen yalanlar ve az bilinen gerçekler…
    8. İsveç bir ileri demokrasi midir yoksa işgal altında bir sömürge mi?
    9. Fransa’nın Suudi Arabistan’a sattığı biyolojik silah laboratuarının Yemen’deki salgın hastalıklarla ilgisi ne?
    10. Putinizm, küresel sermaye ve Rus savunma refleksi
    11. F-35 gerçekten hayalet mi? Görünmezlik nedir ve nasıl çalışır? “görünmez” denen uçak nasıl görüldü ve vuruldu?
    12. Doğal gazı savaş sebebi haline getiren sebepler nelerdir?
    13. 2ci dünya savaşında temelleri atılan küresel sistem: Hitler, dolar ve altın
    14. Amerika’nın virüsle sivillere saldırdığı gün…
    15. İngilizlerin Fransa yüzünden 9 gemi kaybettiği savaş
    16. Silah Ticareti: Ambargo nasıl delinir? Kimyasal ve biyolojik silah nasıl el altından satılır? Soykırım yapan diktatörlere gizli yardım nasıl gönderilir?
    17. Amerika’nın Fransızları laboratuvar faresi gibi öldürdüğü gün…
    18. İtalyan mafyası Avrupa Birliği fonlarına nasıl el koydu?
    19. Uluslararası silah ticareti nasıl çalışır?
    20. İnsanları kullanan bencil manipülatörler kimdir?
    21. ABD’de gerçekleşmiş bir darbe girişimi

    Kitabı PDF formatında indirmek için buraya tıklayın.

    Fikir Kırıntıları-6

    Elinizdeki bu kitap, Derin Düşünce’nin sosyal medyada paylaştığı mesajları kitaplaştıran çalışmaların altıncısı. (Buradan indirebilirsiniz) Maksadımız, iş hayatındaki uzmanlaşmadan kaynaklanan ufuk daralmasını engellemek, merak uyandırmak ve okurlarımızı araştırmaya teşvik etmek. Kısacası, bahsettiğimiz konuları derinleştirmek isteyenler makale ve kitap okuyarak kendilerini geliştirmeye devam etmeliler. Fikir Kırıntıları-6’nın sorguladığı meseleler şunlar:

    1. Savunma enerji sektöründeki stratejik şirketlerimiz güvende mi?
    2. Türkiye neden uçak motoru yapamıyor?
    3. Neden Kürtler hedefteydi? Yeni bir Halepçe olur mu?
    4. Uygurlar için ne yapılabilir?
    5. Banka nedir; nasıl çalışır; nasıl çalışmalıdır?
    6. S-400 füzesi, ABD darbelerini engellemek için kullanılabilir mi?
    7. ABD bir hukuk devleti midir?
    8. Gerçekler hakikaten var mıdır?
    9. 3cü dünya savaşı: Ne zaman başlar? Kaç yıl sürer? Nasıl biter?
    10. Vatikan’ın kaç parası var? Nerede saklı? Vatikan bu parayla ne yapıyor?
    11. Bireysel silahlanma Türkiye’ye uyar mı?
    12. Frankenstein ve Marx
    13. Nobel ekonomi ödülü mü yoksa soytarılık mı?
    14. Abdülhamid neden Osmanlı’nın çöküşünü engelleyemedi?
    15. Geleceğin savaşları neye benzeyecek?
    16. Savaşan robotlar askerlerin yerini alacak mı?
    17. Amerika nükleer silahlarına sahip çıkamıyor
    18. Veri politikası
    19. Ruhr Kızılordusu ve Alman işçi isyanı

    Buradan indirebilirsiniz.

    Fikir Kırıntıları-5

    Sosyal medyaya en çok yöneltilen eleştirilerin başında yalan haberlerin yayılması ve kısa mesajlar yüzünden fikirlerin sloganlaşması geliyor. Haklı mı bu eleştiriler? Gerçekte “ana akım” denen gazete ve televizyon kanalları, sosyal medya fenomenlerinden daha dürüst değiller. Çünkü patronların veya arkalarındaki ulus-devletlerin propagandasını yapıyorlar. Bunların yalan haberden yakınmaları bile yalan. Gerçekte, yalan tekelini kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeler.

    Gelelim ikinci eleştiriye. Siyasî, ekonomik ve hukukî sorunlar 5-10 kelimeye, birkaç görsele sıkışıp kalıyor. Bu doğru. Ancak sosyal medyanın “hafifliği” ve sür’ati sayesinde resmî tarih ve resmî ideoloji kolaylıkla tartışmaya açılabiliyor. Burada elbette sloganların ve uydurma komplo teorilerinin girdabına kapılma riski var. Evet… Elinizdeki bu kitap, Fikir Kırıntıları-5, Derin Düşünce’nin sosyal medyada paylaştığı mesajları kitaplaştıran çalışmaların beşincisi. Az önce bahsettiğimiz tehlikelerden yani yalan haber, sloganlaşma ve paranoyak teorilerden korunmak için çok sayıda kitap ve makale tavsiye ettik. Eğer sosyal medya mesajları gerçeğin kendisi gibi değil bir sorgulama fırsatı gibi kullanılırsa kemikleşmiş korkular ve önyargılar bir çırpıda yokedilebilir. Bizim de amacımız bu zaten. Kısacası, bahsettiğimiz konuları derinleştirmek isteyenler makale ve kitap okuyarak kendilerini geliştirmeye devam etmeliler. Fikir Kırıntıları-5’in sorguladığı meseleler şunlar (Buradan indirebilirsiniz):

    1. Algı operasyonu nedir?
    2. Çocuklara tecavüz önlenebilir mi?
    3. Türkiye’nin algı operasyonlarında gol yemesinin sebebi parasızlık değil vizyonsuz ve çapsız bürokratlardır.
    4. Casus kurtarma operasyonu nasıl yapılır?
    5. İnterpol bir suç örgütüne mi dönüşüyor?
    6. Ateşin haberini almak ile yanına oturup ısınmak arasındaki fark nedir?
    7. Kur’an’ı herkes kendi aklıyla anlayabilir mi?
    8. Devletler neden terör örgütlerinin para hareketlerini takip edemiyor?
    9. Rabıta nedir?
    10. Endüstri 4.0 ile Bilgi Teknolojileri Endüstriyi Tahakküm Altına Alabilir
    11. İslâmî devlet olur mu?
    12. Yurt dışında okumaya veya çalışmaya gerçekten hazır mısınız?
    13. Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti üzerine dobra dobra
    14. Yapay Zekâ: Tehditler ve Fırsatlar
    15. Ölümsüzlük üzerine…
    16. Tarihî propaganda ve ideolojik çarpıtmalardan nasıl korunalım?
    17. Çevik yazılımda 9 tuzak ve 9 çözüm
    18. Artık doktorun gözünde hasta değil müşterisin!
    19. Benzinli arabadan elektrikliye geçerken… Fırsatlar ve tehditler…

    Kemalist Eğitimin Zararları

    Dikkat Kitap: Kemalist Eğitimin Zararları“3 tarafı deniz, 4 tarafı düşmana çevrili cennet vatan” paranoyası neden üretildi? Çağdaş ve laik Türkiye’nin evlâdı, Kavala yahut Halep’te yatan dedesinin mezarına bile pasaportla gidecekti. Eskiden vali gönderilen yerlere şimdi büyük elçi atanıyordu. Churchill’in dediği gibi “iki petrol kuyusunun etrafına sınır çizen” İngiliz, bir gecede ülkeler icad edilmişti. Ama Kemalist millî(!) eğitimin iğdiş ettiği beyinler bunu sorgulamaktan aciz. Körfez ülkeleri, Basra yolunun, İsrail, Doğu Akdeniz’in petrol tıpası olacaktı. Türkiye hem Rusya’nın güneye doğru genişlemesini engelleyecek hem de Bakü petrolünün Avrupa’ya ulaşıp fiyat kırmasına mani olacaktı. Diğer yandan Lazkiye ve Hayfa’dan dünya piyasalarına erişen Musul ve Kerkük petrolü bir gün pekâlâ Türkiye’den geçip İskenderun’a akabilirdi ve bu da Londra için büyük bir risk unsuruydu.

    Kısacası, Britanya için gerçek tehdit güçlü bir ordu veya zengin devletler değil Türklerin uyanıp kim olduklarını hatırlamalarıydı. Şu halde dünya petrollerinin %60’ına çökmüş, Afika ve Asya’yı sömüren İngilizler için yapılacak tek bir şey vardı: Kullanışlı aptallar yetiştirecek bir eğitim sistemi kurmak ve bunu Türklere “millî eğitim” diye yutturmak.

    Eğitimle ilgili sorunlarımız nasıl düzelir? Yahut birgün düzelir mi? Elinizdeki bu kitapta Ufuk Coşkun Kemalist eğitimin sorunlarına işaret etmekle kalmıyor, bir yandan çözümler önerirken bir yandan da millî eğitimin ideolojik, tarihi ve kültürel arka planını gözler önüne seriyor. Milat Gazetesi yazarı, bolgepostasi.com Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Coşkun’u televizyondaki tartışma programlarından ve eğitim konulu çalışmalarından tanıyorsunuz. Bizzat eğitim dünyasının sorunlarını içeriden yaşayan Coşkun aynı zamanda “Kürdüm Doğruyum Çalışkanım” ve “Yeni Sömürgecilik ve Bağımsız Sivil Toplum Kültürü” kitaplarının da yazarı. Ufuk Coşkun’un “Kemalist Eğitimin Zararları” adlı kitabını buradan indirebilirsiniz.

    Petrol kandan ağırdır

    (Son güncelleme: 4cü sürüm, 12 Ocak 2019)

    Petrolün fiyatının 50$ üzerinde kalması için yılda ortalama 75.000 insanın ölmesi gerekiyor. Süveyş kanalının Mısır tarafından kamulaştırılması, petrol krizleri, 6 sün savaşı, İran-Irak savaşı, Irak’ın işgali ve Suriye… İnsan kanıyla para basan bu makine 50 senedir asker, sivil, kadın çocuk demeden insan öğütmeye devam ediyor. Nasıl? 1ci Dünya Savaşı tarihteki ilk küresel karbon savaşı oldu. Kömürle beslenen fabrikalar kömür ve petrolle işleyen makineler ürettiler ve insanın öldürme kapasitesini binlerle çarptılar. Ama makineler savaşta insanın yerini almadı. Bunun yerine daha çok insanı daha hızlı şekilde cepheye göndermek için kullanıldı. Cepheler genişledi ve muharebeler uzadı. Alman-Fransız sınırındaki zengin kömür yataklarından İslâmistan’daki petrol kuyularına uzanan savaşta insanlar karbon için öldüler, öldürdüler. Petrolcüler, kömürcüleri yendi. Endüstrileşen savaş sadece savaş makinelerinin değil üretim, sevk ve idare kapasitelerinin de savaşıydı. Elinizdeki 55 sayfalık bu e-kitap şu sorunun cevabıdır: İnsan kanıyla para basan bu makine nasıl çalışıyor? Buradan indirebilirsiniz.

    Savaş Meydanda Değil Masada Kazanılır

    Dünya ticaretinin %80’i denizden yapılıyor. Ülkelerin hayatta kalması yani gıda ve enerji tedariki için deniz yollarına erişmeleri şart. Panama, Süveyş, Malaka ve Cebelitarık gibi bütün stratejik noktalar ABD, Britanya ve Fransa’nın kontrolünde. Bu üç devlet istedikleri ülkenin ekonomisini petrolsüz ve dövizsiz bırakıp boğabilecek bir güce sahip.(Bkz. Petro-dolar sistemi)

    Komplo teorisi mi? Değil, her şey ortada: Akademisyenler, amiraller, bakanlar ve diplomatlar, doktrinlerini açık açık yazmışlar ve yazdıklarını harfiyen tatbik etmişler: Alfred Mahan, Halford Mackinder, Nicholas Spykman, Zbigniew Brzezinski, Edward Luttwak, Samuel Huntington, Joseph Nye, David Peraeus, Henry Kissinger… Jeopolitiğin bu ünlü isimleri, İngilizlerin ve Amerikalıların dünyaya sürekli hükmetmesi için neler yapılması gerektiğini her ortamda açıkça ifade etmişler. Tabi bu tahakküme bir takım kılıflar uydurulmuş: Önce Hristiyanlık, sonra üstün(!) beyaz ırk ve nihayet serbest ticaretle demokrasi adına verilen bir mücadele gibi gösterilmiş. Yani sınır tanımayan Anglo-Saxon şiddetine, ideolojik meşruiyet zeminleri ihdas edilmiş. Ama değişen ideolojilere ve teknolojinin ilerlemesine rağmen 150 yıldır değişmeyen jeopolitik sabitler var. 21 harita ve 11 makaleden oluşan bu kitap, Anglo-Saxon hakimiyetini mümkün kılan şartları ve Avrasya’nın kurtuluş yollarını sorguluyor. Coğrafî engellerden ekomik savaş araçlarına ve psikolojik harbe kadar… Kitabı buradan indirebilirsiniz.

    Fikir Kırıntıları-4

    İslâm coğrafyasında sürüp giden petrol savaşları deniz yollarından ayrı düşünülebilir mi? Sudan petrolünü Çin’e taşıyan yol Yemen ve Malaka boğazından geçiyor. İran ve Arap petrolünü Avrupa’ya taşıyan yol ise Mısır’daki Süveyş kanalından. Akdenizi’in Atlantik kapısı olan Cebelitarık ve Pasifik’i Altantik’e bağlayan Panama da aynı “uygarların” kontrolünde. Bütün deniz yollarını kontrol eden bu ülkeler hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahipler hem de dünyadaki silahların %90’ını üretip satıyorlar. Ve aynı ülkeler sürekli dünya barışı ve özgürlük için çalıştıklarını söylüyorlar! Kendisini dünyanın mâliki gibi gören bu “uygarlığın” önüne çıkan liderler öldürülüyor, ülkeler işgal ediliyor, hükümetler darbe ile, halklar ise terörle “terbiye” ediliyor. Evet… Bu konulara odaklanan Fikir Kırıntıları serisinin 4cü kitabını ilginize sunuyoruz. Konu başlıkları şöyle:

    1. Bazı çocuklar çikolatadan nefret eder!
    2. Lityum savaşları başladı!
    3. Savaşsızlık, barış değildir!
    4. Bilimsellik aklın emaresidir; bilimcilik ise akılsızlığın!
    5. Denizlere hâkim olanlar nasıl dünyaya hâkim oldular?
    6. Modern savaşlarda neden insan değersizleşiyor?
    7. Teröre karşı sıradan vatandaşların yapabilecekleri 3 şey

    “Fikir Kırıntıları-4” adlı e-kitabı buradan indirebilirsiniz.

    Derin Savaş

    Savaş bir şiddet hareketidir ve bu bilkuvve (potansiyel) şiddetin sınırı yoktur. İnsanlık olarak sürekli savaşmıyorsak bunun sebebi yüksek ahlâkımız(!) değil menfaatlerimizdir. Ancak savaşı sonuçlarından tecrid ederek, sağlıklı bir şekide düşünmek kolay değil. Çünkü yol açtığı ölümler ve maddî zarar o kadar büyük ki her ne pahasına olursa olsun kaçınmak gereken bir anormallik veya uluslararası ilişkilerde bir aksama gibi görünüyor. Oysa her savaşsızlık hâli barış değil; geçici bir ateşkesten ibaret. (Bkz. Barış / Sulh / Peace / Paix / صلح / سلام ) Meselâ iki dünya savaşı arasındaki 1918-1939 dönemine kim “barış” diyebilir? Üstelik her ne pahasına olursa olsun savaştan kaçan bir lider, düşmanlarının ölçüsüz şantajına çanak tutmuş olmaz mı? Adolf Hitler’e akıl almaz ödünler veren Birleşik Krallık Başbakanı Neville Chamberlain gibi savaştan kaçmak için “her pahayı” ödemek, üstelik sonunda yine de savaşmak zorunda kalmak iyi bir strateji mi? Ölmenin değil yaşamanın tesadüf olduğu  savaşta asker, sağdaki yahut soldaki sipere koşarken serbesttir. Belki de en güvenli siperi, bir robot veya bir hayvan, insandan daha iyi seçebilir. Ama insan, vatanı için ileri atılmakla nefsi için geri kaçmak husunda özgürdür. İşte savaşın neticesi üzerinde çok ağır basabilen insanlık faktörü tam buradadır. (Bkz. Hayvan Serbesttir, İnsan Özgürdür…) Savaş, bütün sosyal bilimcileri zorlamış bir saha. Elinizdeki bu kitap, savaşın mekanik ve insanî veçhelerini en dengeli şekilde işleyen müelliflerden biri olan Prusyalı General Carl von Clausewitz’in fikirlerinden istifade ederek yazılmış bir deneme. Teknolojik ilerlemenin eskitemediği ilkeleri bugünün savaş şartlarında değerlendirdik: Strateji, taktik, cesaret, savaşta aklın önemi ve sınırları… Buradan indirebilirsiniz.

    Fikir Kırıntıları-3

    fikir-kirintilari-3-kapakArtık gazeteler okurlarıyla, TV kanalları seyircileriyle rekabet halinde. Kimilerine göre Donald Trump bile seçimi sosyal medya sayesinde kazandı. Rakibi Hilary Clinton, Başkan Obama, hatta CNN, FOX gibi kanallar sürekli sosyal medyadan yayılan “yalan haberlerden” (fake news) yakınıyorlar. Belki de yalan haberden değil yalan tekelini kaybetmekten rahatsız oldular? Gerçek ne olursa olsun teknoloji eskiden bir oligarşiye ait olan medya gücünü -bir parça da olsa- sıradan insanların eline verdi. Sosyal medya elbette ırkçılık, iftira ve hakaretin yayılması için uygun bir zemin ama “haber” ve “bilgi” ve bunlara ait yorumları herkesin erişebileceği bir noktaya getirmesi açısından ilginç. Fikir Kırıntıları-3 Derin Düşünce’nin sosyal medyada paylaştığı mesajları kitaplaştıran bir çalışma. Yayına girdiği günden beri Fikir Kırıntıları-1 ve Fikir Kırıntıları-2’nin gördüğü ilgi bize yine cesaret ve güç verdi. Tabi her zamanki gibi konuları derinleştirmek isteyenler için makale ve kitap da tavsiye ettik. “Fikir Kırıntıları-3” adlı e-kitabı buradan indirebilirsiniz.

    Rönesans’ın Kara Kitabıronesans-kara-kitap-kapak

    Rönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümü oldu… ve daha bir çok şeyin! Rönesans’ın fikir dünyamızda açtığı yaralar bugün dahi kapanmış değil. Maddenin mânâyı tahakküm aldığı, adına “Aydınlanma” dediğimiz karanlık çağların miladı hiç şüphesiz bu dönem. Güzel ahlâk ile güzel sanatın irtibatının kopuşudur Rönesans. Bu kopuş yüzündendir ki insanlık sadece sanatta değil siyaset, bilim, felsefe, iktisatta lâdini dünya görüşünü Hakikat’in yerine koydu. Sonradan bütün dünyaya dayatılacak olan Avrupa sanatı Rönesans’tan itibaren bilimselleşti. Anatomi, optik, matematik kuralları ve özellikle de merkezî perspektif sanatta insanî ifade imkânını sınırladı. Sömürgeciliği, dünya savaşlarını ve insanları homo-economicus zanneden ideolojileri doğuran işte bu zihniyet oldu. İnsanlık asırlardır hapsolduğu Rönesansçı perspektiften kurtulabilir; kurtulmalıdır da. Bu kurtuluşun neticeleri ise sadece sanatla sınırlı kalmayacak, ahlâkî, siyasî, felsefî tekâmüllere kapı açacaktır. Rönesans’ın Kara Kitabı bu kurtuluşa katkıda bulunmak amacıyla yazıldı. Başta Pavel Florenski ve Erwin Panofsky olmak üzere George Orwell, Juhani Pallasmaa, Michel Foucault, Ahmed Yüksel Özemre, Zygmunt Bauman, Stanley Kubrick, Cemil Meriç, Henri Lefebvre, Lucien Lévy-Bruhl, Rasim Özdenören, Mircea Eliade, René Guénon gibi sanatçı ve düşünürlerin eserlerinden ve iki değerli araştırmacımızın, Ozan Avcı ile Gönül Eda Özgül’ün makalelerinden istifade edildi. Buradan indirebilirsiniz.

    Derin Medeniyetderin-medeniyet

    Nedir medeniyet? Opera? Demokrasi? Parklar ve bahçelerle süslü şehirler? Metro? Asansör? Modern çağın karanlık dehlizlerinde kaybolan bizler için medeniyet, teknoloji ve kültür mefhumlarını birbirinden ayırdetmek zor ama şurası kesin: Hiroşima, Gazze ve Halep’te şehirleri (medineleri) haritadan silen Batı’ya “medenî” diyenler büyük bir suç işliyorlar. Zira katil bir insanı bir kere öldürür ama katile “katil” demeyenler içlerindeki insanlığı, vicdanı öldürmüş olurlar. (Vicdan / Conscious / Conscience / ضمير) Evet… Kimileri adaletle hükmedilmiş mülkler bıraktılar geriye; kimileriyse kan ve göz yaşıyla, kul hakkıyla çimentosu karılmış duvarlar, piramitler, kuleler. Elinizdeki bu kitap şu veya bu medeniyeti anlatma değil medeniyet mefhumunun derinlerine inme derdinde. İnsanlar arasındaki münasebetleri yani muhabbet, merhamet, adalet, ticaret ve şiddeti yönetebilme gücü açısından medeniyet mefhumuna yeni bir bakış açısı teklif ediyor. Miras olarak köprü bırakanlarla duvar bırakanları tefrik etmeye yarayacak bir bakış açısı. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin