Author Archive

24 Kasım Öğretmenler Bayramı : Bir 12 Eylül icadı! »

Doç.Dr. Bilal SAMBUR (Özgür Eğitim-Sen Eğitim Sekreteri)      Sahte ve dayatma bir hayatı yaşamaya zorlanmak, hepimizin en büyük trajedisi gözükmektedir. Neredeyse yaşadığımız hiçbir şey, özgürce belirlediğimiz ve onlarda kendimizden bir parça bulduğumuz şeyler olmaktan çok uzak gözükmektedirler. Yaşadığımız çoğu şeyin, emir-komuta zinciri içerisinde hayatımıza sokulduğu ve onları yapmamızın zorunluluk olarak dayatıldığı görülmektedir. Doğal ve normal bir […]

Müslümanlar din üzerinden servet yığabilir mi? »

İhsan Eliaçık “Baron” kelimesi Orta Latince’de “engel” anlamına gelen “barra” dan geliyor. Fransızca’ya “barre”, İngilizce’ye de “bar” olarak geçmiş… Türkçe’de kullanılan bar, ambargo, bariyer, baraj, barfiks, barmen, baro kelimeleri de bu kökten. Bunların hepsinde “engelleme, çevirme, bir yerde toplama” manası var. Hatta bizde Erzurum ve Artvin yöresi halk oyunlarına Ermenice’den geçen

Ellerimizi Sevgiyle Uzatmak »

Yazar: Fatma Çiftçi Sevgili Markar, sevgili Natali, yokluğunu Türk varlığına armağan eden sevgili Arat, karanlıklar bebeklerimizi caniye çevirmesin diye anne duyarlılığı ile kalabalıklara haykıran sevgili Rachel , “Hrazdan da umuttan sarhoş” olan sevgili Delal ve bu toprakların asli unsurları oldukları yok sayılan diğerleri;     Muhafazakar çevrede yetişmiş bir kadın olarak kültürel arka planımız bir yığın […]

Allah ile aldatanın önde gideni »

İhsan Eliaçık Rahmetli babam hep “Bel’amların şerrinden muhafaza eyle Ya Rabbi…” diye dua ederdi. “Bel’am kim ki?” diye sorduğumda “Allah ile aldatanın önde gideni” derdi… Böylesi duaları dinleyerek büyümüş olmamdan olacak “saray ulemasından” oldum olası hiç hazzetmem. Gel gör ki Allah ile aldatanların şahı olan “Bel’am” konusunu ne cami vaazlarından, ne de ilahiyat kürsülerinden pek […]

Dini bu işe bulaştırma, din ayrı dünya ayrıdır! »

İhsan Eliaçık “Absürt” sözcüğü Hind-Avrupa dil kökünde sağır, dilsiz, boğuk sesli (surdo) dan Latince’ye sağır (surdus/absurdus) olarak, oradan da Fransızca’ya saçma, anlamsız (absurd) manası kazanarak geçmiş… Bu durumda “absürt din”; sağır olduğu için çevresini duymayan, kör olduğu için çevreyi göremeyen, dilsiz olduğu için kendini ifade edemeyen, ifade etse bile boğuk sesli adam gibi söylediğinden bir […]

Halklar kardeş midir? »

Hasan Rua Demiroğlu  Halkların kardeşliğine inanmıyorum.  Çünkü bir birey olarak bakıldığında son derece renkli, çok sesli, zeki, duygusal, objektif ve hoşgörülü olabilen insanlar toplum haline geldiklerinde önyargılı, renksiz, toplumu yöneten kurumun ona taktığı tasmaya sıkıca bağlanan, tarihinden bağımsız düşünemeyen insanlar biçimine dönüşüyorlar. Kişiliğine ait bütün renklerin yerini toplumculuğun, kolektivizmin mat, sıkıcı, boğuk renkleri alıyor. Bu […]

Yükselen Aşırı Sağ Örneği: Avusturya »

Yazar: Ahmet Cem Özen (www.ekopolitik.org) Osmanlı fetişizmi üzerine‘nin yazarı İki dünya savaşı arasında zirveye çıkan faşist rejim dünyayı o kadar etkiledi ki ırkçılık bugün en çok aforoz edilen dünya görüşü haline geldi. Tüm fikirlerin serbestçe ifadesi özgürlükçülüğün genel kabul gören bir unsuru ise de “…ama ırkçılık hariç” ifadesi de buna eklenmekte gecikmiyor. Irkçılık, nazizm, neo-nazizm, […]

Yaşamak İstiyorum (Ayn Rand) »

Hasan Rua Demiroğlu “Devlet dediğin şey nedir? Büyük bir kitlenin hesabına çalışan bir hizmetçi… Kitleyi rahat ettirmek için düşünülmüş bir kolaylık. Bu elektrik ya da su tesisatından farklı bir şey değil. İnsanlara musluk suyu için yaşamalarını söylemek komik olmaz mı?” Ayn Rand, “Kira” isminde bir genç kızın Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında yaşadıklarını anlattığı ve adına […]

Soyut duvarların ötesinde bir yaşam »

Yazar: Sevgi Engin Yolum Venedik’e düştü bu kez, yanımda ilk kez birlikte yola çıkacağım yoldaşlarım. Beni  daha çok doğunun o gizemine çekip götüren ayaklarım, bu kez hemen güneyimizde yer alan o küçük, ama tarihte oynadığı roller ile hep önemli olmuş kente götürecek.Yanımda erkek yol arkadaşlarım. İlk kez onlarla yola çıkacakmış gibi heyecanlıyım, ortalama yirmi yıldır […]

Cumhuriyet’in nesini kutladık? »

Yazar: Zühre Meryem Kaya Dünya yüzeyinde yaşanan soysal değişimler geriye değil ileriye doğru, saat yönünde işler. Türkiye’de ise ileriye gitmek, ilerlemeye çalışmak, hatta koşmak, ne yazık ki saatleri geri almaya çalışanlar yüzünden aynı noktada takılıp kalmaktadır. 85 uzun yıl; Cumhuriyet’in ilan edilişinden bu yana geçen süreç. Bakıldığında