RSS Feed for edebiyatCategory: edebiyat

Nasıl Bir Edebiyat? »

Edebiyat, şüphesiz hayatın tam ortasında bir yerde durur.  Hayatın ağırlık merkezi neresiyse söz, yazı oradadır. Acınız neredeyse eliniz oradadır ya, merhem sürersiniz yaranıza… Elbette, derdiniz varsa dermanını aramaya koşarsınız. Dert, sizi yollara düşürür, kapılara koşturur. Düşünce dünyası ve vicdan’dan bahsettiğinizde ise  “mezkur dert” bir şekilde kendine bir ifade alanı ve biçimi bularak dışa yansıyor. Bu kaçınılmaz […]

Yalnızlık, özgürlüktür öyleyse… »

Hayat nedir? Herkes cevap vermiş ama her birimiz yeniden cevaplamak zorunda kendisi için. Ya özgürlük nedir? Kendi cevabımı bulmalıydım. Parayla alınıp satılmayan şey, dedim, kendi kendime, parayla alınıp satılamayan şey. Parayla alınıp satılan her şey köleliğin göstergesi öyleyse: evler, arabalar, kıyafetler… Köle yapıyor bunlar bizi ve özgürlüğümüzü elimizden alıyor. Tam bu noktada Cibran’ın üryanlığına[1] yaklaşıyorum, […]

Ret ve Evet Arafından Sesleniş: Bela »

Suzan Nur Başarslan’ın Bela romanı üzerine notlar… Yücel ÖZTÜRK İnsanın içine ve dışına ayna tutan bir roman Bela. Farklı zaman ve mekânlarda yaşanan olayların ret ve kabul, isyan ve tevekkül noktalarında birleştiği eser 28 bölümden oluşuyor. Yazar her bölüme çeşitli sanatçılardan birer alıntıyla başlamış. Bu alıntılar, o bölümde anlatılanlara ışık tutan ya da onları özetleyen […]

Dikkat Kitap: Roman nedir? Nasıl Yazılır? »

Roman nedir? Tarif dahi edilmesi zor bir kavram. Sanatçının İnsan’a bakışını, toplumla kurduğu ilişkiyi yansıtır sanat eserleri. Bu sebeple sanat her çağda yeniden icad edilir. Ünlü yazar Heinrich Mann’ın dediği gibi: “Bütün romanların ve hikâyelerin amacı kim olduğumuzu bilmektir, Edebiyatın önemli bir konuma sahip olmasının nedeni, sadece doğanın ve insanlar âleminin ayrıntılarını tek tek açıklaması değil, […]

Yürüyüş ile Yürüyüş »

Sezai Karakoç’a ithaftır, kelimeleriyle örülü[1] kelimelerimle bir kolaj denemesidir… Gözsüz görüyorum, ellerim tensiz, tutuyorum. Ayaklarım çıplak, yürüyorum. Yürüyorum. Ölüler kentinden yürüyorum şimdi başka bir kente, başka bir meydana. Çağrıldım, çağrı ölüm. Çağrıldım, çağrı doğum. Çağrıldım, çağrı adım. Törenleri ve şölenleri bırakıp ardımda, ağlayışları ve duaları, tahtadan sandalımı ve sürüklendiğim akıntının içindeki tıpkı kuru bir dal […]

Roman ve Yazar »

 “Yazarın malzemesi gerçeklik ve hayâldir. Gerçeklik, sosyal, bireysel olduğu gibi tarihsel de olabilir. Hayâl gücü, yaratıcı yazarın kullandığı yapı taşlarının ikinci öbeğini oluşturur…”[1] Yazarın romandaki tutumu onun ele aldığı gerçekliğe karşı tutumunu yansıtır ki “bu da bir ve tek değil, çeşitlidir. Gerçekliği kendi ruhsal merceğinden geçirmektir yaratıcı yazarın yaptığı iş. Ve bu mercekten geçtikten sonra […]

Roman Yazarı ve Okur »

Bir roman yazarı, kurmaca bir eser meydana getirirken sorumsuz davranabilir mi? Ne kadar özgürdür ya da? Elbette yarattığı karaktere en akla gelmedik şeyler yapabilir, onu aç-susuz bırakabilir, aşktan karakterinin aklını başından aldırabilir, en olmadık trajedileri kahramanına yaşatabilir hatta onu öldürebilir… Yazara sınırı hatırlatan nokta neresidir/kimdir? Bu noktada devreye okuyucu girer. Her yazar okunmak amacıyla yazar. […]

Roman ve Diğer Türler »

Wellek-Warren tür için “hem dışsal bir biçim (özgü ölçü ya da yapı), hem de içsel bir biçim (tutum, ton, seslenilen kitle) üzerine temellendirilen yazınsal yapıtların gruplandırılması”[1] demektedirler. Bu da türün yazıda ve öncesinde sözlü olarak kendisini gösterdiğini ortaya çıkarır. Pospelov ise, “eserin bir ana tür içinde bulunması (epik, lirik, dramatik, lirik-epik); eserin, dizeli(nazım) ya da […]

Roman ve Hikâye »

Gerçek ne anlatılabilir ne de bir öyküdür. Tüm öyküler uydurulmuştur, bir imgelem oyunudurlar, imgedirler ancak bir imge olarak, bir yansıma olarak gerçeklik kazanırlar. Öyküler, geri dönüp bakarak geçmişe yansıttığımız tasarımlardır, gerçekmiş gibi gösterdiğimiz bir imgelem oyunudurlar. Her insan bir öykü uydurur, sonra da… bu öyküyü yaşadığına inanır. Ancak yazar bunlara inanmaz. Aradaki fark da bu […]

Dijital edebiyat olur mu? »

Sunuş: Yakında doğum gününü kutlayacağımız Derin Düşünce kurulduğundan bu yana çeşitli aşamalardan geçti. Ama  Arzu Cihangir, Ayşenur Bulut, Bahar Pınar, Kamer Yalçın, Nurhayat Kızılkan, Suzannur Başarslan, Cemile Bayraktar, Özlem Yağız ve Kübra Nur Ayar‘ın katkıları olmasaydı Derin Düşünce bildiğiniz Derin Düşünce olmayacaktı. Neden? – Biz karımla işleri paylaştık, mühim meselelere ben bakıyorum, geri kalan işlerle […]