Avrupa’nın ortak FCAS savaş uçağı projesi neden çuvalladı?
By Berivan K. on Ara 14, 2024 in Almanya, Avrupa Birliği, Bilgi Teknolojileri, Fransa, Jeopolitik, Savaş, Teknoloji
Giriş: Avrupa Savunmasında SCAF Çıkmazı
Avrupa savunma sanayisinin en iddialı projelerinden biri olan SCAF (Geleceğin Hava Muharebe Sistemi), Fransa, Almanya ve İspanya’nın ortak çabalarıyla 2017 yılında başlatıldı. Bu program, altıncı nesil bir savaş uçağı olan NGF’nin (Yeni Nesil Savaş Uçağı) yanı sıra insansız hava araçları, havadan erken uyarı ve komuta sistemlerini içeren, tamamen entegre bir savunma sistemi geliştirmeyi hedefliyordu. Ancak aradan geçen yedi yılın ardından, SCAF projesi, ülkeler arasındaki stratejik, doktrinsel ve endüstriyel farklılıklar nedeniyle ciddi bir çıkmaza girmiş durumda.
Fransa’nın çok yönlü operasyonlar ve bağımsız stratejik caydırıcılık odaklı yaklaşımı ile Almanya’nın NATO’ya bağlı, kara tabanlı ve uzun menzilli savunma ihtiyaçları, projenin temel tasarım aşamasında dahi büyük çatışmalara yol açtı. Bu farklılıklar sadece teknik detaylarla sınırlı kalmayıp, siyasi, ekonomik ve uluslararası düzeyde de derin etkilere neden oluyor.
Bu makalede, SCAF projesinin neden işlemediğini, taraflar arasındaki uyumsuzlukları ve projenin geleceği için olası senaryoları ele alacağız. Avrupa savunma iş birliğinin kaderi, SCAF’in başarısında veya başarısızlığında önemli bir rol oynayabilir. Bu nedenle, bu proje sadece bir savunma teknolojisi geliştirme girişimi değil, aynı zamanda Avrupa’nın stratejik özerklik hedefleri için bir sınav niteliği taşımaktadır.
Fransız doktrini ile Alman doktrini, stratejik, tarihsel ve coğrafi önceliklerdeki temel farklılıklar nedeniyle uyumlu değildir. İşte başlıca nedenler:
1. Coğrafi Farklılıklar ve Algılanan Tehditler
- Fransa: Geniş bir toprak alanına, denizaşırı üslerine (DOM-TOM) ve önemli bir deniz cephesine sahip olan Fransa, özellikle uçak gemisi ve deniz havacılığı kapasitesi aracılığıyla küresel güç projeksiyonuna öncelik verir.
- Almanya: Avrupa’nın kalbinde yer alan Almanya, NATO’nun doğu sınırlarına yakınlığı nedeniyle savunmasını Avrupa’nın doğusuna yönelik kara ve hava güvenliğine odaklar.
2. Askeri Kuvvetlerin Kullanım Doktrini
- Fransa: Uçak gemilerinden yürütülen nükleer caydırıcılık da dahil olmak üzere çok görevli operasyonları yerine getirebilecek kapasitede bir özerk yaklaşımı benimser.
- Almanya: Daha çok NATO çerçevesinde kolektif savunmaya odaklanır ve kara operasyonlarını desteklemek için uzun menzilli, ağır uçakları tercih eder.
3. Askeri Müdahale Felsefeleri
- Fransa: Afrika ve Orta Doğu gibi uzak bölgelerde hızlı ve esnek müdahalelerde bulunmaya alışık olan Fransa, çeşitli görevler için uygun çok yönlü uçakları tercih eder.
- Almanya: Daha çok savunma stratejisine ve NATO kuvvetlerine lojistik desteğe odaklanır, bu nedenle Avrupa’ya yakın bölgelerde faaliyet gösterecek uçakları tercih eder.
4. Tarihsel ve Askeri Kültür
- Fransa: Bağımsız bir strateji geleneğine sahiptir; bu, Rafale gibi Avrupa’nın rakip programlarından (Typhoon) bağımsız geliştirilen projelerle kendini gösterir.
- Almanya: Askeri geçmişinin getirdiği kısıtlamalar nedeniyle savunma politikasını NATO ve Avrupa Birliği gibi çok taraflı çerçevelere sıkı bir şekilde entegre eder.
5. Sanayi ve Bütçe Kısıtlamaları
- Fransa: Fransız havacılık endüstrisi (Dassault Aviation), daha kompakt, ihraç edilebilir ve rekabetçi uçakları tercih eder.
- Almanya: Airbus ile iş birliği yapan Almanya, genellikle daha pahalı ve ihracata daha az uygun olan özel modeller geliştirir.
6. İhracat ve Karlılık
- Fransa: Programlarını finanse etmek için ihracata bağımlıdır (Rafale’nin Mısır, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere satılması). Bu durum, maliyetlerin kontrol altında tutulmasını ve uluslararası ihtiyaçlara uygunluğu gerektirir.
- Almanya: İhracata daha az bağımlıdır çünkü NATO’nun teknolojik ve finansal desteğine güvenir.
7. Askeri Filoların Farklı Tasarımı
- Fransa: Küresel müdahaleler için kara ve deniz uçakları arasında dengeli bir filo ve ortak bir lojistik gerektirir.
- Almanya: Küresel güç projeksiyonuna daha az ihtiyaç duyduğu için ağır uçaklarla uzmanlaşmış bir filoya sahip olabilir.
Sonuç olarak, her iki doktrini tatmin edecek tek bir uçak geliştirmek, önemli tavizler olmadan zordur. Fransa ve Almanya’nın öncelikleri ve stratejik vizyonları o kadar farklıdır ki, askeri iş birliği genellikle zorluklarla karşılaşmaktadır.
SCAF Projesinin İşlememesinin Nedenleri ve Olası Çözümler
Nedenler
- Stratejik Doktrin Farklılıkları
- Fransa, çok yönlü uçaklara ve deniz havacılığına odaklanırken, Almanya daha ağır ve uzun menzilli uçakları tercih ediyor.
- Coğrafi Öncelikler
- Almanya, NATO’nun doğu sınırlarını savunmaya öncelik verirken, Fransa küresel operasyonlar için daha esnek bir filo istiyor.
- Askeri Amaçların Uyumsuzluğu
- Fransa, nükleer caydırıcılığı ve deniz operasyonlarını destekleyecek uçaklar isterken, Almanya kara destek operasyonlarına odaklanıyor.
- Maliyet ve Endüstriyel Öncelikler
- Daha büyük ve ağır bir uçak geliştirme maliyeti, Fransa’nın filosunu küçültebilir ve ihracat pazarını sınırlayabilir.
- İhracat ve Finansman Stratejileri
- Fransa, ihracata bağımlıyken, Almanya iç ihtiyaçlara ve NATO desteğine daha fazla odaklanıyor.
- Yönetimsel ve Politik Anlaşmazlıklar
- Fransa, bağımsız bir stratejiyle hareket etmek isterken, Almanya çok taraflı iş birliğine daha fazla önem veriyor.
- Teknolojik Farklılıklar
- Ortak bir teknoloji platformu oluşturmak zorlaşırken, her iki taraf da farklı önceliklere sahip uçak tasarımları istiyor.
Çözümler ve Olası Sonuçlar
- Projenin Tamamen Durdurulması
- Proje sona erdirilirse, her iki ülke de kendi bağımsız uçak programlarını geliştirmek zorunda kalır. Bu, siyasi ve uluslararası iş birliği açısından kötü bir görüntü yaratabilir.
- NGF’nin Deniz Versiyonundan Vazgeçme
- Bu seçenek, Fransız deniz havacılığını ciddi şekilde zayıflatır ve maliyetleri artırır. Fransa, muhtemelen mevcut Rafale F5 uçaklarını kullanmak zorunda kalır.
- Projenin Yeniden Yapılandırılması
- Proje, tamamen teknolojik iş birliğine dönüştürülebilir. Ancak bu yaklaşım da geçmişte benzer projelerde başarısızlıkla sonuçlanmıştır ve Fransa’nın bağımsız stratejisini kısıtlayabilir.
SCAF’in geleceği belirsizdir. Eğer bu proje başarısız olursa, Fransız-Alman tank geliştirme programı gibi diğer iş birliği projeleri de tehlikeye girebilir.
r da… bu ne acayip bir bilmecedir! Endonezya’dan Fas’a, Kazakistan’dan Nijerya’ya uzanan milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşayan, belki 30 belki 40 farklı lisan konuşan Müslüman sanatkârlar nasıl olmuş da böylesi muazzam bir görsel bütünlüğe sadık kalabilmiştir? Bakan gözleri pasifleştiren tasvirci sanatın aksine İslâm sanatı okunan bir sanattır. Yani görünmeyeni anlatmak için çizer görüneni. Doğayı taklid etmek değildir maksat. İnsanların aklını uyandırması, kalplerine hitab etmesi sebebiyle İslâm sanatının soyut bir sanat olduğu da aşikârdır. Ama Avrupa kökenli soyut sanattan ayrıdır İslâm sanatı. Meselâ Picasso, Kandinsky, Klee, Rothko gibi ressamlar gibi sembolizme itibar edilmemiştir. 284 sayfalık kitabımıza çok sayıda İslâm sanatı örneği ekledik. Bakmak için değil elbette, görünen sayesinde görünmeyeni akledebilmek, yani İslâm sanatını “okumak” için. Buradan indirebilirsiniz.
Cumhuriyet’in ilânından beri yaşadığımız şehirler hızla tektipleşiyor. Betondan yapılmış kareler ve dikdörtgenler kapladı ufkumuzu. Trabzon, Aydın, Malatya… Anadolu’nun her yeri birbirine benzedi. Fakat Türkiye’ye has bir sorun değil bu. Batının “alternatifsiz” demokrasisi ve serbest piyasası mimarları da tektipleştirdi. Farklı düşünemeyen, yerel özellikleri eserlerine yansıtmayan mimarlar kutu gibi binalar dikiyor. Moskova, Tokyo, Paris, Hong Kong da tektipleşiyor ve çirkinleşiyor. Çare? Binalara değil de mimara, yani insana odaklanmak olabilir; yani eşyayı ve sureti değil İnsan’ı ve sîreti merkeze almak. Zira bu bir norm ya da ekol meselesi değil: İslâmiyet’in ilk asırlarında bir şehir övüleceği vakit binalar değil yetiştirdiği kıymetli insanlar anılırmış. Biz de güzel binalarda ve güzel şehirlerde hayat sürmek için önce güzel mimarlar yetiştirerek başlayabiliriz işe. İnsan gibi yaşamak için mimarî çirkinliklerden ve bunaltıcı tektipleşmeden kurtulabiliriz. Bu ancak Güzel Ahlâk ile Güzel Mimarî arasındaki bağı yeniden tesis etmekle olabilir. Çare Mimar Sinan gibi cami yapmak değil Mimar Sinan gibi insan yetiştirmek. Kitabımızın maksadı ise teşhis ve tedaviye hizmet etmekten ibaret. Buradan indirebilirsiniz.