10 yıl sonra şimdi ya da yeniden başlamak için bitirmek »
By Mustafacan Ozdemir on Mar 4, 2021 in Düşünce, Sitede Yaşam | 1 Comment
Derindusunce.org’a yazdığım ilk yazı 31 Mart 2012 târîhini taşıyor. Bu vedâ cümlelerini ise 3.3.21 saat 01:02 sularında karalamaya başladım. Peki, on yıl ifâdesi nereden çıktı?
Aşağı yukarı on yıl evveldi, birkaç yıldır sürdürdüğüm yoğun ve el yordamıyla yolunu bulmaya çalışan okumak gayretimi, ciddîye alınır metinleri hatmetmeye evirdiğim zamânlar. Blog yazarlığının patladığı, kısaca mürekkebe boğulduktan, görüntüye bulandıktan sonra şimdi de “günlük formunda nefsî tatminlerimizi” sere serpe ağlara boca ettiğimiz zamânlardı. Derindüşünce, düşe kalka yürüyerek ve bolca çirkin kurbağalar öperek ilerlediğim karanlık ormanda en aydınlatıcı fenerlerimden birisi oldu diyebilirim. Şüphesiz ki Mehmet Yılmaz da. Dolayısı ile bir başlangıcı olan bu serencâmın bir de encâmı olmalı diye düşündüm, bekâya erememiş, fenâ âleminde kalan her şey gibi.
O vakitler, entelektüel dünyâmızdan, yazılarını okuduğum epeyce insânla tanışma fırsatı buldum. Maalesef çok azında hayâl kırıklığına uğramadım. Sebebine gelince, açıklayayım: Yazdıkları hemen her şeyin yaşadıkları olduğunu düşünerek, söylediklerine, büyük bedeller ödeme bahâsına uydum. Çok kere ay boyu odamdan çıkmadım, okulu astım, en yakınlarımı kırıp döktüm, 18-28 yaş aralığımı neredeyse yaşamadım, ancak soludum çünkü sâdece okumam, öğrenmem ve eksiklerimi kapatmam gerektiğine inanmıştım. Onun hakkını elimden geldiğince vermeye çalıştım. Bunun bir değeri olup olmadığını ağyârda, taşrada aramamıştım ki peşîmân olacaktım.(Her günüm bunların şahsıma ve çevreme zarâr verdiği gerçeğiyle yüzleşmemle geçti, geçiyor.) Mezkûr tavsiyelerin bulunduğu metinlerin çoğununsa günlük yazıları yâhût deneme derlemelerini toplamak için dolgu malzemesi işlevi gördüğünü geç anlamıştım.