RSS Feed for YoklukCategory: Yokluk

Şerhu Esmâillâhi’l-Hüsnâ (Sadreddin Konevî Hazretleri) »

Günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce “her gün doğan güneş farklı bir güneştir” diyordu Efesli bilge Heraklitos (Hράκλειτος). Bir sembolizm ya da felsefî bir derinlik aramadan, en düz, en yalın haliyle işitelim bu sözü. Heraklitos’tan bu yana 2500 x 365 farklı güneş doğmuş olabilir mi? İçinizden tekrar edin bir kaç kez, “her gün doğan güneş farklı […]

Mutlu Günler (Samuel Beckett) »

 “…hiç sürünmedim hayır rahvan rahvan hayır sağ bacak sağ kol ha it ha çek on metre on beş metre hayır hiç kımıldamadım hayır hiç acı çektirmedim hayır hiç acı çekmedim yanıt yok HİÇ ACI ÇEKMEDİM hayır kimseyi terk etmedim hiç hayır kimse terk etmedi beni hiç hayır işte yaşam bu yanıt yok İŞTE YAŞAMIM BU […]

Varlık ve Hiç – Jean-Paul Sartre (Bölüm 4: Mahalle Baskısı) »

  Sunuş: İşyerinizde, düğün salonlarında, lokantalarda şık giyinmiş insanların hal ve tavırlarına bakın. Tek tek hal hatır sormalar, sizli bizli konuşmalar, hanımlara yer vermeler, şefin önünde düğme iliklemeler, “kritik durumlarda” düzeltilen kravat ve kemerler… Vücud dilinin de dahil olduğu bu kibarlık selinde sürüklenirken tuvalete gittiniz… Tam bir şok! Klozetin kapağını kaldırmadan çiş yapan biri var […]

YAKINDA:Varlık ve Hiç – Jean-Paul Sartre (Bölüm 4: Utanç) »

Hareket halindeki bir trende oturanlar pencereden dışarı baktıklarında istasyon binalarını, direkleri ve ağaçları hareket halinde görürler. Filozoflar da çoğu kez MUTLAK sabit bir sıfır noktasında durduklarını zannederler. Yaşadıkları ülke, tarihi devir, inançları, ideolojileri onlara “normal” gelir, bir sıfır noktasıdır adeta. O noktadan geçmişe ve geleceğe bakarak kavramlar, sistemler inşa ederler. Bir an gelir, kendi icadlarını […]

Varlık ve Hiç – Jean-Paul Sartre (Bölüm 3:Bakış) »

“… ‘Ben’ deyince bir boşluk duygusuna kapılıyorum. Öyle unutulmuşum ki, kendimi iyice hissetmek elimden gelmiyor. Benden kalan bütün gerçeklik, var olduğunu hisseden varoluş sadece. Yavaş yavaş esniyorum. Kimse, hiç kimse için!  Antoine Roquentin ne ki? Soyut bir şey o… Pırıl pırıl, hareketsiz, bomboş bir bilinç, duvarların arasına konulmuş, kendi kendine sürüp gidiyor. Kimse yok bu […]

Varlık ve Hiç – Jean-Paul Sartre (Bölüm 2:Ahlâk) »

«..Hareketleri canlı ve kararlı, biraz fazla emin kendinden, biraz fazla hızlı, müşterilere doğru attığı adımlar biraz fazla kesin. Masaya eğilirken biraz fazla aceleci, sesinin tonu ve bakışları ile abartılı bir alâka gösteriyor müşterinin siparişine… Ah! İşte geri geliyor, bir robotu taklid eder gibi, elindeki tepsiyi tutuşu ip cambazlarını hatırlatıyor. […] Rol yapıyor sanki. Ama ne […]

Varlık ve Hiç – Jean-Paul Sartre (Bölüm 1:Boşluk) »

“… Bir delik gören insan onu kendi etiyle kapatmak ister. Çocuk bir delik gördüğünde parmağını ya da kolunu sokmadan edemez. Demek ki delik kendimi içine akıtarak varlığımı hissetmemi sağlıyor. […] Bir deliği kapatmak demek varlığın DOPDOLU(1) olabilmesi için vücudumu feda etmem anlamına geliyor.  Yani kendi varlığının şuurunda olmanın baskısıyla objektif varlığı TAMAMLAMAK. Burada insan olmanın […]

Allah insanı terkeder mi? »

Mevsim normallerinin çok üstünde bir sıcaklığın hüküm sürdüğü sakin, ıssız bir münzeviler beldesinde uzun zamandır görüşmediğim dostumla karşılaştım. “Sen daha iyi bilirsin ama bizi Allah da terk etti her hal” dedi, tüm çabalarına karşı çocuk sahibi olamayan dostum. Tıbbın tüm olanaklarını kullanmıştı ve derdine deva bulamamıştı. Mutlu yuvasını taçlandırmak için tek eksiği bir çocuktu ama […]

YAKINDA:Yokluk da vardır “var” kadar… »

Paris yakınlarında bir yerdeyim. Hava yağmurlu. Islak kaldırımlar gökyüzünü, binaları ve ağaçları yansıtıyor. Islaklık aynasındaki yansıma yere düşen damlalarca deforme ediliyor. Ağaçlar, evler ve direkler yamuk yumuk. İçinde yaşadığım “gerçek” mekânın eksik bir kopyası yerde duruyor. “Eksik” çünkü görüyorum ama dokunamıyorum. 5 duyuma hitab eden “gerçek” Kâinat’a kıyasla sadece gözüme hitab eden yerdeki “kâinat” eksik. […]

Türk Solu Uyanıyor! »

Geçen gün Türk televizyonunu açtım. (“Bizim” Fransa’da böyle diyoruz).  ODTÜ’de solcu öğrenciler fakirlik, sefalet ve kapitalizm karşıtı sloganlar ile yürüyorlardı. Kendilerini durdurmak isteyen polislere sanırım 300-400 kadar yumurta attılar. Yumurtalar polislerin sert plastikten yapılmış kalkanlarına çarpıp kırıldı, yere aktı. Bu kırılan yumurtalar bana hayatımın ilk kara gününü hatırlattı. Yurt dışında yaşayan hemen herkesin bir “kara […]