RSS Feed for edebiyatCategory: edebiyat

Dikkat Kitap: Öyküler (Suzan Nur Başarslan) »

“…Benim öyküm bir rivayetten ibaret, bu yüzden benden miş’lerle bahsediyor diğerleri. Beni, yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılıyorlar. Sorsalardı bana, derdim ki, beni yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılayanlara, evinden ayrılmayan/ayrılamayan, öyküsünü değil, hayallerini anlatır elbet, ya da masalları. Oysa bilmek yaşamak değildir her zaman, yaşamanın bilmek anlamına gelmeyeceği gibi her […]

Çukur »

Evinden hiç dışarı çıkmayan bir adam varmış, bahçesinde de kocaman bir çukur. Komşunun çocuğu, çukurun bir tarafından çukura bakıyormuş merakla, komşusu olan adam da çukurun diğer tarafında. Adam demiş ki komşunun çocuğuna: “Ne duruyorsun, ilk toprağı atsana.” Çocuk meraklı gözlerle adama bakıyormuş. “Sanki yorgunum bugün.” “Annen, bugün çok güçlü olduğunu, geçen haftaki hastalığından eser kalmadığını, […]

Anlatmak »

“İlginç bir şey bu…” dedi Pad, sormak istiyordu da çekiniyordu. “Sor hadi” dedi Nim, “Bunu da saçma buldun belli.”dedi çocuğun yüzüne bakarak. “Hayır, öyle değil. Sen… Sen hiç aşık oldun mu,  diye soracaktım sadece, annem aşkın mantıksız olduğunu söyler, aşkta mantık aramamalıymış insanoğlu.” “Ne bilge bir annen varmış senin.” “Alay etmesene. Ne bileyim ben, annem […]

Aşk Vakti »

Yıllar ve yıllar önce, bundan hayli zaman önce ve zamanların birinde, bir şehir varmış. Adı Çok Kapılı Şehir olan şehrin çok kapısı varmış; her biri kendi görevini eda eden. Şehrin ileri gelenleri ayrı kapıdan, askerleri ayrı kapıdan, ahalisi ayrı kapıdan, alimleri ayrı kapıdan, misafiri ayrı kapıdan, her bir meslek grubu ayrı ayrı kapılardan girer ve […]

Kaç »

Bir yürek kaç kez affeder ve bir yüreğin sevdiği o yüreği kaç kez affedebilir? Çok kez mi, bir kez mi, hiç mi? Kaç kez affettim deyip de kalbe bir hançer daha vurulur kalp hanesinin duvarındaki çentik olarak kalmaya mahkûm bir iz bırakmaya rıza göstererek. İnsan kaç kez razı olur rızası haricinde yaşamak zorunda kaldıklarına. İnsan […]

PÂD/NÎM »

Çocuk üzüntüyle adamın anlattığı çocuğu düşünüyordu. “Ne korkunç. Babası neden bir ayakkabı alamıyor ki oğluna. Bu çok mantıksız. Hem neden balon o çocuğu denizin üstünde tutmuyor ki? Hangi baba çocuğuna ayakkabı almaz ki! Uyduruyorsun bunları değil mi? Hepsini sen uyduruyorsun. Korkunç.” “Uyduruyorum ya da gerçek. Ne fark eder ki?” “Çok şey. Anlayamıyorum. Anlattığın her şey […]

Yeşil Ayakkabı »

Ülkelerden birinde, zaman zaman evvel, beyazı en beyaz, mavisi en mavi bir şehir varmış ve bu şehrin fakir mi fakir insanları. Şehir beyaz ve maviymiş alabildiğine ama fakirlik koyu gölgesini üzerinden bir türlü çekmezmiş. Şehrin çoğu sonradan buraya yerleşen, bir yere tutunabilmek için sılalarını gurbet yapıp gurbette yeni bir sıla kurabilmek için, ailesiyle birlikte yerleşenlerle […]

Gri Balon »

Sanki kayboldum, kaybolmuşum gibi hissediyorum. Boşluğun tam ortasındayım. Kendimi arıyorum, yoo, bu öylesine söylenmiş klişe bir laf değil, kayboldum, sanki kayboldum. Bakıyorum, her şeye, her şeye. İçeriden gözetliyor biri, dışarıya bakan biri. Ben, ya ben neredeyim? Hayat akıp gidiyor hayatımdan ve ben sadece izliyorum. Biri itiverse sanki düşüvereceğim boşluğun ortasından boşluğun dibine. İtiverse biri… Sadece […]

Gözlere Nazar »

Adam komşunun çocuğuyla birlikte çukurun kenarında oturuyordu. Onların mekânıydı artık çukur. Sırdı aralarındaki; birinin hiç atlayamadığı diğerinin atlayıp da içine düştüğü. Birinin edilgenliğiydi, diğerinin etken başarısızlığı. Çocuk sessizliğe bürünmüştü. Çukurun üzerinden atlama denemesinin yedinci günüydü. Adamın anlattıklarını anlamlandırmaya çalışıyordu. Anlayacağının ötesindeydi kelimeler, henüz kelimelerin soyut hâlini, imgeyi, mecazları bilmiyordu ya da işaret edilenin neyi işaret […]

Nehirde Bırakılan Gözler… »

Hintli bir adam varmış zamanın birinde. Tek sevdiği şey, geçip nehrin kıyısına yıkanan hacıları izlemekmiş. Bütün gün bıkmadan usanmadan izlermiş yaptıkları ibadetin şevkiyle kendinden geçenleri. Gözlerine bakarmış tek tek her bir hacının. Hacılar rahatsız olmuşlar günün birinde. Şikâyet etmişler adamı oranın bilgesine. Bilge adamın yanına gelip bütün gün adamı izlemiş, yemeden içmeden izliyormuş adam hacıları. […]