Author Archive

Sigmund Freud, akıllı telefonlar ve aptal insanlar »

Ampulün neden ışık verdiğini bilmeyen bir insan elinde tuttuğu “akıllı” telefon ile sağlıklı bir ilişki kuramaz; bilgisayarlaşmış telefon onun için adeta sihirli bir cisim, gizli güçlere sahip bir fetiştir. Teknolojiyi anlamayan, merak bile etmeyen bu kullanıcı için teknolojik ürünler büyücülerin sattığı düğümlenmiş iplere, tılsımlı(!) muskalara benzerler. Yarı iletkenler, optik veri ağları, haberleşme uyduları, yapay zekâ […]

İnsan Yalan’dan değil Gerçek’ten korkar! Freud veya Hitchcock? »

Korku filmleri giderek pornolaşıyor. Çünkü yönetmenler insanî korku ile hayvanî korkuları ayırd edemiyorlar. Bir başka deyişle korku hissi ile korkulan şeyler birbirine karışmış. Testereli sapıklar, kesik başlar, gıcırdayan kapılar ve istemediğiniz kadar hemoglobin. Sinema lisanındaki tektipleşme ve üretim kalitesindeki düşüş daha ne kadar sürecek? Sonunda bir uyanık mezbahalara webcam yerleştirecek ve seyircisiz (=müşterisiz) kalan korku […]

İbn Sina Sigmund Freud ile anlaşabilir miydi? »

Ben var mıyım yoksa varmışım gibi mi geliyor Ben’e? Tanrı’nın varlığı tartışılıp durur da kimse kendi varlığından şüphe etmez. “Ben varım, buradayım işte!” deriz. Zaten kendisinden şüphe edene, kendi varlığını sorgulayana “deli” damgası vurulur. Oysa her sabah aynı bedene uyandığımızı bize garanti edebilecek kim/ne var? Bizi tanıyanlar? Kendi hafızamız? Nüfus kâğıdı? Kredi kartları? Arkanıza yaslanıp […]

Gönül ister ki; gönül herşeyi istemesin! Ya Freud? »

İçinizde birden fazla kişi varmış gibi gelmiyor mu size de? Birinin istediğini öteki reddediyor. Rejime başlıyorsunuz, sonra gece kalkıp buz dolabındaki pastayı yutuveriyorsunuz. Işığı açmıyoruz çoğumuz çünkü  bu tıkınma harekâtını yaparken kendimize bile görünmek istemiyoruz! Ardından bitmeyen pişmanlıklar ve suçluluk duygusu. Twitter’da bir mesaj gördüm: “Gönül ister ki; gönül herşeyi istemesin” Hilal Hanım’a ait olan […]

Bir kavanoza hapsedilmiş kelebekler gibiyiz yeryüzünde… »

Freud ve “Das Unheimliche” mevhumu Gazeteci-yazar Jean-Dominique Bauby bir beyin kanaması sonucu komaya girdi, sene 1995. Uyandığında vücudunun hiç bir yerini hareket ettiremiyordu, dışarıdan yardım almaksızın nefes bile alamıyordu. Evin anahtarını kaybetmiş bir insan gibi vücut hanesinde kilitli kalmıştı, doktorların tabiriyle “lock-in sendromu” idi bu durumun adı. Bauby artık sürgündeydi, gidemeyenlerin ülkesinde, bitmek bilmeyen bir […]

Sigmund Freud’un faşizme katkısı(2) »

“… Avrupalılar için Hitler, ‘bizden birisi’ idi. Kendi nefislerinden sudur eden kin, öfke, gadap (Haçlılar, sömürgecilik, emperyalist istila) Hitler’de ete kemiğe bürünmüş, müşahhas hale gelmiş. Bu adamla aralarında bir nevi yakınlık hissediyorlar ama kabul etmiyorlar…” (Tanrı’yı Hatırlamak / Sidi Hasan Abdullah Abdülhamid[1]) Faşizm neden bu kadar düzenlidir hiç düşündünüz mü? İkinci dünya savaşından kalma fotoğaflara bakın. […]

Casta Diva — Maria Callas »

Sigmund Freud’un Faşizme Katkısı (1) »

Sunuş: Sigmund Freud’un fikirleriyle faşizme ve  ırkçılığa hizmet ettiğini savunsak abartmış olur muyuz? Devleti putlaştıran, şiddete, üniformaya taparcasına bağlanan faşistler ile insanın iç dünyasını araştıran bir psikanalist nasıl anlaşabilir? Gerçekten acayip! Nazi Almanyasında kitapları toplatılıp yakılmış bir Yahudi “bizim” Sigmund. Dahası 1938’de Naziler’in Viyana’yı işgal etmesinden sonra Avusturya’dan kaçmak zorunda kalmış. Gelin görün ki Adalet […]

Gülen Cemaati’nde Sayanim (סייענים) Sendromu »

… Müslüman görünüp Müslüman’a tuzak kuranlar üzerine okumak için…   Fethullah Gülen’i yi bilirdik (Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014) Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz […]

Mutluluk / Tatmin / Bonheur /Satisfaction / سعادة »

Lisanı uzun müddettir bozuk olan Batı insanı mutluluk ve tatmin gibi çok  farklı iki kavrama aynı isimleri veriyor, kafalar karışık: İngilizler “welfare, happiness,  satisfaction…”, Fransızlar “bonheur, bien être, satisfaction…” Almanlar “Wohlfahrt, Glück, Zufriedenheit” kelimeleri arasındaki farkları göremiyorlar. Bu kelimelerle sosyoloji yaptıkları için kendi toplumlarını anlamıyorlar. Bu kelimelerle siyaset yaptıkları için demokrasi denen ateşkes rejimine mahkûmlar. Bu gidişle daha […]