Main Content RSS FeedÖnceki Yazılar

1984, George Orwell »

Giderek geçmiş, günü gününe, dakikası dakikasına “güncellenir”. Böylece, hem Parti’nin tüm öngörülerinin ne kadar doğru olduğu belgeleriyle kanıtlanmış olur hem de günün gereksinimleriyle çelişen tüm haber ve görüşler kayıtlardan silinir. Artık tüm tarih, “gerektikçe sık sık kazınan ve yeniden yazılan bir tablete dönüşmüştür. Yokedilmesi gereken belgeler ise, bellek deliği denen bir yarıktan içeri atılır ve binanın gizli bir köşesindeki dev fırınları boylar. İnsan, kendi belleği dışında hiçbir kayıt kalmayınca, en belirgin gerçeği bile nasıl kanıtlayabilir ki? Kaldı ki, belleğinizde kalanlar ve bildikleriniz de 101 Numaralı Oda’daki “işlemler”le tertemiz edilecek, tüm bunların sonucunda toplumun ve bireyin belleğinden geriye hiçbir şey kalmayacak, tekmil tarih ve geçmiş Parti’nin istemine uygun bir biçime bürünecektir.

Burma Günleri / George Orwell »

 

“…Bizim bu ülkede bulunmamızın hırsızlık yapmaktan başka bir amacının olmadığını nasıl anlayabilirsiniz? Çok basit. Memurlar Burmalıları ezerken iş adamları da onların ceplerine dalıyorlar. Eğer bu ülke İngilizlerin elinde olmasaydı, diyelim benim firmamın şimdiki gibi kereste sözleşmeleri yapabileceğini mi sanıyorsunuz? Ya da başka kereste firmalarının veya petrol şirketlerinin, madencilerin, çiftçi ve tüccarların? Arkasında hükûmet olmasa pirinç çemberi talihsiz çiftçiyi soyup soğana çevirmeye nasıl devam edebilirdi? …”

 

… Yeni kitaplar ve yazarlar keşfetmek için…

Rönesans’ın Kara Kitabıronesans-kara-kitap-kapak Ücretsiz kitap indirin84 kitap indirin

Rönesans sanatın yeniden doğuşu değil ölümü oldu… ve daha bir çok şeyin! Rönesans’ın fikir dünyamızda açtığı yaralar bugün dahi kapanmış değil. Maddenin mânâyı tahakküm aldığı, adına “Aydınlanma” dediğimiz karanlık çağların miladı hiç şüphesiz bu dönem. Güzel ahlâk ile güzel sanatın irtibatının kopuşudur Rönesans. Bu kopuş yüzündendir ki insanlık sadece sanatta değil siyaset, bilim, felsefe, iktisatta lâdini dünya görüşünü Hakikat’in yerine koydu. Sonradan bütün dünyaya dayatılacak olan Avrupa sanatı Rönesans’tan itibaren bilimselleşti. Anatomi, optik, matematik kuralları ve özellikle de merkezî perspektif sanatta insanî ifade imkânını sınırladı. Sömürgeciliği, dünya savaşlarını ve insanları homo-economicus zanneden ideolojileri doğuran işte bu zihniyet oldu. İnsanlık asırlardır hapsolduğu Rönesansçı perspektiften kurtulabilir; kurtulmalıdır da. Bu kurtuluşun neticeleri ise sadece sanatla sınırlı kalmayacak, ahlâkî, siyasî, felsefî tekâmüllere kapı açacaktır. Rönesans’ın Kara Kitabı bu kurtuluşa katkıda bulunmak amacıyla yazıldı. Başta Pavel Florenski ve Erwin Panofsky olmak üzere George Orwell, Juhani Pallasmaa, Michel Foucault, Ahmed Yüksel Özemre, Zygmunt Bauman, Stanley Kubrick, Cemil Meriç, Henri Lefebvre, Lucien Lévy-Bruhl, Rasim Özdenören, Mircea Eliade, René Guénon gibi sanatçı ve düşünürlerin eserlerinden ve iki değerli araştırmacımızın, Ozan Avcı ile Gönül Eda Özgül’ün makalelerinden istifade edildi. Buradan indirebilirsiniz.

Derin Medeniyetderin-medeniyet Ücretsiz kitap indirin84 kitap indirin

Nedir medeniyet? Opera? Demokrasi? Parklar ve bahçelerle süslü şehirler? Metro? Asansör? Modern çağın karanlık dehlizlerinde kaybolan bizler için medeniyet, teknoloji ve kültür mefhumlarını birbirinden ayırdetmek zor ama şurası kesin: Hiroşima, Gazze ve Halep’te şehirleri (medineleri) haritadan silen Batı’ya “medenî” diyenler büyük bir suç işliyorlar. Zira katil bir insanı bir kere öldürür ama katile “katil” demeyenler içlerindeki insanlığı, vicdanı öldürmüş olurlar. (Vicdan / Conscious / Conscience / ضمير) Evet… Kimileri adaletle hükmedilmiş mülkler bıraktılar geriye; kimileriyse kan ve göz yaşıyla, kul hakkıyla çimentosu karılmış duvarlar, piramitler, kuleler. Elinizdeki bu kitap şu veya bu medeniyeti anlatma değil medeniyet mefhumunun derinlerine inme derdinde. İnsanlar arasındaki münasebetleri yani muhabbet, merhamet, adalet, ticaret ve şiddeti yönetebilme gücü açısından medeniyet mefhumuna yeni bir bakış açısı teklif ediyor. Miras olarak köprü bırakanlarla duvar bırakanları tefrik etmeye yarayacak bir bakış açısı. Buradan indirebilirsiniz.

 

Kitap tanıtan kitap 7kitap-tanitan-kitap-7 - kucuk Ücretsiz kitap indirin84 kitap indirin

Kitap tanıtan kitapların 7cisine damgasını vuran düşünür Susan Sontag oldu. 1977’de yayınladığı “Fotoğraf Üzerine” isimli cesur kitaptan bahseden 4 makale ile başlıyoruz. Mehmet Özbey’in kaleminden eskimeyen bir kitabı ziyaret edeceğiz sonra: Yüzyıllık Yalnızlık (Gabriel Garcia Marquez) Değerli yazarlarımızdan Mehmet Salih Demir ve Mustafacan Özdemir tek bir kitaba ve tek bir yazara odaklı kitap sohbetlerinden farklı makaleler hazırladılar. Bunlar kavram ve/veya olaylara odaklı, birden fazla kitaptan ve müelliften istifade eden çalışmalar: Terör, vicdan, modernleşme, bilim felsefesi (Kuhn, Heidegger, Derrida, Gadamer, Dilthey, Mach, Baudrillard, Toulmin) … Suzan Nur Başarslan’ın yazdığı Türk romanının tarihçesi ve Seksenli Yıllarda Türk Romanı Ve Post Modern Eğilimler de bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların  yanısıra yazar kadar hatta bazen daha fazla ünlenmiş kitaplara adanmış makaleleri de yine bu sayıda bulacaksınız: Zeytindağı (Falih Rıfkı Atay), Hayy Bin Yakzan (İbn-i Tufeyl), Körleşme (Elias Canetti), Taşrada Düğün Hazırlıkları (Franz Kafka). Kitap tanıtan Kitap 7’nin daha önceki sayılardan bir diğer farkı da Georg Simmel’e adanmış iki makale içermesi. Karl Marx ve Max Weber arasındaki kayıp halka olarak nitelenen Simmel’in “Büyük şehir ve zihinsel yaşam” (Die Großstädte und das Geistesleben, 1903) isimli özgün çalışmasından bahsettiğimiz makaleler kitabın sonunda. Buradan indirebilirsiniz. Önceki kitap sohbetleri:

Şirket kuranlara tavsiyeler »

  • Finansal krizler, salgın hastalık ve depremle sarsılan ekonomiler iş kurmak isteyenleri korkutur. Oysa ülkenin, bazen de dünyanın dibi bulduğu bu dönemler şirket kurmak için en uygun zamanlardır. Çünkü kredi, emek ve hammadde ucuzdur.
  • Önce ne yapacağınızı iyi düşünün. Çok orijinal, hiç görülmemiş bir ürün/hizmet sizi rekabetten korur ama müşteriye ne olduğunu ÖĞRETMEK zorundasınız; üretmek ve satmak da çok zor olabilir. Sıradan bir ürünü sıra dışı şekilde pazarlamak size aynı kârı daha kolay getirebilir.
  • Ayaklarınız yere basmalı. Şirket kurmak olağanüstü bir iyimserlik gerektirir. Başarısız olan patronların çoğu bu iyimserlikle sarhoş olanlardır. Firmanızın yakın gelecekte kâr edecek olması yetmez. Nakit giriş ve çıkışını öngörmeniz gerekir. Nasıl?

Read the rest

ABD biyolojik bir savaş için hazırlık mı yapıyor? »

Görseller ile birlikte okumak için silsile bu sayfada.

ABD Neden kendi vatandaşlarını biyolojik silahla öldürdü?

2° Asırlardır bilinen bir hayvan hastalığından nasıl biyolojik silah yapıldı?

3° Sadece Türkleri, zencileri veya Çinlileri öldüren biyolojik silah yapılabilir mi?

4° ABD’nin gelecekteki planı ne?

  • Amerika Birleşik Devletleri biyolojik bir savaş için hazırlık mı yapıyor? Neden bütün askerlerine Anthrax aşısı yaptırdı? Rusya ve ABD biyolojik silahları yasaklayan anlaşmayı neden ihlâl ediyorlar? Hangi ülkeler savaşa yetecek kadar büyük virüs stokları yapıyor?
  • Birkaç sene geriye gidelim; ABD’nin kendi toprağında kendi vatandaşlarını biyolojik silahla öldürdüğü günlere. Hukukî mânâda dosya kapandı çünkü sanıklar, yargılanmadan evvel intihar ettiler yahut… ettirildiler. Ama birçok soru cevapsız kaldı.
  • Sadece üzeri örtülmüş eski bir suç mu? Değil. ABS’deki bio-terör, Irak’ın işgaline sebep olarak gösterildi. Türkiye de dâhil birçok ülkeyi tehdit eden biyolojik silah güvenliği zaafları göz önüne serildi. Bazı özel şirketler ve devlet kurumları gölgeden çıktı… Nedir?
  • 11 Eylül saldırısından bir hafta sonra “teröristler” postayla Anthrax bakterisi (Bacillus anthracis) göndermeye başladılar. “Şarbon hastalığı” diye bildiğimiz hastalık bu. Ciltte siyah lekelere yol açtığı için Fransızca kömür hastalığı (charbon) denilmiş. Ama askerî versiyonu farklı. Yani?
  • Bir bakteri askerî amaçla kullanılmak istenirse hem genetik olarak dönüştürülebilir hem de ince toz haline getirilebilir; silisyum gibi tozlarla karıştırılabilir. Ciltte yara açan bu bakterinin “tohumları” solunum yoluyla alınırsa insan için çok büyük tehlike. Amaç ne peki?
  • Belli bir ırkı, meselâ sadece zencileri veya çekik gözlü erkekleri öldürmek, silahı kullanan “bizim” askere zarar vermeden sadece düşmanı devre dışı bırakmak. Bunun için özel üretilmiş ve sadece “doğru” taraftaki askerlerin kullanacağı bir antibiyotik veya aşı kullanmak…
  • Anthrax solunum sistemine girdiği zaman tam bir silah. Öldürme oranı %90. Ebola ve veba bile %70’lerde. Üstelik akciğerden vurulan hastada bulaşıcı değil. Yani bakteri ile öldürdüğünüz düşman askerinin cesedi, sizin askeri hasta edemez. Askeri versiyonların özel aşısı da var.

Read the rest

Fazla Düşünüyorum / Christel Petitcollin »

  • Bu yazının konusu olan kitap ”Fazla Düşünüyorum”. Müellifi Christel Petitcollin psikoterapist. Kişisel gelişim ve iletişim konusunda çalışmaları var.
  • Fikirlerin zihninize bir sel gibi hücum ettiği oluyor mu? Yıkılan bir barajın suları gibi, 10 hatta 15 farklı konuda bir fikir selinden bahsediyorum. Endişe gibi değil; hoş şeyler; unutmak istemiyorsunuz. Ah keşke bir yere not edebilseniz… Ama arkadan yenileri geliyor… ve panik!
  • Bir arkadaş toplantısında yahut aile arasında birden bire ortamı televizyondan seyrediyormuş gibi hisse kapıldınız mı? “Ne işim var benim bu insanlar arasında?” diye kendinize soruyorsunuz. Neden bu kadar yüzeysel şeyler üzerinde saatlerce konuşuyorlar?
  • Kendini başka bir gezegenden gelmiş gibi hisseden bu insan türünden iseniz şehrinizi yahut ülkenizi terk etmeye çalışmayın; değişen bir şey olmayacak. Gurbette de kendi yerinizi bulamayacaksınız ve tıpkı terk ettiğiniz beldede olduğu gibi “insanlar beni anlamıyor” diyeceksiniz.
  • Ama iyi bir haberimiz var; diğer insanlardan çok daha zekisiniz! Düşüncelerinizin yoğunluğu sebebiyle bazen kekeliyorsunuz. Hislerinizdeki incelikleri ifade edecek kelime bulamıyorsunuz çünkü o kelimeler henüz icad edilmedi. Fakat sıkıntı şu ki, toplum sizi anlamaya hazır değil.
  • Şöyle izah edelim: Açık mavi ile koyu lacivert arasındaki bütün renklere “mavi” diyen bir toplumda yaşıyorsunuz ve mavinin binlerce tonunu görebilen, görmekle kalmayıp her birinden duygusal olarak etkilenen birisiniz. Çevreniz sizi anlayamaz, sadece “romantik” veya “deli” diyecekler.
  • Normal insanlar dünyayı 5 his ile algılıyor. Bunların bir veya ikisi diğerlerinden baskın. Meselâ aynı yerde tatil yapan 5 kişiden biri tatil hatırası olarak renkleri (güneşin batışı vb), diğeri kokuları (köy pazarı, kır çiçekleri) anlatabiliyor. Ama bir de aşırı hassas insanlar var.
  • Bu insanlar her şeyi çok ince ayrıntısına kadar hatırlıyor hatta anlamlandırıyor. Bu sebeple sanatçı veya bilim adamı ise yeni fikirler, eserler üretmesi çok kolay. Zira diğerleri için ilgisiz görünen her şey, onlar için bağlantılı, derin ve renk, koku, şekil gibi vasıflar etkileşim halinde.

Read the rest

Corona Virüs, ekonomik neticeler, FED ve Borsa »

  • Bildiğimiz grip türlerine kıyasla hızlı bulaşan ve kuluçka süresi uzun. Haliyle sağlıklı zannedildiği için tecrid edilmeden gezen hasta çok. Yani corona virüs daha uzun bir süre gündemde kalabilir. %2.5 öldürme oranı veba ve ebola gibi salgınlara (%30-70) kıyasla çok düşük ama korkutuyor.
  • Ekonomik neticeler? Çin’de 60 milyon insanın karantinaya alınması, yolların, liman ve hava alanlarının kapatılması yüzünden lojistik ağır darbe yedi. Ne hammadde, ne de mamûl mallar taşınabiliyor. CO2 salınımı %25 düşmüş. Endüstri ve taşımadaki yavaşlama için ölçü olabilir.
  • Dünyadaki birçok şeyin %80’ini üreten Çin’in kilitlenmesi, uzak ülkelerdeki küçük sanayicileri bile vurdu. Meselâ ihtiyacı olan silikonun %100’ünü Çin’den alan firmalar yeni tedarikçi arıyor. Ne olur gelecekte? Bu salgının nasıl evrileceğine bağlı. Yani?

Read the rest

Dikkat Kitap: Futbol ve Siyaset »

Clausewitz “Savaş siyasetin alternatifi değil, başka araçlarla devamıdır” diyordu. İnsanlığın kapitalizm ile kimliksizleştiği 21ci yüzyılda futbol siyasetin farklı araçlarla devamı haline geldi. Demokratik, faşist yahut sosyalist hiçbir siyasî rejim, futbolu görmezden gelmiyor. Açık yahut gizli, her siyasî partinin, liderin ve rejimin bir “futbol politikası” var.

  • Neden diğer spor dalları değil de futbol?
  • Futbol yoluyla savaş ve iç savaş nasıl çıkartılır?
  • Hükümet darbesi yapmak için futbol nasıl kullanılır?

Elinizdeki e-kitap, tarihten örnekler vererek bu sorulara cevap arıyor. Teorik değil tersine somut olaylara ve görsellere dayalı, sosyal medya formatında bir anlatım. Buradan indirebilirsiniz.

Çin’in Yeni İpek Yolu, askeri bir proje mi? »

  • Çin’in Yeni İpek Yolu projesi ilerledikçe birçok uzman, Çinlilerin emperyal amaçlar güttüğünü, küresel ticaret kisvesi altında açılan yolların asker taşımak için kullanılacağını söylüyor. Peki gerçekten Amerikan hegemonyası yerine Çin tahakkümü geldiğini söyleyebilir miyiz?
  • Tayvan, Sudan, Yemen, Kuzey Kore ve Cibuti’deki gerginlikler eski gücünü korumakta zorlanan ABD ile onun tahtını devirmeye çalışan genç emperyal Çin’in mücadelesinden mi ibaret?
  • Paranoyak bir Çin düşmanlığı ile Polyanna’cı iyimserlik arasında bir denge noktası arayalım. Bunun için Çin’in askerî harcamalarına, geliştirdiği silahlara bakmak gerek. Ama yetmez. Pekin’in  “ticaret için” dediği limanların askerî potansiyelini de değerlendirmek gerekir.
  • Son 4 asırdaki emperyal güçlerin yani İspanyol, Portekiz, Hollandalı, İngiliz, Fransız ve Amerikalıların dünyayı nasıl kontrol ettiğine baktığımız zaman, okyanus ve deniz yolları bir sabit olarak karşımıza dikiliyor. Bkz. Savaş Meydanda Değil Masada Kazanılır
  • Gerek ticarî gerekse askerî amaçlı bütün projeler, okyanusların, kanal ve boğazların kontrol edilmesini gerektiriyor. Neden? Bunun birkaç sebebi var: Antik çağlardan beri bir yükün denizden taşınması daha ucuz ve kara yoluna kıyasla çoğu kez daha güvenli. Read the rest

Sınırlandırılmamış Savaş / Xiangsui, Liang »

“… Sınırlandırılmamış savaş için savaş alanı ve savaş dışı alan arasında ayrım mevcut değildir. Kara, deniz, hava ve uzay doğal savaş alanları olduğu gibi; askerî, siyasî, iktisadî, kültürel ve psikolojik alanların sosyal alanları da savaş alanlarıdır. Bu iki büyük mekânı birbirine bağlayan teknik alan, muhalif güçler arasındaki çatışmanın en sert olduğu savaş alanıdır. Savaş askerî, paramiliter veya askeri olmayan olabilir; şiddet kullanabilir veya şiddet içermeyebilir; profesyonel askerler arasında bir çatışmanın yanı sıra, esas olarak sivillerden veya uzmanlardan oluşan güçler arasında bir çatışma olabilir. Bu özellikler, sınırlandırılmamış savaş ve geleneksel savaş arasındaki ayrım çizgisini işaret eder ve yeni savaş biçimleri için başlangıç çizgisini çizer …”

 

 

…Yeni kitaplar ve yazarlar keşfetmek için… 

 

Petrol kandan ağırdır

Ücretsiz kitap indirin84 kitap indirin(Son güncelleme: 4cü sürüm, 12 Ocak 2019)

Petrolün fiyatının 50$ üzerinde kalması için yılda ortalama 75.000 insanın ölmesi gerekiyor. Süveyş kanalının Mısır tarafından kamulaştırılması, petrol krizleri, 6 sün savaşı, İran-Irak savaşı, Irak’ın işgali ve Suriye… İnsan kanıyla para basan bu makine 50 senedir asker, sivil, kadın çocuk demeden insan öğütmeye devam ediyor. Nasıl? 1ci Dünya Savaşı tarihteki ilk küresel karbon savaşı oldu. Kömürle beslenen fabrikalar kömür ve petrolle işleyen makineler ürettiler ve insanın öldürme kapasitesini binlerle çarptılar. Ama makineler savaşta insanın yerini almadı. Bunun yerine daha çok insanı daha hızlı şekilde cepheye göndermek için kullanıldı. Cepheler genişledi ve muharebeler uzadı. Alman-Fransız sınırındaki zengin kömür yataklarından İslâmistan’daki petrol kuyularına uzanan savaşta insanlar karbon için öldüler, öldürdüler. Petrolcüler, kömürcüleri yendi. Endüstrileşen savaş sadece savaş makinelerinin değil üretim, sevk ve idare kapasitelerinin de savaşıydı. Elinizdeki 55 sayfalık bu e-kitap şu sorunun cevabıdır: İnsan kanıyla para basan bu makine nasıl çalışıyor? Buradan indirebilirsiniz.

Savaş Meydanda Değil Masada Kazanılır

Ücretsiz kitap indirin84 kitap indirinDünya ticaretinin %80’i denizden yapılıyor. Ülkelerin hayatta kalması yani gıda ve enerji tedariki için deniz yollarına erişmeleri şart. Panama, Süveyş, Malaka ve Cebelitarık gibi bütün stratejik noktalar ABD, Britanya ve Fransa’nın kontrolünde. Bu üç devlet istedikleri ülkenin ekonomisini petrolsüz ve dövizsiz bırakıp boğabilecek bir güce sahip.(Bkz. Petro-dolar sistemi)

Komplo teorisi mi? Değil, her şey ortada: Akademisyenler, amiraller, bakanlar ve diplomatlar, doktrinlerini açık açık yazmışlar ve yazdıklarını harfiyen tatbik etmişler: Alfred Mahan, Halford Mackinder, Nicholas Spykman, Zbigniew Brzezinski, Edward Luttwak, Samuel Huntington, Joseph Nye, David Peraeus, Henry Kissinger… Jeopolitiğin bu ünlü isimleri, İngilizlerin ve Amerikalıların dünyaya sürekli hükmetmesi için neler yapılması gerektiğini her ortamda açıkça ifade etmişler. Tabi bu tahakküme bir takım kılıflar uydurulmuş: Önce Hristiyanlık, sonra üstün(!) beyaz ırk ve nihayet serbest ticaretle demokrasi adına verilen bir mücadele gibi gösterilmiş. Yani sınır tanımayan Anglo-Saxon şiddetine, ideolojik meşruiyet zeminleri ihdas edilmiş. Ama değişen ideolojilere ve teknolojinin ilerlemesine rağmen 150 yıldır değişmeyen jeopolitik sabitler var. 21 harita ve 11 makaleden oluşan bu kitap, Anglo-Saxon hakimiyetini mümkün kılan şartları ve Avrasya’nın kurtuluş yollarını sorguluyor. Coğrafî engellerden ekomik savaş araçlarına ve psikolojik harbe kadar… Kitabı buradan indirebilirsiniz.

Ücretsiz kitap indirin84 kitap indirinDerin Savaş

Savaş bir şiddet hareketidir ve bu bilkuvve (potansiyel) şiddetin sınırı yoktur. İnsanlık olarak sürekli savaşmıyorsak bunun sebebi yüksek ahlâkımız(!) değil menfaatlerimizdir. Ancak savaşı sonuçlarından tecrid ederek, sağlıklı bir şekide düşünmek kolay değil. Çünkü yol açtığı ölümler ve maddî zarar o kadar büyük ki her ne pahasına olursa olsun kaçınmak gereken bir anormallik veya uluslararası ilişkilerde bir aksama gibi görünüyor. Oysa her savaşsızlık hâli barış değil; geçici bir ateşkesten ibaret. (Bkz. Barış / Sulh / Peace / Paix / صلح / سلام ) Meselâ iki dünya savaşı arasındaki 1918-1939 dönemine kim “barış” diyebilir? Üstelik her ne pahasına olursa olsun savaştan kaçan bir lider, düşmanlarının ölçüsüz şantajına çanak tutmuş olmaz mı? Adolf Hitler’e akıl almaz ödünler veren Birleşik Krallık Başbakanı Neville Chamberlain gibi savaştan kaçmak için “her pahayı” ödemek, üstelik sonunda yine de savaşmak zorunda kalmak iyi bir strateji mi? Ölmenin değil yaşamanın tesadüf olduğu  savaşta asker, sağdaki yahut soldaki sipere koşarken serbesttir. Belki de en güvenli siperi, bir robot veya bir hayvan, insandan daha iyi seçebilir. Ama insan, vatanı için ileri atılmakla nefsi için geri kaçmak husunda özgürdür. İşte savaşın neticesi üzerinde çok ağır basabilen insanlık faktörü tam buradadır. (Bkz. Hayvan Serbesttir, İnsan Özgürdür…) Savaş, bütün sosyal bilimcileri zorlamış bir saha. Elinizdeki bu kitap, savaşın mekanik ve insanî veçhelerini en dengeli şekilde işleyen müelliflerden biri olan Prusyalı General Carl von Clausewitz’in fikirlerinden istifade ederek yazılmış bir deneme. Teknolojik ilerlemenin eskitemediği ilkeleri bugünün savaş şartlarında değerlendirdik: Strateji, taktik, cesaret, savaşta aklın önemi ve sınırları… Buradan indirebilirsiniz.

Stalin Raporu: Nikita Kruşçev CIA ve MOSSAD’ı nasıl kullandı? »

  • Tarihteki en büyük algı operasyonlarından birini Ruslar yaptı. Üstelik CIA ve MOSSAD’ı trolleyerek! Nedir? Açalım…
  • Bizde kanun var; üzerinden 100 yıl geçmiş olsa bile Atatürk’ü eleştirmek yasak. Oysa Ruslar ulusal kahramanları Stalin’i, ölümünden sadece 3 yıl sonra sorgulamaya başladılar. Ve bunu muazzam bir manipülasyon ile başardılar. Nasıl oldu?
  • Komünizmin yıkılışı için Amerikalılar “Ronald Reagan” diyorlar çünkü silahlanma yarışı ve Afganistan savaşıyla Rus ekonomisini yıktı. Katoliklere göre Jean Paul II çünkü Polonya üzerinden para gönderip Doğu Avrupa isyanlarını tetikledi. Ruslar ise devrimci(?) Gorbaçov diyorlar. Gerçek nerede?
  • Kimi tarihçilere göre komünist sistemin çöküşü, ekonomik veya askerî yıkımlarla değil sistemin ve ideolojinin içeriden sorgulanmasıyla başladı. Yani? Adeta bir tanrı/ führer/ ulu önder/ millî şef gibi görülen Stalin’in eleştirilmesi ile gerçekleşti. Nasıl oldu bu?
  • 25 Şubat 1956’da toplanan Komünist Parti 20ci kongresinde Nikita Kruşçev tuhaf bir şey yaptı: Gece yarısına yaklaşırken gazetecileri ve yabancıları salonun dışına çıkardı. Sonra “çok gizli” diyerek Stalin’in döneminde işlenen suçlar, sürgünler, işkenceler ile ilgili bir raporu üyelere okudu.
  • Stalin’in ölümünden sadece 3 yıl sonra. Hitler’i yenen ulusal kahraman, halkların “babası”, Avrupa’nın her yerindeki komünistlerin yeni yılda çorap ve kurabiye gönderdiği Stalin! Stalingrad’ın isim babası, Stalingrad direnişi ile tanrılaştırılan Stalin!
  • Bir an için şunu hayal edin; Atatürk’ün ölümünden sadece 3 yıl sonra Dersim katliamı, kurtuluş savaşı ile ilgili yalanlar ve istiklâl mahkemelerinin iç yüzü halka açıklanıyor! Atatürk’ün ölüsünü sömüren Kemalist güruh ne hale gelirdi?

Read the rest