RSS Feed for FelsefeCategory: Felsefe

Allah ile aldatanın önde gideni »

İhsan Eliaçık Rahmetli babam hep “Bel’amların şerrinden muhafaza eyle Ya Rabbi…” diye dua ederdi. “Bel’am kim ki?” diye sorduğumda “Allah ile aldatanın önde gideni” derdi… Böylesi duaları dinleyerek büyümüş olmamdan olacak “saray ulemasından” oldum olası hiç hazzetmem. Gel gör ki Allah ile aldatanların şahı olan “Bel’am” konusunu ne cami vaazlarından, ne de ilahiyat kürsülerinden pek […]

Al aşkını ver beni (Sadık Yalsızuçanlar) »

“Aşk insanın hallerinden bir haldir ve bu dünyaya gelişindeki o saf, yalın haline doğru bir sıçrama imkanıdır. İnsanın yaşamında üç şey habersiz gelir : Doğum, ölüm ve aşk. Nasıl doğumla yeni bir aleme geliyorsak, ölümle de yepyeni bir alemin kapısını aralıyoruz. İşte bu iki sessiz belirsizliğin arasında , insanı kayıtlı ve sınırlı olduğu yatay düzlemden […]

Emma’dan Bihruz’a… Bovarizmden Sendroma »

Yeryüzünde yazarından daha çok tanınmış bir kurgu kahramanı varsa o da şüphesiz Emma Bovary’dir. 12 Nisan 1857’de yayımlanmış Madame Bovary. O zamandan beri de hakkında hala bir şeylerin söylendiği, tahlilinin yapıldığı, yazarını sıkıntıda bırakan ve itirafa zorlayan bir karakterdir Emma. Hatta  Emma Bovary fahişelikle, Flaubert’in ahlâksızlıkla suçlanır Fransa’da, bir yıl sonra da “yaşam, sanatı taklit […]

Dini bu işe bulaştırma, din ayrı dünya ayrıdır! »

İhsan Eliaçık “Absürt” sözcüğü Hind-Avrupa dil kökünde sağır, dilsiz, boğuk sesli (surdo) dan Latince’ye sağır (surdus/absurdus) olarak, oradan da Fransızca’ya saçma, anlamsız (absurd) manası kazanarak geçmiş… Bu durumda “absürt din”; sağır olduğu için çevresini duymayan, kör olduğu için çevreyi göremeyen, dilsiz olduğu için kendini ifade edemeyen, ifade etse bile boğuk sesli adam gibi söylediğinden bir […]

Sanatta Hakikat Arayışı ve “Das Man” »

Bu makale siteden silindi. Konu ile ilgili bilgi için  SİNEMA ve VAROLUŞÇULUK (Hakan Savaş) isimli kitap okunabilir.

Saf duyguya ulaşmak mümkün mü? »

Duyguya saf haliyle ulaşmak veya saf duygu tezahürlerini yaşamak veya saf duygu üretmek mümkün mü?         Hemen ifade edelim ki, insanlar saf duyguya ulaştıklarında elde edecekleri “zevk”in nasıl bir şey olduğunu bilselerdi, hayatları boyunca, bir saniyelik dahi olsa “saf duygu”ya ulaşmak için canhıraş bir çaba gösterirlerdi.          İnsanın ruhi ve zihni dünyasında meydana gelen sayısız […]

Çifte Cinayet: Tanrı’nın Ölümünden İnsanın Ölümüne »

Foucault,  Kelimeler ve Şeyler‘i “insanın ölümü”nü ilan ederek bitirir. “İnsan, düşüncemizin arkeolojisinin yakın tarihli olduğunu kolaylıkla  gösterdiği bir icattır. Ve belki de yakınlardaki son”, Düşünce zeminin, modern epistemenin  değişmesiyle/sarsılmasıyla  ‘İnsan, tıpkı denizin sınırındaki bir kum görüntüsü gibi’ kaybolacaktır (Foucault, 1994: 499). İnsanın ölümü tezini daha iyi kavramak için Foucault’nun öncüsü Nietzsche’nin Şen Bilimde bir kaçığın […]

Aydınlanmanın Şantajı ve Foucault »

Foucault’nun düşüncesi değişik  eksenlerde çözümlenmiştir. Onu modern perspektiften okuyanlar olduğu gibi postmodern perspektiften okuyanlar da vardır. Foucault’nun düşüncesinin ve Batı felsefesindeki konumunun sağlıklı değerlendirilebilmesi için aydınlanmaya ilişkin kavrayışının bilinmesi gerekir. O bu konudaki görüşlerini çoğunlukla İmmanuel Kant’ın “Aydınlanma nedir?”(Kant,1984) metni bağlamında dile getirmiştir. Aydınlanmanın ne olduğunu sormak geçmişi değil, bugünümüzü anlamaya ve anlamlandırmaya ilişkin çabanın […]

Felsefî Kriz ya da diyalektik işleyişin sonu »

 İKTİSADİ KRİZİN SEBEPLERİ -I- Batıyı inşa eden tefekkür kanalı felsefedir. Felsefi gelenek ise diyalektik işleyişi esas alır. Diyalektik işleyiş dışında felsefi gelenek oluşturmak kabilse de bu yapılmamıştır. Felsefedeki diyalektik işleyiş geleneği, batının tarihi seyrini tayin etmiştir. Bu konuda birçok tartışma yapılabileceği vakadır ve yapılacak olursa bu tartışmaların mahiyeti felsefi olacaktır. Bilindiği üzere felsefi tartışmalar

İslâm ile Hayatın Temas Noktası »

Bu makale İslam’ın hayat anlayışı adlı yazı dizisinin ikinci bölümüdür. Birinci bölüm için buraya tıklayınız   Hayatın mahiyeti temelde iki kaynak kabul eder. Birisi kendi tabiatından kaynaklanır ve tabi mecralar halinde ortaya çıkar. Diğeri ise akli ve iradi müdahalelerdir ki bunlar başlangıçta suni mecralar açar fakat bir müddet sonra farklı sebeplerle tabileşebilir.