RSS Feed for edebiyatCategory: edebiyat

Ermiş / Halil Cibran »

  “… Zaman ölçülemez ama insan, onu akışını seyredebildiği bir dere gibi görmek ister. İnsanın içindeki zamansız olan, hayatın zamansızlığından haberdardır ve dün, bugünün hatırası, yarın da bugünün rüyasıdır. Zaman, sevgi gibi parçalanamayan ve arşınlanamayandır. İnsan düşüncelerinde zamanı parçalara ayıracaksa, bunu maziyi hatırayla ve istikbali hasretle kucaklayarak yapmalıdır …”    … Bu konuda e-kitap okumak […]

Yeraltından Notlar / Dostoyevski »

  ”Bu yazıları yazmamdaki asıl hedefim nedir? Yazmamın sebebi okuyucular değilse, anılarımı kağıda dökmemin bir anlamı var mı? Beynimde de tutabilirdim. Kağıt üzerinde görkemli duruyor. Öylece etkisi artmış olarak kendi kişiliğim hakkında daha ciddi olarak karar verebileceğim ve anlatımımın keskinliği de artacak, belki de içimdekileri kağıda dökmekle rahatlayacağım… anı yazmak da bir çeşit iş değil […]

Ermiş / Halil Cibran »

“… İnsan kendi hazinelerini ölçemez, çünkü benlik uçsuz bucaksız bir ummandır. Bu yüzden, insan hakikati buldum değil, bir hakikat buldum demelidir. Ruhun yolunu buldum değil, benim yolumda yürürken ruhla karşılaştım demelidir. Ruh katman katmandır, sayısız taçyaprağına sahip bir nilüfer gibi. Ruh büyüyen ya da tek bir çizgide ilerleyen bir şey değildir. […] İnsan kendine ve özgürlüğüne […]

Karamazov Kardeşler / Dostoyevski »

“… İnsanın güçsüzlüğünü bu kadar olgunlukla kabul eden, sevgiyle onun taşıdığı yükü hafifleten ve o güçsüz varlığın bizim iznimizle de olsa günah işlemesini hoş gören bizler, insanı sevmiyor muyduk acaba? Şimdi neden gelip bize engel oluyorsun? Neden hiç konuşmadan o sevgi dolu gözlerinle içimi okuyormuş gibi bakıyorsun? Kız bana! Sevgini istemiyorum senin! Çünkü ben de […]

Karamazov Kardeşler / Dostoyevski »

“… Tanrı’nın varlığını düpedüz ve yapmacıksız kabul ediyorum. Yalnız şunu belirtmem gerekir: Eğer Tanrı gerçekten varsa ve dünyayı yaratmışsa, o halde hepimizin çok iyi bildiği gibi onu Öklid geometrisine göre insan aklını da ancak üç boyutu kavrayabilecek şekilde yaratmıştır…boynumu eğerek şunu açıklıyorum ki, böyle sorunları çözmek için gereken yeteneklerden hiçbirisine sahip değilim. Benim aklım, Öklid […]

Yeraltından Notlar / Dostoyevski »

 ”Çağımızın bütün aydınlarınınki gibi bende de hastalıklı bir zihin gelişimi vardı. Bu aydınların tümü de birbirinden mıymıntı, bir sürünün koyunları gibi birbirinin aynıdır. Belki de dairemizde emek verenlerin içinde yalnız ben aydın olduğum için, kendini ürkek, köle ruhlu duyumsayan tek kişi de bendim. Yalnız duyumsamak olsa yine iyi, ben gerçekten köle ruhlunun, korkağın alçağın biriyim. […]

Karamazov Kardeşler / Dostoyevski »

“… Bu gururlu bir adamın verdiği kesin karardan doğan bir acıdan başka bir şey değil. Çok vicdanlı bir insanmış. İnanmadığı Tanrı ve gerçek, artık hâlâ direnen, hâlâ boyun eğmek istemeyen varlığına hakim olmuştu. Alyoşa başını yastığa koyduktan sonra zihninden ‘evet madem Smerdyakov öldü, artık İvan’ın ifadesine kimse inanmaz. Öyleyken gene de gidip açıklamada bulunacak” diye […]

Eğer Tanrı yoksa her şey yapılabilir! »

“… Eğer Tanrı yoksa ne yapmalı? Eğer Rakitin ‘bu insanlığın bir uydurmasıdır’ derken haklıysa? O zaman insan yeryüzünün ve evrenin efendisi demektir. Tamam, olsun. Ama Tanrı olmadan iyi kalpli olunabilir mi? Ne demek vicdan? İyi kalpli olmak ne demek? Cevap ver bana Alexey. […] Vicdan, erdem herkese göre değişen izafî bir şey mi? Eğer Tanrı […]

Geçmiş Zamanın Peşinde /Marcel Proust »

“… Uyuyan bir adam, saatlerin ipliğini ve yıllarla âlemlerin sıra nizamını kendi etrafında bir daire halinde bulundurur ve uyanırken, iç güdüsel olarak, bir saniye zarfında, yeryüzünde, işgal ettiği noktayı ve uyanıncaya kadar geçen zamanı derhal keşfeder. Fakat, belki, bu zaman ve mekân mefhumlarının derece ve sırları birbirleriyle karışıp çözülebilir. Meselâ, bütün gece süren bir uykusuzluktan […]

Kendine Ait Bir Oda / Virginia Woolf »

“… Aynı esere hem “bu müthiş bir kitap” hem de “bu değersiz bir kitap” denebiliyor. Hayır, değerlendirme yapmak, zamanın hoş geçmesini sağlar ama tüm uğraşların en lüzumsuzudur ve eleştirmenlerin dediklerine boyun eğmek tutumların en onursuzudur. Yazmak istediklerini yazdığın sürece önemli olan tek şey budur, bunun yüzyıllarca mı yoksa yalnızca saatlerce mi önemli kalacağını kimse söyleyemez …” […]