RSS Feed for edebiyatCategory: edebiyat

Bozkır Kurdu / Hermann Hesse »

Yarın unutulup alay konusu yapılacak ağır nevrozluların oluşturduğu bir avuç aptal mıydık sadece? Bizim “uygarlık”, bizim us, bizim ruh dediğimiz, bizim güzel ve kutsal diye nitelediğimiz şeyler sadece bir hayal miydi, öleli çok zaman olmuştu da yalnızca biz birkaç soytarı tarafından gerçek ve canlı gözüyle mi bakılıyordu? Belki hiçbir vakit gerçekten var olmamış, yaşanmamıştı bunlar. […]

Bozkır Kurdu / Hermann Hesse »

Dünyanın her yerinde olduğu gibi Bozkırkurdu’nun hayatında da bazen sıradanlık ve beklentilerle ahenkli olma hali zaman zaman saniyelik bir kopmayı yaşayıp olağanüstü olana yani mucizeye, Tanrı’nın inayetine tecelligâh olma maksadına yönelikti. Acaba bu seyrek yaşanan kısa mutluluk saatleri Bozkırkurdu’nun kötü yazgısını dengeleyip yumuşatabilir de mutlulukla mutsuzluk birbirine denk duruma gelebilir miydi, hatta az sayıdaki saatlerde […]

Bozkır Kurdu / Hermann Hesse »

Birbirleriyle yer değiştiren değişik silahlarla sürdürmüştü bu savaşı. Sonunda, yaklaşık kırk yedi yaşındayken, mizah havasından yoksun sayılmayıp sık sık yüzünü güldüren parlak bir düşünce gelmişti aklına: Ellinci doğum gününü, intihara yeşil ışık yakacağı gün olarak saptamıştı. Kendi kendisiyle yaptığı anlaşmaya göre, belirlenmiş zaman geldi mi, o günkü havasına göre imdat kapısını kullanmak ya da kullanmamakta […]

Mrs Dalloway / Virginia Woolf »

Eğer kitap okumanın yegâne amacı ne diye sorulacak olursa hiç tereddüt etmeden kafayı tamamen karıştırmak ve bu karışıklık içinden bir düşüncenin meydana gelmesini sağlamak diyebilirim. Bu sancılı bir süreçtir. Çünkü insan doğası gereği bencildir ve sınırları aşan bir durum olursa tahammülsüzdür. Bu yüzden aynı düşünceye sahip insanların arasında mutlu olmaya alışmıştır. Hayatının her alanına yansır […]

Bozkır Kurdu / Hermann Hesse »

İnsanlığın her zaman varlığını sürdüren bir durumu olarak “burjuvalık”, bir denge sağlama, insan davranışındaki sayısız aşırı uçlar ve karşıt çiftler arasında dengeli bir orta yolu ele geçirme çabasından başka şey değildir. Bu karşıt çiftlerden birini, örneğin bir ermişle zevkperest bir kişiyi ele alırsak, benzetimiz daha iyi anlaşılacaktır. İnsan, kendini tümüyle manevi değerlere, Tanrıya yaklaşma çabasına, […]

Bozkır Kurdu / Hermann Hesse »

“Tanrım!” diye sesimi yükselttim dehşetle. “Ne yapıyorsunuz Mozart? Kendinize ve bana bu kepazeliği reva görmekte, bu iğrenç aygıtı üzerimize salmakta ciddi misiniz? Çağımızın bu başarısını, onun sanatı yok etme savaşma soktuğu en son, en etkili silahını? Bunu yapmasanız olmaz mı Mozart?” Aman Tanrım, o korkunç adam nasıl da güldü bunun üzerine, nasıl da soğuk ve […]

Bozkır Kurdu / Hermann Hesse »

Hayıflanacak bir şey yoktu, geçip gitmiş hiçbir şeye acımamak gerekiyordu. Ardından üzülecek bir şey varsa o da şimdi’ydi, bugün’dü, yitirdiğim, sadece edilgen bir tutumla katlandığım, bana ne armağanlar sunmuş, ne beni fazla sarsmış bu sayısız saatler ve günlerdi. Ama Tanrıya şükürler olsun, istisnalar yok değildi; seyrek olarak öyle saatler yaşıyordum ki, beni sarsıntılarla karşı karşıya […]

Kayıp Zamanın İzinde / Marcel Proust »

Piyanonun hatırasının bile, müziğe ilişkin konulara bakışını yanıltmaya katkıda bulunduğunu ve müzisyene sunulan alanın, yedi notalı daracık bir gam değil, neredeyse tamamı henüz bilinmeyen, sınırsız bir yelpaze olduğunu biliyordu; her biri bir başka âlem olan milyonlarca sevgi, tutku, cesaret ve sükûnet notasından oluşan bu sonsuz alanda, keşfedilmemiş yoğun karanlıkların arasında, ancak tek tük birkaç nota, […]

Sefiller / Victor Hugo »

Kötü Adam İyilik Yapmaz Mösyö Faşloven, bu kazadan diz kapağı kırılmış olarak kurtuldu. Madlen Baba, onu fabrikasının işçileri için açtığı ve rahibelerin idaresine bıraktığı hastahaneye götürdü. İhtiyar, ertesi gün gözlerini açtığında yatağının yanındaki küçük masanın üzerinde bin franklık bir çek gördü. Çekin yanında bir pusula vardı. Açıp okudu: “Mösyö, arabanızı ve beygirinizi satın alıyorum.” Halbuki […]

Kanserliler Koğuşu / Alexandr Soljenitsin »

Eğer dakikanı kullanmayı bilmiyorsan saatlerini, günlerini ve sonunda hayatını kaybedersin. (Alexandr Soljenitsin, Kanserliler Koğuşu) Hastanenin kanserlilere ayrılan kısmı 13’üncü koğuştu. Pavel Nikolayeviç Rusanof batıl inançları olan bir insan değildi ama kayıt fişine «13’ncü koğuş» yazdıkları zaman içinde bir şeylerin çöktüğünü hissetti. Koğuşa 13 değil de «protez» ya da «barsak hastalıkları koğuşu» gibi bir şey demek […]