Author Archive

Arthur Rimbaud, Illuminations, Cehennemde Bir Mevsim, Sayıklamalar »

‘Durdu bir tavşan evliya otlarında… ve dua etti ebem kuşağına. Oy! Gizlenen değerli taşlar, -bakıp duran çiçekler… O zamandan beri ay işitti çakalları kekik çöllerinde uluyan… Yürüdüm uyararak canlı ve ılık solukları; ve değerli taşlar baktı, ve gürültüsüz kalktı kanatlar. Serin ve körpe aydınlıklarla dolmaya başlayan keçi yolunda ilk tanışmam bana adını söyleyen bir çiçekle […]

İsmail’in Boynundaki Bıçaktır Kurban’ın, İbrahim’in Ellerinden Sunulan… »

 Ve Ben, seni seçtim. Öyleyse vahyolunan şeyi dinle![1] Seçilmiş olmanın bilinciyle ve teslimiyetle dinle. Dinle yapman gerekeni ve yapmaman. Gönderildiysen şerefli olduğunu ve o şerefe lâyık olmak için kurban etmen gerekeni. Kurban ettiğin et ve kan ulaşacak olan değildir O’na[2]. Kendini yüceltmen de değildir seçilmiş olduğun için yaptığın/yapacağın… Kurban’ın; yerini bilmektir, kimin huzurunda olduğunu, o […]

Seksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimler »

12 Eylül, 12 Mart’ın aksine Türk romanında sosyalleşmeyi değil, ferdileşmeyi, anlatımda klasik yapının aksine üst dille biraz daha kapalı bir ifadeyi gündeme getirmiştir. Bu yönelim ve değişim post modern çizginin yansıyışı olarak ele alınmalıdır. Dönemin en bariz kaçış fikri, gerçeği örtülü kılmanın çok ötesine kaymıştır.[1] Ancak tam aksine örtülü gerçeklik; hatta yalın sosyolojik gerçeklik romanları […]

Kötülüğün çirkin ama gerçek yüzüne… »

  Suç dünyası… “Eskiden bu şehrin suçluları bazı şeylere inanırlardı, onur, saygı… Kendine bir bak! Sen neye inanıyorsun?” “Ben seni öldürmeyen şeyin, seni basitçe bir yabancı kıldığına inanıyorum.” Maskesini çıkaran Joker’in yüzünde ikinci bir maske vardır. Maskenin altındaki maskenin altındaki yüz. İlk klişeyi burada aşar film. Siz, …sizi güçlü kılar, şeklinde cümlenin devamını beklerken, film […]

Türk romanının tarihçesi »

Türk Edebiyatı, belli bir döneme kadar nesirden ziyade bir nazım edebiyatı olmuş, roman 19. yüzyılda Türk edebiyatına girene dek, onun yerini tahkiyeli diğer eserler tutmuştur. “Eski Türk Edebiyatında hikâye, en geniş ifadesiyle ‘bir olayın anlatımı’ şeklinde düşünülmüş, manzum olsun, mensur olsun bir olayı anlatan tarih, masal, efsane, lâtife, destan, menkıbe vs. gibi tahkiye esasına dayanan […]

Zafer Yahut Hiç (Mustafa Kutlu) »

Tepeköy, hayattan kaçanların, hayata tutunamayanların… sığınağı ama amaç, kaçmaktan çok, yeni bir başlangıç yapmak. Hayatın köşesinde kırık yaşayanların kırıklarını, kırgınlıklarını tamir etme çabasının ifadesi, kimindeyse bir ümit, parlak bir kariyer… yeni bir başlangıç, varoluş, eskiyi yeniye kalbetme, devşirme mücadelesi… Bürokrasinin hantallığının gölgesinde kurulan Tepeköy’ün aşk üçgeni: Bulut, Oya, Ferit. Ve realizm, bunu aşk üçgeninden -Oya, […]

Duvar (Jean Paul Sartre) »

Duvar, Jean Paul Sartre(1905-1980)[1]’ın yazdığı bir hikâye kitabıdır. Duvar, beş ayrı hikâyeden oluşur: Kitaba da ismini veren, Duvar, Oda, Herosratos, Özel Yaşam ve Bir Yöneticinin Çocukluğu. Sartre’ın varoluş felsefesine göre “tüm insanlar birbirinin aynıdır; bir kahraman ya da bir alçak olmak tamamıyla onların elindedir; insan önceden-tanımlanmamıştır; ne bir kahraman olarak doğar, ne de bir alçak”tır. […]

Sis (Miguel de Unamuno) »

Sis / La Niebla[1] “Bize ne ad verirlerse adımız odur. Homeros zamanında insanların ve nesnelerin ikişer adı vardı: birisi insanların taktıkları ad, öteki de tanrıların verdikleri ad. Tanrı beni nasıl adlandıracak?”[2] Miguel De Unamuno (1864-1936), İspanyol bir yazardır. 20.yy olan yaşadığı dönemde önce diktatör Rivera ardından da Franco’ya tavır alması yüzünden hayatı sürgünde ve ev […]

Roman, Gerçeklik ve Kurmaca »

Gerçek dünyadaki sorun, binlerce yıldır kendimize bir mesajın olup olmadığını, bunun bulunup bulunmadığını sormamızdır. Anlatısal bir evrende o evrenin bir anlam oluşturduğunu, onun köken olarak ve okuma yönergelerinin bütünü olarak onun arkasında yetki sahibi bir varlık olduğunu kesin olarak biliriz.[1] Nesir bir uzun anlatı olan roman, kendi gerçekliğini yaratan bir hayal dünyası oluşturur. “Gerçekçilik” anlayışına […]

BULUŞ-MASAL-ARD/I »

“İnsan niçin roman yazar? Tarihi yeniden yazmak için. Sonradan gerçekleşen tarihi” (Belbo / Foucault Sarkacı’nın kahramanı)             …bu çok klasik olurdu, romanlardan çalıntı sahnelere benzerdi, romanlar hayata yön verirdi, önce olaylar romanlarda olur, sonra hayata aksederlerdi ya da tam tersi, kim ispatlayabilir ki, öyleyse romanları taklit etmesinin ne zararı olabilirdi ki, Anna gibi treni beklerken, ümitsizliğin […]