RSS Feed for SanatCategory: Sanat

Rang-e khoda/ The Color of Paradise/ Mecid Mecidi / 1999 »

  “Bismillahirrahmanirrahim Ey Gören fakat Görünmeyen! Yalnız Seni ister yalnız Seni zikrederim!” cümleleri ile başlar Mecid Mecidi’nin yönetmenliğini yaptığı 1999 İran yapımı olan Cennetin Rengi filmi. Zâhirde, karısı vefat ettiği için yeniden evlenmek isteyen ve gözleri görmeyen oğlunu yük, eksik, fazlalık kabul ederek hayatının dışına çıkarmak isteyen ‘baba’yı; bâtında, dünya kendisinden uzaklaştırılan ve yaratılmış olan her […]

Beyaz Geceler (Dostoyevski) »

Beyaz Geceler[1], Rus yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin 1848 yılında yazdığı bir aşk hikâyesi. Dört gece ve bir gündüzün anlatıldığı, beyaz/aşk dolu geceleri yağmurlu, üzgün bir sabahın takip ettiği, romantik ve coşkun duygulardan hayatın gerçekliğine dönüşü anlatan bu eser, Dostoyevski’nin diğer eserlerinden farklı olarak daha coşkun bir üslubu barındırmaktadır. Gözlemleri ile tanınan Dostoyevski bu eserinde de […]

Beden ve ruhun ağrı kardeşliği: Frida »

Yıldız Ramazanoğlu İstanbul’dan Frida Kahlo sergisi geçti. Sergilenen resimler İkinci Dünya Savaşı sırasında Meksika’ya kaçan, orada tanışıp evlenmiş bir çiftin, Rus asıllı Natasha ve Jaccques Gelman’ın  özel koleksiyonundan. Pazar günü evden çıkmamaya çalışsam da içgüdüsel bir atılışla vardım Pera Müzesine. Bedeni harap olmuş Frida’nın ruhundan gelen eserleri bu diyardan geçip gitmeden görmek istedim. Hep kendini […]

Bir Roman Günlüğü; “Bela” »

Meral Yarıcı “Bir nehrin kıyısında takılı kalmışım. Hissettiklerime bakılırsa, ‘varsın olsun’ diyememişim, var’amamışım, var’olamamışım, varamamış ama yok olmayı da göze alamadığımdan, ‘var’da takılı kalmışım. ” Sy.9 Tutkuyla bağlı olduğum romanlar var, bir de bu romanların yazarları. Hayatımda en önemli yerde duran yazarlarım var, yeni keşiflerimde herkesten sakınmak için çaba sarf ettiğim. Bu yüzden hep, çok […]

Nasıl Bir Edebiyat? »

Edebiyat, şüphesiz hayatın tam ortasında bir yerde durur.  Hayatın ağırlık merkezi neresiyse söz, yazı oradadır. Acınız neredeyse eliniz oradadır ya, merhem sürersiniz yaranıza… Elbette, derdiniz varsa dermanını aramaya koşarsınız. Dert, sizi yollara düşürür, kapılara koşturur. Düşünce dünyası ve vicdan’dan bahsettiğinizde ise  “mezkur dert” bir şekilde kendine bir ifade alanı ve biçimi bularak dışa yansıyor. Bu kaçınılmaz […]

Yalnızlık, özgürlüktür öyleyse… »

Hayat nedir? Herkes cevap vermiş ama her birimiz yeniden cevaplamak zorunda kendisi için. Ya özgürlük nedir? Kendi cevabımı bulmalıydım. Parayla alınıp satılmayan şey, dedim, kendi kendime, parayla alınıp satılamayan şey. Parayla alınıp satılan her şey köleliğin göstergesi öyleyse: evler, arabalar, kıyafetler… Köle yapıyor bunlar bizi ve özgürlüğümüzü elimizden alıyor. Tam bu noktada Cibran’ın üryanlığına[1] yaklaşıyorum, […]

Gabbeh / Mohsen Makhmalbaf (1996) »

Sevda alıp başını gitmek ister ve tamamlanmak. Geride bıraktıklarına dönüp bakmak istemez, gördüğü sadece görebildiğidir, peşinde olduğu/peşinden gelen… ve öyküler gizlidir insanın yüreğinde, gözlerinde, kelimelerinde, yüreğinden sızan her şeyde: resimde, şiirde, öyküde, nakışta, kilimde… Eğer gözleriniz anlamı yakalamakta mahirse, gördüğünüz sadece şey/nesne değildir. Aşar onu muhayyileniz ve o şey’de gizlenen yüreği renk renk görürsünüz/izlersiniz. Doğu’da […]

Aşk, Allah Seni Korusun »

Eserle buluşmama vesile olan Memduh Yağcı’ya teşekkürlerimle… “Dünyadaki ruhlar kadar, Allah’a giden yol vardır” Bab Aziz’den…   Film eleştirmenliği, incelemesi başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Ancak bir film üzerine yazma çabası hem bu gayenin içinde hem de bazen çok üstündedir. Özellikle ruhani, sürreel eserlerin incelenmesi tekniğin yalnızca izaha çalıştığı ve eseri çoğu kez özünden koparan […]

Hiroshima Mon Amour / Hiroşima Sevgilim, Alain Resnais (1959) »

Ne zordur aşktan vazgeçmek, aşkından vazgeçmek. Akıllanmak unutmak anlamına gelir. Hayır, akıllanmak değil, arada bir hatırlamak… ne kadar sevdiğini ve ne kadar acı çektiğini arada bir hatırlamak. Aşkın kollarında olmak, aşkının kollarında kalmak isterken, ölüm bile ayrılık anlamına gelmiyorken, insana en büyük engelin yine kendisi olması, belleği. Bellek unutmaya mahkumdur çünkü, acıyı dahi unutmaya… 1959 […]

Ret ve Evet Arafından Sesleniş: Bela »

Suzan Nur Başarslan’ın Bela romanı üzerine notlar… Yücel ÖZTÜRK İnsanın içine ve dışına ayna tutan bir roman Bela. Farklı zaman ve mekânlarda yaşanan olayların ret ve kabul, isyan ve tevekkül noktalarında birleştiği eser 28 bölümden oluşuyor. Yazar her bölüme çeşitli sanatçılardan birer alıntıyla başlamış. Bu alıntılar, o bölümde anlatılanlara ışık tutan ya da onları özetleyen […]