Author Archive

Angelopoulos Sineması ve Ulysses’ Gaze »

Kimi yönetmenler vardır, seveni kadar nefret edeni de çoktur. Seveni çok sever, nefret edeni ise onun filmlerini görmeye dayanamaz. Böyle yönetmenler kendilerine has bir stil ve ilke sahibi oldukları için, bu stil ve ilkelerden dolayı sevilirler ya da nefret edilirler. Theo Angelopoulos kanımca dünyada yaşayan en büyük yönetmenlerden birisidir. Onun filmlerine ve hayatına baktığımızda, sinema […]

Kutsal Bir Bilim İhtiyacı »

Batı bilimi ve teknolojisi, son birkaç yüz yıldır, bu bilime ve teknolojiye kaynaklık eden anlayışın hâkimiyeti sonucu, mümkün olan tek bilim tipi olarak anlaşılmıştır. Bu anlayış monolitik ve monopolist (entegrist) yapısıyla kendisinin dışında kalan her türlü bilim anlayışını sahte bilim (pseudo-science) olarak etiketlemiştir. Batı bilimi anlayışının doğa ile ilişkisi, doğanın fethedilecek bir nesne olarak algılanması

Robert Bresson Sineması ve Au Hasard Balthazar »

Robert Bresson dünya sinemasında çok özel yere sahip bir yönetmendir. Fransız sinemasında, aynı dönemlerde ürün verdiği Fransız Yeni Dalgası yönetmenlerinden farklı bir yerde, kendisine has ve tek başına ancak kategorize edilebilecek özel bir yerde durur. Yarattığı çok özel stille kendisinden sonra gelen birçok yönetmene örnek olmuştur. Sinemayla ilgilenen çoğu insanın adını bile duyunca saygı göstermesine […]

Aydınlanma Gaflettir! »

Din ile akıl ilişkisi, İslam ve “hikmet-i hâlide” özelinde ele alındığında, bir süredir Esat Arslan ile Taraf Gazetesi sayfalarında yaşadığımız tartışmanın mâhiyeti daha net anlaşılacaktır. Esat Arslan’ın Taraf’ta yazdığı “Aydınlanma İmandandır” yazısı, İslam ile akıl ilişkisi üzerine benim de katılabileceğim bazı argümanlar içeriyor. Ancak, nasıl bu ülkede konu özgürlükler ve demokrasi olduğunda, mesela bir liberal ile […]

Darwin Sansürü mü, Darwinci Sansür mü? »

Bilim ve Teknik dergisinin son sayısındaki kapak ile ilgili sansür haberi gündemi meşgul ederken, bu konuda çeşitli fikirler öne sürüldü. Kimi, bunu “dinin bilime müdahelesi” olarak, kimisi hükümetin kurumlara müdahelesi olarak gördü.

Liberalizm İle Demokrasi Uyuşur Mu? »

Liberalizm ile demokrasi, günümüzde, birbirleriyle yakın ilişkide olan ve bu yüzden liberal olmayan bir demokrasinin mümkün olamayacağını imâ eden bir konumda algılanmaktadır. Hâlbuki bu yazıda belirli bazı argümanlarla desteklemeye çalışacağımız gibi, liberalizm ile demokrasi birbirini “iten” mâhiyettedirler. Liberalizmin, kendi içinde yoğun farklılıklar içerse de, temel izleklerini felsefi, ekonomik ve siyasal olarak incelemek konunun açıklanması için […]

İslam Metafiziği, Tasavvuf ve İbn-i Arabî Bölüm 2 »

Birinci bölümde, İslam filozoflarının ve kelâmcıların İslam metafiziğine bakışını kısaca ele aldıktan sonra yazımızı bir hadis ile bitirmiştik. Bu hadisin iki farklı rivayeti “Allah, Âdem’i kendi sûretinde yarattı” ya da “Allah, Âdem’i Rahman sûretinde yarattı” şeklindedir. İşte bu hadis tasavvufun insan anlayışının da temelini oluşturur. “Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen […]

İslam’ı İdeolojik Yorumlamanın Dayanılmaz Hafifliği »

İslam dini ile ideolojilerin ilişkisinde kurulacak illiyet bağının yönü çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü din ile ideolojinin ilişkisi doğal olarak bu illiyet bağından kaynaklanan bir yoruma da yol açacaktır. Modern dünyanın iki önemli ideolojisi, sol (Marxist) ideoloji ile liberalizm yanlıları hayat görüşlerini halkın anlam dünyasına aktarabilmek için mecburen dini motifler kullanır, bu motiflerden çıkardıkları yorumlarla […]

İslam Metafiziği, Tasavvuf ve İbn-i Arabî Bölüm 1 »

Sunuş: Bu yazı dizisi İslam metafiziği, tasavvuf ve İbn Arabî ontolojisini ele almayı amaçlıyor. Bu anlamda oldukça zor bir işe kalkıştığımı biliyorum. Çünkü konunun uzmanı olmamanın getirdiği dezavantajların, yazıda bir takım hatalara yol açacağını öngörmek zor değil. Ancak, modern anlayışın dayattığı uzmanlık fetişizmine karşı olan bir insan olarak, konunun uzmanı olmamanın getirdiği bir takım avantajların […]

Sonbahar (Özcan Alper) »

Özcan Alper’in çektiği ilk uzun metrajlı film olan “Sonbahar”, izlerken çeşitli şekillerde başka filmleri de hatırıma getirdi. “Güz Sancısı” filmi hakkında yazdığım yazıda Tarkovsky’den bir alıntı yapmıştım: “Bunuel’in filmlerinde her zaman karşımıza konformizme karşı olmanın yüceliği çıkar. Onun içten, uzlaşmaz ve acımasız protestosu, her şeyden önce, insanı duygusal açıdan etkileyen filmlerinin aynı şekilde duygusal yapısında […]