Author Archive

Ölüm’ün Işığında Zaman Kavramı (4) »

Nazım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanı’ndan (7ci Bap): “…Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı. Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine…”   Bu dizelerdeki “tekerlek ölüleri” dikkatimizi çeken. Çünkü tekerlekler de ölür ve ölmüş tekerlek cesetleri tıpkı ölmüş öküzler gibi bir şeyler anlatırlar bize. […]

Ölüm’ün Işığında Zaman Kavramı (3) »

Dans eden bir Tanrı mı dediniz? “…Diyorsunuz ki “hayatın yükünü taşımak zor”. Neden sabah mağrur akşam ise itaatkârsınız? Hayatın yükünü taşımak zor ise siz de bu kadar “kolay” olmayın! Hepimiz bu yükle yüklenmiş birer eşeğiz. Üzerinde bir damla çiğ var diye titreyen gül tomurcuğuyla ortak neyimiz var bizim? Hayatı seviyoruz ama hayata alıştığımızdan değil, aşka […]

Ölüm’ün Işığında Zaman Kavramı (2) »

Bu bölüm sadece fotoğraflardan oluşuyor. Zira ressam Paul Klee’nin dediği gibi “Sanat görüneni taklid etmez, görünür kılar” diye düşünüyorum. Bitmiş eser (ölü beden) yaşanan hayatın, yapılan ve yapılMAyan seçimlerin eseridir, Zaman geçip gitmemiştir aslında. Üst üste birikmiş, o ölmekte olan (= yaşamakta olan) beden 60-70 yıllık bir hayatın izlerini MuHaFaZa etmiştir. Geçmiş Zaman yoktur, kırışmış […]

Ölüm’ün Işığında Zaman Kavramı(1) »

Sunuş: Çeşme resmine bakmakla suya kanamayacağını idrak eden Akıl kendiliğinden suyun kaynağına yönelecektir. Tam da bu sebeple  Zaman’ın NE?‘liğini anlamak(=görmek) için de Sanat’tan istifade etmek icab eder. Bu bir keyfiyet değil.  İnsan gibi düşünmek için Sanat’tan istifade etmek zorundayız. Çünkü eserler sanatçıları anlatır, sanatçıya dairdir. Eser Sanatçı’nın aynısı değildir ama eserin varolmasını MuRaD etmiş ve […]

Başörtüsü Yasağı ve Sınıfta Tecrit! »

“… Her gün ders başlarken öğretmen, okul idaresinin emriyle diğer öğrencileri sınıftan çıkarıyor, başka bir sınıfa götürüyor, onlarla ders işliyor. Bu sırada Büşra, gün boyu dersler bitinceye kadar kendi sınıfında yapayalnız bırakılıyor…” Tarsus’ta okulunu başörtülü okumak isteyen 6. sınıf öğrencisi Büşra Uzunselvi, okul idaresi tarafından kınama cezalarıyla ikna edilemeyince

Cihan Aktaş’tan Avrupa Yazarlar Parlamentosu’nun toplantısına red »

“…Avrupa Yazarlar Parlamentosu toplantısına katılmayı severek kabul ettim ben, konu ilginçti çünkü: Dijital çağda edebiyat. Onur konuğunun kim olduğunu dün, Hilmi Yavuz’un yazısını okuyunca öğrendim. V.S. Naipaul. Doğrusu, Naipaul herhangi bir yazar olarak çağrılı olsaydı, yine de katılabilirdim toplantıya. Ancak “onur konuğu”, farklı bir mesaj bildiren, beni de yazar olarak, Müslüman olarak bağlayan bir sıfat. 1992 yılında […]

Erste Begegnung – ilk Karşılaşma (Robert Schumann) »

Ölüm’ün ışığında Zaman  Schumann’ın en lezzetli eserlerinden birini dinliyorum,  “spanische liebeslieder” (op. 138). Aşk şarkıları bunlar. 15ci asırda İspanya’da yazılmış aşk şiirlerinin Almanca tercümelerinden ilham almış büyük besteci. Albümdeki birinci parça gül bahçesinde rastladığı delikanlıya aşık olan bir genç kızın şarkısı. Mezzo-soprano Angelika Kirchschlager‘in berrak sesi su gibi akıyor ve soprano Barbara Bonney‘inkiyle “karışınca” öyle […]

Bu pazartesi başörtülülere iş yok! »

Edebiyat, Sinema, Siyaset, Sanat tarihi, Mimarî, Ateizm, Kemalizm, İslâm, Kadın hakları, Feminizm, Tarih, Felsefe… Bugün 82 kitap var. Yakında yenileri eklenecek, bu sayfayı takip edin…    Kemalist Eğitimin Zararları “3 tarafı deniz, 4 tarafı düşmana çevrili cennet vatan” paranoyası neden üretildi? Çağdaş ve laik Türkiye’nin evlâdı, Kavala yahut Halep’te yatan dedesinin mezarına bile pasaportla gidecekti. Eskiden vali […]

Ertuğrul Özkök kim, Etyen Mahçupyan kim? »

ALİ BAYRAMOĞLU – YENİ ŞAFAK Ne dediysen tersi oldu, ne tahmin ettiysen tersi çıktı, neye destek verdiysen o kaybetti. Destek verdiğin bir nebze “demokratik” olsa, karşı çıktığın bir dirhem “anti demokratik” olanı temsil etse neyse… Durum her zaman tam tersiydi… 28 Şubat’ta askeri müdahalenin gönüllü manivelası oldun. Korku ve tehdit politikalarının, cuntacıların operatörlüğünü yaptın. Andıçlarla […]

Türklüğü ölçmek (Nazan Maksudyan) »

Edirne’den Ardahan’a Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları devletin tasarrufundadır. Ya biz, bu toprakların üzerinde doğmuş olan insanlar? Kanımız? Vücudumuz? Etimiz ve kemiklerimiz? Dedelerimizin kemikleri ve doğacak çocuklarımızın vücutları kime aittir? İlkokulda bağıra bağıra söylediğimiz o yemini hatırlayın: “Varlığım Türk varlığına armağan olsun!” Hafife alınacak bir lâf değil, “varlığım”. Devlete verdiğimiz bu açık çekin kimler tarafından, ne gibi […]