RSS Feed for edebiyatCategory: edebiyat

Dönüşüm / Franz Kafka »

‘’Alelacele koşup yaşama sığınmıyorsa insan, yaşamdan zevk alabilir mi?”( Kafka, Aforizmalar, 25)  Kahvaltı esnasında maden suyu içeniniz mutlaka vardır ya da halı saha maçında daha rahat ettiği için basketbol şortu giyenimiz. Eğer bunun gibi alışılmışın dışında davranıp mutlu olanlarımız varsa mutlaka çevresinden ne kadar saçma hareket ettiği, takıntılı olduğu, ilginç düşündüğü, farklı bir görüşe sahip […]

Kuşatılmış Yaşamlar / Michel Houellebecq »

 “Ne kadar çelişkili görünürse görünsün, aşılacak bir yol vardır ve bunu aşmak gerekir, ama yolcu yoktur. İşler görülmüştür, ama işi gören yoktur.” – Sattipathana-Sutta, XLII, 16 Çağdaş Fransız Toplumsal Yazınında Michel Houellebecq Michel Houellebecq, Çağdaş Fransız Toplumsal Yazınında Temel Parçacıklar (Les Particules Elementaires), Kuşatılmış Yaşamlar (Extension du domaine de la lutte), Bir Ada İmkanı (La […]

Cihan Aktaş ile söyleşi »

SNB- Marcel Proust Kayıp Zamanın İzinde’yi ısırdığı madlen kurabiyenin damakta bıraktığı tatla yazar, yani çocukluğuna yolculuk ederek.  Sadece görüntüler, yaşananlar değil; renkler, kokular, tatlar, hisler de bu hafızada (Proust memory) depolanır. Sizi Cihan’a götüren renkler, kokular, tatlar, nesneler… neler? Ve o kayıp zamana dönersek ya da kayıp demeyelim, bellekteki anılara, Çocuk Cihan’ın yaşadığı dünya, onu […]

Şiirlerim, Öykülerim / Cemile Bayraktar »

“Yazıyorum                                          Nesneleri parlatmak için, yazmak bir patlama Yazıyorum Karanlığı yensin diye ışık Şiir bir yengi Yazıyorum Buğday başakları okusun diye beni” (Nizar Kabbani)   İnsan ya zevkten yazar ya dertten yazar. Ama insan bazen dertli olduğunu kendi bile bilmez, derdini ve zevkini kendi yazar ama farkında değildir, derdini de, şevkini de bazen kendi yazmamışçasına, yazdığından […]

Keje / Emine Uçak Erdoğan »

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su (1) Keje/Bir Gecede Büyümek (2), Emine Uçak’ın bir öykü-seçkisi ve toplam yedi öyküden oluşan bir eser. Öyküye adını veren Keje, öykülerdeki kahramanlardan biri değil, hepsinin toplamı olarak “bir gecede büyüyen çocuk” metaforu olarak kullanılmış. Keje’nin teknik incelemesini yaptığımızda, kısa ama yoğun bir üslubun […]

Oblomov, Oblomovluk ve Gonçarov’un Rüyası »

Oblomov bir köhneliğin romanıdır. Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında hüküm süren bir anlamsızlığın romanıdır. Hangi işe yaradığını ne tarihin ne de kendisinin bilmediği bir soylunun romanıdır. Kendine oturacak yer bulamayınca çekip giden adamların romanıdır. Oblomov, oblomovluğun romanıdır… Gonçarov XIX. yüzyılın ortasında bu eseri kaleme aldığında, Ekim Devrimi’nden bî-haber olan ve Stalin’in sanayileşmiş Rusya’sından uzak bir konumda […]

Weimar’ı anlattım, Goethe’ye ve Schiller’e kızdım, içimi döktüm! »

Weimar: Şehr-i Kalem… “kimi sanatçıların Diotima’sı; kimi sanatçılarınsa Phaeton’u için” Küsüp gidenler kadar kalıp göğünde pervaz edenlerin şehri. Ona sürgün olanlar kadar ondan sürgün olanların şehri. Bazı şehirler, mıknatıs gibi sanatçıları kendilerine çekerler. Orada olmak kaçınılmazdır ve olmamak ya kaçıştır, ya kovuluş, ya da tutunamamak… Bu yüzden her sanatçıda farklı anlamlar yüklenir şehir. Nedim’in İstanbul’uyla […]

Vefa Apartmanı (Sadık Yalsızuçanlar) »

“ modern çağın gezgin derviş yazarı için” “hissediyorum ölümün gençleştirici akışını ve direniyorum fırtınalarının ortasında yaşamın cesaretle…”[1]    Yalsızuçanlar’ın kaleminden bir yürek komşuluğu sızar her zaman, anlattığı kişiyle arasında oluşan ve bunu; yürek deryasına sızan kelimelerle aktarır. İç yolculuğunda hep konukları vardır. Konukları, onların yaşadıkları, cümleleri, izlenimleri… salınırken onun yürek coğrafyasında kelimeleri sizi bazen Anadolu’nun […]

Gök Ekini Biçer Gibi »

“…genç kalmaya yazgılı şair ve yazarlar için…” Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm           Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi[1] “Bir gencin ölümü ancak bu kadar sade, içli ve yeni olarak anlatılabilir. Genç kişi, bir “gök ekin”dir. Ölüm, onu biçer. Biraz önce, göğe doğru dimdik duran başak, şimdi yere düşmüş, ayaklar altında […]

“Bela” Üzerine… »

“…Suzan Nur Başarslan‘ın ilk romanı Bela, edebiyatın yeni zamanlara intibakını mümkün kılacak niteliklerin farkındalığıyla yazılmış. (TB Yayıncılık; Ocak 2011) Genç yaşında karşılık birikimli, yazının zemininde var olan, farklı türlerde kalem oynatmaya devam eden bir yazar Başarslan; ben onu www.derindusunce.org’da yayınlanan sinema ve edebiyat eleştirileriyle tanıyordum romanını okumadan önce. Kaza ve kader, ayrıca “ihanetin bedeli”; Bela’nın […]