RSS Feed for edebiyatCategory: edebiyat

Germinal / Émile Zola »

Arıza haberine sevinen işçi, vagonları boşalttıktan sonra yere oturdu. Hâlâ o sessiz yabaniliğini koruyordu. Bunca laf kalabalığından sıkılmış gibi iri ve donuk gözlerle arabacıya bakıyordu. Aslında arabacının da fazla konuşmak gibi bir âdeti yoktu. Yabancıyı cana yakın bulmuş ve yaşlıları bazen kendi kendilerine yüksek sesle konuşmaya zorlayan bir içini dökme ihtiyacı duymuş olmalıydı. “Ben,” dedi, […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Köyden ayrıldığımız gün hava aydınlık, sıcak ve güzeldi. Tarla işleri bitiyordu. Kocaman tahıl yığınları harman yerinde birikiyor, kuşlar sürüler halinde tahıl yığınlarının tepelerinde dönüp duruyordu. Her şeyde bir neşe ve huzur vardı. Ama şehre vardığımızda bizi yağmur, nemli bir sonbahar yağmuru, pis bir hava, düşman bakışlı, asık ve öfkeli, yabancı suratlar karşıladı. Bir şekilde yerleşiverdik. […]

Kuş / Hermann Hesse »

Şu insanlar yok mu, karşılığında para gelsin yeter ki, İsa’nın kendisini bile yakalayıp teslim ederler. Ama şükürler olsun ki kuşu ele geçiremeyecekler, şükürler olsun ki ele geçiremeyecekler onu.” Belediye başkanının kuzeni Schalaster de ilanı okuyanlar arasındaydı; hiç sesini çıkarmadı, tek bir söz konuşmadı, dikkat kesilerek ikinci bir kez okudu ilanı, her pazar sabahı yaptığı gibi […]

Ermiş / Halil Cibran »

Ruhunuz rüzgârda başıboş dolaşırken, siz, yalnız ve korumasız, Başkalarına ve dolayısıyla kendinize karşı hata işlersiniz. Ve işlediğiniz bu hata için, mübarek kişilerin kapısını çalıp orada bir süre önemsenmeden beklemeniz gerekir. Tanrısal benliğiniz bir okyanus gibi; Sonsuza dek bozulmadan kalır. Ve tıpkı yüksek semalar gibi sadece kanadı olanları yüceltir Tanrısal benliğiniz hatta bir güneşe bile benzetilebilir; […]

Hasır Sepetin Masalı / Hermann Hesse »

Genç biri tavan arasındaki yalnız odasında oturuyordu. Amacı ressam olmaktı, ama bunun için pek güç bazı engelleri aşması gerekiyor, o da şimdilik tavan arasındaki odasında rahat rahat oturuyordu. Zaman geçip gitmiş, biraz yaşlanıp kocamıştı. Saatlerce küçük aynanın karşısına geçip bir deneme olarak kendi portresini yapmaya alışmıştı. Şimdiden bir albümü baştanbaşa bu tür resimlerle doldurmuş, içlerinden […]

İnsancıklar / Dostoyevski »

Doğruyu söylemek gerekirse bütün bunları kendi kalbimi rahatlatmak ve daha çok da yazı yazma konusundaki edebi stilimi göstermek için anlattım. Sizin de kabul edeceğiniz gibi stilim son zamanlarda oldukça gelişti. Ama bugünlerde içim çok sıkılıyor. Bu düşüncelerimi ruhumun derinliklerinde hissetmeye başladım. Bu duygunun beni hiçbir yere götürmeyeceğini gayet iyi biliyorum ama yine de insanın kendine […]

Körleşme / Elias Canetti »

Başlangıçta dinlenme günü, herkesin dilini tutacağı bir gün olarak düşünülmüştü. Ama zamanla soysuzlaşan bütün öteki kurumlar gibi, dinlenme günü olan pazar günleri de, başlangıçta güdülen amaçla ilgisi bulunmayan bir sürece geçmişti. Kien bu durumu alaylı bakışlarla izliyordu. Onun için dinlenme günü diye bir kavram söz konusu değildi. Çünkü hiç konuşmaz ve durup dinlenme nedir bilmeksizin […]

Germinal / Émile Zola »

Dört kazmacı yukarı doğru yükselen damar boyunca üst üste uzanmışlardı. Çıkardıkları kömür üzerinde biriktirdikleri ve duvara kancalarla tutturulmuş kalaslarla birbirlerinden ayrılmışlardı; her biri damarın yaklaşık dörder metrelik bölümünde çalışmaktaydı. Son derece ince olan damarın kalınlığı bu noktada ancak elli santim olduğundan, tavanla duvar arasına sıkışmış halde, dizlerinin ve dirseklerinin üzerinde sürünüyor, dönmeye çalıştıklarında omuzlarını sağa sola […]

Ermiş / Halil Cibran »

Arkadaşınız yanıt bulan gereksinimlerinizdir. O sizin sevgiyle ektiğiniz ve şükranla biçtiğiniz tarlanızdır. Ve o sizin sofranız ve ocağınızdır. Çünkü siz ona açlıkla gelir ve onda huzuru ararsınız. Arkadaşınız düşündüğünü söylediğinde “hayır” demekten korkmaz, “evet” demekten de geri durmazsınız. Ve o sessiz kaldığında yüreğiniz onun yüreğini dinlemeyi bırakmaz. Çünkü arkadaşlıkta tüm düşünceler, arzular ve beklentiler sessiz […]

Kuş / Hermann Hesse »

Tepeliği guguk kuşununkine benziyormuş, ama onunkinden hayli küçükmüş, çokluk bir tahterevalli gibi çabuk çabuk bir aşağı bir yukarı inip kalkıyormuş, zaten kuşun kendisi yerinde duramıyormuş bir türlü, uçarken olsun, ayakları üzerinde dikilirken olsun, devinimleri de esnek ve anlamlıymış. Adeta öyleymiş ki, sanki gözleriyle, başını sallayışla, tepeliğini oynatışıyla insana bir bildirimde bulunmak, ona bir şeyi anımsatmak […]