RSS Feed for UlusalcılıkCategory: Ulusalcılık

Dikkat Kitap: Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler »

Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyordu: “Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme!” Büyük travmalar, katliamlar ve yok edilme korkusu yaşayan toplumlar geçmişten ders çıkarırken affetmek ile acıları unutmak arasında fark göremiyorlar. (Bkz. PKK’lıları affetmek) Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, […]

Ölümcül Kimlikler (Amin Maalouf) »

Zeynep Sude Çakır ‘’Her gün bir yerden bir yere göçmek ne iyi,  Her gün bir yere konmak ne güzel..  Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş..  Dünle beraber gitti cancağızım,  Ne kadar söz varsa düne ait.  Şimdi yeni şeyler söylemek lazım..” der Mevlana Celaaleddin Rumi.   Değişmeyen tek şey değişim… Bunu son birkaç on yıldır çok daha […]

Hayatlar, insanlar… »

    … Bu konu ilginizi çektiyse… Türkiye bölünür mü? “Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel […]

Post-Modern Zamanların Modern Hayaleti: Milliyetçilik »

Sunuş: Okuyacağınız yazıyı yayına girmeden önce uzun uzun düşündük. Aslında “iyi bir DD makalesinde” bulunması gereken bir çok özelliği bünyesinde barındırıyor. Özgün fikirler,eleştirel bakış, toptancı önyargılar karşısında tahlile davet… Emekleri için Berrin Hanım’a teşekkür ediyoruz. Ama dediğim gibi uzun uzun, biraz da kara kara düşündük yayınlamadan önce. Zira makaledeki bir tek paragraftan biraz … nasıl […]

Ölümcül Kimlikler (Amin Maalouf) »

Maalouf’un kitabı ne bir roman, hikâye, ne bir siyasete matuf bir eser, ne de bilimsel bir araştırma. Sadece Lübnan’da doğup Fransa’da yetişen ve Hıristiyan olan bir Arap’ın düşüncelerini akıcı üslupla anlatan bir deneme. Aslında benim de ilgimi çeken bu nokta. Ailem bir iç Anadolu şehrinden. Ben ise Akdeniz’in bir sahil kasabasında büyüdüm ve eğitimimin çoğunu […]

Paris Nutku »

(Bu konuşmayı 20 Ocak’ta Paris’te kalabalık bir Ermeni topluluğu önünde yaptım. Ortamı ve dinleyici kitlesini bilirseniz ne dediğim belki daha iyi anlaşılır. Üçüncü paragraftan itibaren boy gösteren “biz” ne kadar ilginç bir kavram, düşündükçe ben bile hayrete düşüyorum. Daha önce bir yerde anlatmıştım, tekrar edeyim.  Erivan’daki futbol maçı sırasında emniyette görevli dostlarımdan biri aradı. “Sevan abi kimi […]

Ulusalcılık ve kölelik »

 Halil Berktay Ya da [Parentez-22] ve [Giritliler-13]. Peki, sonuçta bir “Türkiye halkı” var, Cumhuriyeti de kuran. Kimdir, nedir ? Neden Orta Asya Türkî topluluklarına hiç benzemiyor ? Nedir, Osmanlı İmparatorluğu ve sonra çağdaş Türkiye’nin “halklaşması”nın, the peopling of Turkey‘in gerçek tarihi ? Bu bağlamda, ırkçılıkla şekillenmiş Türk milliyetçiliğinin hiç aklına getirmediği, ya da getirse bile […]

Güneydoğu’daki en acı kaybımız: Masumiyetimiz! »

Sunuş: Geçen hafta başımıza gelen “sıradan” bir olay terörün beslendiği zemini aydınlattı bir kez daha. Türkiye’de bir çok insan karşısındakilerin içini, kalbini okuyabildiğinden o kadar emin ki birbirlerini dinlemiyorlar. Ne yaptığınız veya ne söylediğiniz değil önemli olan. Ne olduğunuz önemli.   Daha doğrusu ne mal olduğunuz(!).  Dostumuz İbrahim Becer’in “Kararı Kürtler verecek” adlı yazısını yayına girdikten […]

Niçin hedef seçildim? / Hrant Dink »

19 Ocak 2007 günü, adeta “göstere göstere” düzenlenen bir suikastla aramızdan ayrılan Hrant Dink, öldürüleceğini hissetmiş gibi yazılar kaleme almıştı. Dink’in Agos Gazetesi’nde yayımlanan, kendisini hedef haline getiren süreci anlattığı yazısı aşağıda. _____________ Başlarken bir not: Hiç işlemediğim “Türklüğü aşağılamak” suçundan 6 aya mahkum oldum. Şimdi artık son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyorum. […]

Hrant abimi andım »

Garabet Orunöz Tuzla’dan önce Gedikpaşa da bir kilisenin alt katında yatakhane ve yemekhaneden ibaretti ikametgahımız. Bir minik top sahamız bile vardı. İşte buranın adı da Joğovaran’dı.    Joğovaran; kelime anlamı,  toplanılan yer  olduğunu çok sonraları öğrendim.  Burada hiyerarşik bir düzen değil, aile düzeni vardı. Görevlilerimizden erkek olana, baba anlamına gelen ‘’hayrig”,  bayan  olanına ise, anne […]