RSS Feed for HayatCategory: Hayat

Pis bir moruğun günlüğü / Charles Bukowski »

“… Bu odanın küçük bir balkonu var, şu anda kapısı açık ve liman yolunda seyreden arabaların ışıklarını görebiliyorum. Sonu gelmeyen bir ışık akışı. Bu kadar insan. Ne yaparlar? Ne düşünürler? Hepimiz öleceğiz, hepimiz, ne sirk! Bunu bilmek birbirimizi daha çok sevmemiz için yeterli bir neden olmalı, ama değil. Son derece önemsiz şeyler bizi dehşete sürükleyip […]

Ahmed Yüksel Özemre – Hayatı İbâdet Kılmak »

Sis / Miguel de Unamuno »

“Kuşkusuz sen farkında olmadan ne şuna ne buna, kadına, soyuta aşıktın; Eugenia’yı görünce, bu soyut somutlaştı ve kadın kadınlaştı ve sen ona aşık oldun ve şimdi onu bırakıp gitmeden, onda hemen hemen bütün kadınlara aşık oluyorsun ve karşı cinsin hepsine birden aşık oluyorsun. Şu halde soyuttan somuta, somuttan karşı cinse, kadından bir kadına ve bir […]

Ölümün İçinden Geçmek »

Ölümün içinden geçiyorsak harflerin yağmurlar altında bir tevili olabilir. Boş gururlarımızın altında yatan gerçek şeyi düşündüm, düşen damlalar kadar bir tüneli vardı kalbimizde. Gölgeler ve suretler böyle havalarda çıkmıyor, istersen sana bunu gösterebilirim ama şimdi bir manası olmayacağını anladım ve bildim. Beni tam anlamıyla bilmiyorsun, ya da zihnin ve kalbinden geçenleri gözlerin yalanlıyor olabilir, tebessümlerin […]

Adını verdim ayağımı vuran pabuçlarıma: “…” »

Bir türküden bir ağıta geçiyor kalpler giden yârin ardından… Sessiz ağlıyor insan, kalp bir sızı tutuyor; tutuyor da bırakmıyor. O yârdan gayrı devâ yok, kimin âhı tuttuysa -bilinmez- yâr gelmiyor, gelmiyor da geçmiyor. Kalp bir sızı tutuyor, tutuyor da bırakmıyor. Saatler hesaplanıyor. Yârin geçtiği yollar tutuluyor, attığı adımlar sayılıyor, takdiri rastlaşmalar olmasa o yârin gölgesinde […]

hatırlama ve s »

“hatırlama”ydı. onunla ilk karşılaştığımda da bu şekildeydi. ne yüksek bir karşılaşma. onu izledim yıllarca. yılların bana neler getireceğini bilmeden. çünkü adımların veyahut bu ansız koşuşturmaların insanın üzerinde ne bırakabileceğini dolaylı/ dolaysız bir şekilde biliyordum. tasdik-i gaybi. insan bildikçe, gördükçe kendi fazlalıklarını atıyor, biliyor ki o artık kendine fazla geliyor. kitapları yakmak/fırlatmak gibi. uzaklara. çünkü kendi […]

Haneke’nin son filmi “Amour” (Aşk) »

Haneke’nin son filmi Amour’dan yeni çıktım. 300 kişilik bir salonda 11 seyirci idik. Film bittiğinde kimse yerinden kıpırdayamadı, sessizlik içinde bir müddet daha oturduk. Seyircilerin kalplerinden “artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” diye geçirdiklerini yüzlerinden okuyabiliyordum. Tıpkı Beyaz Kurdele filmindeki gibi her saniyesini özenle, dantel gibi işlemiş, insanı sarsan bir sinema dili kullanmıştı Haneke. […]

Aranağmeler / Søren Kierkegaard »

“… Gelecek ne getirecek? Bilmiyorum, hiç bir tahminim de yok. Bir örümcek sabit bir noktadan nedenlerden sonuçlara doğru düşerken önünde hep boş bir mekan vardır ve hiç bir yere tutunamaz, her ne kadar çırpınsa bile. Ben de kendimi öyle hissediyorum; önümde hep boş mekan; ileri doğru sonuçlara doğru yol almamı sağlayan arkamda kalmış nedenler var […]

Ölüm’ün Evi / Dominique Lecompte »

Çöpte buldum bu kitabı, oturduğumuz binanın çöplüğüne atılmış kitap cesetlerinin arasında. Çocukluğumdan beri böyle “pis” bir huyum vardır, çöpe atılan kitap ölülerini toplarım, tek tek bakıp bir hayat belirtisi ararım… Korku romanlarını hatırlatan bu kitabı elime alır almaz sayfaların kıpırdadığını, harflerin nefes aldığını fark ettim: “… ‘Annemin ölmesi bitince eve geri gelecek değil mi?’ Küçük […]

YAKINDA: Ölüm’ün Evi »

 “…ölülerin içinde yaşıyorum; ve tabi sevilen bir insanı aniden kaybetmekle başlayan duygu fırtınalarının: İsyan, pişmanlıklar, suçluluk duygusu, nefret, umutsuzluk… Ölen yakınlarını görmeye gelenler için bu şok buluşma aynı zamanda benzersiz bir tecrübe: Kâh kesif bir tefekkür anı oluyor kâh yoğun bir ızdırap … Arkadaşlarımın gözünde ölülerin doktoruyum. Ama aynı zamanda yaşayanların da doktoruyum, Ölüm ile […]